Döviz, altın ve borsa, gelen haberlerin etkisiyle sert dalga
hareketlerine sahne oluyor. Bu dalgalı piyasada sörf yapmaya çalışan
yatırımcılar için son çeyrek dönemde nasıl bir strateji izlenmesi
gerektiğini piyasanın dört büyük portföy yönetim şirketinin genel
müdürüne sorduk. Ak Portföy Genel Müdürü Alp Keler, Garanti Portföy
Genel Müdürü Gür Çağdaş, İş Portföy Genel Müdürü Dr. Gürman Tevfik ve
Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, değerlendirmede
bulundu. Genel olarak bakıldığında TL güvenli liman olmaya devam edecek.
Hisse seçiminde bankalar öne çıkıyor. Bunun yanıda kur hareketlerinden
etkilenmeyen defansif hisseler öneriliyor. Kurda ise 1 dolar=2 TL
ihtimali düşük.
ALP KELER / AK PORTFÖY GENEL MÜDÜRÜ "Kredi notunda yükseliş beklentisi artıyor"
AB ve ABD gündemi belirleyecek
Son çeyrekte piyasaları bekleyen önemli gündem maddeleri; Avrupa borç
sorunu ile ilgili gelişmeler ve Amerika'da bütçe dengesiyle ilgili olası
politik tartışmalar olacak. Almanya ve Fransa'nın Yunanistan başta
olmak üzere diğer borç sorunu bulunan ülkelere olan tutumu, Avrupa
Birliği'nin geleceğini tayin ederken, küresel ekonominin de seyrini
belirleyecek. Türkiye'de ise cari açık, enflasyon ve kredi büyüme
verileri son çeyrekte ön plana çıkan gündem maddeleri olacak.
Para piyasalarında beklentiler TCMB'nin döviz satım ihaleleriyle kuru dengeleme yönünde aldığı
önlemler, TL'ye destek olarak daha çok değer kaybı yaşamasını
engelleyecek. Euro üzerindeki baskı, Avrupa ülkelerinin borç krizi
konusunda kalıcı bir çözüm üretilememesi durumunda devam eder. Bu
durumda döviz pozisyonu almak isteyenlerin Dolar/TL'yi Euro/TL'ye tercih
etmesini öneriyoruz. TCMB'nin küresel ekonomideki sorunların
derinleşmesi durumunda parasal genişlemeye gitme eğiliminde olması ve
S&P'nin Türkiye'nin yerel para cinsinden kredi notunu yatırım
yapılabilir seviyeye çıkarmasıyla beraber faizde pozitif ortam
oluşabilir.
Riskler aşağı yönlü
Bunun sonucu olarak, riskler aşağı yönlü olmakla beraber gösterge faizin
yüzde 8,20 - 8,80 bileşik seviyelerinde seyretmesini bekliyoruz. Kısa
vadede yurtdışı taraftaki risklerin artmasıyla beraber gelişmekte olan piyasalarda olumsuzluk yaşanması muhtemel olduğu için faizler kısa
vadede yukarı yönlü seyredebilir. Orta ve uzun vadede global
piyasalardaki risklerin ve Yunanistan'ın olası bir iflasına karşı
güvenli liman arayışlarının devam etmesiyle altındaki düşüş sınırlı
olur. Ayrıca İsviçre Merkez Bankası'nın İsviçre Frangı'ndaki aşırı
değerlenmenin önüne geçmek amacıyla EUR/CHF paritesini 1,20'de
sabitlemesi, güvenli liman olarak, küçük birfaktör de olsa, altın ve İsviçre Frangı arasındaki rekabeti de ortadan kaldırarak altının değerlenmesine yardımcı oluyor.~
İmkb ayrıştı
İMKB son 1 ayda diğer ülke borsalarından ciddi şekilde olumlu yönde
ayrıştı. Son bir ayda dolar bazında Türk hisse senedi piyasası yüzde 20
artarken, Avrupa hisse senedi piyasalarındaki seyir +/-yüzde 2
aralığında gerçekleşti. İMKB'deki olumlu ayrışmada, güçlü bankacılık
sistemi, olumlu mali performans, global ekonomide beklenen yavaşlamayla
birlikte cari işlemler açığında öngörülen düzelme ön plana çıkıyor. 20
Eylül'de S&P, Türkiye'nin yerel para cinsinden kredi notunu BBB-
(yatırım yapılabilir seviye)'ye yükseltti. Her ne kadar Türkiye'nin
yabancı para cinsinden kredi notu değişmese de yerel para cinsinden
notunun artması, yeni not artırımlarını gündeme getirebilir.
Portföy nasıl olmalı?
Fiyat/Kazanç oranlarının gelişmekte olan ülke ortalamasına yakın
seyretmesi, değerleme açısından Türk hisse senedi piyasasının
"değerinde" işlem gördüğüne işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde iç
piyasaya yönelik üretim yapan firmaların hisseleri ön plana çıkabilir.
Ayrıca yavaşlayan ekonomik büyüme ortamında TCMB'nin gevşek para
politikasına devamı senaryosunda alacağı kararlar sonucunda banka
hisseleri de daha iyi performans gösterebilir. Yatırımcı risk düzeyi,
portföyü belirlerken en önemli kriter olarak öne çıkıyor. Ortalama risk
düzeyine sahip bir yatırımcı için; yüzde 15 hisse veya A tipi yatırım
fonu, yüzde 40 hazine bonosu veya B tipi tahvil-bono fonu, yüzde 15 özel
sektör tahvilleri ve banka bonoları, yüzde 30 mevduat içeren bir
portföy dağılımı önerilebilir.
GÜR ÇAĞDAŞ / GARANTİ PORTFÖY GENEL MÜDÜRÜ
"Tahvil faizi düşük seyredecek"
Yurtdışı yönü belirleyecek
Son çeyrekte piyasa gündemini önemli ölçüde meşgul edecek konular, ABD
başta olmak üzere diğer gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama sinyalleri,
kamu borcu sorunu ve bu sorunun özellikle Avrupa'da oluşturduğu
bankacılık sorunları olacak. ABD Merkez Bankası'nın ABD ekonomisinin
verdiği yavaşlama sinyalleri karşısında yeniden bir niceliksel genişleme
programına başlayıp başlamayacağı ise tüm piyasa oyuncuları tarafından
paylaşılan belirsizliklerden bir diğeri. Son çeyrekte TCMB'nin ne tür
parasal önlemlere başvuracağı tüm piyasa oyuncuları tarafından dikkatle
takip edilecek. Bu dönemde politika faizinde ve munzam karşılık
oranlarında bir miktar daha düşüş beklenebilir. Ayrıca TCMB, birçok kez
önümüzdeki dönem için daha farklı araçlara başvurabileceğinin de altını
çizdi. Daralma sinyalleri ve alınan önlemlerle birlikte uzun dönemden bu
yana yüksek seyreden cari açıkta daralma, GSYİH büyümesinde ise düşüş
bekleniyor. Son çeyrekte bütçe performansı da yakından takip edilecek
veriler arasında. Cari açık, enflasyon, açık piyasa işlemleriyle
sağlanan likidite ve günlük döviz satım miktarları gibi veriler, bu
çeyrekte özellikle döviz, tahvil ve bono piyasalarında belirgin etkiler
yaratacak.~
Banka hisseleri daha cazip
Hisse senedi piyasalarında son dönemde olduğu gibi volatilitenin yüksek
olarak devam etmesini bekliyoruz. Ekonomilerde daralmanın beklendiği
önümüzdeki dönemde, hisse senedi yatırımcılarının, tarihsel olarak
kârlarında daha az oynaklık gözlemlenen defansif hisselere daha çok ilgi
göstereceklerini düşünüyoruz. Global çaptaki dalgalanmalarla birlikte,
Türkiye piyasasının da bir miktar geri çekilmesi olası. Türkiye'de
defansif özellikleri daha öne çıkan sektörlerin ve sanayi hisse
senetlerine göre önünde daha olumlu beklentiler bulunan ve değerleme
anlamında daha ucuz olan banka hisselerinin daha iyi performans
göstereceğini düşünüyoruz.
Güvenli liman tahvil-bono TCMB'nin son dönem para politikalarıyla düşüş trendinde olan
politika faizi ve yüksek seyreden cari açık, döviz kurları ile ilgili
beklentileri yukarı çekse de TCMB'nin piyasaya sağladığı döviz
likiditesi, dövizdeki değerlenme potansiyelini sınırlıyor. Önümüzdeki
dönemde cari açığın, ekonominin bir miktar yavaşlaması ile birlikte,
düşmesini ve bu düşüşün döviz kurlarında yukarı yönlü baskıyı
sınırlamasını bekliyoruz. Global piyasalardaki risk algısının artması,
enflasyon beklentilerinin aşağı gelmesi ve piyasalardaki likidite
bolluğu, yatırımcıları güvenli liman olarak gördükleri tahvil ve bonoya
yönlendirdi. Önümüzdeki dönemde de bu algıları değiştirecek herhangi bir
değişiklik olmadığı için tahvil faizlerinin düşük seviyelerde
seyretmesi olası. Global anlamda dengesizliklerin arttığı ve
ekonomilerin yavaşladığı bu dönemde altın da geçmiş dönemdeki gücünü
koruyacak. 2011'in son çeyreğinde doların 1,701,85 bandında, Euro'nun
2,30-2,55 bandında, tahvil faizinin 7,50-8,75 bandında, altının ise
1.600-2.000 dolar/ons bandında hareket edeceğini düşünüyoruz.
Portföylerde tl öne çıkıyor
Yatırımcıların her zaman farklı araçlardan yararlanarak bir portföy
oluşturmasını öneriyoruz. 2011 son çeyreği için ise yüzde 10 TL bazlı
kısa vadeli tahvil-bono, yüzde 20 TL bazlı uzun vadeli tahvil-bono,
yüzde 25 TL mevduat, yüzde 15 döviz tevdiat veya sabit getirili menkul,
yüzde 10 altın ve yüzde 20 hisse senedinden oluşan bir portföy
önerebiliriz.
DR. GÜRMAN TEVFİK / İS PORTFÖY YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRÜ
"DÖviz kurundaki hareket imkb şirketlerini etkiliyor
İki temel belirsizlik var
Son dönemde artan risk algılamalarının ve global piyasalarda yaşanan
sert hareketlerin ardında iki temel belirsizlik yatıyor. Bunlar ABD'de
son dönemde anket bazlı öncü göstergelerin beklenen seviyelerden oldukça
kötü gelmesi ve bu verilerin gerçekleşecek ekonomik verilere ne derece
yansıyacağı. İkincisi ise Avrupa'daki borç-bütçe sarmalının kontrolden
çıkma endişesi ve problemlerin ülkelerin "borç ödeyebilir" statüsünü
riske atacağı kaygısı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemle ilgili
beklentilerimizi oluştururken, risk unsurları hakkındaki öngörülerimizi
hesaba katmamız ve gerektiği takdirde aldığımız pozisyonları esnek bir
şekilde verilerin ve haberlerin gelişine göre değiştirmemiz gerekiyor.~
Türkiye'de cari açık önemli Türkiye adına ise kısa vadede olumlu bazı gelişmelerden söz etmek
mümkünken orta vadede yatırımcıların riskleri göz ardı etmemesi
gerekiyor. Kısa vadede cari açık bir miktar düzelme sürecine girdi. Orta
vadede ise son 10 aydır artarak devam eden çekirdek enflasyon ve yüksek
hızla büyümeye devam eden ekonomi, önümüzdeki dönemde MB'nin elini
sınırlı tutabilecek unsurlar. Buna ek olarak en olumlu varsayımlarla
oluşturulan cari açık beklentilerinde bile bizi önümüzdeki yıl boyunca
global likiditeye bağlı tutacak yüksek oranlar söz konusu. Dolayısıyla
hem yurtdışında hem de yurtiçinde orta vadede risk unsurları piyasalarda
yukarı yönlü hareketleri sınırlı tutacak.
İmkb'de bankalar cazip
İMKB'de son çeyrekte 55.000-65.000 bandında hareket öngörüyoruz.
Endekste yukarı yönlü hareketler sert şekilde olabilecekken, yurtdışı
ekonomik büyüme ve finansal kriz belirsizlikleri ile yurtiçinde cari
açık ve enflasyon endişeleri, yukarı yönlü hareketleri sınırlı tutar.
Merkez Bankası'nın son dönemde doğru öngörülerle aldığı kararlar
bankaların kârlılıklarını destekliyor. Yurtdışında gerek Yunanistan ve
periferi ülke borç sorunları sonucunda kredi notlarında düşüşler yaşanan
bankalar, gerekse de gittikçe daha fazla hukuki sınırlamalara tabi olan
Amerikan bankalarının yanında Türk bankaları, daha rahat bir süreç
yaşıyor.
Cam ve gübre sektörü
Bu noktada önümüzdeki dönemde de son 11 aydır sert satışlar görmüş olan
Türk bankaları için alım fırsatlarının değerlendirilmesi doğru bir
strateji olabilir. Sanayi sektöründe ikinci çeyrekte öne çıkan cam ve
gübre gibi sektörlerde trendin devam etmesi, otomotivde ise hız kaybı
beklenebilir. Makroekonomik koşullar göz önünde bulundurulduğunda
önümüzdeki dönemde net yabancı para pozisyonunda göreceli olarak artıda
olan, finansal yapıları güçlü, borçluluk oranları düşük, temettü ödeme
devamlılığı konusunda belirsizlik olmayan ve ihracatta aktif şirketlerin
piyasanın üstünde getirisi olması şaşırtıcı olmaz.
Döviz ve faizde beklentiler
ABD doları üzerinde baskı oluşturacak gelişmeler var. Kısa vadeli
güvenli liman arayışı talebi belirsizliklerin azalmasıyla bir miktar
ortadan kalkıyor. FED, 2013'e kadar faizleri olağanüstü düşük
seviyelerde tutacağını vaat etti. FED'in ek parasal destek planları,
ABD'nin Avrupa'dan fazla borç stoku olması ve alması gereken mali
tedbirlerin sonucunda büyümesinin düşük seviyede seyretmeye devam etmesi
de dolar üzerinde baskı oluşturacak. Doların seküler değer kaybetme
trendine geri dönmesi ve MB'nin kur seviyelerinde 1,80'den fazlasına
enflasyon kaygılarıyla sıcak bakmaması, TL'nin dolar karşısında
1,70-1,80 bandında kalmasına sebep olur. MB büyüme ve enflasyonun seyri
ışığında, yurtdışındaki gelişmeler aşırı negatife dönmezse politika
faizlerinde bir değişikliğe gitmez. Altında ise düzeltmelere rağmen
yukarı yönlü hareketi destekleyen faktörler devam ediyor.~
GÜLSEVİN YILMAZ / YAPI KREDİ PORTFÖY GENEL MÜDÜRÜ
"Türkiye daha cazip bir piyasa"
Not artırımı en önemli beklenti
Yılın son çeyreğinde dikkate alınması gereken konuların en önemlisi, not
artışı beklentileri. S&P'nin Türkiye'nin yerel para birimi
cinsinden kredi notunu 'yatırım yapılabilir' seviyeye çıkarmasının
ardından, yabancı yatırımcıların baktığı asıl önemli gösterge olan uzun
vadeli yabancı para birimi notunun da 2012 yılı sonuna kadar artırılması
bekleniyor. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Meksika gibi benzer ülke
tecrübelerine bakıldığında yerel para birimi notu ile yabancı para
birimi notunun Rusya dışında hep aynı gün yatırım yapılabilir seviyeye
geldiği görülüyor. Rusya'da ise yerel para birimi cinsi notun
artırılmasından yaklaşık bir yıl sonra yabancı para birimi notu da
artırılmış. Bu yönüyle baktığımızda, Türkiye'nin yabancı para birimi
cinsi notunun da en geç önümüzdeki bir yıllık dönemde yatırım
yapılabilir seviyeye gelmesi olası. Bu durum doğal olarak yabancı
fonların Türkiye'ye olan ilgisini daha da artıracak bir gelişme. Mevcut
durumda cari açığın yüksekliği yabancı para cinsi notun artırılmasını
engelliyor.
Zayıf halka cari açık
Şu anda cari açık ekonomik göstergeler içinde en zayıf halka olarak
duruyor. Gerek büyümede izlenecek göreceli yavaşlama, gerekse emtia
fiyatlarında düşüş beklentisi cari açığın da daha kontrol edilebilir bir
seviyeye gelmesine yol açacak. Türkiye'nin borç stoku ve bütçe açığı
rakamlarının olumlu seyrettiği bir ortamda, cari açığın da daha makul
bir seviyeye inmesi kredi derecelendirme kuruluşlarını ikna edecektir.
Enflasyon tarafına baktığımızda ise doğalgaz ve elektriğe yapılması
planlanan zamları dikkate almak gerekli. Bu zamlar büyük olasılıkla ekim
ayı içinde gündeme gelecek. Elektrik fiyatlarında yüzde 8, doğalgaz
fiyatlarında ise yüzde 20'lik bir zam gündeme gelebilir. Bu zamların
endeks değişimine toplam etkisinin 0,7 puan seviyesinde olacağını
düşünüyoruz. Şimdilik bu zamların enflasyon beklentilerinde 2012'yi de
içine alacak şekilde bir beklenti değişikliğine sebep olacağını
düşünmüyoruz.
Türkiye öne çıkıyor
Global piyasaların içinde bulunduğu durum dikkate alındığında, 2012 yılı
için stratejiler geliştiren ekonomistler ve fon yöneticilerinin en
fazla dikkate alacağı piyasaların, yükselen piyasa ekonomileri olduğu
bir gerçek. Avrupa bölgesindeki borç ve bütçe açığı sorunlarından
bahsetmeye zaten gerek yok. Avrupa'daki çok başlı yapı, ekonomik anlamda
doğru ve verimli kararlar almayı zorlaştırıyor. ABD ekonomi yönetimi
ise daha hızlı hareket edebilmesine ve pek çok tedbir alabilmiş olmasına
rağmen, istihdamda arzu edilen artışları sağlayabilmiş değil. Bu iki
gelişmiş bölge piyasasında beklentilerin çok da parlak olmadığı bir
ortamda ilginin yükselen piyasalara yönleneceğini söylemek çok yanlış
olmaz. Ancak yatırımcıların burada da seçici olacaklarını dikkate almak
gerekli. Türkiye, sahip olduğu avantajlarla bu doğrultuda öne
çıkabilecek bir piyasa olarak dikkat çekiyor.
Öne çıkan hisseler Yılın son çeyreğinde banka sektörü ağırlıklarının artırılması
gerektiğini düşünüyoruz. Bunların yanında, pozitif döviz pozisyonunda
olan, borçluluğu görece düşük ve temettü dağıtma potansiyeli olacak
şirketlere ilgi olacaktır. Aslında bakıldığında son dönemde iyi
performans gösteren hisselerin bu özelliğe sahip oldukları görülüyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?