Bundan sonraki günlere dair piyasalardaki beklentileri ve yatırım stratejilerini ING Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel ile konuştuk...
Talip Yılmaz
Bu yıl, zaman zaman piyasalarda oynaklığın artmasına yol açan gelişmeler yaşansa da gelişmekte olan ülke piyasalarına girişlerin yaşandığını gördük. FED’in faiz artırımlarının ve tahvil alım programını azaltmasının kademeli olarak gerçekleşeceğinin anlaşılması, gelişmekte olan ülkelere girişleri destekleyen unsurlardan birisi oldu. Finansal piyasalardaki iyimser havaya paralel olarak küresel risk iştahı artarken gelişmekte olan ülke borçlanma senedi ve hisse senedi piyasalarına güçlü portföy girişleri sürdü. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre yılın ilk 8 ayında gelişmekte olan ülkelere 205 milyar dolarlık giriş yaşandı. Türkiye’ye de bu para girişinden nasibini aldı. Hem hisse senedi hem devlet iç borçlanma senetleri piyasasını para girişleri gözlemledik. Gelinen noktada borsa 110.000’le TL bazında rekor seviyeleri gördü. Ancak bu seviyeleri kırmakta zorlandı. Hatta 100.000’e doğru kâr satışlarının olduğunu gözlemliyoruz. Bundan sonraki günlere dair piyasalardaki beklentileri ve yatırım stratejilerini ING Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel ile konuştuk:
Yurt içinde enflasyon ve büyüme gelişmeleri, siyasi/jeopolitik haber akışı ile S&P’nin kredi notu değerlendirmesi izlenecek. Yurt dışında ise Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) tahvil alım programının miktarını azaltmasıyla ilgili olası açıklaması, FED’in aralık ayında faiz artırımına gidip gitmeyeceği, ABD’nin borç tavanını yükseltmesi, Brexit görüşmeleri, Kuzey Kore gibi jeopolitik risk unsurları takip edilecek. FED’in para politikasını normalleştirme sürecinin öngörünün ötesine geçmesi halinde ki baz senaryomuz bu değil, piyasalardaki risk iştahı olumsuz etkilenip gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında dalgalanma yaşanabilir. Ancak mevcut konjonktürün gelişen piyasalara girişleri yakın dönemde de destekleyeceğini düşünüyoruz.
Yılbaşından bu yana yabancıların yurt içindeki hisse senedi piyasasına net girişi 3 milyar dolar, DİBS piyasasına net girişi de 7,4 milyar dolar oldu. TL’de carry trade avantajının devam ediyor olması, özellikle DİBS piyasasına olan yabancı ilgisinin korunmasına neden olabilir. Hisse senedi tarafında ise MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi’nde yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 29 yükseliş yaşanırken dolar cinsinden BIST-100 Endeksi’ndeki yükseliş yüzde 34 oldu.
Türkiye’ye ilişkin risk iştahını olumsuz 260 CAPITAL 10 / 2017 etkileyecek bir gelişme yaşanmadığı takdirde, BIST-100 Endeksi’nin 110.000-115.000 puan seviyelerinde yılı kapatabileceğini düşünüyoruz. Geri çekilmelerde 102.000 ve 98.000 puan seviyeleri izlenecek. 98.000 puan seviyesinin kırılması durumunda ise 200 günlük basit hareketli ortalamanın bulunduğu 93.000 puan seviyeleri önem kazanacak.
~
Dolar/TL kuru eylül ayının ilk yarısında 3,38 seviyesine yaklaştı. Ancak bu seviyeden döviz talebinin geldiği görüldü. Siyasi/jeopolitik risk algısının yükselmeyeceği varsayımıyla gelişmekte olan ülke para birimlerine ilginin korunması, para politikasında sıkı duruşun sürdürülmesi, enflasyon eğiliminde iyileşme ve büyümede olumlu performansın devam etmesi halinde, TL varlıklarının destek bulacağı söylenebilir. TL, sermaye akımlarına duyarlı kalmayı sürdürecek. Olumlu gelişmelerin yaşanması halinde kurda 3,40-3,38 desteğinin yeniden gündeme gelme olasılığını göz ardı etmiyoruz.
Enflasyon baskıları, yüksek dış finansman ihtiyacı, 4’üncü çeyrekte büyümeyi destekleyici adımların sona ermesi ve zaman zaman gündemin ilk sıralarına yükselebilecek siyasi risk algısı önemli. Bu nedenlerle dolar/TL kurundaki olası düşüş, bazı yatırımcılar tarafından TL’deki uzun pozisyonlarının azaltılması için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Yıl sonu dolar/TL kuru tahminimiz 3,55 seviyesinde.
Euro/dolar paritesinde yıl sonu beklentimiz 1,20 seviyesi. ECB’nin tahvil alım programını azaltmaya hazırlanıyor olmasının da etkisiyle Euro’nun destek bulacağını düşünüyoruz. ECB’nin tahvil alımlarını azaltmasının güvercince olması ve İtalya’daki seçimler, Euro/dolar paritesindeki yükselişi sınırlayacaksa da orta vadedeki Euro değerlenme eğilimini değiştirebilecek gibi görünmüyor. Bir süre Euro/dolar paritesinin 1,20 seviyesinden çok uzaklaşmayacağını düşünüyoruz. İtalya seçimleri geride bırakıldıktan sonra 2018 yılının ikinci çeyreğinde, paritenin yeniden yükselmesini bekliyoruz. ECB’nin tahvil alımlarını azaltması süreci bittikten sonra mevduat oranlarında normalleşme için piyasanın hazırlanmaya başlayacağı düşüncesinin de etkisiyle 2018 sonunda paritenin 1,30’a yükselmesini bekliyoruz.
TCMB’nin bu yıl politika faizinde bir değişiklik yapmasını beklemiyoruz. Yıl sonunda iki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizinin yüzde 12; 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizinin de yüzde 11,20 olmasını öngörüyoruz. Özellikle bireysel yatırımcı açısından TL faizde mevduatın liderliğinin devam edeceğini düşünüyoruz.
Devam eden jeopolitik endişeler altın için destekleyici unsur olmayı sürdürürken FED’den daha sıkı para politikası yorumlarının gelmesi, altının ons fiyatının yükselmesinde bir bariyer oluşturabilir. Yıl sonundan önce altının ons fiyatında yeniden 1.350 dolar seviyelerinin gündeme gelebileceğini düşünüyoruz. Yakın dönemde altının ons fiyatının 100 günlük basit hareketli ortalamasının bulunduğu seviyeden destek bulmasını bekliyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?