Telafi peşinde

Bankalar, 2019’da kâr konusunda zorlanacak gibi duruyor...

4.04.2019 14:29:000
Paylaş Tweet Paylaş
Telafi peşinde

Bankacılıkta kârlılığın bozulması 2018 yılında başladı. 2018 yılının ilk dokuz ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,1 artışla 41 milyar TL net dönem kârı elde edilirken, sektörün kârlılık oranlarında önemli düşüş yaşandı. Ortalama aktiflere oranla net dönem kârı yıllık olarak Eylül 2017’deki yüzde 1,7’den yüzde 1,5’e geriledi. Aynı dönemde öz kaynak kârlılığı da yüzde 16,2’den yüzde 15,1’e düştü. Ağustosta yaşanan kurdaki oynaklığın beraberinde faiz artışlarını getirmesiyle bankacılıkta kâr baskısı giderek arttı. EY’nin verdiği 2018 yılı verilerine göre, 11 aylık rakamlarda sektörde özkaynak kârlılığı yüzde 13,9’a indi. Kârdaki bu trendin 2019 yılında da sürmesi bekleniyor. HSBC Genel Müdürü Selim Kervancı, aralık ayında yaptığımız söyleşide 2019’da sektörün genel görünümüne dair, “Bankacılıkta doğal olarak eski kârlılıkları görmeyeceğiz” yorumunu yapmıştı. Kervancı’nın bu görüşüne büyük bankaların genel müdürleri ve uzmanlar da net şekilde katılıyor. Peki bu kâr düşüşünde en büyük kayıp nerede yaşanıyor? Bu yıl, özellikle de daha iyi gitmesi umulan ikinci yarıda kârın telafisi mümkün olacak mı? Sektör, bu soruların ağırlığında yılı aktif kalitesini gözeterek ve mümkün mertebe kârlılığını koruyarak geçirmeyi planlıyor. 

YIL SONUNDA TABLO 

Sektör kârlılığında en önemli gösterge olan özkaynak kârlılığında, 12’nci ay verilerinin de açıklanmasıyla 2018 yılının yüzde 13,5 gibi daha düşük bir oranla biteceği öngörülüyor. 2019’da da tablo tozpembe değil. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, “Sektör kârlılığına en büyük baskının yılın ilk yarısında düşen faiz marjları ve artan takipteki kredi portföyünden geleceğini düşünüyoruz” yorumunda bulunuyor. “Bu yılın özellikle ilk yarısında ekonomik büyüme eğiliminin ve yurt içi talebin nispeten düşük kalmasıyla sektörün kârlılık görünümünde geçmiş yıllara nazaran bir zayıflama yaşamamız olası” diyen Alternatif Bank Genel Müdürü Kaan Gür ise özsermaye kârlılık oranının 2019’da yüzde 12-13 bandında olacağını öngörüyor. Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Ali Kerim Akkoyunlu, bu fikre katılıyor ve “Sektörün yılı yüzde 12-13 civarı özkaynak kârlılığıyla kapatmasını bekliyoruz” diye konuşuyor. Daha düşük oranları bekleyenler de yok değil. N2Growth Türkiye Kurucu Ortağı Tunç Akyurt, bu kredileroranın 2019 sonunda yüzde 11-11,5’e kadar inebileceğine dikkat çekiyor. QNB Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, 2019’da sektör özkaynak kârlılığının 2018’in altında kalacağını ve yüzde 10’larda gerçekleşeceğini öngörüyor. “Türkiye ekonomisinde 2018 yaz aylarında yaşanan olağan dışı gelişmeler, 2019’da aktif kalitesi ve likidite yönetimini öne çıkardı” diyen Aktif Bank Genel Müdürü Serdar Sümer, iyimser bir bakış açısıyla 2018’in dördüncü çeyreğinde yaşanan net faiz marjındaki daralmayla düşen kârlılık göstergelerinin 2019’un ikinci yarısında toparlanmasını bekliyor. 

EN BÜYÜK KAYIP NEREDE? 

Kâr tarafında en büyük kayıp, bankacıların sağlıklı büyümede ilk olarak takip ettikleri net faiz marjında yaşanıyor. Yani bankacılığın tek bir alanındaki kâr kaybından çok tüm bilançoda bir kayıp var. Banka için net faiz marjı yani topladığı kaynaklarla kredi kullandırdığı kaynak arasındaki marj çok önemli ve bu makas giderek küçülüyor. KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, “Kârlılıktaki artışı sınırlayan unsur, maliyetlerdeki artışa karşın vade uyumsuzluğundan dolayı bankaların kredilerden elde ettiği faiz gelirlerinde henüz beklenen artışın görülememesi oldu” açıklamasında bulunuyor. Akkoyunlu da kârlılıkta eksi yazan en önemli iki kalemi, yavaş kredi büyümesi sonucunda sabit kalacak veya hafif azalacak net faiz gelirleri ve yine aynı nedenden azalacak komisyon gelirleri olarak sıralıyor. Yapı Kredi Yatırım ocak ortasında yayınladığı raporunda 2019 için net faiz marjında ortalama 35 baz puan gerileme öngörüyor ve ancak enflasyon trendindeki olası bir değişikliğin marj görünümünü hızlı şekilde değiştirebileceğini de vurguluyor. Tunç Akyurt’a göre fonlama maliyetlerinin artmasıyla net faiz marjları ortalama yüzde 5-6 oranından bu yıl ortalarında yüzde 3’ün altına inebilir. 

TAKİPTEKİ KREDİ ORANI KRİTİK

Bugünkü gibi net faiz marjının daraldığı ve sorunlu kredi oranının arttığı ortam, bankaların kârlılığını ciddi anlamda zorluyor. Burada hem takipteki kredi oranı hem 2018’e damgasını vuran yeniden yapılandırmaların yazıldığı ikinci grup kredilerdeki artış, hayati önem taşıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kötü kredilerin önemli bir bölümünün şu ana kadar yapılandırıldığını söylüyor ve şimdiye kadar kurumsal kredi yapılandırmalarının 20 milyar doların biraz üzerinde olduğunu açıklıyor. İşte bu ikinci grup kredilerden ne kadarının ödenemeyip tahsili gecikmiş alacak oranına yansıyacağı kâr için esas soru. Çünkü artan kredi riskinden dolayı yükselen provizyon giderleri bankalara zarar yazdırıyor. Aktif Bank Genel Müdürü Serdar Sümer, “Yeniden yapılandırmaların etkisiyle takibe düşen kredilerde artış görebiliriz” diyor. BDDK, bu yıl sektör için yüzde 6 tahsili gecikmiş alacak oranı olacağı tahmininde bulunuyor. Bu oran, sektörün bugün telaffuz ettiği yüzde 4’ün üzerinde ve alacaklarda yıl içinde özellikle ticari ve KOBİ tarafında sorunun artacağını ortaya koyuyor. Temel Güzeloğlu, kârlılık açısından bu yıl en önemli konunun takibe intikal edecek alacaklar olacağını düşünüyor. “2019 mevcut ortam nedeniyle kredi yapılandırmalarının devam edeceği ve bunun etkilerini göreceğimiz bir yıl olarak gözüküyor” diyen Bank Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akçakayalıoğlu, bu nedenle gider olarak ayrılacak karşılıkların da artacağına dikkat çekiyor. Akçakayalıoğlu genel görünüme dair, “Özellikle özel bankalarda kârlılıkta büyük bir düşüş öngörmüyorum. Kamu bankalarında durum biraz daha farklı olabilir. Ekonomiyi canlı tutmak için verdikleri destek kapsamında yaptıkları faiz indirimleri kârlılıklarını aşağıya çekebilir” yorumunda bulunuyor. 

TELAFİ EDİLEBİLİR Mİ? 

Bankaların bu düşüşü telafi etme imkanı var mı? Eski bankacı Mehmet Sönmez’e göre bu zor, çünkü sektörde kârlılığın belirleyicisi kredi artış hacmi ile marjı ve 2019’da kredi artış öngörüsü geçmişteki yüzde 20’ler yerine yüzde 10’a düşmüş bulunuyor. Örneğin sektörün liderlerinden İş Bankası 2019 beklentilerinde sektörde kredilerde yüzde 11, Garanti Bankası da TL kredilerde yüzde 7 büyüme beklediğini açıklıyor. Yani kredi hacmi artış rakamı, geçtiğimiz yıllara göre düşük olacağından kâr rakamı da doğal olarak aşağıda kalacak gibi duruyor. Net faiz marjı tarafında da KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, iyileşmenin enflasyon görünümü üzerindeki belirsizlikler nedeniyle sınırlı kalacağını tahmin ediyor. Yapı Kredi Genel Müdürü Gökhan Erün, kârın telafisinin ancak kredi talebinin açılmasıyla ve bankaların daha çok iş yapmasıyla mümkün olduğuna değiniyor. Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Ali Kerim Akkoyunlu, “İçinde bulunduğumuz dinamiklerde herhangi bir telafinin olması zor gözüküyor” diyor ve ekliyor: “Ekonomik dinamiklerde yılın ikinci yarısında beklediğimiz düzelme yaşandığı takdirde kredi pazarının tekrar harekete geçmesi ve toparlanan ekonomik ortamın bankaların üzerindeki kredi riski primini düşürmesi, düşen kârlılıkları önümüzdeki dönemde telafi edecektir” diyor. HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, yılın ikinci yarısında faizlerde yaşanabilecek olası düşüşlerle tüketici kredileri tarafında hareketliliğin kârlılığa olumlu etki yapmasını mümkün görüyor.

ANA BANKA KAZANACAK

Tabii bu süreçte, bankaların daha kârlı çalışmak için odaklanacağı özel alanlar da yok değil. Sinem Canyurt, bu amaçla bankaların net faiz dışı gelirlere odaklanacağını düşünüyor. Tunç Akyurt’un da değindiği gibi segmenti fark etmeksizin müşterinin işlem bankacılığını taşıyan oyuncu olmak giderek daha önem kazanacak. Örneğin kurumsal, ticari ve KOBİ bankacılığında şirketlerin dış ticaret işlemleri ve nakit yönetimini almak öncelik haline geliyor. Serdar Sümer, “Sektörün faiz gelirlerinde yaşayacağı daralmayı diğer faaliyet ürünleriyle karşılaması gerekiyor. Dolayısıyla aktif müşteri sayısı, komisyon odaklı hacimsel işlemler, uluslararası aracılık ve muhabir bankacılık işlemleri önem kazanıyor” yorumunda bulunuyor. Yapı Kredi Genel Müdürü Gökhan Erün, kârda çözümü daha çok iş yapmada görüyor. Erün, “Bireyselde vadesiz mevduat bırakan, ödemelerini bankamızdan yapan müşterilerimizde kâr daha yüksek. Daha çok kişinin ana bankası olmak lazım” şeklinde konuşuyor. Ayrıca bu yıl boyunca yatırım bankacılığı da kârdaki baskıyı bir nebze rahatlatabilir. Tunç Akyurt, özellikle yılın ikinci yarısında gerek şirket satın alma ve birleşmeleri gerek halka arzlarda bankaların kâr yazabileceğine değiniyor. Bank Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akçakayalıoğlu da bu noktada menkul kıymetlerin öneminden söz ediyor ve “Faiz ve enflasyonun düşüşe geçeceği bir ortamda, ki beklentimiz bu yönde, bankalar mevcut menkul kıymet portföylerinden çok olumlu bir katkı görecek” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz