“Rekabet 4 Şirket Arasında”

2009’u 2 milyonun üzerinde katılımcı ve yaklaşık 9 milyar TL fon büyüklüğü ile kapatan BES’de büyüme devam ediyor. Bu arada sektördeki şirket sayısı da artıyor. Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Ta...

1.03.2010 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

2009’u 2 milyonun üzerinde katılımcı ve yaklaşık 9 milyar TL fon büyüklüğü ile kapatan BES’de büyüme devam ediyor. Bu arada sektördeki şirket sayısı da artıyor. Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez, yeni şirketlerin beklentileri yüksek olsa da şu anda rekabetin 4 şirket arasında olduğuna dikkat çekiyor. Pazarın yüzde 73’üne bu 4 şirketin hakim olduğunu söyleyen yönetici, “Er ya da geç konsolidasyon olacak” diye konuşuyor.

 

hedYapı Kredi Emeklilik bireysel emeklilik sisteminin (BES) güçlü oyuncularından. Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM), 29 Ocak 2010 tarihli verilerine göre yaklaşık 1 milyar 400 milyon TL fon büyüklüğü ile 3’üncü sırada yer alıyor. 267 bin 745 adet katılımcısıyla da sektörde 4’üncü büyük şirket konumunda.

Yapı Kredi Emeklilik’in yönetimi kısa süre önce genç yönetici Taylan Türkölmez’e teslim edildi. Türkölmez, önümüzdeki dönemde mevcut pazar payını korumak hedefinde olduklarını söylüyor. Sektörde rekabetin 4 şirket arasında sürdüğüne işaret eden yönetici, “Yeni giren şirketler var. Bu şirketlerin beklentileri çok yüksek… Ancak, şu anda sektörün yüzde 73’üne 4 şirket hakim. Er ya da geç konsolidasyon olabilir” değerlendirmesini yapıyor. Beklenen konsolidasyon ortamında, geçtiğimiz dönemde iki kez satın alma-birleşme süreci geçiren Yapı Kredi Emeklilik’in satın alan taraf olmayacağının altını çizen Türkölmez, “Kapımızı çalan şirket olursa ve teklifi iyiyse oturup görüşürüz” diyor. 

2009’u 2 milyon katılımcı, yaklaşık 9 milyar TL fon büyüklüğü ile kapatan BES’te büyüme devam edecek. Taylan Türkölmez, makul bir büyüme trendinin süreceğine işaret ediyor. Katılımcı sayısında yüzde 10-12, fon büyüklüğünde ise yüzde 18-20 civarında büyüme beklediğini söylüyor. Daha iyi bir büyüme için ise yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Özellikle fonların çeşitlenmesi ve vergi teşviki konusunda yeniden yapılanma gerekiyor.”

Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez ile BES’in performansını, yeni döneme yönelik beklentileri konuştuk:

*2009’da BES nasıl bir performans gösterdi. Yılsonu rakamları nasıl gelişti?
-BES’te 2 milyona yakın katılımcıya, 2,2 milyon adet sözleşmeye ulaşıldı. Fon büyüklüğü de 9 milyar TL’yi geçmiş durumda. Geçtiğimiz 5 yılda hedeflenen rakamlar açısından kabul edilebilir bir düzeye gelindiğini söyleyebilirim.

Yatırım fonlarının fon büyüklüğü 2009 sonunda 29 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Bunun 23 milyar TL’si likit fon. BES fonlarında ise likit fon ağırlığı sadece yüzde 13 civarında.

Dolayısıyla BES’in 9 milyar TL’lik büyüklüğünü, yıllardır var olan bir sektör olan yatırım fonlarının toplam büyüklüğü ile karşılaştırdığımızda performansı daha iyi anlamak mümkün. Diğer yandan mevduatı çok seven Türk toplumunun toplam mevduat büyüklüğü ile karşılaştırdığımızda işin henüz çok başındayız.

2009’da yüzde 42’lik bir fon büyümesi oldu. Kriz ortamında bu iyi bir rakam ancak fonların yüzde 85’inin tahvil ve bonoda olduğunu da unutmamak gerekiyor. O nedenle yüzde 42’lik büyümenin yarısı değerlemeden geldi. 2010 yılında bu büyümeyi göremeyeceğiz.

Sözleşme sayısı açısından 2009’da yüzde 13,5 düzeyinde bir büyüme oldu. Yılsonu itibarıyla 3,3 milyon adet sözleşme yaratmışız ama bunun 1 milyonu sistemden çıkmış. Yani sisteme girenlerin yüzde 33’ü sistemden çıkmış. Bu rakam önemli bir rakam ve önlem almak gerekiyor. Ancak, bunun sadece Türkiye’ye özgü bir durum olmadığını da göz ardı etmemek gerek. Yurtdışında da sistemden çıkışlar oluyor.

2010 için öngörüleriniz ne yönde?
Katılımcı sayısında yine net yüzde 10-12 civarında bir büyüme öngörüyoruz. Fon büyüklüğünde ise 12 milyar TL’ye ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Bu da yüzde 18-20 civarında bir büyüme anlamına geliyor. Katılımcı sayısı da 2,5 milyon düzeyinde olabilir.

Yani makul bir büyüme trendi devam edecek. Daha iyi bir büyüme i��in ise yeni düzenlemelere ihtiyaç var.

8 Aralık’ta bir BES Çalıştay’ı yapıldı. Bu Çalıştay’da hem SPK hem Hazine vardı. Ayrıca portföy yönetimi ve emeklilik şirketlerinin genel müdürleri katıldı. Burada 2 çok önemli konu masaya yatırıldı.

BES 2009’u başarıyla atlattı ama bunda en önemli etken, portföyün önemli bölümünün tahvil ve bonoda olması yani sistemin konservatif bir tutum içinde bulunması oldu. Oysa kriz öncesine kadar sektörde neden ağırlığın tahvil bonoda olduğunu eleştiriyorduk. Bugün geldiğimiz noktada sektörde fon açılımı gerekiyor. Ayrıca mevzuatta da bir takım değişikliklere ihtiyaç var. Mevzuatta değişiklik yapılırsa yeni fon türleri BES’in büyümesine büyük katkı sağlayacak. Örneğin biz bugün BES’de altın fonu bile kuramıyoruz. Anapara garantili fonları kuramıyoruz. Gayrimenkul fonları kuramıyoruz. Menkul kıymet sınırlandırmaları var. Bunların da değişmesini istiyoruz.

2010 yılında yapılması gerekenlerden biri, mevzuatın sistemin farklı fon türleri kurmasına imkan verecek şekilde değiştirilmesi olacak.

Bu değişikler olduğu takdirde sisteme ne kadar katkı sağlar?
Net bir rakamdan söz etmek zor… Ama örneğin bundan sadece 2 yıl önce kurulan altın fonlarının büyüklüğü bugün 300 milyon doları geçmiş durumda. Özellikle Anadolu’da altın fonlarının BES’e olan ilgiyi çok artırabileceğini düşünüyoruz. Gayrimenkul fonları kurulabilirse asıl o zaman işin boyutu çok değişir. Sistemin sürekliliğinin sağlanmasına da katkısı büyük olur. Bunların dışında gelir endeksli senetler çıkarsa ona yönelik fonlar da çıkarılabilir. Sonuçta yapılacak çok iş var. Bu konuda SPK’nın biraz daha aktif olması gerekiyor.

Gelecek 5 yılda sektörü başka neler bekliyor?
Bunların yanı sıra bir de sistemin vergi teşvik düzeninin değişmesi konuşuluyor.

Şu anda bile sistemin en büyük avantajı, sunduğu vergi teşviki. Bu teşviki, katılımcıların bugün yüzde 45’i kullanabiliyor. Örneğin serbest meslek sahipleri bu teşvikten yeterince yararlanamıyor. Şirketlerin insan kaynakları departmanları bu işe sıcak bakmıyor. Sonuçta biz vergi teşviği herkese verilsin, bir vergi teşvik fonu kurulsun diyoruz. Vergi teşviki bu fona aktarılsın. Kişi erken ayrılırsa parasını alamasın, bu para devlete gitsin. Sistemde istenen sürede kalırsa bu parayı alsın.

Bu sistem için Maliye’nin ikna olması gerekiyor çünkü Maliye vergi gelirinden mahrum kalacağını düşünüyor. Bizse orta vadede bu sistemin çok da fazla fark yaratmayacağını anlatmaya çalışıyoruz. İkna sürecindeyiz. Eğer olursa işin çehresi epey değişir. 2015’te 37 milyar TL’lik bir fon büyüklüğü öngörülüyor. Eğer vergi teşviki konusunda yeni düzenle olursa bu rakam 43 milyar TL’ye ulaşabilir.

Sektörde rekabet nasıl gelişiyor? Yeni dönemde rekabetin odağında ne olacak?
Şu anda şirketler aynı planları, aynı fonları satıyor. Yeni giren şirketler var. Bu şirketlerin beklentileri çok yüksek. Onlar da mevzuatın değişmesini, fon türlerinin çeşitlenmesini bekliyor. Ancak şu anda sektörün yüzde 73’üne 4 şirket hakim. Er ya da geç konsolidasyon olabilir.

Bu işin başarı faktörü kesinlikle bankasürans. Eğer iyi bir banka dağıtım kanalınız yoksa, satışı çok fazla büyütemiyorsunuz. Direkt satış örgütleri de önemli ama banka kanalı daha önemli. Yeni dönemde de kim dağıtım kanalını etkin kullanırsa o başarılı olacak.

Rekabette ayrıca şirketlerin güçlü yönlerini ön plana çıkarması, kendini farklılaştırması önem taşıyor. Örneğin biz Yapı Kredi Emeklilik olarak son dönemde farklılığımızı, satış sonrası hizmette öne çıkarmaya çalışıyoruz. Çok kapsamlı bir segmentasyon projesi yaptık. Müşterilerimizi davranışlarına, alışkanlıklarına, ihtiyaçlarına göre segmente ettik. Bir sonraki aşamada bir CRM altyapısı oluşturmak için çalışmalar yapıyoruz. Satış sürecindeki veri toplama sürecimizi de iyileştirmeye çalışıyoruz.

Sonuç olarak sektörde olumlu bir birliktelik var. Birlikte yürümeyi beceren bir sektörüz. Örneğin bir ortak tanıtım bütçemiz bulunuyor. Bu bütçeyi sistemin anlatılması için kullanıyoruz. 2010 için yine 2 milyon TL’lik bir tanıtım bütçemiz var. Bu bütçeyi bu yıl büyük ihtimalle vergi teşvikini anlatmak için kullanacağız.

“Şirket Satın Almayız, Ortakl Teklifine Açığız”
Biz bu konuda iki süreç geçirdik. Biri Koç Allianz süreciydi. Bütün şartlarda anlaşıldı ancak fiyat konusunda istenilen noktaya gelinemedi. Sonuçta biz birleşmedik, Koç Grubu Allianz’dan çıktı. İkincisi 2008’de bizim satışımız gündeme geldi. O dönem sigorta şirketlerinin çok para ettiği bir dönemdi. 15’in üzerinde teklif aldık. Sonra 5 şirkete indi. Biriyle de işin çok sonuna gelmiştik. Fiyatta anlaşılmıştı ve artık hukukçular devreye girmişti. Yarı yarıya ortaklık olacaktı. Kriz çıktı, yarıda kaldı.

Bu dönemde çok uluslu şirketler inanılmaz zararlar yazdı ve öncelikleri değişti. Bundan sonra yeniden bir süreç söz konusu olabilir. Ancak beklenen konsolidasyonda biz şirket almayız. Kapımızı çalan şirket olursa ve teklifi iyiyse oturup görüşürüz.

Kurumsal Katılım Hızlanacak

Şirketler Harekete Geçti
Sektörde işveren katkılı sözleşme sayısı hala çok düşük. 4 Ocak 2010 itibarıyla toplam 2 milyon 200 bin adet sözleşmenin 73 bini işveren katkılı. Biz bu pazarda Yapı Kredi Emeklilik olarak yüzde 30 pazar payıyla lider konumdayız.

2009’un son çeyreğine kadar pazar adeta kıpırdamadı. Son çeyrekte ise bir anda 5 tane çok uluslu şirket, 2010 yılında başlamak üzere pazara çıktı. Bunlardan 2’si sonuçlandı. Sırada P&G ve Glaxo var. Geçtiğimiz hafta 2 şirket daha görüşmelere başladı. Sonuç olarak bir hareketlenme var.

40-50 Vakıf Katılabilir
OECD fonlarının GSMH’ya oranı yüzde 64 düzeyinde. Bizde bu oran yüzde 1,7. Bu rakamın içinde de sadece bireysel emeklilik sistemi yok. Vakıflar da var. Hazine zaten vakıfların da dahil olduğu bir emeklilik sistemi kurmak istiyor. Vakıfların BES’e aktarımına yönelik bir mevzuat var. 2012 yılına kadar isteyen vakıf BES’e geçiş yapabilecek. Ancak şu ana kadar sisteme geçen vakıf yok dönecek kadar az oldu. Oysa Türkiye’de şu anda 200’ün üzerinde vakıf var. Bunlardan çok rahat 40-50 tanesi sisteme aktarılabilir.

Yapı Kredi’nin Yeni Dönem Planı

2009 Nasıl Geçti? 
2009’da 450 milyon TL’nin üzerinde tahsilat yaptık. Bugüne kadar ulaşamadığımız bir rakama ulaştık. 2008’de bu rakam 345 milyon TL düzeyinde. Çok iyi bir büyüme gerçekleştirdik. Diğer yandan 2008 yılında topladığımız katkı payının sadece 21 milyonu, büyük montanlı katkı paylarından oluşuyordu. 2009’da bu oran yüzde 72 düzeyine çıktı. Bu, varlıklı kişilerin 2009’da bireysel emekliliği bir alternatif yatırım aracı olarak gördüklerine işaret ediyor. Bu trend devam edebilir.

Kalıcı Müşteri Arıyoruz
2009’da sektöre paralel bir büyüme gösterdik. Sektör yüzde 42 oranında büyürken biz de yüzde 43 düzeyinde bir büyüme gösterdik. Sadece sözleşme adedinde sektörün gerisinde kaldık. Önümüzdeki dönem burada da pazar payını artırmak hedefindeyiz. Ancak genel olarak emeklilikte, mevcut pazar payımızı korumak istiyoruz. Bu arada kalıcı müşteriyi yakalamak hedefindeyiz. Bu nedenle küçükler yerine yüksek montanlı katkı payı toplayabileceğimiz müşterilere daha çok odaklanacağız.

Hayatta İddialı Hedef
Geçtiğimiz yıl işsizlik sigortası ve kredi hayat ürünlerinde önemli bir ivme yakalandı. Bu ivme devam edecek. Biz de 2010’da bireysel emekliliğin yanında hayat ürünlerine de daha fazla odaklanıyor olacağız. Hatta burada oldukça agresif hedeflerimiz var. Örneğin kredi kartı koruma sigortası tarafında 375 bin adet poliçe satmayı planlıyoruz. BES’de 2010 büyüme hedefimiz yüzde 30 düzeyinde. Şu anda 1 milyon 370 bin adet müşterimiz var. Bu rakamı yıl sonunda 1 milyon 750 bine çıkaracağız.

Hande D.Süzer
[email protected]

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz