Yeni oyuncular pazara girecek

Katılım Bankaları Birliği Başkanı ve Albaraka Türk GM'si Melikşah Utku ile global faizsiz finans dünyasında Türkiye’nin yerini, geleceğini ve mevcut katılım bankalarının gelişme alanlarını konuştuk...

3.11.2017 12:51:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni oyuncular pazara girecek

Elçin Cirik

ecirik@capital.com.tr

 2021 yılında global faizsiz finans varlıklarının 3,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Burada önemli pay 2,8 trilyon dolarla katılım bankacılığında olacak. Türkiye, 2016 sonunda 2,2 trilyon dolar olan bu pazardan yüzde 3 pay alıyor. Katılım Bankaları Birliği ve Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, bu payın giderek artacağını ve Türkiye’nin İslami finansta sözünün daha çok dinleneceğini öngörüyor. Utku’ya göre 2018 sonrasında konvansiyonel bankacılık yıllık yüzde 15’lerde büyürken katılım bankacılığının ivmesi yüzde 20’leri bulacak. Bu yıl için ise katılım bankacılığında yüzde 15 büyüme beklentisi hakim. İlk yarıda da aktif büyüklükte yüzde 8, kullandırılan fonlarda yüzde 8 ve toplanan mevduatlarda yüzde 11 artış yakalandı. Utku, gelecekte organik büyümenin yanında, yeni oyuncu girişi de bekliyor. “Kamudan muhtemelen bir oyuncu daha oyuna girecek” diyen Utku, şöyle devam ediyor: “Yabancıların hala ilgisi var. Yabancı katılım bankaları kendi bölgelerinde sıkıntıları olmasa çoktan adım atardı. Uygun zamanlamayla 1-2 banka daha Türkiye’ye girecektir.” Katılım Bankaları Birliği Başkanı ve Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku ile global faizsiz finans dünyasında Türkiye’nin yerini, geleceğini ve mevcut katılım bankalarının gelişme alanlarını konuştuk: 

  •  Bugün katılım bankacılığı global olarak ne kadar büyüklüğe sahip? 

 Dünyada 2016 sonu itibarıyla 2,2 trilyon dolarlık faizsiz finans varlığı olduğu tahmin ediliyor. Bunun yaklaşık 1,6 trilyon doları katılım bankacılığı sektörüne ait, kalan kısmı ise tekaful dediğimiz İslami sigorta şirketleri, sukuk işlemleri ve İslami fon şirketleri tarafında bulunuyor. Özellikle 2008 krizi sonrası faizsiz finans alanı hızlı büyüdü. Yıllık ortalama yüzde 20 büyümeler görüldü. Bu alanın krizden etkilenmemesi uluslararası finans piyasalarında ilgi yarattı. Dünyada faizsiz finans alanında sırasıyla Suudi Arabistan, İran, Malezya ve Birleşik Arap Emirlikleri en büyük ülkeler olarak öne çıkıyor. 

  • Faizsiz finansın gelecekte ne kadar büyüklüğe gelmesi öngörülüyor?

 2021 yılında burada toplam hacmin 3,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Burada önemli pay 2,8 trilyon dolarla yine katılım bankacılığı aktifinde olacak. Ama İslami tüketici finansmanı şirketleri, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve sigorta şirketlerinde daha güçlü büyümeler göreceğiz. 

  • Peki Türkiye’nin bu global pazarda payı ne kadar?

 En büyük faizsiz varlığa sahip ülkeler Suudi Arabistan ve İran. Suudi Arabistan 2015 sonu verilerine göre tüm katılım bankacılığında yüzde 24 paya sahip. Katılım bankacılığında yüzde 26 paya sahip İran’da da sektörün tümü zorunlu olarak faizsiz sistemle çalışıyor. Yüzde 11 pay alan Malezya’da ise 20 yıl önce kamunun başlattığı bir seferberlikle katılım bankalarının payı yüzde 25’lerin üzerine çıktı. Dördüncü büyük varlığa sahip Birleşik Arap Emirlikleri ise fon yoğunluğu olan ve her türlü finansal kurum ve ürünün olduğu bir pazar. İslami finansta, aynı İstanbul gibi bir dünya merkezi olmak istiyor. Burada da faizsiz bankacılığın toplam bankacılık sektöründe yüzde 20 civarında payı bulunuyor. Tüm bu tabloda Türkiye 8’inci sırada yer alıyor ve global katılım bankaları varlığı içinde payı yüzde 3. Bu oran, Türkiye ekonomisi için çok küçük. Son 5 yıldır Türkiye, Körfez ülkelerindeki hızlı büyüme nedeniyle aynı oranda pay almaya devam ediyor. 

  •  10 yılda bu pay ne kadar artabilir? 

 Burada kesin bir öngörüde bulunmak zor. Suudi Arabistan, İran ve Malezya’da sektör doyum noktasına geldiği için artık büyümeler ekonomilerin büyümesiyle paralel olacak. Bu ortamda Türkiye’nin payını artıracağını düşünmek yanlış olmaz. Türkiye’de nüfus artışı devam ediyor, kişi başına gelir artışının da olacağını umuyoruz. Türkiye belki uzun vadede ama mutlaka bir finans merkezi olacak. Varlık fonu bu anlamda önemli bir gelişme, hem arz yapabilir hem farklı finansal enstrümanlarda yatırım yapabilir. Bir de Türkiye’de kamu, faizsiz finansı sahiplendi. Son yıllarda mevzuat yapıcı faizsiz finansın altyapısını normal finanstan bağımsız olarak yapma girişiminde bulundu. Bu durum, tekaful şirketleri, tüketici finansman şirketleri ya da faizsiz finansman enstrümanlarının gelişmesinde önemli. Tüm bunlarla faizsiz finans fonlarına uluslararası ilgi artacaktır. Türkiye’nin de lafı daha çok dinlenecektir. Ancak Bangladeş, Endonezya ya da Pakistan gibi diğer oyuncularda büyüme hızlarını öngörmek çok zor. Örneğin Endonezya’da mega banka oluşturmaya çalışıyorlar. Pakistan ve Hindistan’da önemli bir Müslüman nüfusu var. Rusya da hem finansal çeşitlilik olarak hem Türk Cumhuriyetleri’ndeki Müslüman nüfusun gücüyle katılım bankacılığına girmek istiyor. 

~

  •  Son döneme kadar katılım bankaları, sektörün üzerinde büyüme gösterirdi. Bu büyüme trendine ne zaman geri dönülür?  

Evet, son 2 yılda katılım bankacılığı konvansiyonel bankacılık sektörünün altında büyümeler gösterdi. Tabii çok istisnai bir dönemden geçtik. Sektördeki en büyük oyuncu, sektörden parça parça çıktı, yavaş bir süreç oldu. Bu oyuncunun varlıkları da diğer katılım bankalarına paylaştırılmadı; bu oyuncunun müşterilerinden konvansiyonel bankalara ya da yurt dışına gidenler oldu. Ancak varlığının yüzde 50’si mevcut katılım bankalarında kaldı. İkinci neden ise faizlerle katılım bankalarının dağıttığı kâr pay oranlarının birbirine yakın gittiği söyleniyor, ancak bu argüman geçmiş trende bakılmadan yapılıyor. Bugün yüzde 14 gibi bir mevduat faizi varken katılım bankalarının havuzlara dağıttığı oran en fazla yüzde 8,5’te kalıyor. Ancak kredi tarafında faizler, paranın maliyetine göre belirlendiğinden konvansiyonel bankalara benzer gidiyor. 2009’da konvansiyonel bankalarda mevduat faizleri hızlı şekilde aşağı düşünce katılım bankalarının geçmişten gelen kâr paylarıyla verdiği kâr payı yukarıda kalmıştı. O dönemde katılım bankaları ilk defa yüksek ticari mevduat toplamıştı. Bugün ise tersi durum yaşıyoruz, doğal olarak faiz hassasiyeti yüksek olmayan ticari mevduat ve tasarruflar konvansiyonel bankacılığa kayıyor, sektörün büyümesi aynı hızla gitmiyor. Bu nedenle katılım bankalarının toplam bankacılık sektöründen aldıkları pay da yüzde 6,7’den yeniden yüzde 5’e indi. l Bu yıl ne olur? n Bu yılın sonunda katılım bankalarının aldığı pay, aynen devam edecek; çünkü konvansiyonel bankalar KGF ile çok güçlü bir büyüme yakaladı. Ama 2018 sonrası her yıl payımızı yüzde 1 artırırız diye düşünüyorum. Böylece 10 yıl sonra pazar payımız yüzde 15’lere gelebilir. 2018 sonrası, konvansiyonel bankacılık yıllık yüzde 15’lerde büyür, katılım bankacılığında ise bu oran yüzde 20’lerde gider. 

  •  KGF, katılım bankalarını nasıl etkiledi? 

 Katılım bankaları konvansiyonel bankacılık kadar hızla limitlerini dolduramıyor. Biz ticareti finanse ettiğimiz için limitlerimizi aynı süratle tüketmedik. Bankacılık yapış tarzı olarak bir krediyi kapatıp yenisini açamıyoruz. Ona rağmen katılım bankaları olarak toplamda 6,1 milyar TL’lik KGF destekli kredi kullandırdık. 

  • Katılım bankalarında bu yılın ilk yarısında nasıl büyümeler gördünüz?

 İlk yarıda aktif büyüklükte yüzde 8, kullandırılan fonlarda da yüzde 8 ve toplanan mevduatlarda yüzde 11 artış var. Bu yıl sektörümüz yüzde 15 büyüyecek. Bu yılın ilk yarısında katılım bankaları 769 milyon TL kâr etti. Bu rakam, 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 199 büyüme anlamına geliyor. Ancak burada da Bank Asya’nın sektörden çıkışının etkisi var, çünkü faaliyet gösteren 5 katılım bankasının kârlarını toplayarak mukayese ettiğimizde bir önceki yarıyıla göre büyümedeki artış aslında yüzde 36 oluyor. Bu yılı geçen yılın üzerinde bir kârlılıkla bitireceğimizi öngörüyorum. 

  • Kamu katılım bankalarının sisteme girişi büyümeyi hızlandıracak mı?

 Son iki yılda kamu bankaları baz etkisiyle çok hızlı büyüyor. Ancak ölçek olarak henüz küçükler. Büyümeye asıl etkilerini 2-3 yıl sonra görmeye başlarız. Kamu bankalarının ivmesiyle sektör de ivme kazanacak. Bu işin organik büyümesi tarafı… Bir de sektöre kamudan ve yabancı oyunculardan da yeni oyuncu gireceğini düşünüyorum. Kamudan muhtemelen bir oyuncu daha oyuna girecek. Özel sektör tarafında yabancıların hala ilgisi var. Yabancı katılım bankaları, kendi bölgelerinde sıkıntıları olmasa çoktan adım atardı. Uygun zamanlamayla 1-2 banka daha Türkiye’ye girecektir.

~


“KOBİ AĞIRLIKLI BÜYÜYECEĞİZ”

PERFORMANS
Albaraka Türk olarak haziran sonunda aktif büyüklüğümüz, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,5 artışla 34,2 milyar TL oldu. Toplanan fonlarda yüzde 20 ve kullandırılan fonlarda yüzde 14 büyüme gerçekleştirdik. 5 yıllık büyüme planlarıyla yola devam ediyoruz. Bu yıl için yüzde 15 büyümeyi öngördük. Önümüzdeki yıl itibarıyla ise yüzde 20 yıllık büyümeler hedefliyoruz.
HEDEFTE NE VAR? Son birkaç yıldır KOBİ ağırlıklı büyüyoruz. Kullandırılan fonlar içinde KOBİ’lerin payını yüzde 40’tan yüzde 45’e çıkardık. Bireysel ve mikro alanlarda kullandırılan fonlar kredilerimizden yüzde 15 pay alıyor. Bu alanı 5 yılda yüzde 25’e çıkarmak istiyoruz. Perakende bankacılıkta daha otomatik mekanizmaları kullanarak büyüyeceğiz. Kurumsal bankacılıkta ise daha özel işler yapmaya odaklanacağız. Aynı zamanda sermaye piyasası araçlarına yönelik çalışmalarımız olduğu için özel bankacılık ve kâr-zarar projelerinde sektör çeşitlemesi için de çalışıyoruz.
FARKLI FONLAR Ayrıca sektör dışı iş birlikleri kurmak önem kazanıyor. Biz de Albaraka Garage ile girişimcilere çalışma sahalarını oluşturuyoruz, uygun gördüklerimize finansman desteği sağlıyoruz. Katılım bankacılığına uyumlu portföy ve fonlar kurmayı düşünüyoruz. Girişimlerin farklı seviyeleri için farklı fonlar oluşturacağız. Sağlıklı büyüme bu iş birliklerini iyi kuran ve hızla karar veren yapılarda olacak.



“YURT DIŞI FIRSATLARINA BAKIYORUZ”

YENİ NESİL ŞUBELER 
Albarak Türk olarak Türkiye’de yaygınlaşmak istiyoruz. Bugün 213 olan şube adedimizi yılın sonunda 220’ye çıkaracağız. 1,5 yılda 300 şubeye erişmek istiyoruz. Daha az sayıda personelin çalıştığı, herkesin pazarlama yapabildiği, teknoloji yoğun yeni nesil şubeler açacağız. Büyük şehirlerde boşluk olan bölgelerde ve olmadığımız daha küçük şehirlerde şube ağımızı tamamlayacağız.
SATIN ALABİLİRİZ Türkiye dışında odaklandığımız bölgeler var. Kuzey Irak’ta Erbil’de iyi bir performans sergiledik. Irak’ta Bağdat başta olmak üzere genişlemeyi düşünüyoruz. BT altyapımızı yurt dışında genişlemek üzere yaptığımız için burada hızlanabileceğiz. Türk Cumhuriyetleri’ndeki fırsatlara bakıyoruz, sıfırdan banka kurmak ya da mevcut bir yapıyı satın almamız söz konusu olabilir. Sermayedarımız Albaraka Grup, Avrupa ve Amerika’ya bizimle gitmek istiyor. Avrupa’da Müslüman nüfusun olduğu Almanya, Fransa ve İtalya’ya gidebiliriz.



KATILIMDA POTANSİYEL NASIL?

  • Dünyada 2016 itibarıyla 2,2 trilyon dolarlık faizsiz finans varlığı var ve bunun 1,6 trilyon doları katılım bankacılığında. 
  • 2021’de hacmin 3,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Katılım bankacılığı 2,8 trilyonluk bölümünü alacak. 
  • Global pazarda yüzde 3 payımız ile 8’inci sıradayız. Bu, Türkiye ekonomisi için çok küçük. 
  • Katılım bankalarının, bankacılık sektöründen aldığı pay yüzde 6,7’den yeniden yüzde 5’e indi. 
  • 2018 sonrası her yıl payımızı yüzde 1 artırırız. Böylece 10 yıl sonra yüzde 15’lere ulaşırız. 
  • 2018 sonrası, konvansiyonel bankacılık yıllık yüzde 15’lerde büyür. Katılım bankacılığında ise bu oran yüzde 20’lerde gider. 
  • Sektöre kamudan ve yabancı oyunculardan yeni girişlerin olacağını düşünüyorum.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz