Öncü Ülkeler Nasıl Başardı

Robert Palacios / Dünya Bankası Uzmanı    Robert Palacios, Dünya Bankası’nın uzmanlarından… Onu farklı kılan yanı, bireysel emeklilik konusundaki tecrübesi… Yıllarını bu işe verdi, Hong ...

1.08.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Robert Palacios / Dünya Bankası Uzmanı  
 
Robert Palacios, Dünya Bankası’nın uzmanlarından… Onu farklı kılan yanı, bireysel emeklilik konusundaki tecrübesi… Yıllarını bu işe verdi, Hong Kong’dan Macaristan’a çok sayıdaki ülkede gerçekleştirilen “reform”lara danışmanlık yaptı. Her ülkenin koşullarının ayrı olduğunu, bu nedenle değişik yaklaşımların uygulanabileceğini söylüyor. Ekonomi için önemine dikkat ediyor, başarılı uygulamaların örnek alınabileceğine dikkat çekiyor. “Şimdiye kadar başarısız uygulamaya rastlamadım” diyen Palacios, bireysel emeklilik şirketlerinin yöneticilerinden, işadamlarına her kesimi ilgilendiren önemli değerlendirmelerde bulundu.  
 
Dünyada farklı uygulamaları var. Türkiye’de ise “bireysel emeklilik sistemi” hala tartışılıyor.  Sistemi oturturken nasıl bir yol izleneceği konusunda taraflar karşılıklı görüş alışverişinde bulunuyor.  
 
Dünya ülkelerinin pek çoğu ise sistemi hayata geçirmiş durumda. Dünya bankası uzmanı Robert Palacios Polonya, Meksika, Makedonya, Macaristan gibi ülkelere bu konuda danışmanlık vermiş bir uzman. Palacios, bu konuda her ülkenin şartlarına göre farklı uygulamalar yaşadığını söylüyor. İlerde sistemin öneminin daha iyi anlaşılacağını belirten Palacios, “Kimse ‘bireysel emeklilik sisteminden vazgeçiyorum, insanlar tasarruflarını istedikleri gibi yönlendirsinler’ diyemez. Bu sistem her zaman var olacaktır” şeklinde konuşuyor. İlerde işlerin yapılış biçiminde değişikliklerin olacağını vurgulayan Palacios, “Hükümetlerin rolü değişecek mesela. Artık tasarrufları toplayan taraf özel sektör olacak. İlerde daha büyük fonların oluşacağını da hep birlikte göreceğiz” diyor.  
 
Robert Palacios’la bireysel emeklilik sisteminin gelişimini, ülkelerin bu sistemi oluştururken karşılaştıkları zorlukları ve sistemin dinamiklerini konuştuk.  
 
Bireysel emeklilik uygulamaları ne zaman, hangi ülkede başladı?  
 
İlk kez Almanya’da  bu uygulamaya başlanıldığı düşünülüyor. Burada hükümet sponsorluğunda oturtulmuş bir sistem yürütülmüş. Bu da takribi 19. yüzyılın sonlarına denk geliyor.  
 
Peki hükümetler neden böyle bir sisteme gerek duydular?  
 
O zamanlarda insanların yaşam sürelerinin uzadığını görüyoruz. Bunun yanında endüstriyelleşme sürecinin de bu sistemin oturmasında büyük payı var. Geniş bir kitlenin ücret almaya başlaması ve insanların bu ücretlerini tasarrufa yönlendirmesi de süreci hızlandırdı.  
 
İnsanlar çalıştıkları zamanlarda bizim terimimizle “düzgün tüketim” gerçekleştirerek geleceklerini garanti altına almak istediler. Bu, bireysel emeklilik sistemini insanlar açısından motive eden birinci etken diyebiliriz.  
 
İkinci etken ise Almanya’da yoksul ve yaşlı insan sayısının artmasıydı. Hükümet de bu kişilere yardım etmek istedi. Aynı sıralarda Danimarka’da da bu türden bir durum yaşanmıştı.  
Danimarka, bireysel emeklilik sistemine ilk kez 1991’de geçti. Bu sistemi yoksul ve çalışmayan insanlar için çıkarttılar. Sistemin altyapısı gelire dayalı bir süreç içeriyordu.  
 
Bu sistemde sizce en iyi uygulama hangi ülkede?  
 
Bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi tamamen sürecin işletileceği ülkedeki şartlarla ilgili.Bazı ülkelerin demografik olarak daha genç, bazılarının ise yaşlı olduğunu görüyoruz. Bazı ülkelerde ise sermaye piyasaları daha iyi konumlandırılmış durumda. Bu nedenle sorunuz aslında şartlara göre değişkenlik içeriyor.    
 
Yine de son yıllarda ilginç gelişmeler gösteren ülkeler de var. Bu ülkeler sistemlerinde çok pozitif değişiklikler gerçekleştirdiler. Hong Kong’un 2000 yılında geçtiği yeni sistem, ilginç ve başarılı bir örnek olabilir. Bunun yanında Yeni Zelanda da farklı bir örnek.  
 
Bazı karma uygulamaların oluğu bireysel emeklilik sistemleri de var. Burada projelerin bir kısmı kamu tarafından üstlenilmiş, diğer bölüm ise özel olarak yürütülüyor. Batı Avrupa’da İsveç ve İsviçre; Doğu Avrupa’da Polonya bu sistemi uygulayan örnekler arasında. Latin Amerika ülkelerinden Şili ve Meksika’da da karma sistem uygulanıyor.  
 
Bu saydığınız ülkelerdeki başarıyı ya da farklılığı getiren etkenler neler?  
 
Aslında bu uygulamaların hepsi çok yeni. Bu nedenle başarılı demek çok da doğru olmaz. Bireysel emeklilik sisteminde başarının ölçümü ancak uzun bir süreçten sonra yapılabilir.  Bunun için 40-50 yıl geçmesi gerekir. Benim örnek olarak gösterdiğim projelerin en eskisi Şili’de ve bu da sadece 20 yıllık bir geçmişe sahip.  
 
Verdiğiniz örneklerin dışında uzun yıllardır bireysel emeklilik sistemini uygulayan ülkeler var mı peki?  
 
Bu alanda yeterli geçmişe sahip sadece iki tane hükümet programı var diyebiliriz. Birincisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan önce, ikincisi ise 1950’lerde oluşturulmuş bir proje. Bu iki örnekte de öngörülen programların her biri zaman içinde değişime uğradı.  
 
Bu uygulamayı en erken başlatmış olan Alman projesine baktığımız zaman, onun da şu anda büyük değişime uğradığını görüyoruz. Bu nedenle tek bir örneği ele alıp sistemin uzun zamandır sürdüğünü söylemek oldukça zor. Çünkü, başladığı şekliyle devam eden bir örnek yok.  
 
Saydığınız ülkelerden hangilerine danışmanlık verdiniz, bu ülkelere yönelik ne gibi saptamalarınız var?  
 
Biz Polonya,  Meksika ve Makedonya’da çalıştık. Hong Kong gibi bu sistemi oturtmuş ülkelerle çalışmadık, fakat bizim yayınlarımızdan faydalanarak sistemlerini oluşturduklarını biliyoruz. Sonuçta daha iyi durumda olan ülkelere direkt danışmanlık verdik.  
 
Bunun dışındaki ülkelere ise danışmanlık vermememize rağmen, bizim çalışmalarımızdan faydalanmalarını sağladık. Doğrudan çalışma yaptığımız bir başka ülke de Macaristan. Ben kendim de bir süre orada kalarak bu ülkeye danışmanlık verdim. Bu ülkeler kendi emeklilik sistemlerinde büyük değişimler yapmış ülkeler.  
 
Genel olarak bu sistemler hakkında bir saptama yapmak oldukça zor. Macaristan reformunu 1997’de yaptı. Şu anda 5 yıllık bir geçmişi var. Sistemin şu anda oldukça iyi yürüdüğünü görebiliyoruz. Bizim “emeklilik ölümü” diye adlandırdığımız durumda da önemli oranda azalma söz konusu. Bu da sistemi oldukça sürdürülebilir kılıyor. Açıklanan finansal programa göre büyük sorunların halledildiği görülüyor.  
 
Öteki ülkeler için ise halihazırda finansal program açıklanmış değil. Örneğin, Makedonya’da, sonuçlar önümüzdeki yıla kadar alınmayacak. Bu nedenle bunların hepsi çok yeni reformlar.  
 
Sistemi yürütmek ve yönetmek için kamu otoritesinin nasıl bir organizasyon kurması ve örgütlenmesi gerekiyor?  
 
Sistemin iyi bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Eğer sistemde çok sayıda özel oyuncu varsa, hükümetin sorumluluğu artıyor. Hükümet denetiminin etkin olması gerekiyor. Denetimin kaliteli olması ise sistematik reformun gelişmesini sağlıyor. Çalışanlar da bir şekilde bu sistemin güvenilir olduğunu bilmek istiyorlar.  
 
Bunun yanında, ülkedeki sermaye piyasalarının durumu da kişiler için sorun yaratabiliyor. Eğer ülke fonlanmış bireysel emeklilik sistemine geçmişse, o zaman parayı bir şekilde yatırım aracı olarak kullanması gerekiyor. Ülkedeki hisse senedi piyasası yeterli hacme sahip değilse de para yatırımında problemler yaşanabiliyor. Bu durumda hükümetlerin sermaye piyasalarındaki  reformlara katkıda bulunması gerekebiliyor.    
 
Bireysel emeklilik sisteminin başarıya ulaşması için, projenin vatandaşa iyi anlatılması gerekiyor. Bu güçlüğü aşmada başarılı örnek ülkeler var mı?  
 
Ülkeler kamu oyunu aydınlatmak için bu konuda farklı farklı uygulamalar yapıyorlar. Bazı ülkelerde nüfus çok iyi eğitimli olabiliyor, bazı ülkelerde ise bireyler finans sektöründe bulunmuş oluyor. Örneğin, Amerika’da bireysel emeklilik sistemi oldukça fazla tartışıldı. Sistemle ilgili sürdürülebilirlik problemleri vardı.  
 
Kamuoyunu aydınlatma noktasında Polonya deneyimi oldukça ilginç bir örnek. Ülkede sisteme geçilmeden önce bir çok anket yapıldı. Ayrıca, kamuoyunun eğitilmesi için kampanya başlatıldı. Böylece bireylere verilen mesajların nasıl algılandığı ölçülebildi. Bu durumun aslında reform süreci başlatılmadın yapılması gerekiyor. İnsanlara reformun içeriğini iyi anlatmak şart.  
 
Reform tamamlandıktan sonra ise yine bir kamu oyu bilgilendirmesi yapılması yararlı oluyor. Şili bu konuda çalışmalarını hala sürdürüyor. Ülkede reform tamamlandıktan sonra liselerde konuyla ilgili kurslar verildi. Böylece bütün öğrenciler kendi emeklilik tasarruflarının sermaye piyasalarında nasıl değerlendirildiğini öğrendi.  
 
Bazı ülkelerde de insanları finansal terimler üzerinde bilinçlendirmek gerekiyor. İsveç’de reform sisteminin içinde çalışanlar farklı yatırım alanlarından istedikleri fonu seçme hakkına sahipler. Böylece kendi ödedikleri primlerin nasıl değerlendirildiğini biliyorlar, hatta yönlendiriyorlar. Bu ülkede insanların finansal konularda daha bilinçli olduğu biliniyor. Bu nedenle de çalışanlar bu fonların yönetilmesinde kötü kararlar vermiyorlar.  
 
Finansal konularda fazla deneyimi olmayan ülkelerde ise, seçimlerin serbest bırakımı limitli olmalı. İnsanları kötü kararlar almaktan korumak için genellikle bu konuda belirli kısıtlamalar konması gerekiyor. Pek çok ülkede bu uygulamayı yürütüyor.    
 
Bireysel emeklilik sistemini oturtamaya çalışan, ancak başarısız olan ülke örneği var mı?  
 
Bu konuda çalışmış, fakat başarılı olamamış bir örnek bilmiyorum açıkçası. Sadece bazı sistemlerin hayata geçirilmesi için ertelemeler yapılıyor. Örneğin, Makedonya’da yeni bir sisteme geçilmeye çalışılıyor. Sanırım bu yılın başında sistemi oturtmak için süreç başlatılacak, öyle görülüyor ki bir yıl daha bu süreç uzayabilir.  
 
Bireysel emeklilik sistemini uygulamaya koymanın ekonomiye katkısı konusunda hesaplamalar var mı? Bu katkıları ne zaman görmeye başlamak mümkün?  
 
Sermaye piyasalarına etkisi konusunda yapılmış araştırmalar var. Bunlar henüz geniş bir aşamada olmasa da, ilerde daha da genişleyeceğini düşünüyorum. Araştırmaların sonucunda görülüyor ki, sistemin sermaye piyasalarına pozitif etkisi oluyor.  
 
Emek piyasasında ise bireysel emeklilik sisteminin insanların emeklilik zamanlarını etkilediği görülüyor. Çalışırken vergilendirmek insanları erken emekliliğe itiyor. Bunun da tabi ki emek yoğun katılıma negatif etkisi oluyor. Esas tartışmalı nokta ise sistemin ekonomik büyümeye ve tasarrufa etkisinde ortaya çıkıyor. Bu konuda kanıtlar da oldukça karışık. Sistem eğer oluşturulmamış olursa, o zaman tasarruf oranları nasıl etkilenir konusunda soru işaretleri var.  
Ancak fonlanmış sisteme geçen ülkelerde bu sistemin büyümeye olumlu etkisi olduğu ve tasarruflarda da artışa neden olduğu görülüyor.  
 
SİSTEM ŞİRKETLER İÇİN NE İFADE EDİYOR?  
 
Bireylerin yanı sıra, bu sisteme şirketlerin de katılımı önemli. Şirketlere, çalışanlarını bu sisteme dahil etme açısından neler düşüyor? Şirketlerin katılımı açısından en iyi uygulamalar hangi ülkede?
 
 
Pek çok ülkede bireyler seçiminde serbest bırakılıyor. İnsanlar isterlerse eski sistemde kalıyor, istemezlerse yeni bireysel emeklilik sistemine dahil oluyorlar. Emek pazarına yeni katılan katılımcılar için bile bu seçenek sunulabiliyor. Fakat bunun azınlıkta olduğunu söylemeliyim. Pek çok ülkede, eğer yeni mezun biriyseniz ve emek pazarına giriyorsanız, yeni sistemi kabul etmek zorunda bırakılıyorsunuz.  
 
Şirketler açısından bakarsak aslında bireysel emeklilik sisteminin şirketlerle yakından bir ilgisi yok. Çoğu ülkede artık çalışanlar sisteme katılıp katılmayacaklarına kendileri karar veriyor. Yine de farklı uygulamalar da görülebiliyor.  
 
Örneğin Hollanda, Hong Kong, İsviçre’de patronlara bu konuda vekalet verildiği görülüyor. Alınan vekalet de fayda ve katkı sağlayıcı olarak sınıflandırılıyor. Fayda sağlayan bireysel emeklilik projesi olarak Hollanda’yı gösterebiliriz. Hong Kong ve İsviçre’de ise daha çok katkı sağlayıcı vekaletler veriliyor. Şirketler bu sistemde, karşılıklı fonların yönetilmesi için birini tutabiliyor. Bilanço yönetimini de buna göre yapıyorlar. Bu durumun küçük işletmeler için maliyet getirici etkisi olabiliyor. Bu nedenle Amerika’da büyük tartışmalar yaşandı.  
 
Küçük işletmeler katlanmak zorunda oldukları bazı maliyetlerden çekindikleri için sisteme karşı çıktılar. Büyük firmalarda ise büyük bir sorun yaşanmadı. Sonuçta şirketlere bu konuda vergi avantajı da sağlanıyor. Bu nedenle büyük şirketlerin çoğu bu avantajdan yararlanmak için, bu sistemi yürütmeye çalışıyorlar. Büyük şirketlerde fazla sayıda çalışanın bulunması da avantaj sağlıyor. Sayı fazlalığı maliyetleri göreceli azaltıyor. Küçük işletmeler için ise bu durum geçerli değil.  
 
MALİ TABLOLARDA ZORLUK YAŞANIYOR    
 
Ülkeler sistemi oturtmaya çalışırken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorlar?  
 
VERİLEN SÖZLER ENGEL
 
 
İki çeşit reform var. Birincisi, var olan sistemde değişiklik içeriyor. Fakat esas modelde çok keskin bir değişiklik yapılmıyor. Burada en önemli zorluk otoriteler tarafından geçmişte verilen sözlerin tutulması. Bu sözler eğer şu anda finansal bazı zorluklardan dolayı yerine getirilmiyorsa sorunlar yaşanabiliyor. Yapılması gereken ise adil ve politik olarak bu sözleri daraltmak ve değiştirmek.  
 
Sistemin şu anda çalışanlar için de sürdürülebilir olmasını sağlamak gerekiyor. Sonuçta sistem emeklilerine verdiği katkıyı aynı şekilde ilerde bu kişilerin çocuklarına sağlayamayabiliyor. Dolayısıyla, emeklilik yaşını artırmak, endeksleme yönteminin formunu değiştirmek ya da sistemin sağladığı fayda üstünde oynamalar yapmak çoğunlukla büyük tepki alabiliyor.  
 
FİNANSAL AÇIKLAR OLUŞUYOR  
 
Sistematik reformlarda ise model bütünüyle değiştiriliyor. Örneğin, bir ülkede fonlanmamış sistemden fonlanmış sisteme geçildiğini  düşünelim. Yeni sisteme geçişte önceki sistemden kalan borçlar otorite tarafından kabul edilse de, bu durum mali tablolara yansıtılamaz. Biz buna genellikle bireysel emeklilik sisteminin ölümü diye adlandırıyoruz. Fonlanmamış sistemde kişilerin ödedikleri primler şu anda emekli olan kişilere veriliyor. Yatan primler geçmiş sistemi finanse ediyor diyebiliriz.  
 
Fonlanmış sisteme geçildiğinde bir zorunluluk da kalmayacağı için kişiler önceden ödedikleri primleri ilerde aynı oranda geri alamayabiliyor. Bu durumda da büyük bir açık oluşuyor.  
Sonuçta genç çalışanlar yeni sistemle birlikte  önceden ödedikleri primlerin bir kısmını alıp fonlanmış hesaba geçirmek isteyecektir. Fakat bu kazancın aktarılamaması söz konusu olabilir. Bu da finansal geçiş açığı olarak nitelendiriliyor. Eğer ülkeler bu türden bir değişim yapacaklarsa finansal geçiş açıklarını da göz önünde bulundurmak ve ona göre sistemi oturtmak zorundadırlar.  
 
BAŞARIYI ETKİLEYEN FAKTÖRLER  
 
Uzun yıllar sistemin yürümesi dışında başarının göstergesi olan başka faktörler var mı?  
 
FAYDA SUNMALI
 
 
Zaman kavramının dışında tabi ki başarının başka ölçümleri de var. Bu anlamda Almanya’da çok başarılı gelişmeler olduğunu söylemek mümkün. Bu başarının kaynağı da hükümet tarafından yürütülen programın insanlara yeterli seviyede fayda sunuyor olmasıyla ilgili. Sonuçta bireysel emeklilik  gelirlerinin makul ölçülerde olması gerekiyor.  
 
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÖNEMLİ  
 
Sürdürülebilirlik de başarıyı getiren bir diğer faktör. Yine Almanya’da  sistem oluşturulurken nüfus artışının az olması ve yaşlı insanların daha çoğunlukta yer alması gibi durumlar göz önünde bulunduruldu. Ülkelerin emeklilik sistemlerini oturturken demografik etkileri de düşünmesi gerekiyor. Bu etkiler göz önünde tutularak oluşturulan bir sistemin sürdürülebilirlik oranı da artacaktır.  
 
EMEK PAZARI DİKKATE ALINMALI  
 
Bireysel emeklilik sisteminde başarının ölçütü olan üçüncü kriter ise programın ekonominin geri kalanını nasıl etkilediğidir. Çok geniş bireysel emeklilik projeleri olan ülkelerde genellikle çok yüksek gider ve harcama oranı olduğu görülüyor. Bu durumun sonucunda vergilerin artması da emek yoğun pazarları rahatsız edebiliyor. İnsanları resmi sektörlerin içinde olmaktan uzak tutuyor.  
 
SERMAYE PİYASASINA ETKİSİ  
 
Eğer bir ülkede kayıt dışı ekonomi varsa o zaman sistemin ekonomiye negatif etkisi oluyor. Bunu sadece bireysel emeklilik ödemeleri için söylemiyorum. Gelir vergisi öderken bile bu durum yaşanabilir. Yüksek vergi oranları insanları vergi ödememeye teşvik edebiliyor. Bu nedenle oranların iyi ayarlanması gerekiyor. Bunun yanında sistemin insanlara bazı vergi avantajları sağlaması da faydalı olabiliyor.  
 
TASARRUF ORANLARINI ETKİLİYOR  
 
Ekonomiye diğer bir etki de tasarruf oranlarında görülüyor. Sisteme belirli bir seviyede finansman sağlanıyorsa, tasarruf oranlarına bunun etkisi pozitif oluyor. Akademik çalışmalar eğer kamu oyuna iyi anlatılmazsa da sorunlar yaşanabiliyor. Sonuçta bir ülkenin başarılı bir sistem yürüttüğünü söylemek için tasarruf etkisinin olumlu olup olmadığına bakmak gerekiyor.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz