İş'te derin kriz

Eleman.net tarafından Capital Dergisi için yapılan ankete katılanların yüzde 75’i iş yükünün arttığını belirtiyor...

30.09.2024 19:19:110
Paylaş Tweet Paylaş
İş'te derin kriz

Tuba İlze

tilze@capital.com.tr

Modern iş dünyasının sessiz krizi olarak tanımlanan “tükenmişlik sendromu” artan rekabet, sürekli ulaşılabilirlik ve yoğun çalışma saatleri nedeniyle yaygınlaşıyor. Eleman.net tarafından Capital Dergisi için yapılan ankete katılanların yüzde 75’i iş yükünün arttığını belirtiyor. Katılımcıların yüzde 67’si günde 8-12 saat çalıştığını ifade ediyor. Bu durum verimlilik, odaklanma sorunları ve işi tamamlayamama gibi olumsuz etkiler yaratıyor.

Günümüz iş dünyasında artan rekabet, teknolojiyle gelen sürekli ulaşılabilirlik ve yoğun çalışma saatleri çalışanların üzerinde ağır baskı yaratıyor. Bu durum, iş yerinde karşılaşılan stresi yönetmeyi zorlaştırırken birçok çalışanın tükenmişlik sendromuyla karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Tükenmişlik sendromu, sadece bireysel bir sorun olmanın ötesinde işletmelerin verimliliğini ve sürdürülebilirliğini de olumsuz etkiliyor. Çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlığını tehdit eden bu durum, iş yerindeki verimliliğin düşmesine, çalışan bağlılığının azalmasına ve yüksek iş gücü devrine yol açıyor. Eleman.net tarafından Capital Dergisi için özel olarak gerçekleştirilen anket çalışması, iş dünyasında çalışanların artan iş yükü karşısındaki durumunu ve bunun çalışma verimliliği üzerindeki etkisini ortaya koyuyor. Ankete katılanların verdiği yanıtlar, iş dünyasında ciddi bir iş yükü artışı yaşandığını ve bunun çalışanlar üzerinde olumsuz etkiler yarattığını gösteriyor. 

MÜTHİŞ ARTIŞ

Anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 44’ü iş yerindeki iş yükünün çok arttığını, yüzde 31’i ise arttığını belirtiyor. Bu durum, toplamda yüzde 75 gibi büyük bir oranın iş yükü artışından şikayetçi olduğunu gözler önüne seriyor. Sadece yüzde 18’lik bir kesim iş yükünün sabit kaldığını, yüzde 7 ise azaldığını ifade ediyor. Günlük çalışma saatlerine bakıldığında, katılımcıların yüzde 44’ü günde 8-10 saat, yüzde 23’üyse 10-12 saat çalıştığını söylüyor. Günde 1-8 saat arası çalışanların oranı yüzde 20’yken, 12-14 saat arası çalışanlar yüzde 8 oranında. Bu veriler, çalışanların büyük bir bölümünün uzun saatler boyunca çalıştığını gösteriyor. İş yükünün verimlilik üzerindeki etkileri değerlendirildiğinde, yüzde 20’lik bir kesim işlerini tamamlayamadığını, yüzde 7’si sürekli ertelediğini, yüzde 25’iyse odaklanma sorunu yaşadığını belirtiyor. İş yükü nedeniyle şirket içinde görünmez hale gelen çalışanların oranı yüzde 5 iken, sadece söylenenleri yapanların oranı yüzde 9. 

DÖNÜŞÜMÜN ETKİSİ

Teknoloji ve toplumsal yaşamdaki değişimlerle birlikte iş dünyasında büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Metro Türkiye İnsan ve Kültür Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Taşcı Firuzbay, “Bu değişimler sürekli öğrenen organizasyonlar ve çalışanlar için yenilenme ve bildiklerini unutup yeniden öğrenme fırsatını da beraberinde getiriyor. Bu süreçte kurumların çalışanlarına sunduğu destekler ve yapılandırılmış programlar önemli rol oynuyor” diyor. Firuzbay, çalışanların iş-özel hayat dengesi konusuna da vurgu yaparak sözlerine şöyle devam ediyor: “Çalışanların iş-özel hayatını birbirinden kesin çizgilerle ayırmadan her iki alanda da dengeli bir yaklaşım sergileyebilmesi, öz disiplinle işi geliştirirken öz şefkatini de kaybetmeden iyi hissetmesini destekleyecek aktiviteler ve programlardan destek alması ve kendisini olduğu gibi ifade edebildiği, vizyonu ve anlam arayışıyla uyumlu kurum kültürleri içinde yer alması kritik önem taşıyor.” Bu değişimlerin iş dünyasına etkileri geniş bir yelpazede hissediliyor. Lojistik sektöründeki etkilerden bahseden Borusan Lojistik İnsan Kaynakları ve İSG Genel Müdür Yardımcısı Ela Çok Oksal, sektörün hizmet odaklı ve anlık değişkenliklerle dolu olduğunu vurguluyor. Oksal, “Farklı sektörlerden müşterilerimiz olduğundan bazı dönemler çok yoğun geçebiliyor. Bu yoğunluk dönemleri, çalışanların verimliliğini olumsuz etkiliyor. Bu durumlar genelde öngörebildiğimiz konular olduğu için çalışanların refahı ve mutluluğu için farklı kaynaklarla destekleyip aksiyon almaya çalışıyoruz” diye ekliyor. 

EN BÜYÜK ENGEL

Çalışma hayatında stres ve tükenmişlik, verimliliğin önündeki en büyük engellerden biri. Uzun çalışma saatleri ve aşırı iş yükü, çalışanların hem fiziksel hem de mental sağlığını olumsuz etkileyerek performans düşüşüne neden oluyor. Multinet Up İnsan ve Kültür Direktörü Kader Şen, aşırı iş yükü, yoğun tempo ve uzayan çalışma saatlerinin çalışanları strese soktuğunu belirterek, “Böylesine stresli çalışma ortamlarından verim beklemek gerçeklikten kopuk bir beklenti” diyor. Aşırı iş yükü sonucunda birçok çalışanın tükenmişlik sendromu yaşayarak işten ayrılmak istediğini ifade ederek, “İş yükünün dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi, çalışan memnuniyeti ve verimliliği için kritik önem taşıyor” diye ekliyor. İş yükünün yönetilmesinde ekip yöneticileri ve liderlerin sorumluluğuna dikkat çeken Şen, bu kritik eşiği takip edip gereken noktalarda aksiyon almanın liderlerin görevlerinden biri olduğunu vurguluyor. Maxion İnci Jant Grubu İK ve Ortak Fonksiyonlar Direktörü Gülçin Tekin, otomotiv sektörünün en dinamik ve hızla gelişen sektörlerden olduğunu belirterek bu alanda çalışanların ayrıntılara dikkat etmesini gerektiren hızlı tempolu ve zorlu bir iş yüküne sahip olduklarını ifade ediyor. Uzun çalışma saatlerinin tükenmişliğe, strese ve bitkinliğe neden olabileceğini vurgulayan Tekin, “Çalışanların aileleriyle daha fazla vakit geçirmesi ve hobilerine zaman ayırması fiziksel ve ruhsal sağlığı olumlu etkileyerek iş verimini artırabilir” diyor. Ayrıca, iş yükünün azaltılmasının işletme maliyetlerine ve çevre sağlığına da olumlu yansıyacağını belirtiyor. 

ESENLİK PROGRAMLARI

Hiç şüphe yok ki çalışan sağlığı ve güvenliği, iş dünyasında en önemli önceliklerden biri. Aşırı iş yükü ve uzun çalışma saatlerinin çalışanların sağlığı ve güvenliği üzerinde olumsuz etkileri olduğu birçok araştırma tarafından ortaya konuyor. MEGA Yalıtım Çözümleri İnsan Kaynakları Direktörü Çavlan Özel, verimlilikten daha fazla önemsedikleri konunun işçi sağlığı ve güvenliği olduğunu belirterek, “Aşırı iş yükünün verdiği yorgunluk, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon kaybı iş kazalarına yol açabilir. Çalışanın sağlığı her şeyin önünde gelmeli. Daha fazla iş sonucu üretebilmek amacıyla bir çalışana aşırı iş yüklediğinizde stres seviyesinin artması, motivasyonun düşmesi ve oluşacak yorgunlukla performansta düşüşler meydana gelecek ve belki de çok büyük kayıplar oluşabilecektir” diyor. Aşırı iş yükünün yönetimi, çalışan memnuniyeti ve verimliliği açısından büyük önem taşıyor. Teknoloji sektöründe bu dengeyi sağlamak daha da kritik. Ata Grubu Teknoloji Şirketleri CHRO’su Seda Erdem Yılmaz, “İş yükünün çalışan verimliliği üzerindeki etkilerini yakından takip ediyoruz. Verimlilik, çalışanlarımızın motivasyonu ve sağlığıyla doğrudan bağlantılı olduğundan dengeyi sağlamak için sürekli çaba gösteriyoruz” diyor. Şirketlerinde aşırı iş yükünü hafifletmek amacıyla çeşitli stratejiler uyguladıklarını ifade eden Yılmaz, “İş süreçlerimizi optimize ederek, verimliliği artırmak ve iş yükünü dengelemek için teknolojik çözümler kullanıyoruz. Esenlik programlarıyla çalışanlarımızın işlerini daha verimli yapmalarını destekliyoruz” diyor. 

İŞ YÜKÜNÜ YÖNETMEK 

ALB Yatırım İnsan Kaynakları Müdürü Ümran Akyüz, “İş yükünü azaltmak çalışan memnuniyeti ve verimliliği açısından kritik öneme sahip” diyor. ALB Yatırım olarak iş yükünü hafifletmek için çeşitli stratejiler uyguladıklarını belirten Akyüz, artan talepler ve hızla değişen koşullar nedeniyle iş yükünün ciddi bir sorun haline geldiğini ifade ediyor. Ancak iş verimliliğinin ve çalışan memnuniyetinin korunması için belirli yöntemler kullandıklarını belirtiyor. Akyüz, “İşleri öncelik sırasına koymak, günlük, haftalık ve aylık planlar oluşturmak, ekip içinde görev dağılımı yapmak, uygun teknolojik araçları kullanmak ve düzenli mola vermek gibi stratejilerle hem verimliliği artırmayı hem de iş stresini azaltmayı hedefliyoruz” diyor. Bu stratejilerin iş süreçlerinin daha organize bir şekilde yönetilmesini sağladığını ve beklenmedik durumlarla başa çıkmak için esneklik oluşturduğunu belirtiyor. Ayrıca, iş süreçlerinin yönetilmesi için düzenli analizlerin önemine dikkat çekiyor. 

RUTİNİ OTOMATİKLEŞTİRME 

Arzum İnsan Kaynakları Direktörü Bilge Çetin, “Küçük ev aletleri sektörü şu anda oldukça yoğun ve hareketli bir dönemden geçiyor. Sektör, 2024 yılında inovatif ürünlere ve teknolojik gelişmelere odaklanarak büyümeye devam ediyor. İş yoğunluğu doğru yönetildiği takdirde çalışanların verimliliği artırabilir. Ancak aşırı ve sürekli yüksek yoğunluk, çalışanların tükenmesine ve verimliliğin düşmesine neden olabilir” diyor. Çetin, çalışanların iş ve özel yaşam dengesini sağlayabilmesine büyük önem verdiklerini belirtiyor. “Hibrit ve uzaktan çalışma modelleri, esnek çalışma saatleri uyguluyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın yetenek ve becerilerine uygun görevler atayarak iş yükünü dengeliyoruz” diyor. Verimlilik araçları ve dijital dönüşüm projeleriyle rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirdiklerini ifade eden Çetin, bu sayede çalışanların daha stratejik ve yaratıcı işlere odaklanabildiğini belirtiyor. Çalışanların psikolojik destek ve danışmanlık hizmetleri alabilme imkanına sahip olduklarını ifade eden Çetin, “Bire bir yaptığımız görüşmelerle çalışanlarımızı yakından takip ediyor ve gerekli durumlarda aksiyonlar alıyoruz” diyerek çalışan bağlılığı anketleri ve geri bildirimler doğrultusunda iyi olma halini destekleyecek projeleri hayata geçirdiklerini de ekliyor.


TÜKENMİŞLİK SENDROMU TEHLİKESİ BÜYÜYOR

NEDENLERİ 
Mercer’in hazırladığı 2024 Küresel Yetenek Trendleri raporu, iş dünyasında ciddi endişelere yol açan tükenmişlik sendromuna dair önemli bulgular sunuyor. Dünya genelinde 12 binden fazla katılımcının yer aldığı rapor, çalışanların yüzde 80’inden fazlasının tükenmişlik tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Tükenmişlik sendromunun başlıca nedenleri şöyle sıralanıyor: Aşırı iş yükü, yorgunluk, mali sıkıntılar.

ÖNCELİKLER Rapora göre, çalışanların yüzde 46’sı maaş artışından ziyade refah faydalarına öncelik veriyor. Bu değişim, iş-yaşam dengesinden iş-yaşam entegrasyonuna doğru önemli bir felsefi geçişi yansıtıyor. Çalışan refahı, bir maliyet olarak değil, iş gücünün sağlığına ve şirketin dayanıklılığının genel olarak güçlendirilmesine yapılan bir yatırım olarak görülmeli.

ÖNEMSENMEK Mercer Marsh Benefits Türkiye İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, “İşverenleri tarafından önemsendiğini hisseden çalışanlar, liderlerinin sağlıklı bir çalışan kültürü yaratmak için uğraştıklarını düşünüyor. Bu noktada çalışanları geçindirebilecek düzeyde maaş ve sosyal adalet gibi konularda harekete geçmek ve wellbeing (esenlik) konusunu işin niteliklerine dahil etmek ve tüm bunların şirket taahhütlerinin önemli bir parçası olduğunu belirtmek önem teşkil ediyor” diyor.



“İŞ YAŞAM DENGESİ OLMADAN VERİMLİLİK SAĞLANAMAZ”
LEVENT DİCLE / ELEMAN.NET CEO’SU

İŞ YÜKÜ ARTIYOR
Gerçekleştirdiğimiz ankette sonuçlar oldukça çarpıcı. Katılımcıların yüzde 75’inin iş yükünün arttığını ya da çok arttığını belirtmesi genel iş piyasasında ciddi bir yüklenme olduğunu gösteriyor. İş-yaşam dengesi maalesef olumsuz etkileniyor. Şirketler, mevcut çalışanlarına iki kişilik iş yükleyerek verimlilik elde etmek istiyor ama bu kısa vadede verimlilik kaybına yol açacak bir strateji. SAATLER ENDİŞE VERİCİ Çalışma saatlerine dair veriler de endişe verici. Katılımcıların yüzde 75’i günde 8 saatten fazla çalışıyor ve yüzde 8’lik bir kesim 10-14 saat arası çalışıyor. “Mesai ücretini ödüyorum, çalıştırabilirim” mantığı doğru değil. Sürdürülebilir verimlilik istiyorsak çalışma saatlerinde iyileştirme yapılması şart. Katılımcıların yüzde 20’sinin işlerini tamamlayamadığını belirtmesi ise bunun sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Katılımcıların yüzde 42’si maddi olarak

ADİL ÜCRETLENDİRME Şirketlerin çalışanlarına adil bir ücretlendirme ve teşvik sistemi sunması gerektiği anlaşılıyor. Ayrıca en önemli sorunlardan biri de yüzde 23’ünün ailesine zaman ayıramaması ve yüzde 17’sinin kendini geliştirmeye vakit bulamaması. Kişilerin ihtiyaçlarına ve ailelerine vakit ayıramadığını görüyoruz. Kişisel alan çok önemli ve insanın en temel haklarından biridir. Bu yüzden kişisel alan yan hak olarak geliştirilmeli. Bu sonuçlara rağmen çalışanların çalışma isteklerinin yüksek olduğunu görüyoruz, fakat yüzde 18’i aşırı yorgunluk ve yüzde 7’si tükenmişlik sendromu yaşıyor. Sonuçlar bize genel olarak çalışanlarda bir tükenmişlik sorunu olduğunu gösteriyor.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz