Abdullah Kiğılı hazır giyim ve perakende sektörünün en önemli duayeni. Uzun bir
zamandan sonra perakendede ilk kez tek haneli büyümenin görüldüğü 2016’da Kiğılı da
sektörün zor günlerden geçtiğini söylüyor. Yine de hazır giyimdeki şirketlerin ancak yüzde
1-2’sinin çok zor durumda olduğuna dikkat çeken Kiğılı, “Türkiye hala çok büyük bir ülke
ve bu günlerin altından kalkacak gücümüz var. Terörden kurtulduğumuz an her şey çok
kısa bir süre içinde düzelecek. Krizleri atlatıp kısa zamanda Türkiye’nin refah günlerinin
geleceğine inanıyorum” diyor. Öte yandan Kiğılı, zamanında şirketine gelen ortaklık tekliflerini
değerlendirmediği için pişman. “Keşke ortak alsaydım, ben o aklı gösteremedim” diyor.
Abdullah Kiğılı, hazır giyim ve perakende
sektörünün en önemli
duayeni. Uzun zamandır peş
peşe her yıl çift haneli büyüyen
perakendeciliğin ilk kez tek haneyi gördüğü
2016’da, Kiğılı da sektörün zor günler yaşadığını
söylüyor. 2017’de de terör, döviz kurlarının
oynaklığı gibi nedenlerle bu sürecin devam ettiğini
belirten Kiğılı, finans ve ekonomik krizlere
sanayiciler ve markalar olarak alışkın olduklarını
belirtiyor. Her 6,5-7 yılda bir Türkiye’de krizlere
tanıklık ettiğini ve yaşayarak bugünlere geldiğini
belirten Kiğılı, mevcut tabloyu “Ama bu defa
çok farklı. Bu kez Türkiye’de bir terör krizi var.
Bu terör hem içeride hem dışarıda. Canlı bombalar geliyor, başımızda patlıyor. Bunlar bizim
tahmin edemeyeceğimiz olaylar. Ocak ayında
pek çok kötü olay yaşadık” diye çiziyor.
Hazır giyim sektörünün en önemli duayenlerinden
Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah
Kiğılı ile hem sektörün hem Kiğılı’nın
içinden geçtiği dönemi konuştuk.
* Türk hazır giyim perakendeciliği aynı
dönemde nasıl bir perfonmans sergiledi?
Kiğılı olarak 2016 yılını yüzde 5’ler düzeyinde
büyüyerek kapattık ve hedeflediğimiz
ciroyu yakaladık. İhracat rakamlarımız 2015’e
oranla daha yüksek seyretti. Hem Kiğılı hem
Abdullah Kiğılı markalarının mağaza sayılarını
artırdık. Yurt dışı hedeflerimiz için çalışmalar yaptık. Fakat sektöre bakacak olursak, 2016
sonlarına doğru başlayan hareketlilik, yaşanan
terör olayları, darbe girişimi, dolar kurundaki artış
ve dövize bağlı olarak yükselen kiralar ve genel
giderler nedeniyle sekteye uğradı. Artık bu
sektörde yüzde 20, 30 büyüme olması mümkün
değil. Şu anda yüzde 3 ila 3,5 oranında büyüyen
bir ülkeyiz.
* Erkek hazır giyim perakendesinde
Türkiye’de nasıl bir tablo var? Kiğılı’ya sektörünün
lideri ya da ilk 3 oyuncusundan biri diyebiliyor
muyuz?
Kiğılı, Türkiye genelinde 225, yurt dışında
ise 25 mağazası ve 2 bin 200 çalışanıyla sektörde
lider konumda. Günümüz şartlarında erkek
hazır giyim perakendesinde yüksek oranlarda
büyüme olamaz. Herkes hesabını iyi tutmalı.
Bütçelerini aylık yapmalı, bu süreçte stratejisini
doğru belirleyen, önlemleri doğru zamanda
alanlar kazanacak. 2023’te dünyaca başarılı 10
Türk markasının arasında olmayı kendimize
hedef edindik, sektörün lider oyuncularından
biriyiz.
* Zor döneme özel perakende sektörü ne
gibi stratejileri uygulamaya koyacak?
Özellikle bizim gibi patronların her zaman
güçlü olması, moral ve motivasyonlarının
yüksek olması gerek. Türk insanı çok enerjik
ve çalışkan. Ümidimizi kaybetmeden çalışmaya
devam etmeliyiz. Terörden kurtulduğumuz an
her şeyin çok kısa bir süre içinde düzeleceğini
düşünüyorum. * Çok sayıda batan, zora giren şirket haberi
var. Bu ne kadar doğru, devamı gelir mi?
2016’daki durum itibarıyla sektörde işi çok
kötüye giden, kapanan veya piyasadan çekilen
marka sayısında ürkütücü bir durum yok. Ama
şu an itibarıyla olabilir.
* 2016’da çok zor duruma düşerek hazır giyim
sektöründe bizi şaşırtan birkaç marka oldu
ama…
Bu kadar büyük bir sektörde bu her zaman
oluyor. Normal zamanlarda bile her yıl bir
iki şirkette sıkıntı çıkıyor. 2016 itibarıyla çok büyütecek,
sıkıntılı bir durum yok. Ama sıkıntı var
mı, var…
* Sıkıntılı şirketler perakendenin ne kadarını
oluşturuyor?
Toplasanız çok büyük rakamlar değil yani
tehdit edici rakamlar yok. Yüzde 1-2 civarında.
* Çift haneler değil, o zaman?
Öyle bir şey olursa deprem olur. Yüzde 10
ciddi bir rakam olur, o yüzden çok şükür diyorum.
Bundan sonra ne olur, ben de kestiremiyorum.
Finans krizi, ekonomik krizlere sanayiciler
ve markalar olarak zaten alışkınız. Sektöre
1965’te girdim, geriye baktığımda bir sürü inişli
çıkışlı yıllar var. * Peki bu kez neler olacak? Deneyimlerinize
dayanarak bir öngörüde bulunabiliyor musunuz?
Ekonomik kriz her 6,5-7 yılda bir geliyor.
Ama bu sefer farklı olarak Türkiye’de bir terör
krizi var. Türk ordusu sınır ötesinde terörle
adeta savaş halinde. İçeride aynı şekilde Türk
polisi, Türk jandarması mücadele ediyor. Canlı
bombalar geliyor, başımızda patlıyor. Bunlar bizim
tahmin edemeyeceğimiz olaylar.
* Türkiye’deki büyük markalar yurt dışına
mağazalar açmaya başladı. Bu resmi nasıl okumak
gerekiyor?
Şimdi içeride böyle bir durum var, terör
devam ediyor ve kurlar yükseliyor. Belli bir sıkıntı
var. Perakendeciler kendimizi dışarıya nasıl
atabiliriz, dış piyasalarda nasıl varlığımızı sürdürebiliriz,
hızlı şekilde yurt dışında kendimizi nasıl temsil edebiliriz, nerelerde mağaza açılabiliriz
diye kafa yoruyor. Bu da kolay değil. Şimdi
dışarıdan zannediliyor ki İran’ın ambargosu
kalktı. Hiç unutmuyorum, 3-5 ay evvel bu İran
ambargosu kalkınca gazeteler öyle methiyeler
yazdı ki sanki ertesi gün İran’a gittik. Müşteriler
sıraya girdi, mağazaları açtık, işler tıkır tıkır büyüdü.
Hiç öyle değil.
Çin’de Guado’da mağaza açtık. Çin’in en çok
korkulan yerinde mağazamız var. Satıyoruz ama
ne satıyoruz? Gömlek, pantolon ve triko. Adamlar
zaten takım elbiseye meraklı değil. Bizim
en küçük bedenimiz onların en büyük bedeni.
Orada birden bire büyüyebilirsiniz o kadar büyük
alışveriş merkezleri var ki… Oralarda corner
olarak Çinlilerle belirli anlaşmalar yaparak
1.000 mağazaya ulaşmak mümkün. Şimdi Çinlilerle
belli görüşmeler de yapıyoruz.
Yüzümüzü Avrupa’ya çevirsek şu anda bir
tek Balkan ülkelerine gidebiliriz. Onların da
durumu pek iç açıcı değil ama gidersek zaman içinde sabırla götürme imkanımız var. Yani
İtalya’ya, Fransa’ya gitmeyi düşünemiyorum.
Onlar zaten dökülüyor. Oralarda gidip nasıl mağaza
açarsın? İngiltere’ye kaç kişi gitti, Londra’da
mağaza açtı. Hepsi hüsran oldu geri döndüler.
Amerika da boş…~*Kiğılı ile ilgili bir açıklamanız oldu.
Türkiye’de büyümenin sonuna gelindi diye.
Kiğılı’nın nasıl bir yol haritası olacak?
70 vilayette, 225 mağazadayız. Neredeyse
bankadan farkım yok. Sabah 10’da dükkanlar
açılıyor. Kim açıyor, anahtar kimde bilmiyorum.
Ancak her şeyi buradan tuşa bastığım vakit ekranda
görüyorum.
225 mağaza ne demek? Dile kolay. Karayollarının
üzerinde mağazalar açmışız, ilçelerde
mağaza açmışız ne kadar daha açabilirsin? Buna
75 mağaza daha ekledik 300 mağaza olduk diyelim.
Türkiye kaldırmaz.
* Kadın hazır giyim, erkek hazır giyim ya da
çocuk hazır giyimin yönetimsel farklılıkları var mı?
Benimki daha zor. Keşke Türkiye’de erkek
giyimiyle uğraşmasaydım. Bir kere Türk erkeği
maalesef aile bireyleri içinde zavallı konumunda.
Çünkü ona sıra gelmiyor. Eğer evliyse,
eşi çalışmıyorsa zaten yanmış, bitmiş demek. O
uzun yıllar siyah, lacivert takım elbise giyip beyaz
gömlek ve bordo kravat takmak zorunda.
Biz erkek giyimciler dışarıdan göründüğü gibi
değiliz. Bizim yolumuz çok uzun bir yol ve çok
sabır gerektiren bir alandayız. Son 6 aydır ciddi
müşteri kaybımız var.
* Müşteri kaybetmenizin nedenlerini araştırdınız
mı?
Hitap ettiğin kişilerin içinde polis, subay,
asker, işadamı, öğretmen var. Ciddi ciddi araştırma
yapıyorsun. Gelin diyorsun, bakıyorsun ki
adam yerinde yok veya içeride.
* Bu durum 5-6 ay içinde hafifler mi?
Bizim hiç bir endişemiz yok. Neler gördük,
neler. Benim zavallı babacığım bugün mezarından
çıksa gelse ve benimle 12 saat geçirse benim bu halimi görse hızla çıktığı mezara geri
döner. Çünkü adam alışmamış. Sabah dükkanını
kendi açmış akşam kendi kapatmış. Mevcutla
yetinmiş hiçbir zaman gösterişe kaçmamış.
Sistemin içinde ahlaklı, namuslu, düzgün bir
tüccar. Benim gibi değil ki... Ben onun tersini
yapmışım, açıldıkça açılmışım, büyüttükçe büyütmüşüm.
Düşünüyor musunuz basit bir Kiğılı
bugün 2 bin kişi çalıştırıyor. Yani kolay değil
işimiz çok zor.
* 2016 yılında büyüme hedefleriniz nasıldı?
Gerçekleşen ne oldu?
Erkek giyiminde bazı arkadaşlarımızın
büyüme rakamlarını duyunca iftihar ediyorum.
İnşallah o rakamlar gerçektir. Artık bu sektörde
yüzde 20-30 büyüme olması mümkün değil.
Türkiye’nin zaten kendi içindeki büyümesini
devlet ilan ediyor. Yüzde 3 ila 3,5’larda büyüme
oranının olduğu bir ülkede biz oranımızı nasıl
büyüteceğiz? Enflasyon büyük ihtimalle yüzde
10’arı geçecek. Dolayısıyla bence bu rakamı hiç
kimse sormasın. 2017’de ne kadar büyüyeceksiniz
diye. Çünkü sahte bir cevap alırsınız.
* 2016 yılı büyümesi nasıl oldu?
2016’da erkek giyim sektörü yeteri kadar
büyümedi.
* Kiğılı 2016’da yüzde kaç büyüdü?
Yüzde 5’lerde.
* Turist sayısının düşmesi sizin ticaretinizi
ne oranda etkiledi?
Bizim İstanbul’da belirli AVM’lerde,
Antalya’da, Bursa’da, İzmir’de çok ciddi oranlarda
turiste satışımız var. Bu yıl onun sıkıntısını
da yaşamaya başladık. İstanbul’un çok ünlü bir
AVM’si var, yabancılar ve Araplarla dolar. Şimdi
bakıyorum burada da satışlarımızda bir azalma
var. Dün Sayın Cumhurbaşkanı o kadar güzel
bir laf etti ki… “Şimdiye kadar hep müdafaa
halindeydik, bugünden sonra artık hücum hattında
görev yapacağız” dedi. Bu lafın arkasında
çok büyük mana var. Demek ki belirli bir ferahlık
geliyor. Bu bile bizi ümitlendirdi.
Babamdan bana büyük bir mal kalmadı. Çalıştık,
çabaladık. Sonuçta Türkiye’nin gelişmesiyle
bugünlere geldik. Dolayısıyla moral bozmayalım.
Terörü hallettik mi sistem 24 saatte
eski rayına girer.
* 2017’de en azından geçen yılki yüzde 5
büyüme oranı yakalayabilir misiniz?
Ümit etmek istiyorum.
* Bu zorlu koşullarda ayakta kalmak için
hem perakende sektörü hem Kiğılı neler yaptı?
Mağaza kapatmak gibi önlemler mi alınıyor?
Şimdi bazı yerlerdeki lükslere son vermeye
başladık. Masraflarımızı mümkün olduğunca
kısmaya başladık. Çok büyüdüğümüz, çok mağazamızla
olduğumuz yerlerde artık geri planda
kalan cadde mağazalarımızı kapatıyoruz.~“YÜZDE 5 KÂR ARTIK BAŞARIDIR”
İMAJIMIZ ÇOK KÖTÜ
Gerçekten üzülerek söylüyorum, halkın
nezdinde çok kötü bir imajımız var. ‘Fiyatları yukarıya alıyor,
sonra aşağıya indiriyor, bunlar ciddi para kazanıyorlar’ gibi
düşünülüyor. ‘Maşallah her biri çok zengin bir de ağlıyorlar’
diyorlar. Ama benim müessesemde, malın çıkış noktasında eder
fiyatını koymak zorundayım.
EN UCUZ GİYİM BİZDE
Nedir bu eder fiyat derseniz Kiğılı’nın
çarpanı en fazla 3’tür. Yani 10 liraya mal ettiğimiz ürünü 30 liraya
satmamız lazım. Arzu ettiğiniz kadar eder fiyattan satamıyorsunuz,
çünkü alışkanlık olmuş, indirim beklentisi var. Yarı yarıya indirim
yaptığında 30 liraya satman gereken malı 15 liraya satacaksın.
Buradaki kâr seni yeteri kadar mutlu etmiyor, çünkü AVM’lerde
yapılan ciroya göre kira oranları yüzde 15’lere geldi. Ortak alan
gideri olarak da yüzde 5 koyuyorsun, oluyor yüzde 20. Yüzde
2 de çalışanları koyarsanız yüzde 5 kâr mağazaya yetmiyor.
Ama bununla yaşamak zorundasınız. Bir hazır giyim mağazası
bütün masraflar çıktıktan sonra net yüzde 5 kâr ediyorsa bu artık
başarıdır. Çünkü Türkiye her geçen gün Avrupa’nın ve dünyanın
en ucuz giyim lokasyonu haline geliyor.
10 GÜNDE BİR MAĞAZA
Büyüme oranları bir zamanlar yüzde
9,5-10’lara varmıştı. Türkiye de yüzde 10 oranlarında büyüyordu.
Ben 2007 ve 2008’de bir yılda 36 mağaza açtığımızı bilirim. Her
10 günde bir mağaza açmışız. Ortalama kârlılık vardı, satış vardı,
talep çok arz azdı. Yıllar boyu Türkiye bununla yaşadı. Bugünse
talep yok arz o kadar çok ki… Sistem bozuluyor. Türkiye’de
büyüme oranları yüzde 3-3,5 deniyor. Bizim baktığımız en önemli
rakamlardan bir tanesi tüketici güven endeksi her geçen gün
aşağıya iniyor.
“AVM’DE DENİZ BİTTİ”
AVM SAYISI 500 OLUR
Türkiye’de şu anda faal
yaklaşık 367 AVM var. Önümüzdeki yıllarda taş
çatlasa 125-140 AVM daha açılacak. Önümüzdeki
3-5 yılda AVM sayısı 500 olur. Ekonomik krizde
bundan sonraki AVM’lerin işi daha zor. Bugün
ekonomik krizi de geçtim terör devam ettiği sürece
işimiz çok daha zor.
EVE DÖNÜŞ
İnsanlar haklı olarak geleceğinden
endişe duymaya başladı. Akşamları saat 7.30-
8.00’den sonra caddelerde araba sayısı düşmeye
trafik azalmaya başladı. Artık insanlar akşam eve
girdikten sonra dışarı çıkmıyor.
YANLIŞLAR
Şimdiye kadar yapılan bir sürü hata
var. Birincisi 15 milyonluk şehirde artık AVM açmak
son derece yanlış bir iş. Zincirlikuyu’dan İstinye’ye
kadar aynı cadde üzerinde, 5 km’lik yolda yan yana
5-6 tane AVM var. Hiç biri de yeterli derecede satış
potansiyelini yakalayamıyor.
YENİLERİ DE GELİYOR
Önümüzdeki 6 ayda ya
da 2017 sonuna kadar bu güzergahın üzerinde
yetmezmiş gibi 2 AVM daha açılacak. İstanbul’un her
tarafı ayıca Ankara da doygunluğa ulaştı. Ankara’da
AVM sayısı 25’i buldu. Yaklaşık 5’ten fazla da yeni
AVM yatırımı var.
DOĞRU YÖNETMEK ÖNEMLİ
Ayrıca AVM’ler
açısından Antalya, Bursa, İzmir, Gaziantep, Konya,
Denizli ve Kayseri de doldu. Her açılacak AVM eski
AVM’den müşteri alıyor, yenisi de ciroyu sağlayamaz
duruma geliyor. Yani AVM denizi bitti. Artık önemli
olan var olan AVM’leri doğru yönetmek.
KİĞILI’NIN GELECEK HEDEFLERİ
* 2016 yılını yüzde 5 düzeyinde büyüyerek kapattık ve
hedeflediğimiz ciroyu yakaladık.
* Kiğılı ve Abdullah Kiğılı markalarının mağaza sayılarını artırdık.
Yurtdışı hedefleri için çalışmalar yaptık.
* Türkiye genelinde 225, yurt dışında ise 25 mağazası ve 2 bin 200
çalışanıyla sektörde lider konumda.
* Çok büyüdüğümüz, çok mağazamızla olduğumuz yerlerde geri
planda kalan cadde mağazalarımızı kapatıyoruz.
* 2007 ve 2008’de her 10 günde bir mağaza açardım. Artık o
büyüme yok.
* Bazı lükslere son verdik, masrafları mümkün olduğunca kısıyoruz.
Mağaza kapatmadan devamı amaçlıyoruz.
* Kira/ciro oranları yükseldiği takdirde, AVM sahipleriyle
anlaşamazsak dükkan kapatırız.
* 2017 yılı terör olaylarıyla başladı ama yüzde 5 büyümeyi bu yıl da
yakalamayı ümit ediyorum.
* 2023’te dünyaca başarılı 10 Türk markasının arasında olmayı
hedefliyoruz.
“KENDİMİ SIKINTIYA
SOKMAK İSTEMEDİM ”
KAZANANLAR
Türkiye’ye, Türk markalarına ortak olmak
için gelen yatırımcıların olduğu bir dönemden geçtik. Ortak
alan oldu, ortaksız devam eden oldu, yurt dışına gidip marka
satın alanlar oldu. O dönemde ortak olan arkadaşlarımızın
hepsi şanslı. Kafaları çok çalışıyormuş, hepsini tebrik ediyorum.
Şirketlerine gerçekten ortak aldılar, belirli hisse karşılığında da
para aldılar.
O AKLI GÖSTEREMEDİM
Benimki de huzurlu, çok talep
gören bir şirketti. Maalesef ben bu aklı gösteremedim, şirketimi
yabancılara veremedim. Şirketimi satmaya çok talipli olmasına
rağmen gönlüm razı olmadı. Bundan sonra bu şartlar altında
sistem böyle giderse, yabancının hazır giyim markalarına
gelip yatırım yapması zor. Bugün ‘Keşke verseydim’ diyorum.
Yani yüzde 50’ye kadar verebilecektim, bu sıkıntıların içinde
olmayacaktım, hiç olmazsa diğer yarısının mesuliyeti yabancıya
ait diyecektim. Para da alacaktım. Şimdi tamamı benim
üzerimde.
NEDEN VERMEDİM?
Elimde büyüttüğüm, meydana getirdiğim,
çok emek verdiğim bu markayı zaten soyadımı taşıyan, zor
telaffuz edilen bir markayı vermek istemedim. Arkadan gelecek
olan bir sürü torun ve çocuklarım var. Markamı onlara emanet
edip öyle ayrılmak istiyorum. Bugün düşünüyorum da parayı
alsaydım belki daha doğru yapmış olacaktım. Belki sıradan bir
marka olsaydı, adımı soyadımı taşımayan bir marka olsaydı
çok daha rahat verebilirdim. Yabancıyla ortak olduktan sonra
gelen 3-5 yıl sonra çıkmak istiyor. Arada kârı cebine atıyor,
başkasına satıyor. Bugün bu yabancıyla yarın öbür gün başka
bir yabancıyla... “Ne gerek var, kendimi sıkıntıya sokmayayım”
dedim.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?