HP Genel Müdürü Emre Alaman: Müzik beni sakinleştiriyor

Emre Alaman’la muhteşem deniz manzarası eşliğinde prova yaptıkları Band Idea stüdyosunda, müzik hobisi ve yeni müzik grubuyla ilgili konuştuk...

9.02.2022 12:06:000
Paylaş Tweet Paylaş
HP Genel Müdürü Emre Alaman: Müzik beni sakinleştiriyor

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

Capital Ocak 2021 sayısından

2010 yılında kurdukları müzik grubuyla gitar çalmaya başlayan HP Türkiye Genel Müdürü EMRE ALAMAN, kültür ve sanatın kendisini hem iş hem özel hayatında olumlu yönde etkilediğini söylüyor. Çok iyi müzisyenlerle bir araya gelip yeteneğini keşfeden ve geliştiren iş insanı, yeni grubu BlackouT’la da sahnelere geri dönmeye hazırlanıyor. Pandemide müzikten uzak kaldıktan sonra şu an şevkle çalıştığını belirten Alaman, “Müzik beni daha sakin ve pozitif tutuyor” diyor.

2010 yılında şirket çalışanlarıyla kurduğu “8 Saat” isimli müzik grubuyla gitar çalmaya başlayan HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman’ın hayatında müziğin çok önemli bir yeri var. Henüz mazisi çok yeni olsa da müzik dünyasının içine girmenin kendisini olumlu yönde geliştirdiğini söylüyor. Birkaç yıl öncesine kadar Hot Plug, şu an ise 3-4 ay önce kurulan ve yine ağırlıklı şirket çalışanlarından oluşan Black Out grubuyla haftada 1 gün Fenerbahçe’de bulunan Band Idea adlı stüdyoda geçirdiği zamanlar, onun için “sıfırlanma” anları. Emre Alaman’la muhteşem deniz manzarası eşliğinde prova yaptıkları Band Idea stüdyosunda, müzik hobisi ve yeni müzik grubuyla ilgili konuştuk: 

 Müziğe olan ilginiz ne zaman başladı? Çocuk yaşlarda ilgileniyor muydunuz? 

 Tabii bizim yaş grubumuzda olan herkes gibi çocukken ben de blok flüt çaldım. Ama telli sazlarla tanışmam ilkokul sonunda bağlamayla oldu. O günü hiç unutmam… Babamla birlikte Samsun’da müzik aletleri satan sokağa gidip bağlama almıştık. Bir çocuk için nasıl heyecanlı bir an olduğunu tahmin edebilirsiniz. 

Neden bağlamayla başladınız? Sizin mi ilginiz vardı aileniz mi yönlendirdi? 

 Açıkçası o zamanlar Samsun’da bir gitar kursu var mıydı emin değilim. Şimdi haksızlık etmeyim ama vardıysa da yaygın değildi. Lise yıllarında daha çok yaygınlaşmıştı. Ben o zaman halk oyunları da yapıyordum. Evimizde de müzik eksik olmazdı. Kulağım müziğe hep aşinaydı. Sanırım hem ailemin yönlendirmesi hem kendi ilgim birleşti. Artık çalmasam da bağlamanın sesini çok severim.

 Sonra gitara geçiş nasıl oldu? 

 Aslında çok eski değil, 2010 yılında başladım. Üniversite yıllarında hiç ilgilenmedim. Sanırım Samsun’dan İstanbul’a gelince büyükşehre adapte olmak istedim. O yıllarda enstrüman konusunda kendimi geliştirmediğim için bazen kendime kızıyorum ama boş da geçmedi. Şehri, insanları, yaşamı öğrendim. Ancak tabii bir enstrüman çalmasam da müzik, hayatımdan hiç eksik olmadı. Üniversite hayatım Taksim’de geçti. Eskiden çok alternatif mekan vardı ve buralardan çok ünlü gruplar çıktı. Ankara da bu açıdan çok ünlüydü. Biz çok kez Ankara’ya yeni çıkan müzik gruplarını dinlemeye giderdik. 

2010 yılında gitara nasıl başladınız?

 2010 yılında bir grup kurarak başladık. HP’den arkadaşlarımla 8 Saat adlı bir grup kurduk. Gitara da öyle başladım. Grup arkadaşlarım, şu an hala birlikte çalıştığımız stüdyonun sahibi Alper, Kurtalan Ekspres’in gitaristi Cem, kendimi geliştirmem konusunda çok yardımcı oldu. Müzik bir uzmanlık işi. Benim o kadar hakimiyetim yok. Kendimi müzisyen olarak görmüyorum, işim bu değil. Hobi olarak yapıyorum. Hala öğrenmeye devam ediyorum. Tabii evde de çok çalıştım. Özellikle çocuklar uyuduktan sonra ve maalesef kulaklıkla… 

 Daha sonraki yıllarda nasıl gelişti müzik hobiniz? 

 8 Saat, kurulduktan birkaç yıl sonra dağıldı. Ondan sonra tamamen HP çalışanlarından oluşan, hatta baş harfleri “HP” olan Hot Plug’ı kurduk. Hot Plug’la çok sahne aldık. Çok keyifliydi. 15 defadan fazla Beyoğlu’nda James Joyce Irish Pub’da çaldık. Kapanmadan önce Hayal Kahvesi, Ataşehir Fat Boy’da çaldık. Hatta Bodrum ve Ayvalık’a turneye gittik. Bu şekilde yıllar içinde gelişti. Şimdi de BlackouT grubunu kurduk ve birlikte devam ediyoruz. 

 Pandemi döneminde çalışabiliyor muydunuz? 

 Hot Plug, pandeminin ikinci yılına girerken dağılmak zorunda kaldı. Çünkü bir arkadaşımız İstanbul’dan başka bir şehre, bir arkadaşımız da başka bir ülkeye taşındı. Grup dağıldıktan sonra bir süre gitarı elime alamadım. Ama sonra hadi tekrar başlayalım dedim. Şimdi bu aradan sonra şevkle çalışıyorum. 

 BlackouT da HP çalışanlarından mı oluşuyor? 

 Grupta 5 kişiyiz. 3 kişi HP çalışanı, diğer 2 kişi de HP çalışanlarının akrabaları. Davuldaki arkaşımız Mert Songur, Hot Plug’tan. Vokalde Borabay var. Bir yıldır HP’de insan kaynaklarında çalışıyor. Grubumuzun en genci. Çok yetenekli, gerçekten muazzam bir sesi var. Klavyede HP’de çalışan bir arkadaşımızın kardeşi Reha var. Bas gitardaki arkadaşımız Cem de HP’de çalışan bir arkadaşımızın eşi. 

 Ne tür müzik yapıyorsunuz? 

 Rock, pop-rock çalıyoruz. Repertuvarımız ağırlıklı olarak yabancı şarkılardan oluşuyor. Hepsi cover, hiçbir şarkıyı olduğu gibi çalmıyoruz. Kendi düzenlemelerimiz var. Stüdyonun sahipleri Alper ve Fuat bizi bu konuda çok iyi yönlendiriyor. 

 Pandemi boyunca mekanlar kapalıydı. Sahneye çıkmayı özlediniz mi? 

 Çok özledim. Şu anda eskisi kadar kalabalık olmasa da konserler doluyor diyebilirim. Ama gece 12’den sonra müzik yapmanın hala yasak olması kötü oluyor. Biz yeni grubumuzla ocak ayında, Taksim’de James Joyse Irish Pub’da ilk sahnemizi alacağız. 

 Kendi besteniz var mı? 

 Yok ama olacağından ümitliyim. Kendime 2’nci konserde 1 tane kendi şarkımızı çalmayı hedef koydum. 

 Provalara ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? 

 Çocukları uyutup buraya geliyoruz. Provalarımız gece 10-11’den sonra. Diğer grup arkadaşlarımızdan da çocukları olan olduğu için böyle tercih ediyoruz. Haftada 1 gün prova yapıyoruz. O anki motivasyonumuza göre 2-3 saat sürüyor. Sahneye çıkmadan önceki hafta nerdeyse her gün geliyoruz. Grupların performanslarının iyi olmasında, bence müzisyenlerin yetenekleri kadar bu işe ne kadar zaman ayırdıklarının da önemi büyük. Eğer bunu disiplinle yapmayacaksan hiç başlamamak lazım. 5 kişiyiz, 1 kişi gelmeyince olmuyor çünkü herkesin görevi var ve hepsi çok önemli. Grup kültürünü uzun zaman devam ettirmek istiyoruz. 

 Sizin çalmayı en sevdiğiniz parçalar hangileri? 

 Blues çok seviyorum ve böyle müzikler yaratabilmiş insanlara hayranlık duyuyorum. Müziğin bir deha işi olduğunu düşünüyorum. Bu kadar insana hitap eden sesleri yan yana koyabilmek bir yetenek meselesi. Yetenekli olduğum iddiasında olmasam da blues ritimlerini çalmayı çok seviyorum. Sweet Dreams örneğin eskiden beri çok sevdiğim bir şarkı ve çalmayı da çok seviyorum. Son birkaç yıldır Türkçe rock gruplarının şarkılarını da çalmaya başladım, gerçekten çok başarılı gruplarımız var.


“HER ŞEY SIFIRLANIYOR”

“OLUMLU ETKİLEDİ” 
Müzik dünyasına girmek beni olumlu yönde çok geliştirdi. Bu stüdyoda iş konuşmayı yasakladık. Bu nedenle burada bir arada olduğumuz zaman benim iş hayatımdaki her şey sıfırlanıyor. Burada sadece müzik değil, sanatla ilgili çok derin sohbetler yapılıyor. Bir de hayat burada iş hayatına göre daha yavaş. Acelemiz yok. Bir provaya gireceğimiz zaman hadi 10 oldu provaya giriyoruz demiyoruz. Sohbet ederken o anın geldiğini hissediyoruz, bazen çalmadan gittiğimiz de oluyor.

 “FARKLI BİR HAYAT” Ayrıca farklı yaşam tarzlarını yakından tanıyorum. Örneğin bir müzisyenin hayatı aslında hiç kolay değil. Bir müzisyen olmak isterdim ama başarılı olur muydum bilemiyorum. Çok zor bir hayat… Sürekli provayla geçiyor. Aynı şarkıyı yıllarca çalsanız bile her defasında aynı duyguyla aynı gerçeklikle seyirciye yansıtmanız lazım. O yüzden müzisyenleri hayranlıkla izliyorum.



“MÜZİK, İŞ HAYATIMI DA BESLİYOR”

HİYERARŞİ YOK 
Müziğin işe kesinlikle pozitif etkisi var. Buradaki birlikte çalışma, işe de olumlu yansıyor. İş hayatında belki altüst ilişkisi var ama bir müzik gurubunda bu yok, herkesin bir görevi var ve hepsi önemli. Şirkette de bu hiyerarşik yapıdan çıkıp “bunu birlikte yapıyoruz” anlayışına geçtiğiniz zaman şirket daha başarılı oluyor. Müziğin böyle bir pozitif etkisi var.

LİDERLİK DERSİ Müzik beni daha sakin ve pozitif tutuyor. Bence bir liderin en önemli özelliği pozitif kalabilmesi. Tarihte hiçbir lider yok ki insanlara, “Beni takip edin, hayatınız kötü olacak” demiş olsun. Örneğin Atatürk, en kötü şartlarda bile bir millete umut oldu. Bu bence çok önemli bir liderlik dersi. Müzik ayrıca sosyal bir konu. Bugün bir toplantıda artık yüzde 80 kültürel konular konuşuluyor, iş konuştuğunuz yüzde 20’dir. O yüzden 80’i besleyen çok önemli bir konu müzik. Ayrıca yeni arkadaşlar ediniyorum müzik sayesinde.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz