Uçurum büyüyor

İşte gelir makasındaki açılmanın etkilediği 10 farklı alan...

22.12.2024 14:09:410
Paylaş Tweet Paylaş
Uçurum büyüyor

Ayçe Tarcan Aksakal

atarcan@capital.com.tr

Yüksek enflasyon ve gelir eşitsizliği hemen her alanda üst ve alt gelir grubu arasındaki makası açıyor. Şu anda en zengin yüzde 10’un geliri en yoksul yüzde 10’dan 15 kat daha fazla. Bu durum tüketici harcamalarına da yansımış durumda. Öyle ki 2023’te tüketici harcamalarının yüzde 40’tan fazlası en üst yüzde 20’lik gelir grubu tarafından gerçekleştirildi. En alt yüzde 20’lik kesimin payı ise yüzde 7,2’de kaldı. Şirketler cephesinde ise devler rekor büyümelere imza atarken küçükler yüksek maliyetler karşısında hayatta kalma çabası veriyor.

Son dönemde üst gelir grubunun satın alma gücünde artış, orta ve alt gelir grubunun gelirinde ise önemli bir erime mevcut. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada da uygulanan politikaların bir sonucu. AB’de son 10 yılda gelir dağılımı dengesizliğini gösteren Gini katsayısı en yüksek seviyeye ulaşırken Türkiye, 2023’te OECD ülkeleri arasında en yüksek Gini katsayısına sahip üçüncü ülke oldu. Kısacası tüketimden maaşlara, gelir gruplarından şirketlerin ölçeğine kadar hemen her alanda en üstle alt grup arasındaki makas açılıyor. Kuşkusuz yüksek enflasyon, makasın büyümesinin en önemli nedenleri arasında. Veriler, son 10 yılda üst gelir grubunun toplam gelirden aldığı payı artırdığını gösteriyor. Buna karşın orta ve alt gelir grubunun payı ise aşınıyor. Gelirde yaşanan bu makas sadece harcamalara değil ücret, şirket ölçeği, lüks tüketim, iflas eden şirket sayısı, teknolojik gelişim, modern yaşam biçimi gibi farklı pek çok konuya da etki ediyor. Uzmanlara göre yeni dönemde tüm bu alanlarda da uçurum zor aşılacak şekilde büyümesini sürdürüyor. İşte gelir makasındaki açılmanın etkilediği 10 farklı alan: 

1 BÜYÜK ŞİRKETLER ARAYI AÇIYOR 

Capital500 listesindeki Türkiye’nin en büyük 500 özel şirketi gelirlerini hızla büyütürken küçükler kapanma riskiyle karşı karşıya. Hatta pek çoğu finansman kaynaklarına ulaşamadığı için iflas ediyor. Rakamlar da aradaki uçurumun arttığını gösteriyor. Geçen yıl Capital500’de 10 milyar TL barajını geçen şirket sayısı 162’yken bu yıl rekor artışla 304 şirkete yükseldi. Listede 50 milyar TL barajını yakalayan şirket sayısıysa 31’den 57’ye çıktı. Listenin zirvesiyle en altı arasındaki gelir makasıysa 116,5 kat olarak gerekleşti. 500 büyük şirketin rekor cirolarına karşın TOBB verileri geçen yıl kapanan şirket sayısının 26 bine ulaştığını gösteriyor. Sıkı para politikalarıyla krediye erişimin zorlaşması ve borçlanma maliyetlerindeki artışlarla iflas eden ya da konkordato ilan eden şirket sayısının daha da artması bekleniyor. İstanbul’la Anadolu şehirleri arasındaki makas da büyüyor. Bu yıl Capital500 listesinin neredeyse yarısı İstanbul merkezli şirketlerden oluşurken toplam cirodan geçen yıl yüzde 59,5 pay alan İstanbul, bu yıl payını yüzde 62,1’e yükseltti. Büyük şirketlerin daha kolay finansman bulabildiğini, yatırımları finanse edebildiğini ve kriz dönemlerinde ayakta kalabildiğini söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Deniz Tunçalp, “Küçük şirketler, yüksek maliyetler ve finansman zorlukları nedeniyle büyüyemedikleri gibi pazar paylarını büyük şirketlere kaptırıyor” diyor. Tunçalp, bunun pazarın daha fazla konsolide olmasına yol açarak büyük şirketlerin pazardaki hakimiyetini artırdığını belirtiyor. Küçük işletmelerse genellikle daha sınırlı kaynaklara sahip olduğundan bu avantajlara erişemiyor. 

2 İFLASLAR ARTACAK 

Araştırmalar ABD’deki büyük şirketlerin baskın konumlarını sürdürme olasılıklarının giderek arttığını, küçük şirketlerin büyük ve kârlı olma olasılıklarınınsa giderek azaldığını gösteriyor. Büyük ve küçük şirketler arasındaki büyüyen makas, büyüklerin Ar-Ge harcamalarının artmasından kaynaklanıyor. Finansal ve ekonomik zorlukları aşmanın küçük şirketler ve KOBİ’ler için oldukça zor olduğunu söyleyen Pusula Danışmanlık Kurucusu, mali müşavir ve hile denetimi uzmanı Fikriye Aslan, ortaklık yapmayı başaramayan birçok KOBİ ve küçük işletmenin kapanmak zorunda kaldığını, ayakta kalabilenlerinse küçük bir ticaret hacmiyle devam ettiğini belirtiyor. Önümüzdeki dönemde küçük işletmelerin pek çoğunun tasfiye, iflas ve konkordatoya gitmesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Aslan, yıl sonunda konkordato ilan eden firma sayısının geçen yılın 4 katına çıkarak 2 bini bulacağını tahmin ediyor. İş dünyasında sadece büyük ve küçük şirketler arasındaki makas açılmıyor; girdi maliyetleriyle kur arasındaki makasın açılması da sıkıntı yaratan konular arasında. Girdi maliyetleriyle kur arasındaki makas açıldığı için fiyat tutturamayarak rekabetçiliklerini kaybettiklerini söyleyen Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, “İhracatımız daralırken ithalatta olağanüstü bir artışla karşı karşıya kaldık” diyor. Türkiye’de maliyetlerin dünya ortalamasının çok üzerinde arttığını söyleyen İçten, “Girdi maliyetleriyle kur arasındaki makas giderek açıldığı için fiyat tutturamıyor, Asya’daki rakiplerimize göre çok pahalı kalıyoruz” diyor. 

3 FARK 15 KAT

Üst ve alt gelir grubu arasındaki makas da artıyor. Yüksek enflasyon alt gelir grubu üzerinde daha büyük bir baskı yaratırken üst gelir grubu daha fazla tasarruf yapabiliyor. Alt gelir grubu temel ihtiyaçları karşılamada zorluk çekerken üst gelir grubunun geliri ve tüketimi artıyor. TÜİK’in 2023 yılına ilişkin yayımladığı gelir dağılımına ilişkin istatistiklerine göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim toplam gelirin yarısını alıyor. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı paysa yüzde 5,9’a gerilemiş durumda. Buna göre en yüksek gelir elde eden yaklaşık 17,1 milyon kişinin ortalama geliri 26 bin 453 dolarken, nüfusun en düşük gelirli yüzde 20’sinin geliri 3 bin 134 dolar. Gelir dağılımı eşitsizliğini ölçen en önemli göstergelerden P90/10 oranı da Türkiye’de en zengin yüzde 10’un gelirinin en yoksul yüzde 10’un gelirinden 15 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Türkiye’de yaklaşık 25 milyon kişinin krizden geri kalan 60 milyon kişi kadar etkilenmediğini söyleyen Ekonomist Mahfi Eğilmez, “Restoranlarda, kafelerde, yollarda arabalarda gördüğümüz kişiler onlar. Ötekilerin bir bölümü bu durumu geçici olarak görüp borçlanarak onlar gibi yaşamaya çalışıyor” diyor. Geri kalanlarınsa krizde olduğunu söyleyen Eğilmez, gelir grupları arasındaki makasın arttığını, üst gelir grubundakilerin restoranları, kafeleri, yolları doldurduğunu buna karşın alt gelir gruplarının geçinememekten şikayet ettiğini ifade ediyor. 

4 HARCAMALARDA MAKAS BÜYÜYOR

Sadece üst ve alt gelir grupları arasında değil bunların harcamaları arasında da makas, son 10 yıldır açılmaya devam ediyor. TÜİK’in bu yıl haziran ayında yayınladığı 2023 Hanehalkı Bütçe Araştırması’nın sonuçlarına göre geçen yıl tüketici harcamalarının yüzde 40’ından fazlası en üst yüzde 20’lik gelir grubu tarafından gerçekleştirildi. En alt yüzde 20’lik kesimin tüketim harcamalarındaki payı yüzde 7,2’de kaldı. Veriler, alt ve üst gelir gruplarının harcamaları arasındaki yüksek makasın son 10 yıldır açılmaya devam ettiğini gösteriyor. 2013-2023 yılları arasında en zengin kesimin harcamalardaki payı 2,9 puan artarken en yoksul kesimin payıysa 1,5 puan düştü. Buna göre en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunun son 10 yılda sadece gıda ve alkolsüz içecekler kategorisindeki payı artarken giyim ve ayakkabı harcamalarındaki payı aynı kaldı. Temel gıda ürünleri olması açısından süt ve süt ürünleri tüketiminde gerileme olmadığını söyleyen Ak Gıda-İçim Süt CEO’su Ali Sözen, gıda harcamalarının artmaya devam edeceğini ve ekonomik ürün talebinin artacağını belirtiyor. Enflasyonun özellikle alt ve orta gelir gruplarını etkileyerek temel ihtiyaçlara dayalı bütçeyi artırdığını söyleyen Dürümle CEO’su Fatih Özçanak da “Gıda harcamalarındaki artış, tüketicilerin temel ihtiyaçlara yöneldiğini net bir şekilde ortaya koyuyor” diyor. Özçanak, orta ve alt gelir grubunun lüks tüketim ve eğlence harcamalarını kısarken, gıda ve temel ihtiyaçlara yöneldiğini söylüyor. Artan fiyatlardan dolayı dışarıda yeme-içme oranının azaldığını söyleyen Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, “Dışarıda yeme içme maliyeti artarken, televizyon ve sosyal medyanın etkisiyle evde yemek yapmaya yönelik bir eğilim ortaya çıktı” diyor.

5 TEKNOLOJİDE FARK AÇILIYOR

ZORUNLU TÜKETİM Üst ve alt gelir grubu arasındaki makas elektronik perakende ve bilişim sektörlerinde de kendini gösteriyor. Üst gelir grubu, yüksek kaliteli ve lüks ürünlere talebini artırırken, alt gelir grubu daha çok zorunlu tüketim ve temel elektronik ihtiyaçlara yöneliyor. Üst gelir grubu tüketim alışkanlıklarını çok değiştirmediğini, lüks ve premium ürünlere olan talebini elektronik sektörü bazında koruduğunu söyleyen Boğaziçi Dağıtım Yönetici Ortağı Gürkan Şengil, “Üst gelir grubunda daha yüksek teknoloji ürünlerine, inovatif cihazlara ve yaşam kalitesini artıran elektronik ürünlere olan yönelim devam ediyor. Akıllı ev sistemleri, lüks segment televizyonlar ve profesyonel projeksiyon cihazlarında ciddi talep artışı gözlemliyoruz” diyor. 

SIKIŞIKLIK NEREDE? Orta gelir grubunun enflasyonla birlikte alım gücü zayıfladığından daha fazla fiyat performans ürünlerine yöneldiğini söyleyen Şengil, bu gruptaki sıkışmanın belirgin etkisinin daha az sıklıkla ürün yenileme ve daha uzun vadeli ürün kullanımında gözlemlendiğini ifade ediyor. Pandemiden bu yana, dünya genelinde bilişim teknolojileri sektörü ürünlerinin tüketici tarafından istekten öte ihtiyaç olarak konumlandığını söyleyen Index Genel Müdürü Banu Sürek de “Ekonomik konjonktür ne olursa olsun, ürünlerimize olan bireysel ve kurumsal son kullanıcı talebi devam ediyor” diyor.

6 LÜKS TÜKETİM ARTIYOR

Bain & Company’nin araştırmasına göre dünyada lüks ürün pazarının büyüklüğü geçen yıl yüzde 10’dan fazla büyümeyle 1,5 trilyon Euro’ya ulaştı. Trendin önümüzdeki dönemde devam etmesi bekleniyor. Lüks seyahat pazarınınsa 2028’e kadar 578 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’de de yüksek enflasyona rağmen lüks talebi artmaya devam ediyor. Otomotiv, yat, lüks perakende, lüks turizm, mobilya, ofis, gayrimenkul ve premium gıdalarda tüketim artıyor. Eğitim ve sağlıkta da üst gelir grubunun artan payı dikkat çekiyor. Eğlence, spor ve kültür harcamalarında makas büyüyor. Bunlarda en üst gelir grubunun payı yüzde 51,9’ken en alt gelir grubun payı yüzde 2,8 seviyesinde. 2020-2024 arasında lüks yat ve tekne satışlarının ciddi anlamda ivmelendiğini söyleyen Yat ve Tekne Endüstrisi Derneği (YATED) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bekiroğlu, dünyanın büyük üreticilerinin cirolarında yüzde 100’e varan artışlar yaşadığını belirtiyor. Bekiroğlu, “Daha büyük ve daha özellikli teknelerin daha çok satıldığı bir dönem yaşıyoruz. Türkiye’deki sosyoekonomik gerçeklik de bunu teyit ediyor” diyor. Türkiye’nin en büyük lüks markalarından Beymen Grup’un hızlı büyümesi de artan lüks talebine işaret ediyor. Bu yıl Capital500’de 128’inci sırada yer alan Beymen, cirosunu 22,6 milyar TL seviyesine çıkardı. AGS Araştırma Genel Müdürü Ahmet Güler, “TL değersizse ve durduğu yerde eriyorsa, insanlar yeme-içmeye ya da yurt içi seyahate yöneliyor” diyor. Spor ve fitness ürünlerinde üst gelir grubunun satın alma eğiliminin her geçen yıl arttırdığını buna karşın orta gelir grubunda düşüş olduğunu söyleyen Johnson Health Tech Türkiye Genel Müdürü Yakup Çam da “Alt gelir grubu halen bu ürünleri lüks tüketim gibi görüyor” diyor.

7 ORTA GELİR GRUBU YOK OLUYOR

FİYAT AVCILARI Orta gelir grubunun büyük bir kısmı alt gelir grubuna geriliyor. Bu durum sadece harcamalarda değil yaşam standartlarında da kendini gösteriyor. Daha önce orta gelir seviyesinde olan aileler, şimdi alt gelir seviyesindeki tüketim alışkanlıklarına yöneliyor. Orta gelir grubunun eridiğini söyleyen AGS Araştırma Genel Müdürü Ahmet Güler, bu grubun temel ihtiyaç harcamalarına yoğunlaşırken lüks ve keyif ürünlerinden feragat ettiğini belirtiyor. Güler, son 6 ayda hızlı tüketim sektöründeki araştırmalarının bu grubun sadık oldukları markaları yüzde 60-70’lere varan oranda market ürünleriyle ya da daha ucuz markalarla değiştirdiğini ve gerçek birer fiyat avcısına dönüştüklerini gösterdiğini söylüyor.

YENİ BİR GRUP BELİRDİ Yeni bir gelir grubu sınıfının ortaya çıktığını söyleyen Doyuyo Yönetim Kurulu Başkanı Taylan Kaya da “Bu yeni sınıf ne tamamen alt gelir grubuna ne de eski orta gelir grubunun standartlarına sahip” diyor. Artık orta ve alt gelir grubunun ev, araba almak ya da tatil planı yapmak gibi bir hedeflerinin olmadığını söyleyen Kaya, günlük kazanmak ve günlük harcamanın normalleştiğini, kazandığını hızlıca harcayan bir tüketici profilinin ortaya çıktığını belirtiyor. Kaya, “Birikim yapmak ya da geleceğe yönelik büyük planlar oluşturmak neredeyse imkânsız hale geldi. Orta ve alt gelir grupları, enflasyonun etkisiyle eskiden lüks restoranları nadiren de olsa tercih edebilecek durumdayken, artık bu seçeneği tamamen terk ediyor” diyor. Kaya, bu nedenle son yıllarda fast food ve fast casual tarzındaki mekanların müşteri sayısında belirgin artış yaşandığına dikkat çekiyor.

8 LÜKS KONUT VE OFİS TALEBİ 

Gayrimenkul tarafında da uçurum büyüyor. Bir taraftan kiracılar kiralarını ödemekte zorluk yaşarken diğer yanda lüks konut ve ofis talebi ve arzı devam ediyor. Ipsos’un geçtiğimiz ay yayınladığı araştırma, kira artışlarının kiracıların gelirlerinin üzerinde artmasının her sene daha kritik bir hal aldığını gösteriyor. Bugün her 10 kiracıdan 8’inin taşınmak zorunda kalsa bütçesine uygun bir ev bulamayacağına inandığını söyleyen Ipsos CEO’su Sidar Gedik, “2024’ün ilk 5 ayında, kontratı yenilenen kiracıların yarısı, kira artışının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu belirtiyor” diyor. Buna karşın lüks konut ve A sınıfı ofis talebinde artış var. Alfa Invest’in raporuna göre İstanbul A sınıfı ofis piyasasında bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre boşluk oranı yüzde 11,3’ten 6,5’e geriledi. Son 4 yıldaysa birincil ofis kiraları 2 katına çıktı. Gayrimenkulde inşaat maliyetlerinden dolayı alt gelir grubuna yönelik proje yapmanın imkansız hale geldiğini söyleyen Artaş Holding ve Avrupakent GYO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, konutta metrekare maliyetinin 5 bin dolara yükseldiğini belirtiyor. Artan maliyetlerden dolayı alt ve orta gelir grubuna proje yapmadıklarını söyleyen Polat Gayrimenkul İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel de yatırımların yüzde 80’inin lüks gayrimenkul projeleri olduğunu vurguluyor. Lüks ofis bölgelerinden Levent’teki boşluk oranının son 10 yılın en düşük seviyesine gerileyerek yüzde 5’e düştüğünü söyleyen Cushman & Wakefield TR International Değerleme ve Danışmanlık Hizmetleri Yöneticisi Nesil Aybar, kira seviyelerinin de geçtiğimiz haziran ayında yüzde 77 artışla enflasyonun üzerinde artış gösterdiğini ifade ediyor. İstanbul ve Bodrum başta olmak üzere üst gelir grubunun ikamet ettiği bölgelerde geliştirilen konut projelerinde talebin kuvvetli olduğunu söyleyen Aybar, üst gelir grubunun yurt dışındaki konut projelerine de rağbet gösterdiğini ifade ediyor.

9 BÜYÜK ŞİRKETLER REKABETTE ÖNE GEÇİYOR

FİYAT AVANTAJI Büyük şirketler verimlilik ve rekabette de KOBİ’lerle aralarındaki makası açıyor. Büyük şirketlerin verimli üretim modelleri ve ölçek ekonomisi dolayısıyla rekabet gücünde avantajlı olduklarını söyleyen BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı ŞAHİN BALCIOĞLU, bu sayede daralan piyasada fiyat avantajıyla öne geçerek faaliyetlerini görece olarak daha iyi sürdürebildiklerini söylüyor. 

BİRBİRİNİ BESLİYOR Balcıoğlu, “Büyük ve küçük firmalar arasında ve piyasa genelinde birbirini besleyen bir kurgu var. Bu kurguda KOBİ’lerin sistem dışı kalması büyük şirketlerin tedarik zincirinde aksamalara neden olabilir” diyor. Ekosistem içerisinde tüm oyunculara ihtiyaç bulunduğunu söyleyen Balcıoğlu, küçük ve orta ölçekli şirketlerin kapanmasıyla orta vadede en büyük tehdidin işsizlikte yaşanacak artış olabileceğini belirtiyor. Balcıoğlu, “Uzun vadedeyse üretmeyen ve üretmeden tüketen bir ekosistem olma riski en önemli tehditlerden biri olarak karşımıza çıkıyor” diyor.

10 ÜCRET MAKASI BÜYÜYOR 

Equilar’ın araştırmasına göre S&P 500 endeksindeki şirketlerin CEO’ları, 2023 yılında yüzde 12,6’lık bir artışla ortalama 16,3 milyon dolar kazandı. Aynı dönemde, bu şirketlerde çalışanların ortalama geliriyse yüzde 5,2 artarak 81 bin 467 dolara yükseldi. Buna göre ABD’de CEO’ların yıllık gelirleri, çalışanlarının kazançlarının yaklaşık 200 katına denk geliyor. Türkiye’de de en üst kademedeki CEO’yla en alt kademedeki genç bir beyaz yakalının arasındaki ücret makası büyüyor. 15 yıl önce bir CEO en alttaki bir beyaz yakalının 12 katı kazanıyorken, bugün bu oran 30 katın üzerine çıkabiliyor. Sadece zenginle fakir arasındaki gelir uçurumu değil asgari ücretle açlık sınırı arasındaki makas da gittikçe açılıyor. Bu da satın alma gücünün her geçen gün düşmesine neden oluyor. Türk İş’in geçtiğimiz mayıs ayında yayınladığı açlık ve yoksulluk sınırını araştırmasına göre açlık sınırı 18 bin 969 bin TL’ye, yoksulluk sınırı ise 61 bin 788 TL’ye yükseldi. Bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyetiyse 24 bin 609 TL oldu. 17 bin 2 TL olan asgari ücretle açlık sınırı arasındaki makas gitgide açılıyor. Enflasyon düşmeye başlasa dahi, aradaki makas kapanacak gibi bir durmuyor. Temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmaması da asgari ücretle geçinen milyonlarca kişinin alım gücünü daha da düşürüyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz