Hedef dünya markası olmak

Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurulları Başkanı Enver Yücel’le yurtdışı açılımını nasıl gerçekleştirdiğini ve bu alanda nasıl başarı elde ettiğini konuştuk.

27.10.2014 21:37:280
Paylaş Tweet Paylaş
Hedef dünya markası olmak
Enver Yücel, eğitimle özdeşleşmiş bir isim. Uğur Dershaneleri’yle başlayan eğitim serüveni, şu an Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Üniversitesi’yle devam ediyor. Yücel’in kısa sürede eğitim sektöründe Türkiye’de yakaladığı ivme oldukça çarpıcı... Ancak onu, “Nasıl Başardım” sayfalarına taşımamızın nedeni bu değil.

Yücel, eğitimde dünya markası yaratmak vizyonuyla hareket edip bugün Washington, Silikon Vadisi, Berlin, Bakü, Toronto ve Hong Kong’da bulunan üniversite kampüsleri, dershane ve dil okullarıyla dikkat çekiyor.

Tüm bu yayılma hareketi ise Yücel’in deyimiyle “Öğrencileri, sadece Türkiye’deki kampüse hapsetmemek” uğruna yapılmış durumda... Yücel eğitim sektöründe yurtdışı kampüs modelini hayata geçiren ilk örneklerden de biri...

Eğitim sektörünün fikir önderlerinden biri olarak da görülen Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurulları Başkanı Enver Yücel’le yurtdışı açılımını nasıl gerçekleştirdiğini ve bu alanda nasıl başarı elde ettiğini konuştuk:

ÖNCÜ KUVVET
Ben riski seviyorum. Ancak akıllı, mantıklı ve kontrollü risk almayı da tercih ederim. Bu nedenle Amerika pazarına ilk girmeye karar verdiğimde dershaneciliğin riski daha az olduğu için bu alanda başlamayı tercih ettim. Zaten Türkiye içinde de benzer bir model izledim. İlk önce dershaneyi açtım, sonra kolejler geldi daha sonra da üniversite...

Yurtdışı serüvenimize de ilk ABD ile başladık. Washington DC’de ülkenin en iyi dershanelerinden biri olan Kaplan’ı gezdim. Bu alanda Amerika’dan bile çok daha iyi konumda olduğumuzu gördüm. İlk olarak Kaplan’daki müdürü transfer ederek işe başladım. Rekabet edeceğim alanla ilgili iyi bir bilgi birikimim olması için bu gerekliydi. 9 yıl önce dershanemizi sıfırdan ABD’de bu şekilde kurduk.

BAŞARI NE ZAMAN GELDİ
2 yıl gibi bir sürede dershane kendini döndürmeye başladı. Sonra Amerika’da dil okullarının çok önemli olduğunu fark ettim. Fulbright sertifikası bu alanda önemli bir isimdi. Bu bir senatörün adıdır. Fulbright’ın eşiyle tanıştım ve isim hakkını satın almak istediğimi söyledim. 2 yıl konuştuk. Sonuçta onların isim hakkını aldım ve Washington DC’de Fulbright Collage’ı açtım.

Amerika’da kurallar belli. Bu kuralları anladığınız zaman da hayatınız kolaylaşıyor. Şu anda Amerika’da çok başarılı ve güçlüyüz. Mayıs ayında da Beyaz Saray’a komşu olarak yeni yaptığımız kampüsün açılışını yapacağız.

BİZDE NEDEN OLMASIN?
1998 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’ni kurduk. Bu tarihten sonra üniversiteye daha fazla yoğunlaştım. Dünyada bana göre üniversite modeli denince akla ilk Amerikan üniversiteleri geliyor. ABD üniversitelerini her yıl 1 ay gezerim. Burada bulunan 4 bine yakın üniversite içinden en iyilerini gezmişimdir. Bugün bu sayede Harvard, Stanford gibi önemli üniversitelerle Bahçeşehir Üniversitesi’nin çok iyi ilişkileri var.

Türkiye’de üniversiteyi açtıktan sonra yüksek öğretim modeli ne olmalı diye kafa yormaya başladım. Dünyada 4’üncü nesil üniversite kavramını geliştirmeye karar verdim. Bu modelde öğrenciler, üniversite kampüslerinde hapis kalmıyor, dünyayı dolaşıyor.

Üniversite modellerini daha da iyi anlayabilmek için NYU eğitim fakültesinin yönetim kuruluna girdim. New York Üniversitesi’nin dünyanın çeşitli yerlerinde merkezleri, birimleri, kampüsleri mevcut. Bizim neden olmasın diye düşündük.

BERLİN’DE OKUYABİLİYORLAR
Washington’dan sonra Berlin’de Bahçeşehir Üniversitesi’nin bir kampüsünü açtık. Burada hem Alman öğrenciler hem de Türkiye’den gelen bizim öğrencilerimiz ders alabiliyor. Berlin’i ise AB içindeki önemi nedeniyle seçtik. Ayrıca Berlin’de Türk nüfusu oldukça fazla.

Şu anda Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri belirli branşlarda gerekirse bir dönemlerini Berlin’de okuyabiliyor. Burada Berlin’e özgü dersler de görebiliyorlar. Geçen yıl Silikon Vadisi’nde de bir merkez açtık. Malum burası teknoloji ve inovasyonun merkezi. Buraya da öğrencilerimizi göndermeye başladık.

Silikon Vadi’sinde dünyanın en güçlü teknoloji üniversitelerinden biri olarak Stanford Üniversitesi’nin de kampüsü var. Onlarla da anlaşma yaptık. Bizim merkezimizde öğrencilerimiz Stanford’ın hocalarından ders alabiliyor. Oradaki start-up’larla da çalışabiliyorlar. Teknoloji şirketlerini ziyaret edip, kurs görebiliyorlar. Yani öğrenciler akademik olarak aldıkları derslerin pratiğini burada yaşayabiliyor. Geçen yıl 24 öğrencimiz 3 ay orada kaldı.

DAHA DA BÜYÜMEK İSTİYORUZ
Bizim üniversitemizin dili İngilizce. Öğrencilerimize yabancı dil eğitimini Washington’daki dil okulunda alma imkanı da sunduk. Tercihi onlara bıraktık. Bu modelde dünya çapında açtığımız dil okulu, üniversite ve dershanelerimizle önemli bir sinerji oluşturduğumuzu söyleyebilirim.

Yeni dönemde uluslararası finansın merkezi olarak görülen Asya ve Uzakdoğu’nun önemli bir bölge olacağını öngörüyoruz. Bana göre Türkiye’nin yönü orta vadede Asya ve Çin olmalı. Bu nedenle Hong Kong’da da bir merkez açtık. Bu yaz önemli sayıda uluslararası ticaret ve finans okuyan öğrencimiz Hong-Kong’a gitme şansı elde edecek.

Bakü’de de yine böyle bir merkezi hizmete sunduk, aynı şekilde Toronto’ya da bir merkez açtık. Dünyanın çeşitli yerlerinde kimi küçük kimi büyük ölçekli kampüslerimiz oldu. Bunların hepsini de 2-3 yıl içinde gerçekleştirdik. Daha da büyüyeceğimizi düşünüyorum.

ULUSLARARASI ÜNİVERSİTE
Mart sonu itibarıyla da Roma’da bir kampüs açacağız. Roma dendiğinde akla sanat, sinema, tasarım, yemek geliyor. Bunlarla ilgili de öğrencilerimize fırsatlar sunacağız.
Biz öğrencimizi Türkiye’deki kampüsümüzde tutmak istemiyoruz. Onların dünyayı gezmesi bizim için önemli. Artık uluslararası bir üniversite olduk.

78 ülkeden 1.200’e yakın yabancı öğrencimiz var. Vakıf üniversiteleri içinde en fazla yabancı öğrenci bizde var diyebilirim. Bu öğrenciler de dilerlerse Türkiye’de dilerlerse yurtdışındaki merkezlerimizde okuyabiliyor.

Aslında bugün 4’üncü nesil üniversite kavramı, bilgi ve network ağının sağlanmış ve yönetiliyor olmasıyla ilgili. Onun için hep Türkiye’ye diyorum artık kampüsten çıkalım. Kampüsleri başka amaçlarla kullanalım.

ÜLKE ÜLKE DOLAŞTIM
Daha önce böyle bir sistem Türkiye’de yoktu. Dünyada da kısmen Amerikan üniversiteleri uyguluyordu. Eğitim artık çok önemli ve büyük bir sektör. Biz bunun bilincindeyiz. On yıldır bir ihracatçı gibi, bir ürün pazarlıyormuş gibi elimize çantayı aldık ülke ülke dolaşıyoruz. Bütün fuarları geziyoruz.

1.200’e yakın öğrencinin ekonomik getirisini bir düşünün. Bir öğrencinin ülkemize bıraktığı döviz, yıllık yaklaşık 40 bin dolar. Demek ki Türkiye’ye biz sadece bir yılda 48 milyon dolar katkı sağlamış durumdayız. Buna da eğitim ihracatı diyebiliriz. Yabancı öğrenci oranımız yüzde 8, önümüzdeki dönemde bunu yüzde 15’e çıkarmak istiyoruz.

EN BÜYÜK SERMAYE NETWORK
Beni başarılı kılan etkenleri şeffaflık, dürüstlük, işini çok sevme, iyi yapma ve paylaşım olarak özetleyebilirim. Zaten bunlar bir araya geldiği zaman başarı da kendiliğinden geliyor. İstemek, daha doğrusu bir istek doğrultusunda gerekli kanallarla iletişim halinde olmak çok önemli. Bu devrin en büyük sermayesi iletişim ve network... Eğer bunlara sahipseniz halledemeyeceğiniz bir şey yok demektir.

GELECEK VE BAHÇEŞEHİR GRUP
Bahçeşehir Üniversitesi’ni ilk kurduğumuzda 2023 vizyonumuzu ortaya koyduk. “Üniversitemizi 2023 yılına kadar dünyanın en iyi ilk 500 üniversitesi arasına sokacağız” dedik. Son 14 yılda da bu yolda emin adımlarla ilerledik. Bir üniversitenin 50 yılda geleceği noktaya ulaştık. 15 bin öğrencimiz, 900 akademisyenimiz, 4 fakültemiz var.

Uluslararası boyutlarda bir okul olduk. Önümüzdeki 5 yıl içinde de kampüs sayımızı 20’ye çıkarma hedefimiz var. Orta vadede dünyanın yönü Afrika olacaktır. Biz 2013’ü Afrika yılı ilan ettik. Fas ve Tunus’ta girişimlerimiz başladı. Libya’da da yine çalışmalarımız yeni dönemde başlayacak. Önümüzdeki döneme yönelik en büyük hedefim ise eğitimde Türkiye’den bir dünya markası çıkarmak.

YAŞADIĞIM EN BÜYÜK ZORLUK
Kariyer hayatımda yaşadığım en büyük zorluk iletişimdi. Ben İngilizce bilmiyorum. Yabancı dil, diyalog kurmak çok önemli sonuçta. Bu nedenle yeni kültürlere adapte olmakta zorlandım diyebilirim. Başlangıçta yemeklere bile alışamadım. Şu an 12 ayın 3 ayını yurtdışında geçiriyorum, bunların hepsi geride kaldı. Herhangi bir dünya vatandaşıyla rahatlıkla oturup konuşabiliyorum. Şakalarını anlayabiliyor, onlarla iletişim kurabiliyorum. Bu sayede de network oluşturuyorum.

HAYAL ETMEMİŞTİM  
Bugünlere geleceğimi açıkçası hayal etmemiştim. Ben Giresun’un köyünde doğmuş, ilkokulu ve ortaokulu orada okumuş birisiyim. Bu sektöre de tesadüf eseri girdim. Çok başarılı bir öğrenci de değildim. Ancak yaptığım işi başarmaktan başka da çarem yoktu. Bir de kendime güvenim her zaman vardı. Küçükken de hep sınıf başkanı ben olurdum, istediğimi almasını bilirdim. Şimdiki işimde de artık her şeyi daha net görebiliyorum. Bundan sonra dünya bizden bir öngörü bekliyor, biz değil...

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz