Bireysel emeklilik sistemi mayıs sonu verileriyle
6,3 milyon katılımcıya ve 47,5 milyar
TL fon büyüklüğüne ulaştı. 2013’te verilmeye
başlanan yüzde 25 devlet katkısı, başta sektöre
güzel bir ivme getirdi ve bu ivmeyle hala
sisteme yılda 1 milyona yakın yeni katılımcı giriyor.
Ancak BES’te temel sorun, katılımcıların çıkış oranının
yüksekliği. Adını vermek istemeyen sektörden bir yönetici,
“Özellikle bu yıl sistemden çıkışlar çok hızlandı,
çıkan katılımcı sayısında aylık yüzde 40’lara yaklaştık”
diyerek bu sorunun boyutuna dikkat çekiyor.
Türkiye Sigortalar Birliği verilerine göre devlet katkısı teşviki sunulmasına rağmen 12 yıllık dönemde kişilerin
sistemden çıkış oranı 2015 sonuna göre yüzde 36
seviyesinde bulunuyor. Sistemde 5’inci yılını dolduran
katılımcıların çıkış oranı ise yüzde 50’lere yaklaşıyor.
Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) 2015 sonu verileri
de sisteme katılımcıların kısa vadeli baktığını ortaya
koyuyor. Öyle ki 2015’te sözleşme yapan yaklaşık 150
bin kişi, aynı yıl BES’e veda etti. Sistem, gelenlerin yüzde
36’sını elinde tutamazken toplam 22,4 milyarlık fonu
da yitirmiş oldu.
Yılbaşından beri bu çıkış trendi daha da hızlandı.
Katılımcıların devlet katkısının yüzde 15’lik kısmını hak etmeye başlamasıyla çıkış oranın tırmanması, emeklilik
şirketlerinin yöneticilerini endişelendiriyor.
ELDE TUTMAK ZOR
BES, özellikle bu yıl sistemdeki katılımcıları elde tutma
konusunda zorlanıyor. Anadolu Hayat Emeklilik Genel
Müdürü Uğur Erkan, Mart 2016 tarihli verilere göre sözleşmelerin
aylık yüzde 1,4’ünün sistemden ayrıldığını
açıklıyor. “Devlet katkısını hak ediş için sistemde geçirilmesi
gereken 3 yılın dolmasıyla birlikte sistemden
çıkışlarda bir miktar artış gözlemleniyor” diyen Erkan,
“EGM tarafından yayınlanan bu yılın ilk 4 ayındaki verilere
göre sonlanan sözleşmelerin toplama oranı yüzde
37,1 seviyesinde” şeklinde konuşuyor.
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Cemal Onaran,
geçtiğimiz ay basına yansıyan açıklamalarında, “Girişlerde
bir azalma yok, hatta küçük de olsa bir artış var.
Geçen yılın mart ayında 139 bin kişi sisteme girerken,
bu yıl martta 146 bin kişi giriş yaptı. Ancak dramatik bir
çıkış tablosu var. Geçen yıl sistemden çıkışlar aylık ortalama
50-55 bin civarındayken bu yıl ortalama 93 bin.
Devlet katkısına hak kazanarak sistemden çıkmak ve
en azından çıkış masrafını dengelemek isteyenler için
devlet katkısının 3’üncü yılını doldurması bir fırsat oldu.
Bunun sonucunda da ilk 3 ayda çıkış rakamlarında artış
gözlemledik. Sektörün yavaşlamasının sebebi ağırlıklı
olarak çıkışlardaki artış” yorumunda bulunuyor.
Fiba Emeklilik Genel Müdürü Ömer Mert ise yaptığı
farklı bir hesaplamayla bu trende dikkat çekiyor: “2015
yılı son çeyrek çıkan sözleşme adediyle 2016 ilk çeyreğini
karşılaştırdığımızda çıkış oranının yüzde 43 arttığı
görülüyor.”
Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek’in
verdiği net katılımcı rakamları da bu tabloyu ortaya
koyuyor:
“Yılbaşından bu yana aylık 85-90 bin satış var. Sektörden
ise aylık 60-65 bin kişi çıkıyor. Fon olarak da 60
bin kişi ortalama 5 bin TL ile ayrılsa sistemden aylık 300
milyon TL ayrılıyor demek. Çıkışlarda devlet katkısını
hak etmenin yarattığı bir hız var. Bugün sistemde 3 yıl kalan herkes devlet katkısının yüzde15’ini hak ediyor” diyor.~NEDEN ÇIKIYORLAR?
Katılımcıların sistemden çıkmasının ana
nedeni, sıkışan ekonomik ortamda kişilerin
tasarruflarına ihtiyaç duyması oluyor.
Uğur Erkan, katılımcıların toplu para ihtiyacının
ve ödeme güçlüğünün yoğunlaştığı
dönemlerde, emeklilik birikim tutarlarına
yönelmenin arttığının altını çiziyor.
Sistemden çıkışlarda, emeklilik şirketleri
tarafından katılımcılara ayrılma nedeni
soruluyor ve en sık karşılaşılan yanıt
katılımcıların toplu para ihtiyacı oluyor.
Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan
Sincek, ayrılışlarda yüzde 90’a yakın aynı
cevabı, “Paraya ihtiyacım var” yanıtını aldıklarını
aktarıyor.
Ömer Mert ise sektöre yönelik bir gerçeğe
şöyle dikkat çekiyor:
“Çoğu zaman özellikle hedef ve pazar
payı baskısıyla aslında ödemekte güçlük
çekebilecek kişilere de maalesef BES satılıyor.
Zaten çıkışlar da genelde düşük katkı
paylı ödeyen ve birikimi dü��ük olanlar
oluyor.”
Willis Towers Watson Türkiye Risk ve Yazılım Danışmanlığı
Direktörü Evrim Köksal Arkut, çıkışlardaki
önemli sebeplerinden birini, yeni mevzuat gereği çıkış
kesintilerindeki düşüşlere ve 2013 öncesi yazılmış
sözleşmelerin devlet katkısının bir kısmını hak etmeye
başlamasına bağlıyor.
Ancak katılımcıların ancak yüzde 2-3’ü tarafından
ifade edilse de sistemdeki fon getirilerinin beklentilerini karşılamaması da önemli bir neden olarak
beliriyor. “Bu yılın başında birçok sosyo
ekonomik faktör negatif olarak seyretti.
Bu nedenle BES’ten çıkışların artmasını
sadece sistemle ilişkilendirmemek gerektiğini
düşünüyorum” diyen Fiba Emeklilik
Genel Müdürü Ömer Mert, ayrıca yılbaşında
kamu görevlilerin 2015 fon getirileri
hakkında negatif söylemlerinin de çıkışları
tetiklediğine inanıyor. “Özellikle ilk 3
ay içindeki çıkışların bu nedenle birçok
faktöre bağlı olduğunu unutmamak gerekiyor.
2016’da fon getirilerinin ilk 5 ayda
yüzde 6’ya geldiğini düşünürsek, bu yıl
ciddi bir reel getiri sağlayacağız ve ortamında
müsait olmasıyla yıl sonuna kadar
çıkışlarda ciddi azalış olacağını öngörüyorum”
diyor.
KÂR TEHLİKEDE Mİ?
Sistemde ilk günden beri emeklilik şirketleri,
kâra geçme savaşı veriyor. Sektördeki
19 oyuncudan ancak 5’i, 2015 sonunda
emeklilik işinden kâr yazabildi. Anadolu
Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan,
gönüllü katılıma dayalı BES’te yaşanan
erken çıkışların, özellikle kesintilerin ciddi seviyede
düşürüldüğü ve kâr marjlarının daraldığı bugünkü gibi
dönemde şirketlerin kârlılığında negatif etkileri olabildiğini
açıklıyor. “Henüz bir ölçeğe ulaşamayan şirketler
açısından çıkış oranları, mevcut kâr marjları dahilinde
sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkileyebilir” diyor.
Şirketlerin en önemli gelir kaleminin fona bağlı olan
kesintiler olduğunu ve katılımcıların birikimi arttıkça
yıllarla fona bağlı gelirlerin arttığını aktaran Evrim Köksal Arkut da çıkışlarının yaratabileceği olumsuz tabloyu
şöyle aktarıyor:
“Emeklilik şirketlerinin en büyük maliyeti, sözleşmesi,
satışı ve kurulmasına yönelik. Gelir ve giderlerin zamanlamasında
bu dengesizlik nedeniyle emeklilik şirketleri
yüksek çıkışlardan kötü etkileniyor. Özellikle belli bir
büyüklüğe ulaşmamış ve dağıtım kanallarından gerekli
verimi alamayan şirketler için zorlayıcı seviyelerde olduğunu
söyleyebiliriz.”
Peki çıkışlardaki bu trend, ne zaman tehlike sınırına
dayanır? Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek,
“Bir bireysel emeklilik sözleşmesinin maliyeti 650- 700
TL ve emeklilik şirketlerinde bu maliyetle ancak 6-7 yılda
başa baş noktasına geliyor. Bu hesaba mevcut sistemden
çıkış oranları da dahil. Ancak sistemde çıkış oranı,
bugünkü yüzde 1’li seviyelerden yüzde 2-3’e çıkarsa
kâra geçme süreleri ciddi şekilde sapar. Ayrıca emeklilik
şirketlerinin değerleri de düşer” diyor. Ömer Mert de
bugünkü sektör ortalamasının bir tehlike arz etmediğini
düşünüyor. Hatta “Sistem halen her yıl net olarak 800-900
bin adet büyüyor ve katılımcıların ödedikleri katkı payı
ortalaması artıyor. Bu nedenle halen tehlikeli bir dönemden
bahsetmek için çok erken” yorumunda bulunuyor.
ÖNLEM ALIYORLAR
Bu tabloda emeklilik şirketleri, katılımcıları tutmak için
farklı stratejiler uyguluyor. Örneğin Katılım Emeklilik
Genel Müdürü Ayhan Sincek, nakde ihtiyaç olunması
durumuna karşı katılımcılara sisteme girerken her zaman
birden çok emeklilik hesabı açmaları önerisinde bulunduklarını
açıklıyor.
Bu yıl aylık yüzde 1 oranına sahip olduklarını belirten
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan,
çıkışları engellemek için yaptıklarını şöyle aktarıyor:
“Müşterilerimize devlet katkısından daha yüksek
oranda faydalanmalarının, sistemde daha uzun süre kalmalarıyla sağlanacağı hususunda bilgilendirmede bulunuyoruz.
Ayrıca müşterilerimize karşılaştıkları toplu para
ihtiyacı durumlarında, sistemdeki birikimlerini erken
kullanmaları yerine ihtiyaç kredileri gibi alternatifleri
değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz.”
Sistemin yeni oyuncularından Fiba Emeklilik’te çıkış
oranı doğal olarak düşük seyrediyor. Katılımcıları tutundurma
konusuna şirketin genel müdürü Ömer Mert
de farklı bir bakış açısıyla bakıyor: “Bunun başlangıç
noktası ürünü doğru kişiye satmak. Ürünü doğru kişiye
satmadığınız zaman o sözleşme mutlaka süresi değişmekle
beraber emeklilik şirketine eninde sonunda çıkış
talebiyle geliyor. Kredi borcuyla boğuşan, sağlık sorunu
olan, farklı nakit ihtiyacı olan insanları çıkış talebiyle geldiklerinde
devlet katkısı ya da fon getirisiyle ikna etmek
mümkün değil. Biz her müşterimizi yılda minimum 2
kere arar, bilgilendirme yaparız. Buna ilave olarak piyasa
şartlarını göre fon önerisinde bulunmaya yönelik özel
bir çalışmamız var. ‘Ömür Boyu Varlık Dağılımı Endeksi’
ile müşterilerimizin yaşına ve risk algısına göre emekliliğe
kalan süre zarfında hangi fon dağılımında olması
gerektiği konusunda danışmanlık veriyor, öneride bulunuyoruz.”~"KISMİ ÇIKIŞ" SORUNU ÇÖZER Mİ?
FONU BÜYÜK OLANA
Sistemden çıkışların azalması
için sektör yöneticileri, çeşitli çözüm yolları arıyor.
Çıkışlarda ağırlıklı neden, katılımcıların para ihtiyacı
olduğu için Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan
Sincek, “Şu an BES’te tasarrufun kısmi çekilmesi diye
bir uygulama yok. Ama sektörde konuşulan konular
arasında” diyor. Fiba Emeklilik Genel Müdürü Ömer
Mert, “Çok etkisi olmasa da ileriki dönemde kişilerin
fonlarının büyümesiyle kısmi çıkış yapabilme hakkını
sağlamak konuşuluyor. Mevcut durumda henüz fon
tutarları düşük, ancak belirli büyüklükteki fon tutarlarına
sahip kişiler için bu güzel bir opsiyon olabilir. Bugün
katılımcılar böyle bir riske karşılık birden fazla sözleşme
yapıyor, gerektiğinde bazılarından çıkış yapıyor” diyor.
TAAHHÜTE DAYALI ÜRÜNLER
“Çıkışların azalmasına
yönelik başka bazı çalışmalarımız var, bunları kamuyla
paylaştık” diyen Ömer Mert, sözlerine şöyle devam
ediyor: “İlk beklentilerimiz BES ürünlerinde belli bir
süre kalmaya yönelik taahhüt verilebilecek ürünleri
yapabilmemiz gerekiyor, yani müşteri baştan sistemde
en azından ne kadar kalacağını beyan ve taahhüt
edecek. Biz hem kesinti yapısını hem fon getirilerini
ona göre planlayarak müşterilerin kalma süre
taahhütlerinin uzamasına paralel en az kesinti ve en iyi
getiriyi verecek modeller kuracağız. Bu sayede sistemi
gir-çık olarak kullanan katılımcıların maliyetleri diğer
müşterilere yansıtılmayacak” diyor.
OTOMOTİK KATILIM NASIL ETKİLER?
DÜNYADA TABLO
Gelişmiş emeklilik sistemlerine sahip
ülkelerde, devlet ve işveren güvenceli zorunlu bir sistem
ve üçüncü aşamada da BES’e benzeyen isteğe bağlı bir
sistem oluyor. Bu nedenle de katılımcıların sistemden çıkma
oranları çok farklılaşıyor. Sistema Genel Müdürü Ali Tolga
Moral, “Gelişmiş ülkelerdeki isteğe bağlı bireysel emeklik
yapısında, sonlanma oranlarının daha düşük seviyelerde
olduğunu görüyoruz. Örneğin ABD’de 2015 sonunda söz
konusu oran yüzde 29-30’larda” diyor. Willis Towers Watson
Türkiye direktörlerinden Evrim Köksal Arkut ise İngiltere
örneğini veriyor: “Zorunlu işveren katkısının bulunduğu
İngiltere’de çalışanların kendi istekleriyle cayma oranı yüzde
9 seviyesinde. Emeklilik sistemlerinde esas, katılımcının
emeklilik yaşına kadar sistemde kalması olduğundan, çoğu
durumda erken çıkışa izin verilmiyor ya da ağır vergisel
yaptırımlar uygulanıyor” şeklinde konuşuyor.
ŞİRKETLER NE YAPABİLİR?
Danışmanlar, çıkış
trendinin azalmasında emeklilik şirketlerine çözümler
de öneriyor. Ali Tolga Moral, “Emeklilik şirketleri fon
yönetimi performanslarını artırmalı ve katılımcılarına
olan getirilerinin iletişimini iyi yapmalı. Şirketlerin büyük
bir bölümü katılımcıyla sözleşme sonrası sürekli bir ilişki
yönetme sistemini oturtmuş değil. Yıllarca katılımcısını
bir kez bile aramayan şirketler olduğunu gözlemliyoruz.
Bu nedenle fon tipi değişikliğiyle ilgili yönlendirici arama
ve danışmanlık verilmesi gibi farklılaştırıcı müşteri ilişkileri
uygulamalılar” diyor. Burada trendin nasıl olacağı biraz
da otomatik katılım sonrasında görülecek. Evrim Köksal
Arkut, “Türkiye’de Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ile
ilk 4 yılda 18 milyon kişinin kademeli olarak sisteme
dahil olmasını bekliyoruz. OKS’deki cayma davranışı,
sistemden çıkış sorununa farklı bir boyut getirecek” diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?