Gerçek şu ki ekonomi zor bir dönemden geçiyor...
Nilüfer Gözütok Ünal
ngozutok@capital.com.tr
Enflasyonu düşürmek için uygulanan soğutma politikası şirketleri zorluyor. Yüksek faiz ortamında üretici ve tüketicinin finansmana ulaşamaması birçok sektörde küçülmeye neden oldu. Kârlılıktan ve yatırımlardan fedakarlık ederek ayakta kalmaya çalışan sektörler için şu ana kadar oluşan fatura da oldukça ağır. Bu yılın ilk 7 ayında 1.554 şirket konkordato ilan etti. Birçok sektörde ise istihdamda ve kapasitede kayıplar yaşanıyor.
Sanayi üretiminde bu yıl mayıs ayında başlayan daralma, haziranda da hızlanarak devam etti. Yıllık bazda üretim yüzde 4,7 daraldı. Oysa beklenti yüzde 0,4’tü. Böylece üretimde son 16 ayın en büyük düşüşü gerçekleşti. Sadece üretim değil istihdam da azaldı. TÜİK verilerine göre haziranda işsizlik bir önceki aya göre yüzde 0,7 artarak yüzde 9,2’ye yükseldi. Her ne kadar enflasyonu düşürmek için yüksek faiz, değerli TL ve baskılanan kur politikası uygulayan yeni ekonomi yaklaşımının belli bir dönem olumsuz etkilerinin olmasını herkes bekliyorsa da bu tablo beklentilerin ötesine geçti. Çünkü tahminler 2024’ün son çeyreğinde ekonomide iyileşmenin başlayacağı yönündeydi. Temmuz itibarıyla yıllık enflasyonun baz etkisiyle görülen düşüşe rağmen hala yüzde 61,78 olması planlanan iyileşmenin yakın olmadığını gösterdi. Tablo böyle olunca neredeyse her sektör daralma riskiyle karşı karşıya. Sektör şirketleri de bu süreçte ayakta kalmak için fedakarlık yapmaya; kârdan, yatırımlardan ve istihdamdan zorunlu olarak vazgeçmeye devam ediyor. Gelişmelerden en olumsuz etkilenen iki sektörden biri olan tekstil ve inşaatta ise durum daha da ileri boyutta. Hazır giyim ve tekstilin ekonomideki sıkıntılı sürecin maliyetlerine 2022 sonundan itibaren katlandığını ifade eden Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, “Hazır giyim ayakta kalmak için kontrollü olarak küçülmeye devam edecek. Mevcut müşterilerinden, üretim kapasitesinden ve nitelikli iş gücünden vazgeçmek durumunda kalacak. Kârlılıktan ise vazgeçilemiyor, çünkü artık vazgeçilecek kârlılık da kalmadı” diyor. Sektörde likidite sıkıntısı oluştuğunu dile getiren Yeşim Grubu CEO’su Şenol Şankaya, bu durumun şirketlerin büyüme ve yatırım planlarını ertelemesine yol açtığını ifade ediyor. “Şirketler mevcut kaynaklarını koruma ve maliyetleri minimize etme stratejileri geliştirerek bu dönemi atlatmaya çalışıyor” diye konuşuyor. BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu da şu anda yatırım ve büyüme planlarının rafa kalktığını dile getiriyor. “Sektör en kârsız dönemlerinden birisini yaşıyor. Hatta bankadan yüzde 60’ları geçen faiz oranlarıyla borçlanmak yerine müşterisine yüzde 30 indirim yaparak finansman sağlayan şirketlere tanık oluyoruz” sözleriyle son durumu paylaşıyor.
“KÂR EDEMİYORUZ”
Finansman sorunları ve artan maliyetler inşaat sektörünü zorlamaya devam ediyor. Üretici, projeyi gerçekleştirecek finansman kaynağına, tüketici de ürünü alacak krediye ulaşamıyor. Mevduat faizlerindeki yükseliş de hem müteahhitleri hem konut alıcılarını mevduatlarını faizde değerlendirmeye yöneltiyor. AYİDER (Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği) Başkan Yardımcısı Ahmet Erkurtoğlu, sektörde satışların durma noktasına geldiğini ifade ediyor. Düşen kârlılıklar ve yüksek mevduat faizlerinin üreticileri üretimden alıkoyduğunu dile getiriyor. Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman, sektör şirketlerinin uzun zamandır büyüme, üretim ve kârlılıktan fedakarlık yaptığını açıklıyor. Mevduatı elde tutmanın daha kârlı olduğu bugün gayrimenkul sektörünün gözden çıkarıldığını düşünen Gülman, “Yapılacak projeler öteleniyor. Maliyetler de arttı. Kalifiye personel bulmak çok zor. Dolayısıyla sektör sadece finansal olarak değil kalite açısından da sıkıntıya giriyor” diyor. İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Engin Keçeli, her şeyden fedakarlık ettiklerini ve şu anda üretim anlamında hiçbir şey yapamadıklarını söylüyor. “Bizi bu noktaya taşıyan birinci neden mevduat faizleri. İkinci neden tüketicinin konut kredisine ulaşamaması. Üçüncü neden de inşaat maliyetlerinin döviz bazında yüzde 65-70 artması. Şu an kârdan fedakarlığı da geçtik, kâr edemiyoruz. Bu nedenle üretim durdu” diye konuşuyor. Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, hem beton hem inşaat tarafında büyüme ve kârlılıktan fedakarlık yapıldığı görüşünde. İnşaatta satış olmadığı için stokların maliyet yarattığını, beton tarafında kârla birlikte istihdamda düşüş olduğunu ifade ediyor. Metal sektöründe de Kutes Metal Yönetim Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, işçilik ve finansman maliyetlerindeki artışın toplam maliyetlerini yüzde 10-15 artırdığını söylüyor. “Bu dönemi sadece zorunlu yatırımları gerçekleştirerek geçiriyoruz” diyor.
YATIRIMLAR ERTELENİYOR
Plastikten kimyaya, mobilyadan özel okullara birçok sektör uzun süredir farklı etkenlerle talep düşüşü ve daralma sorunu yaşıyor. Bu durumu da yine tekstil ve inşaatta olduğu gibi belli konularda fedakarlık yaparak aşmaya çalışıyorlar. Kârlılık ve yatırımlar da bu zorunlu fedakarlığın ilk adresleri oluyor. Plastik sektörü adına konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, enflasyonla mücadele kapsamında ekonomi soğutulmaya çalışırken iç piyasada daralma yaşandığına işaret ediyor. Ayrıca ihracatta kur baskısı nedeniyle zorlu bir süreçten geçildiğini ifade eden Eroğlu, “Şirketlerimiz artan maliyetlere karşın ürettiği malların fiyatlarını artırmadan hatta bazen düşürerek pazar paylarını korumaya ve ayakta kalmaya çalışıyor” diyor. Kimya sektöründe de tablo aynı. İKMİB Başkanı Adil Pelister, yurt içinde döviz cinsinden ödeme yükümlülüğünün kaldırılmasının özellikle hammadde tedarikçileri ve üretici şirketler arasında maliyet artışlarına ve kur riskine yol açtığına değiniyor. “Bu durum, şirketlerimizin kârlılıktan ödün vermesine ve yeni yatırımları ertelemesine neden olabiliyor” diye konuşuyor. Mobilyada, TÜİK verilerine göre perakende anlamında geçen yıla kıyasla TL bazında yaklaşık yüzde 1 azalma görünüyor. Ancak enflasyon farkı göz önüne alındığında sektörün yüzde 63-64 gerilediğini belirten Modoko Başkanı Koray Çalışkan, “Sektör bu yıl ciddi şekilde daraldı. İhracatta da dolar bazında ciddi bir daralma mevcut. Kârlılık düşüşü en büyük sorun. Mobilyacılar üretim maliyetlerini fiyatlara yansıtamıyor, maliyetin altında satış yapmak zorunda kalıyorlar” diyor. Özel okullar, satın alma gücünün düşmesiyle öğrenci kaybı yaşıyor. Bu kaybın kurumlara getireceği mali yükü yine sektör şirketlerinin omuzlayacağını söyleyen TOZOK Başkanı Zafer Öztürk, “Toplam 3 milyon civarında öğrenci kapasitesi olan özel okulların 1,5 milyon öğrenci beklemeleri ve geride bir o kadarlık kapasitenin atıl kalması sektöre ciddi zarar verecek. Bu durum da kârlılığı beklemekten ziyade ayakta kalabilme gayretini öne çıkarıyor” diye konuşuyor.
250 BİN İSTİHDAM KAYBI VAR!
Ayakta kalmak için yapılan zorunlu fedakarlığın maliyeti tüm sektörler için ağır bir fatura da yaratıyor. Hazır giyimde 2023 başından bu yana geçen 19 aylık süreçte sektör üretimde yüzde 18, istihdamda yüzde 23, ihracatta yüzde 16 kayıp yaşadı. TGSD Başkanı Ramazan Kaya, tekstil ve hazır giyimde tam 250 bin istihdam kaybı olduğuna da dikkat çekiyor ve “Ayrıca yıllarca elde tutulan önemli sayıda ihracat müşterisi de kaybedildi” diyor. Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, kârlılıkların sektörde yüzde 15-20 düştüğünü dile getiriyor. Yatırımdaki görünümü ise şöyle paylaşıyor: “Yüksek faiz nedeniyle yatırımlar erteleniyor ya da durduruluyor. Bu durum sektörde sosyal sorunların artmasına neden olabilir.” Aslında bu tablo birçok sektörde benzer. Seramik sektöründe de kârlılıktan feragat eden ve artan enflasyona rağmen fiyatları 2 yıl öncesine çeken sektör şirketleri, ayakta kalmaya odaklanırken yatırımları erteliyor. Türkiye Seramik Federasyonu Genel Sekreteri Mehmet Mercan, “Bu yıl ayakta durma yılı oluyor” diyor. Mobilya sektöründe büyüme oranları düşüyor. Sektördeki büyümenin bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 20 azaldığını, kârlılığın da yüzde 50 düştüğünü açıklayan Tepe Home Genel Müdürü Levent Çapan, “İstihdam da bu durumdan etkileniyor” diye konuşuyor. Albox Yönetim Kurulu Başkanı Olgun Sağlam, ayakta kalmak adına kârlılıktan taviz vermek zorunda kalan sektörün kısıtlı kaynaklar nedeniyle yatırıma ayıracağı payın azaldığını söylüyor. “Bu durum, sektörün yenilikçi ürünler geliştirme ve pazar payını artırma çabalarını sekteye uğratarak hedef pazarlardaki rekabet gücünü zayıflatıyor” diyor. Çelik sektöründe de yüksek faiz ve girdi maliyetleri fiyatlar üzerinde büyük baskı oluşturuyor. Alım gücündeki azalmanın sektör üreticilerinin mali yapısını zorladığını belirten Posco Assan TST CEO’su Jongduk Suh, “Bu süreçte en çok kârlılıktan fedakarlık ediyoruz. Talep daralması nedeniyle kârlılık düşüyor” diye konuşuyor.
YÜZDE 43’LÜK DARALMA
Araç kiralama sektörü de ciddi daralıyor. Europcar& Goldcar Türkiye CEO’su Fırat Fidan, 445 bin adetlere kadar yükselen araç parkının 250 bin seviyelerine düşmesinin de bunun en büyük göstergesi olduğunu söylüyor. Sektörün son 6 yılda yüzde 43 daraldığını açıklayan Fidan, “Elbette bu şartlar altında ek istihdam yaratmayı bırakın en büyük hedef çalışan kaybı yaşamamak” diyor. Makarna Sanayicileri Başkanı Aykut Köymen, son 1 yılda kâr marjının yarıya düştüğünü, yatırımların geri dönüş süresinin de 7-8 yıldan 15 yıla uzadığını açıklıyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, kendi sektöründe kârlılıkta yüzde 15 seviyesinde bir azalma olabileceğini dile getiriyor. Kârlılıkta enflasyondan fazla döviz kurlarının etkili olduğunu ifade eden Çaycı, “Kurlardaki kıpırdanma da kârlılığı 2023 seviyelerine getirebilir” diyor. Atıştırmalık ürünler sektöründe de ilk kârlılıktan taviz verildiğini, tahsilat vadelerinin uzamaya başladığını ve bu durumun sermaye artışını zorunlu kıldığını anlatan Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ, özkaynağı olmayanların pahalı kredi kullanımına mecbur bırakıldığını, tevsi ve modernizasyon yatırımlarının ertelendiğini söylüyor. Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, sektörde zorlukları dengeleyebilmek için kârlılıktan vazgeçildiğini, bu durumun da kârsızlık sorunu yarattığını paylaşıyor. Prontotour Yönetim Kurulu Başkanı Ali Onaran, turizmde hızla artan enflasyon ve piyasadaki olası resesyon sinyallerinin tüketici talebini etkileyeceğini, iç pazar odaklı çalışan acente ve otelleri zorlayacağını söylüyor. Yurt dışından turist getiren turizmcilerin uzun süredir hem dirençli kurdan kaynaklı memnuniyetsizlik içinde olduğunu hem maliyet artışlarıyla zorlandığını dile getiren Onaran, “Bu da ürünlerin pahalı olmasına ve ilginin azalmasına neden oldu. Özellikle yurt içi otellere talebin düşüşte olduğunu gözlemliyoruz” diye konuşuyor.
KONTROLLÜ KÜÇÜLÜYORLAR
Fatura bu kadar ağır olunca şirketlerin finansal dengesi de bozuluyor. Hazır giyimde bu anlamda yüksek alarm durumuna geçilmiş durumda. TGSD Başkanı Ramazan Kaya, bir yüzde vermek mümkün olmasa da sektör şirketlerinin önemli bir bölümünün kendi öngörülerini yaparak kontrollü küçülme eğilimini sürdüreceğini belirtiyor. Yeşim Group CEO’su Şenol Şankaya, “Bu durum, sektörde iflas ve konkordato süreçlerinin artmasına yol açabilir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu dönemde ayakta kalmak için yoğun bir çaba sarf etmek zorunda kalıyor” diyor. Albayrak Beton Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Albayrak, önümüzdeki birkaç ayda ciddi konkordatoların geleceğini düşünüyor. “Bizim sektörde oyuncuların neredeyse yüzde 50’si finansmana erişimde sıkıntı yaşıyor. Maliyete yakın mal satarak finansman ihtiyacını karşılamaya çalışıyorlar. Bu da piyasanın dengesini bozuyor” diyor. AVM sektöründe özellikle döviz kredi borcu olan şirketler, nakit akışında zorlanıyor. Halihazırda AVM’lerin borçlarının 9 milyar dolar civarında olduğunu açıklayan Alışveriş Merkezi ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Nuri Şapkacı, “Bunun da yüzde 70-80’inin döviz kredi borcu olduğunu tahmin ediyoruz. 260 AVM’den 60 kadarı bankaların denetiminde veya kontrolünde” diyor. Pernod Ricard Afrika ve Orta Doğu CEO’su Selçuk Tümay, kârlılıkta daralma yaşayan sektörlerinde şirketlerin yüzde 30’unun finansman ve nakit anlamında sıkıntı yaşadığını tahmin ediyor. Takım tezgahları sektöründe de şirketler nakit akışını yönetmekte zorlanıyor. Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu, bu durumun piyasada vade uzatma taleplerini artırdığını belirtiyor. “Önümüzdeki aylarda piyasa koşullarının daha da sıkılaşabileceğini göz önünde bulunduruyoruz. Bu nedenle şirketlerin nakit akışlarını ve stoklarını çok daha dikkatli bir şekilde yönetmesi gereken bir döneme girdiğimizi düşünüyoruz” diyor. Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Başkanı Murat Akyüz de sektördeki tüm şirketlerin nakit ve finansmana erişim sıkıntısı yaşadığını söylüyor. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, önce 2023 boyunca kârlılıktan vazgeçtiklerini belirtiyor. 2024 başından itibaren de fabrikaların küçülüp kapanmaya başladığını açıklıyor. İstihdamın ciddi gerilediğini ifade eden İçten, “Şu anda sektörde kârlılık yok. ‘Bu dönem geçici’ anlayışıyla sektör hazır kaynaklarını kullanarak, zarar ederek tesislerini ayakta tutmaya çalışıyor. Ancak 2022 yılında 350 bin kişi olan sektör istihdamı, bu yıl 250 seviyesine geriledi” diyor. Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş de özellikle kârlılıktan fedakarlık eden, yatırımları ötelemek durumunda kalan sektörde, yeni oyuncuların ve küçük ölçekli şirketlerin devamlılıkları adına sıkıntı olabileceğini dile getiriyor.
İYİLEŞME NE ZAMAN?
Peki iyileşme ne zaman ve hangi koşulda olur? Elbette her sektör normale dönmek için enflasyonun kontrol altına alınmasını, faizlerin makul seviyelere çekilmesini, iç talebin yeniden canlanmasını ve makroekonomik istikrarın sağlanmasını bekliyor. Hazır giyimde sektörün iç ve dış pazarlar için mevcut üretim segmentlerinde pahalı hale geldiğini belirten TGSD Başkanı Ramazan Kaya, “Şu an burada bir iyileşme olmayacağı da görülüyor. Bu nedenle şirketler daha yüksek katma değerli ve maliyet rekabetinin olmadığı ürünlerde üretim ve ihracata dönecektir. Bu noktada 3 yıl gibi orta vadeli ihracat ve işletme kredileri sağlanması şirketlerin dönüşüm süreçlerini tamamlarken en önemli ihtiyaç olacak. Döviz kuru artışı talebi de var. Ancak dezenflasyon programı devam ettikçe döviz kurlarında beklenen artışların olamayacağı da görülüyor” diyor. Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu, Avrupa piyasasının yeniden canlanmasının sektörde işlerin hareketlenmesine zemin hazırlayacağını ifade ediyor. “Bu nedenle hem iç hem dış ekonomik gelişmeleri yakından takip ediyor ve 2025’in ilk yarısından sonra daha güçlü bir piyasa oluşacağına inanıyoruz” diyor. Özel okullardaki krizin aşılması için TOZOK Başkanı Zafer Öztürk, velilere eğitim desteği sağlanması başta olmak üzere vergilendirmede yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söylüyor.
“SEKTÖR KÜÇÜLME YAŞIYOR” DİDEM GÜNEŞ EGEYAPI GYO GENEL MÜDÜRÜ “RUHSAT SAYISI AZALDI” Türkiye İstatistik Kurumu’nun yapı izin istatistiklerine göre Türkiye genelinde 2024’ün ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemine kıyasla yapı ruhsatı verilen daire sayısı yüzde 28,9, yapı kullanma izin belgesi verilen daire sayısı ise yüzde 23,5 azaldı. En kötü senaryoda yıllık 750 bin konut üretimine ihtiyacımız varken bu yıl ilk yarı üretim izni alınan daire sayısının 315 bin civarında kaldığını görüyoruz. Özellikle kredilere ulaşımın mümkün olmadığı, konut faiz oranlarının yüksek olduğu dönemde sektör küçülme yaşıyor. TOPARLANMA NE ZAMAN? Şirket olarak kendi içimizde geliştirdiğimiz finansman modelleriyle, oluşturduğumuz kişiye özel ödeme planlarıyla hedef kitlemizin konuta erişmesini sağlamak için çabalıyoruz. Tabii bir yandan enflasyondan etkilenen inşaat maliyetlerini satış fiyatlarına olabildiğince eklemeden bu aradaki farkları şirket olarak üstleniyoruz. Bu da proje fizibilitelerinde kârlılıktan fedakarlık edilerek gerçekleşebiliyor. Eylülde başlayacağını öngördüğümüz faiz indirimiyle toparlanmanın yavaştan başlayacağını, 2025’in ikinci yarısında ise işlerin hızlanacağını düşünüyorum. |
“NAKDE ERİŞİMDE SIKINTI VAR” DAVUT DOĞAN DOĞANLAR MOBİLYA GRUBU ONURSAL BAŞKANI EN YÜKSEK MALİYET Uzun vadede işlerin yoluna gireceğine inancımızı korusak da kısa vadede biz de birtakım sıkıntılar yaşıyoruz. Bunların başında elbette maliyet artışlarına bağlı olarak kârlılıkların azalması ve yine alım gücünün düşmesi sebebiyle satışlarımızın hedeflediğimiz oranda gerçekleşmemesi geliyor. Özellikle kriz dönemlerinde yaşanan nakit sıkışıklığı, nakit kaynaklara erişimi zorlaştırıyor ve ulaşılsa bile maliyeti çok yüksek oluyor. Kendisine nakit yaratmak isteyen şirketlerin kısa vadede yüklendiği en büyük maliyet, finansman maliyeti olarak karşımıza çıkıyor. NET KÂRDA KAYIP Ertelenen mobilya talebinin etkisiyle hammadde talepleri de direkt olarak etkileniyor. Bu doğrultuda yıl başından beri ciddi bir hammadde maliyet artışı yaşanıyor; ancak bu satış fiyatlarına yansıtılamıyor. Bu yılın ilk yarısındaki verilere bakıldığında adetsel büyümenin yüzde 3-5 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Beklenen büyüme oranı ise yüzde 15 seviyelerindeydi. Büyük şirketler brüt kâr marjlarını korusa da net kârlarında kayıplar yaşıyorlar. Buna bağlı olarak özellikle istihdamın yavaşladığını ve başlamış olan yatırımlar dışında yeni yatırımlara ara verildiğini söyleyebiliriz. KİM AYAKTA KALIR? Hemen hemen tüm sektör şirketlerinin talep sıkıntısı yaşadığını biliyoruz. Bununla beraber yine tüm sektörün nakit kaynaklara erişimde sıkıntı yaşadığını düşünüyoruz. Görebildiğimiz kadarıyla yüzde 70 oranında benzer sıkıntıları yaşayan şirket var. Bu dönemde verimliliğini, nakit akışını ve pazar çeşitliliğini yönetemeyen şirketlerin ayakta kalması zor görünüyor. |
ALİ HAYDAR BOZKURT TOYOTA TÜRKİYE PAZARLAMA VE SATIŞ CEO’SU “OLUMLU BİR TABLO VAR” DARALMA BEKLENİYORDU Otomotiv sektörünün rekor kırdığı ve ilk defa 1 milyon araç satış barajının aşıldığı 2023’ün ardından 2024’e dair genel beklenti, yüzde 30 civarında bir daralma yaşanacağı yönündeydi. Ancak şu anda, yılın büyük bir bölümünü geride bırakırken satış adetleri anlamında daha olumlu bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. 2024 yılına girerken, ekonomik iyileşme adına daha fazla sıkılaşma etkisi göreceğimiz ve bunun otomotiv pazarını soğutacağı düşünülüyordu. Ancak pazar beklenenden daha iyi bir performans gösterdi. “POTANSİYELE ULAŞILAMADI” Yılın ilk 7 ayında, pazarda bazı markaların kârlılıklarını arka plana atarak satış yapması gerekti. Enflasyonist bir ortamda ve kredilerin kısıtlı olduğu bir dönemde otomotiv pazarının tam potansiyeline ulaşamadığı da bir gerçek. Ancak 2024’ün bu dönemine kadar elde edilen satışlar, mobilitenin ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor. Görünen o ki otomotiv pazarı bu yılı 1 milyon adetlerin üzerinde kapatacak. Mevcut ekonomik koşullar, otomotiv sektörü de dahil olmak üzere birçok sektörde zorluklar yaratıyor. Kısa vadede bazı yatırımlar yeniden gözden geçirilebilir, ancak gelecekteki büyüme planları devam ediyor. |
“İYİLEŞME 2025’TE BEKLENİYOR” GÖKHAN SIĞIN TÜRKBESD YÖNETİM KURULU BAŞKANI DAYANAK Geçtiğimiz yıl tüm dünyada yaşanan ekonomik küçülme, bu yıl henüz tam anlamıyla toparlanmadı. OECD tahminlerine göre 2024’te küresel ekonomi zorluklarla devam ederken iyileşme 2025’te. Ana ihracat pazarımız olan Avrupa için de 2025 toparlanmaya işaret ediyor. Bu çerçevede öngörülen iyileşmenin ihracat boyutuyla sektörümüze de olumlu yansımasını bekliyoruz. Bugüne kadar ihracattaki düşüşe karşılık sektörümüzü ayakta tutan yegane dayanak iç pazardaki hareketlilik oldu. Sektörümüz bugüne kadar kapasite kullanımı ve istihdamda herhangi bir kayıp yaşamadı; ancak ülkemizde ihracatı zora sokacak politikaların bu tabloyu riske atmasından endişe duyuyoruz. BASKI Sektörümüzün küresel rekabet gücünü artırmak için maliyet baskısı oluşturacak uygulamaların gözden geçirilmesi kritik önem taşıyor. Sıcak haddelenmiş yassı çelik ürünlerine yönelik damping soruşturması neticesinde karşılaşılabilecek vergi yükü de sektörümüz için risk teşkil edecektir. Bu konuda ülkemiz için fayda sağlayacak bir sonuca ulaşılmasını umuyoruz. Diğer taraftan Dahilde İşleme Rejimi’nin (DİR) gözden geçirilmesi gündemde. DİR sadece sektörümüzü değil tüm ihracatçıları olumlu yönde etkiliyor. Bu mekanizmanın devamlılığı ihracattaki rekabetçiliğimiz için önem taşıyor. İç ve dış pazar dengesi beyaz eşya sanayinde sürdürülebilirliğin anahtarı. Tüketicinin alım gücünü ve ihracat rekabetçiliğimizi koruyacak yaklaşımlar, büyümeye destek olacaktır. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?