Hepimiz aynı şekilde düşünseydik dünyanın neye benzeyeceğini hayal edin... Bu, yaratıcılık ve yeniliğin olmadığı bir dünya olurdu. Tartışmaların veya ilerlemelerin olmadığı bu dünyada, yeni bakış açıları veya iş birliklerine de ihtiyaç olmazdı. Bu tablo bana oldukça sıkıcı geliyor. Ne yazık ki dünyadaki eğitim sistemleri tek düze zihinler için tasarlanmış. Made By Dyslexia’nın “Kare Vidalar” filmi, bu sorunu oldukça etkili bir şekilde vurguluyor. Ben bir kare vidayım ve bundan gurur duyuyorum. Disleksik arkadaşlarım da kare vida. Fakat eğitim sistemi yuvarlak deliklerle dolu. Kare vidalar yuvarlak deliklere tam oturmuyor. Oysa biz tek tip değiliz ve eğitim sistemine tam oturamıyoruz. Bunun sonucu olarak da okulda genellikle başarısız olduğumuz söyleniyor. Buna karşın geçtiğimiz yıl Made By Dyslexia ile DyslexAI filmimizde gösterdiğimiz gibi bizim dünyayı değiştirebilecek bir düşünme şeklimiz var. Zamanımızın büyük sorunlarını çözmek için hayalcilere, problem çözücülere ve girişimcilere ihtiyacımız var. Bu nedenle okullarda onların yolunu açacak yerler olmalı.
Çocukların eğitilme ve hayata hazırlanma şeklini öğrencilerin ve şu anda dünyanın ihtiyaç duyduğu şeylerle yeniden tasarlamamız ve şekillendirmemiz gerekiyor. Şu anda çocukları artık var olmayan bir dünyaya hazırlamak için yıllar harcıyoruz. Örneğin yapay zekayı ele alalım… Çoğu okul bunu öğretmiyor, fakat okulların amacı sizi geleceğe hazırlamak değil mi? Yapay zeka bu konuda çok önemli.
KEŞFETME İMKANI YOK
Okul, çocuklara sadece bilmeleri gereken şeylerin söylendiği bir yer değil, bildikleri şeyleri kendilerinin keşfetme imkanının verildiği bir yer olmalı. Ben ve vakit geçirdiğim pek çok diğer disleksik için durum böyle olsaydı, okul bizim için çok daha mutlu bir yer olurdu. Eğer merakımı sınıfa getirmem istenseydi, okuldan ayrılmayı hiç istemeyebilirdim. Hiçbir zaman fikir veya soru sıkıntısı çekmedim; bunlar sadece önümdeki karatahtada yazan şeyler hakkında değildi. Bunun yerine, aklım Vietnam Savaşı’nda ve çevremde gördüğüm sorunları çözmek için yeni fikirler yaratmaktaydı. İyi olan şu ki bu değişikliği destekleyen pek çok organizasyon bulunuyor ve bu misyona katılan bir dizi büyük lider var. Made By Dyslexia, New York’ta sınıflardaki disleksikleri tespit edip desteklemeleri için 100 bin öğretmeni ve Abu Dhabi’den Avustralya’ya dünya çapında bir dizi başka okulu ücretsiz öğretmen eğitimiyle eğitti bile. Big Change, çocuklarım Holly ve Sam’in gençlerin sadece sınavlarda değil hayatlarının tüm alanlarında başarılı olmasını amaçlayan projeleri desteklemek için kurduğu bir yardım kuruluşu. Big Change, eğitimi baştan tasarlamak için Big Education Conversation aracılığıyla binlerce genç, öğretmen, ebeveyn ve topluluğun bir araya gelmesini sağladı. İngiltere’de 2 binden fazla konuşma gerçekleştirildi ve küresel olarak 35 ülkede açık kaynaklı araçlar ve kaynaklarla 7 dilde inisiyatif alıyor. Yakın zamanda Unite BVI ve Made By Dyslexia’nın düzenlediği bir etkinlikte BVI’ın (Britanya Virgin Adaları) eğitim bakanıyla vakit geçirmekten onur duydum. Saygıdeğer Sharie de Castro, eğitimi yeniden tasarlamak ve okulların çocuklara neyi yapamayacaklarını değil, neyi yapabileceklerini gösterecek yerler olmasını sağlamak konusundaki tutkusunu belirtti. BVI’nın disleksik zihinlere güç vermek için bölgedeki okul ve iş yerlerini eğitmek üzere Made By Dyslexia’nın ücretsiz kaynaklarını kullanarak liderlik etmeye söz vermesinden gurur duyuyorum.
VENEZUELALILAR ŞEFFAFLIĞI HAK EDİYOR
Temmuz Pazar günü, milyonlarca Venezuelalı pek çoklarının istediği değişikliği getirme konusunda umutları artıran bir başkanlık seçimi için akın akın oy vermeye gitti. Baskıyla geçen yılların ardından, Venezuela’daki muhalefet kendini Nicolas Maduro’nun otoriter yönetimini sonlandırmaya adayan çetin bir ittifak oluşturdu. Muhalefetin cesur lideri Maria Corina Machado’nun seçime katılması engellendikten sonra başkan adayı seçilen Edmundo Gonzalez, Birleşik Sosyalist Parti’yi yenme ve 2013’te göreve geldiğinden beri milletini kaosa sürükleyen Maduro’yu koltuğundan etme yolunda ilerliyordu. Seçim öncesi anketler Gonzalez’in toplam oyların yüzde 65 kadarını aldığını belirtiyordu. Bu rakam, bu büyük Latin Amerika ulusundaki yaygın duyguyu yansıtan bir çoğunluk. Fırlayan enflasyon, çöken kamu hizmetleri ve gıdadan elektriğe neredeyse her şeyde yaşanan kıtlıkla mücadele eden Venezuelalılar, Maduro’nun rejiminden, yarattığı yozlaşmadan, özgürlük, demokrasi ve ekonomik fırsatlar isteyen muhalif sesleri sürekli bastırmasından bıktı. Fakat kaybederse ortalığın “kan gölüne” döneceği uyarısında bulunan Maduro’nun başka planları vardı. Pazar gecesi, sandıklar kapandıktan sonra Venezuela seçim kurumu Maduro’nun toplam oyların yüzde 51’ini aldığını iddia ederek kazananın Maduro olduğunu ilan etti. Bu, o kadar mantıksız bir yüzde ki resmen seçim sahtekarlığı yapıldığını gösteriyor. Beni üzen şey ise başka ülkelerdeki adil ve şeffaf seçimleri kötüleme konusunda hiç zaman kaybetmeyenlerin, söz konusu Maduro gibi gerçek sahtekarlara geldiğinde oyalanma yoluna gitmesi. Tabii ki Maduro’nun müttefiklerinden oluşan olağan kadro (Rusya, İran, Çin ve Küba) hemen kendisini tebrik etmeye koştu. Fakat neyse ki Venezuela’nın Latin Amerikalı pek çok komşusu, ABD, AB ve diğer pek çok lider gibi sonuçlardan şüphe duydu. Uluslararası topluluk baskıyı devam ettirmeli ve bu hileli sonuçları kabul etmemeli. Venezuela Hükümeti, tüm sandıklardaki resmi oy kayıtlarını mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde açıklamalı. Venezuelalılar, Maduro’nun iktidarı ele geçirmesini protesto etmek ve öfkelerini göstermek için Caracas’ta ve başka yerlerde sokağa çıktı bile. Muhtemelen önümüzdeki günlerde sayıları da artacak. Maduro, yolun sonuna geldiğini bilmeli. İnsanların güvenini kaybetti. Artık bunu kabul etme zamanı. Venezuelalılar daha iyisini hak ediyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?