Mavi doğaya yatırım yapmalıyız

27.01.2022 14:40:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mavi doğaya yatırım yapmalıyız


Dünya liderlerinin, okyanusları gelecek nesiller için koruyup hayata döndürmek üzere #MaviyeDönmesinin zamanı geldi. Glasgow’da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, sadece gençlik ve halkla buluşma anlamında değil aynı zamanda delegelerin dikkatlerini iklim değişikliğiyle mücadelede okyanusların rolüne çekmek açısından da önemliydi.
Konferans harekete geçmemiz gerektiğine dair güçlü bir hatırlatıcı oldu. Torunlarımın ve gelecek nesillerin serpilip gelişebilecekleri bir dünyada büyüyebilecekleri umuduyla her zaman okyanusları ve gezegeni korumanın ateşli bir savunucusu oldum.
Dünyanın okyanuslarına ve kıyılarına yatırıp yapmak da bu umudu gerçeğe dönüştürme fırsatı sunuyor. Birleşmiş Milletler’e göre, kıyılardaki ekosistemleri yeniden canlandırmak gibi doğaya yönelik yıllık 6 milyar dolarlık bir yatırım yapmak, dünyanın önümüzdeki 15 yıl içinde 360 milyar dolar tasarrufta bulunmasını sağlayacak. Bu yatırılan paranın kendini çok iyi bir şekilde çıkarması demek. Yani artık mavi doğaya acil olarak belli bir ölçüde yatırım yapılması gerekiyor.
Okyanusların sağlığının ve kıyılardaki ekosistemlerin canlılığının, iklim kriziyle mücadele etme konusunda ne kadar önemi olduğunu hafife almamalıyız. Denizlerde ne kadar çok hayat olursa, o kadar çok karbondioksit çekebilir ve bunu tutar, aynı zamanda mavimiz sağlıklı da kalır. Bunu yapabilecek aynı derecede uygun maliyete ve etkinliğe sahip bir teknolojik çözüm yok. Bu yüzden, harekete geçmeyi ve mavi doğaya yatırım yapmayı, daha bilinçli kararlar almayı ve istediğimiz değişimi elde etmenin yolunu açacak finansmanı, bilimsel bilgileri ve iş birliğini artırmaya ihtiyacımız var.
DENİZE DÖNME ZAMANI
Bu konuda olumlu gelişmeler de yaşanıyor. Glasgow’da Okyanus Risk ve Dayanıklılık Hareketi Birliği (ORRAA) finans ve sigorta alanındaki liderleri, kıyılara ve denizlere yatırım yapmaları için dünyanın dört bir yanından yardım dernekleriyle, topluluklarla ve hükümetlerle bir araya getiriyor. Mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde ölçeklendirme sağlayabilmek için gereken küresel okyanus finansmanı mimarisini geliştirmeye çalışıyorlar.  
ORRAA bu hafta, #MaviyeDönüş sözünü açıkladı. Bu söz, finans sektörünü finansal sistem politikalarını değiştirmeleri ve okyanus ve kıyılara yapılacak yatırımları ölçeklendirmeleri için harekete geçmeye çağırıyor. İşlerin hızlanmasına yardımcı olan Kanada hükümeti, bu yılın başlarında, İngiltere Mavi Gezegen Fonu’ndan yapılan 3 milyon dolarlık bağışa katkıda bulunarak ORRAA’nın çalışmalarına, 9 milyon dolar daha bağışladı.
İklim konusundaki finansmanların yüzde 10’dan daha az bir kısmı, doğaya gidiyor ve bunun da sadece çok küçük bir parçası okyanuslara yatırılıyor. Okyanuslar hakkında farklı düşünmenin ve sadece okyanusların değil, aynı zamanda gençlerin geleceğini de korumak için #MaviyeDönmenin zamanı geldi.


Maceraya devam

Bu hafta İngiliz Virgin Adaları’nda tamamen insan ve yelken gücüyle gerçekleştirilen ve çok disiplinli mücadelelerden oluşan bir yardım etkinliği olan Strive BVI’ya katıldım. Bu, yıllar içinde gerçekleştirdiğimiz bir dizi Strive Mücadeleleri’nin en sonuncusu. Bu mücadelelerin hepsi çocuklarım Holly ve Sam’in kurduğu eğitim konusunda bir yardım derneği olan Big Change için para toplamak üzere yapılıyor.
İlk gün, Anegada etrafında yelken açmanın, kanoyla açılmanın ve kürek sörfü yapmanın neşeli bir birleşiminden oluşuyordu ve haftanın geri kalanı için de doğa yürüyüşleri, yüzme ve yelkenli etkinlikleri planlanmıştı.
İkinci gün, Tortola’nın devasa tepelerinin etrafında 60 kilometrelik yorucu bir turu içeren bisiklet sürme günüydü. Zorlu bir sürüştü. fakat takım inanılmaz iyi bir iş çıkardım ve görevi tamamlarken harika vakit geçirdik.
Nasıl fit oldum?
60 kilometrelik sürüşten sonra en zorlu tepelerde 10 kilometre daha yapma seçeneği de bulunuyordu. Strive Mücadeleleri’ne katılmam, son yıllarda bu kadar fit hale gelmemin ana nedenlerinden biri. Vücudumu ve zihnimi fazlasıyla sağlıklı tutabilmenin de en iyi yollarından biri. Etkinlikler fiziksel ve zihinsel olarak zorlu. Bir mücadele olduğunda o mücadeleye katılmayı seviyorum. Her şeye “Evet” diyen biri olarak ekstra 15 kilometreye de evet dedim.
Tepelere çıktıktan sonra aşağı inmek gerekiyordu. Ben dik bir köşeyi dönüyordum, solumda devasa bir uçurum vardı. Tepeden yukarı bir araba çıkıyordu ve Striver’a katılanlardan biri olan Felix Stellmaszek benim önümdeki arabayı geçiyordu. Frenlerimin ikisine birden asıldım ama ikisi de tutmadı. Giderek daha da hızlanıyordum ve seçeneklerim uçurumdan düşmek, arabaya çarpmak veya potansiyel olarak Felix’le çarpışmaktı. İki freni de mümkün olduğunca sıkı şekilde kavradım, fakat frenler çalışmadı. Felix’i uyarmak için “Frenler çalışmıyor!” diye bağırdım. Fakat yoldan çekilmesine imkan yoktu. Çok sert bir şekilde çarpıştık.
Felç olmadığımı umdum
İkimiz de bisikletlerimizden düştük, kafalarımız ve vücutlarımız asfalt yola çarptı. Kask giymenin hayatımızı kurtardığına dair şüphe yok, üstelik bu ilk sefer de değil. Takımın geri kalanı etrafımıza toplanırken, ikimiz de yolun üstünde boylu boyunca yattık. Belimi kırmadığımı veya felç olmadığımı umarak hiç kıpırdamadan durdum. Yavaşça kol ve bacaklarımı hareket ettirdim ve hareket ettiklerini görünce rahatladım. Şükürler olsun ki Felix de iyiydi.
Elbette bu, bisiklet sürerken geçirdiğim ilk ciddi kaza değil. 2016’da da elmacık kemiğimi çatlattığım ve birçok bağ dokumu parçaladığım kötü bir bisiklet kazası geçirdim. Korkunç kazaları hiçbir şey olmadan atlatıp kurtulabilenlerimiz çok şanslı. Pek çok insan kurtulamıyor. Fakat mücadelelere katılmayı ve maceralara atılmayı bırakmayacağım; hayatımı hep böyle yaşadım, bu şekilde yaşamaya devam edeceğim.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz