Eurobank Tekfen ortaklığı yaklaşık 16 ayı geride bıraktı. Bu dönem içinde banka yeniden yapılandı. Önümüzdeki 5 yıl için detaylı bir değişim planı hazırlandı. Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet N....
Eurobank Tekfen ortaklığı yaklaşık 16 ayı geride bıraktı. Bu dönem içinde banka yeniden yapılandı. Önümüzdeki 5 yıl için detaylı bir değişim planı hazırlandı. Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet N. Erten, “Kurumsal odağımız yoğunlaşırken, işletme bankacılığı başta olmak üzere perakende bankacılık uygulamalarına da başlıyoruz. Artık perakende bankacılıkta da anılmaya başlanacağız” diyor ve ekliyor: “Önümüzdeki 5 yılda piyasa payımızı, yüzde 0,5 seviyesinden yüzde 3’ler seviyesine, yani 6 katına kadar çıkarmayı planlıyoruz.”
Yunanistan’ın ikinci büyük bankası Eurobank, geçtiğimiz yıl Tekfenbank’ın yüzde 70 hissesini satın aldı. Bankanın adı Eurobank Tekfen oldu ve aradan geçen 16 ayda önümüzdeki 5 yıl için detaylı bir plan hazırlandı.
Kendi ülkesinde işletme bankacılığı başta olmak üzere perakende bankacılıkta uzman olan Eurobank, daha önce kurumsal bankacılık alanına yoğunlaşan Tekfen’e yeni bir iş kolu getirdi. Eurobank Tekfen yeni dönemde artık kurumsal bankacılığın yanı sıra perakende bankacılık alanında da faaliyet gösterecek.
Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet N. Erten,“Önümüzdeki dönemde Eurobank’ın Yunanistan’da ve faaliyette bulunduğu diğer Avrupa ülkelerinde uyguladığı küçük işletme bankacılığına yönelik modeli Türkiye’ye getireceklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Doktor, avukat, eczane sahibi gibi küçük imalathaneler dahil bu kesime daha merkezden yönetilen, yoğun teknoloji kullanan kredi ve diğer bankacılık servislerini içeren bir hizmet sunmayı planlıyoruz”.
Eurobank ortaklığından sonra kurumsal bankacılık odağını da genişleten banka, buradaki hizmet alanını da genişletti. “Daha önce orta ölçekli kurumların kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılıyorduk” diyen Erten yeni dönemde banka içinde kurdukları özel bir üniteyle daha büyük kurumsal müşterilere yöneleceklerini söylüyor.
Ortaklıktan sonra kredilerinde yüzde 50’nin üzerinde büyüme yakalayan, aktif büyüklüğünü yüzde 147 oranında artırarak sektörde aktif sıralamasına göre 5 basamak yukarı yükselen Eurobank Tekfen’in değişim planını bankanın genel müdürü Mehmet N. Erten ile konuştuk:
Ortaklığın ilk yılı olan 2007 nasıl geçti; Eurobank’ın rakamlara katkısı nasıl oldu?
Bugün ortaklığımız 16’ıncı ayında çok önemli mesafe katettiğimizi görüyorum. Geçtiğimiz yıl sonunda kredilerde yüzde 50’nin üzerinde bir büyüme sağladık. Böylece sektörün büyümesinin üzerinde bir büyüme yakalamış olduk. Sektörden daha hızlı büyüyerek piyasa payımızda bir gelişme kaydettik. Diğer yandan toplam aktiflerimiz geçtiğimiz yıl yüzde 147 büyüdü. Bu da bizi aktif sıralamasında bankacılık sektöründe 5 basamak yukarı çekti. 2006 yılında 23’üncü sıradaydık, 2007’de 18’inci sıraya yükseldik. Hem sektörün içinde bulunduğu rekabet ortamı, hem de ekonominin içinde bulunduğu durum itibariyle bundan sonraki ilerlemeler tabi daha zor olacak. Ama biz özellikle kredilendirmede ve kredili işlemlerde bu hızlı ve kararlı büyümeyi devam ettireceğiz. Aynı şekilde mevduat pazarındaki payımız da sektörün üzerinde büyüdü.
Eurobank, Yunanistan’da hangi alanlarda güçlü?
Eurobank hem toplam aktif büyüklüğü hem de yaygınlık açısından Yunanistan’ın NBG’den sonra ikinci büyük bankası. Birçok sahada sektörde ya lider konumda ya da ilk 3 içerisinde bulunuyor. 1990 yılında kurulmuş bir banka. Hem organik olarak hem de satın almalarla büyüyüp bugünkü konumuna gelmiş. Özellikle bireysel bankacılık, ipotekli konut kredisi ve işletme bankacılığı konusunda Yunanistan’da lider konumda. Kurumsal bankacılık tarafındaysa özellikle proje finansmanında en hızlı büyüyen bankalar arasında. Eurobank kârlılığını da çok dengeli sağlayan bir banka. Kârını bireysel bankacılık faaliyetlerinden sağladığı kadar kurumsal bankacılık, hazine ve sermaye piyasası işlemlerinden de sağlıyor. Dengeli bir kâr dağılımı var. Bunu da özellikle Yunanistan’da çok iyi oturtmuş durumda ve sistem her yıl üzerine katlayarak büyüme gösteriyor.
Buradan Türkiye'ye neler getireceksiniz?
Tekfenbank Eurobank ile ortak olana kadar ve bugün Eurobank Tekfen adıyla da ağırlığını kurumsal bankacılığa veriyor. Yalnız kurumsal bankacılık odağımız Eurobank ile ortak olana kadar daha ziyade orta ölçekli kurumların, nispeten kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere yoğunlaşmıştı. Eurobank ortaklığından sonra öncelikle bu spektrumu genişlettik.
Orta ölçeklilere hizmet götürürken büyük kurumsal müşterilere yöneldiğimiz bir ünite kurduk. Burada büyük cirolu kurumlara hizmet götürürken, hem kendi ekibimiz hem de Eurobank’ın getirdiği ve Atina’nın da desteklediği ekiple daha yapılandırılmış finansmanlara, sendikasyonlara başladık. Bu yeni ortaklığın getirdiği ilk iş sahası oldu.
Başka yeni iş kolları söz konusu olacak mı?
Önümüzdeki dönemde özellikle küçük işletme bankacılığına yönelik Yunanistan’da ve Eurobank’ın faaliyette bulunduğu bütün Avrupa ülkelerinde uyguladığı modeli Türkiye’ye getireceğiz. Doktor, avukat, eczane sahibi gibi küçük imalathaneler dahil bu kesime daha merkezden yönetilen, bilgisayar programları destekli yani yoğun teknoloji kullanan kredi ve diğer bankacılık servislerini içeren bir hizmet sunmayı planlıyoruz.
Şu anda 37 şubeli olan Eurobank Tekfen ağıyla bu mümkün değil. Dolayısıyla, bu girişim, bir genişleme planını da beraberinde gerektirecek. Önümüzdeki dönemde de kurumsal bankacılık odağını hiç kaybetmeden bu seçilmiş perakende bankacılık ürünleriyle Eurobank Tekfen’i piyasada görmeye başlayacaksınız.
Eurobank’ın bize sağladığı bir diğer imkan da mevcut müşterilerimize ve portföyümüze katılacak yeni müşterilerimize daha geniş hizmet sunma becerisi oldu. Kaynaklarda özellikle vadeyi açma imkanı verdi. Biz bugün eğer doğru bir proje ise, doğu bir teminat ve fiyatlama söz konusuysa 10 yıla kadar finansman sağlayabiliyoruz.
Diğer bir sinerji ise Eurobank’ın 8-9 ülkede faaliyette bulunuyor olmasından kaynaklanıyor. Bu ülkelerin de önemli bir kısmının Türkiye ile ticari bağları kuvvetli. Buralarda faaliyet gösteren Türk şirketleri ya da o ülkelerden Türkiye’ye yatırım yapan şirketlere, iki grubun işbirliği ile hizmet götürmeye başladık. Hatta bu konuda Eurobank Tekfen bünyesinde amacı sadece müşterek müşterilere hizmet olan bir ünite kurduk.
Eurobank Tekfen, önümüzdeki dönemde rekabette neler yapacak, nasıl değişecek? 5 yıllık plan yapılıyordu, bu konuda son durum nedir?
Eurobank hep 5’er yıllık planlarla hareket ediyor. Sonra ince ayar yaparak yıllık bütçelere indirgiyor. Eurobank Tekfen de önümüzdeki dönemde 5 yıllık değişim planını açıklayacak. Ben erken bir açıklama yapmak istemiyorum ama bu dönemde Eurobank Tekfen seçici olarak dahi olsa perakende bankacılık sahasında da aktivitesini Türkiye’ye yansıtmaya başlayacak. Bu önemli ve iyi yönetilmesi gereken bir değişim. Bu değişim sayesinde de Eurobank Tekfen markası daha yaygın kesimlerin ajandasına girecek. Bu da bizi önümüzdeki 5 yılda bugün bulunduğumuz konumdan sektörde daha önemli bir oyuncu haline getirecek.
Yeni dönemde kurumsal odağımız yoğunlaşırken, diğer yandan da işletme bankacılığıyla başlayan perakende bankacılık uygulamalarında Eurobank Tekfen’in adı anılmaya ve ürünleri kullanılmaya başlanacak.
Değişim planı kapsamında yeni ürün ve hizmetler de var mı?
Burada özellikle küçük işletmelerin kredilendirilmesine ve bu kredilerin yönetilmesine yönelik ürünler planlıyoruz. Daha yaygın kitlelere bir kampanya dahilinde sunacağımız ürünlerimiz olacak.
Ayrıca bugüne kadar diğer bankalar tarafından verilen hizmetlerden birkaçını içinde toplayan, “Kombo” dediğimiz ürünler olacak. Burada iki tarafın da kazanmasını amaçlıyoruz. Yani küçük işletmeler şu ana kadar buldukları imkanlara bir yeni alternatif bulacaklar. Biz de onları müşteri olarak kazanacağız.
Küçük işletme bankacılığı Yunanistan’da Eurobank tarafından çok başarıyla uygulanıyor. Yunanistan’ın ölçeği ve küçük işletme potansiyeliyle Türkiye’nin bu anlamdaki potansiyelini karşılaştıracak olursanız burada muazzam bir potansiyel var. Rakipler de mutlaka faal ama bazıları kas gücünü bazıları akıl gücünü kullanarak pazardan hak ettiği payı alacaktır.
Şubeleşme ve diğer göstergeler açısından nasıl bir banka olacaksınız?
Bu planı fiilen devreye aldığımıza kadar olan dönemde karma tip şubeler açıyorduk. Kurumsal bankacılık ağırlığı olan, perakende bankacılıkta bulunduğu yöreye göre bir küçük ünitesi bulunan, mevduat kabul edebilen, kredi verebilen tür şubeler söz konusuydu.
Yeni planda bizim “iş merkezleri” dediğimiz bu tip şubeler devam edecek. Diğer yandan da özellikle küçük işletmelere ve tek başına profesyonel olarak çalışan bireylere hizmet eden, hem fiziki açıdan hem de çalışan personel adedi olarak daha küçük çaplı ve odaklı yapılandırılmış bir şubeleşme söz konusu olacak.
Benim tahminim bu iki tür şubeyi barındıran yapıyla önümüzdeki dönemde başta GSMH’nın yoğun olarak oluştuğu İstanbul, Marmara Bölgesi ve civarı olmak üzere daha yaygın bir şubeleşmeye gideceğiz.
Büyük bankalar arasında, bu ölçekteki bir banka nasıl ayakta kalacak, nereden para kazanacak, nasıl fark yaratacaksınız?
Çok büyük ve iri yarı bir vücuda sahip olduğunuz zaman kas gücünüzü kullanırsınız. Küçük olduğunuz zaman ise aklınızı kullanırsınız. Biz de aklımızı kullanarak fark yaratacağız. Türkiye’de bankacılık, özellikle de 2001 krizini atlattıktan sonra çok akıllı adımlar attı. 2007 yılında da en nihayet hak ettiği kârlılık seviyelerine yaklaştı. Hala alınacak mesafe ve doldurulacak boşluk olduğuna inanıyorum.
Büyüklerin yaygın şube ağına sahip olmalarından kaynaklanan karşılaştırmalı bir üstünlükleri olduğu kesin. Ama biz orta ölçeklilerin de bu gelişim potansiyelinde onlardan daha hızlı davranıp pay kapma ve böylece kritik eğişi yakalama imkanı mevcut. Ben önümüzdeki 5 yılda Eurobank Tekfen’in piyasa payını, bugün bulunduğu yüzde 0,5 seviyesinden yüzde 3’ler seviyesine, yani 6 katına kadar çıkarabileceğimize inanıyorum.
Bunun bir kısmı büyüyen piyasada, daha doğru ürünlerle, daha iyi hizmet sunarak büyüklerden hızlı pay alarak sağlayacağız.
Önümüzdeki dönem orta ölçekli bankalar arasında birleşme ya da satın almalar görebilir miyiz?
Tahmin ediyorum bir müddet daha bunu görmeyiz. Çünkü, global kriz sermayeyi daha pahalı ve kıt hale getirdi. Dolayısıyla, çok büyük fırsatlar olmadan kimse yeni alımların peşine takılmayabilir.
Bir de Türkiye’de halka açık banka hisseleri son dönemlerde pek iyi performans göstermiyor. Dolayısıyla, bu çarpanlarla mevcut sermayedarların da razı olmayacağını düşünüyorum. Ancak, piyasalar daha normal hale döndüğünde yeni satın almalar, belki birleşmeler görülebilir. Çünkü, belirli yatırımları ve hamleleri yapmayanlar geri düşebilirler.
Mevduat Yeniden Gözde
Fonlamada Sıkıntı Olabilir
Bankalarımız önümüzdeki dönemde dış piyasalardan sendikasyon ya da birebir borçlanmaların kısıtlanacağı ve fiyatının yükseleceği gerçeği altında iç mevduata yöneldiler. Mevduatın fiyatlaması yavaş yavaş yukarıya geldi. Global piyasalardaki likiditenin çok kısa vadede rahatlayacağını düşünüyorum. Diğer yandan gelişmiş piyasalarda düzelmeler başlayınca ve faiz oranları cazip hale gelince, Türkiye ve Türkiye gibi piyasalara sermaye hareketinin, borç verme durumunun azalması ihtimali de ortada. Türkiye önümüzdeki kısa dönemde fonlama açısından rahatlamayacak.
Fiyatlamada Yüksek Seviye
Türkiye’nin zaman zaman faydalandığı bir avantajı petrol zengini ülkelere yakın olması. Ama tabi petrol zengini ülkelerin de bu kaynakları Türkiye’ye kayıtsız şartsız ya da daha uygun şartlarla vereceklerini düşünmüyorum. Dolayısıyla mevduat fiyatlamasında bir müddet daha yüksek seviyelerin görüleceğini düşünüyorum. Mevduat fiyatlamasındaki bu yüksek oranların bir diğer sebebinin de biz bankaların birbirimizle piyasa payı paylaşımında bir adım öne geçmek adına yarışmamız olduğunu düşünüyorum. Özellikle bilanço dönemlerinde bunu çok sık görüyoruz.
Sektör Yüzde 10 Büyür
Kârlılık Azalacak
Geçmişte orta ölçekli veya küçük ölçekli bankalar her zaman biraz daha yüksek bir faiz oranında mevduat toplayabilirdi. Şu anda artık bu kalmadı. Büyük bankalar da artık çok yüksek, neredeyse en yüksek faiz oranlarını müşterilerine sunar hale geldi. Yine de bunun büyük bir olumsuzluk işareti olduğunu düşünmüyorum ama bazı olumsuzluklara da sebep olması kaçınılmaz. Kaynak maliyeti yükselen sektör, bu yükselen kaynak maliyetini kredilendirme fiyatlarına birebir yansıtamadığı noktada kârlılık azalacak.
Sorunlu Krediler de Artabilir
Fiyatlara yansıtılabilmesi mümkün olduğu ortamda da bu kez aktif kalitesinde yani kredilerin geri dönüşünde problem yaratabileceğini düşünüyorum. Şu ana kadar ilk 3 ay neticelerine baktığımızda gerek kârlılıkta gerekse takibe alınan krediler tarafında bir olumsuzluk gözükmüyor. Ama henüz daha rakamların yılın başında olduğumuzu unutmadan yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.
Büyüme Tahmini
Belirsizliğin ya da ülke riskinin arttığı dönemde ekonomik kararlar ertelenir. Bankacılık sektörü de büyümenin önemli bir bacağı olan kredilendirmede biraz çekinir. Uzun vadeli projelere zor girilir. Bu durum büyümemizi etkileyecek.
Diğer yandan aynı sebeplerle talep de azalıyor. Kararsız müşteriler de bankadan kredi talebinde bulunmuyor. 2008, uzun vadeli olumlu görüşümüze rağmen zor bir yıl olacak. Enflasyon, büyüme hızı beklentilerin altında kalacak. Faiz oranları yükselecek. Tüketici de harcamalarında duraksama yaşayacak. Dolayısıyla ben bankacılığın 2008’i, cari fiyatlarla yüzde 10 gibi bir büyüme seviyesiyle geçireceğini tahmin ediyorum.
Faktorıngde Şirket Kurup, Leasıngde Büyüyeceğiz
Teşkilatımız Genişledi
Eurobank Tekfen’in EFG Leasing adlı bir leasing şirketi var. Bu ortaklık gerçekleştirilmeden de var olan bir kurumumuzdu ancak daha yavaş ilerleyen bir faaliyet dalımızdı. Geçen yılın ortalarından itibaren leasing faaliyetlerimizi ciddi ölçüde artırdık. Leasingde ilk etapta teşkilatımızı genişlettik. Satışa destek leasing dediğimiz “vendor leasing” tarafında çalışacak ünitemizi kurduk.
Leasing’de Yeni Dönem
Leasing KDV oranlarındaki değişimle bu yıl başında bir darbe aldı. Burada sert bir geçiş oldu. Ancak, biz kurum olarak Türkiye’de finansal faaliyetlerin Avrupa ile paralel olmasını arzu ediyoruz. Baktığınız zaman Avrupa ülkelerinde bir vergi desteği yok. Dolayısıyla bundan sonra leasingin doğru projelerde, sadece vergi avantajı nedeniyle değil finansmanın ruhuna uygun olacağı için tercih edileceğini düşünüyorum. Leasing Kanunu’nda hazırlanan bazı değişikliklerle operasyonel leasing, “sell and lease back” dediğimiz sat sonra geri kirala gibi uygulamalarla sektörün önünün açılacağını düşünüyorum.
İhracat Faktorınge Odaklanacağız
Faktoring tarafında ise ortaklık sağlandıktan sonra banka bünyesinde bir faktoring ünitesi kurduk. Şimdi BDDK nezdinde bir müracaatımız var. Faktoring faaliyetlerimizi de ayrı bir şirket altında sürdürmek istiyoruz. Burada özellikle ihracat faktoring tarafına odaklanacağız. Bu alanda gerek muhabir ağımızı, gerek Eurobank’ın uluslararası tecrübesini kullanarak ilerlemek hedefindeyiz. Bir de faktoringde yine küçük işletmelerde hızlı ve kârlı büyüyen bir piyasa var. Buradan da pay almak istiyoruz.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?