2010'da riskler fiyatlanacak

Yapı Kredi Yatırım, 2009'u değerlendirerek 2010 yılı beklentilerine yer veren bir rapor hazırladı.

17.07.2015 20:48:230
Paylaş Tweet Paylaş
2010'da riskler fiyatlanacak
2010’da riskler fiyatlanacak
Yapı Kredi Yatırım, 2009’u değerlendirerek 2010 yılı beklentilerine yer veren bir rapor hazırladı. Raporda başlıklar halinde şu konulara değinildi:

PARLAK BİR YIL 2009’un başlarında biz, piyasalar açısından iyimser bir görüş benimsemiştik Fakat genel beklenti kötü bir yıl olacağı şeklindeydi. 2009 yılı boyunca depresyon, çöküş ve deflasyon gibi uç senaryolardan bahsediliyordu. Fakat büyük ölçüde makro veriler, kötüleşme hızında bir yavaşlamaya işaret etti ve pi-yasaların genelde geleceği iskonto eden mekanizmalar olması dolayısıyla 2009, ekonomi açısından zor, piyasalar açısından parlak bir yıl oldu.

NORMALLEŞME SÜRECEK
Ekonomi ve piyasalardaki normalleşme sürecinin, 2010’da da devam etmesini bekliyoruz. “Riskli varlıklar” diye tabir edilen emtia ve hisse senedi piyasaları ile doların değeri arasındaki ters korelasyonun etkisini son zamanlarda kaybediyor olması, bizce dikkat çekici olmaya devam ediyor. 2010’un, ülkelerin ekonomik performanslarındaki ve aktif sınıfları arasındaki ayrışmanın artacağı bir yıl olabileceğini düşünüyoruz.

RİSKLER DE VAR
2010’un ekonomi açısından daha iyi, fakat bazı piyasalar açısından daha zor olması ihtimali var. Büyümede görülen toparlanma, baz etkisinin de yardımıyla 2010’da çok daha güçlü olarak ortaya çıkacak. Fakat fiyatların ciddi oranda yükselmiş olması ve çoğu zaman geleceği satın alan piyasaların, bu sefer 2011 ve sonrasına ilişkin olası sorunları fiyatlamaya başlayabilecek olması nedeniyle 2010 yılı piyasalar açısından 2009’a göre daha zor geçebilir.

DÜZELTME İLK ÇEYREKTE
Piyasalarda küresel reflasyon çabaları, beraberinde risk iştahının tekrar artması şeklinde çizdiğimiz konjonktürde, henüz ciddi bir değişiklik yok. Fakat risklerin arttığı bir gerçek ve özellikle 2010’un ilk çeyrek sonlarına doğru piyasalarda daha ciddi düzeltmeler görebiliriz.

2010’da İMKB’yi geçebilir
2005 yılında faaliyetlerine başlayan VOB, aradan geçen dört yılda hızlı bir gelişim gösterdi. 2009 yılında günlük işlem hacmi İMKB’nin yüzde 75-80’ine ulaştı. VOB’un yeni ürünlerle birlikte 2010’da, İMKB’nin günlük ortalama işlem hacmini yakalaması, hatta geçmesi bekleniyor. 2009 sonu itibarıyla 300 milyar lirayı yakalayan VOB’un toplam işlem hacminin, 2010’da vergi stopajlarının sağlanması durumunda çok daha büyük hacimlere ulaşacağı ifade ediliyor. 2009 yılında bu piyasa açısından en önemli konu, hisse kontratlardı. Hatta bu konuda İMKB ile arasında ciddi çekişmeler olan VOB’un, İMKB tarafından satın alınacağı yönünde söylentiler bile çıkmıştı. Bu konuya son noktayı koyan SPK, hisse kontratları şimdilik çıkarmama kararı aldı. 2010’da bu ürün yeniden piyasaların gündemine gelebilir.

Hisse bazında performans öne çıkacak
İMKB, endeks performansı açısından kimsenin tahmin etmediği ölçüde başarılı bir yılı geride bıraktı. Endeks, tarihin en büyük krizlerinden biri yaşanırken yüzde 50’nin üzerindeki performansıyla en büyük yıllık getirisini elde etti. Maalesef bu endeks performansı, yeni halka arzları beraberinde getiremedi. Sadece borsa, Ran Lojistik halka arzına şahit oldu. İMKB’deki toplam şirket sayısı 317’ye çıktı. Yıllık işlem hacmi 300 milyar dolara yaklaştı. 2010 yılının, 2009’a göre volatil ve yatay bir piyasa şeklinde geçmesi bekleniyor. Bu süreçte endeks hareketlerinden çok, hisse bazında performanslar öne çıkacak Yatırımcıların, bu süreçte risklerini dağıtma anlamında içinde hisseyi de barından sepet hazırlaması gerekiyor. 2010’da halka arzlarda ise hareketlilik bekleniyor.~
İndirim sürecinin sonuna gelindi
Faiz indirim süreci, yatırımcıları alıştıkları getirilerden uzaklaştırdı. Risksiz olması ve sabit getiri imkanı sağlaması bakımından muhafazakar yatırımcıların öncelikli olarak tercih ettiği mevduat ve tahvil/bonoda bu çok net olarak yaşandı. Merkez bankalarının başlattıkları faiz indirimlerine, Türkiye’de de Kasım 2008’de başlandı ve Merkez Bankası, 13 aydır kesintisiz sürdürdüğü indirimlerle gecelik faizleri yüzde 16,75’ten yüzde 6,50’ye düşürdü. MB, aralık ayında yaptığı toplantıda ise faizde bir değişikliğe gitmeyerek indirimlerin sonuna gelindiğinin işaretini verdi. Bu süreçte bankaların TL mevduata uyguladıkları faiz oranları da yılın başındaki 13-14 seviyelerinden yüzde 7’lere kadar geriledi. Aynı şekilde tahvil/bonoda gösterge bileşik faiz, yüzde 16,4’lerden yüzde 8’lere düştükten sonra şimdilerde yüzde 9,5 seviyelerinde. Talepteki canlanma ve enflasyonun da artış göstermesiyle 2010’da, Merkez Bankaları yeniden parasal sıkılaşmaya gidebilir. Bu paralelde bazı analistler ilk çeyrekte, bazı analistler ise yılın ikinci yarısında MB’nin de faiz artırımlarına başlamasını bekliyor. Bu beklenti bile faizlerde yukarı yönlü bir baskı oluşturmaya yetiyor. Yüksek bütçe açıkları, yüklü itfalar, yüzde 100’e yakın borç çevrim oranı, enflasyon artışı ve faiz artırımları birlikte değerlendirildiğinde, 2010 yılında tahvil-bono piyasası üzerinde baskının artması ve yıl boyunca piyasa faizlerinin kademeli artış göstermesi bekleniyor. Bu ortamda, özellikle sabit kuponlu ve iskontolu tahvillerin olumsuz performans göstereceğini kaydeden analistler, TL bonolarda pozisyon taşımak isteyenlere, kısa vadeli iskontolu tahvillerle değişken kuponlu ve TÜFE’ye endeksli tahvilleri öneriyor.

Riskler fiyatlanmaya başlayacak
2009’un ilk dönemleri Eurobond piyasası açısından oldukça sıkıntılı geçti. Ancak merkez bankalarının faiz indirim kararlarının devamı ve piyasalara fazla likidite verilmesiyle birlikte finans sektörü sağlam Türk Eurobond’ları bundan nasibini aldı. Türk Eurobond’larında hızlı yükselişler oldu. Eurobond piyasasında, önümüzdeki dönemde risk algılamaları ve emtia fiyatlarına bağlı seyrin sürmesi bekleniyor. FED’in faiz artırımlarına bağlı olarak uzun vadeli Eurobond’ların cazip bir getiri sunmayacağı yorumları yapılıyor. Birikimlerinde mutlaka Eurobond’lara yer vermek isteyen yatırımcılara ise şu aşamada kısa vadeli ve Euro cinsi Eurobond’lar tavsiye ediliyor.

2010’da yeni zirve olabilir
Aralık başında 1.200 dolar seviyesini test ederek tarihi zirve hareketini gerçekleştiren ons altın, bu noktadan sonra gelen kâr satışlarıyla 1.100 dolar seviyelerine kadar gevşedi. Yaklaşık yüzde 11 düzeltme yaşayan altının, 2010 yılında da yüksek seyrini devam ettirmesi bekleniyor. Altın için 2010 yılında,1.350 ve sonrasında 1.500 dolar seviyelerini hedef olarak gösteren analistler var.

Altına aşağı yönlü baskı yapacak unsur ise global merkez bankalarının, özellikle de FED’in faiz artırım politikası olacak. Olası hızlı faiz artırımları, altının 1.000 doların altına gerilemesine neden olabilir. Ancak şu aşamada faiz artırımlarının daha yavaş olacağı yönünde bir kanaat var.

IMF izlenecek
Türkiye de döviz piyasasındaki 2010 beklentilerinde öncelikle vurgulanan konu, olası IMF anlaşması. Anlaşmanın imzalanması halinde döviz fiyatlarında hızlı düşüşler görülebilir. Mevcut konjonktürde piyasanın 2010 dolar kuru tahminleri 1,43-1,63 TL aralığında seyrediyor. Uluslararası döviz piyasasındaki beklentilere bakıldığında ise 2009 sonuna doğru Euro ve Japon Yeni karşısında değer kazanmaya başlayan dolarda, rallinin 2010 yılında da devam etmesi bekleniyor. Yapılan anketlerde yılın ilk yarısında Euro/dolar paritesinde, 1,42 seviyeleri hedef olarak gösterilirken 2010 sonu için MO seviyeleri işaret ediliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz