Finansbank’ın
adı son dönemde ana hissedarı Yunanlı NBG’in hisse satışıyla gündemde.
Ancak bankanın genel müdürü TEMEL GÜZELOĞLU, daha çok bankanın
geleceğine odaklanmış durumda. “10 yılda Türkiye’deki en büyük 3 özel
bankadan biri olacağız” diyen yönetici, “Benim peşimde olduğum, gerçek
bankacılık aktiviteleri anlamında Türkiye’deki en büyüklerden olmak”
diye konuşuyor. “İlk 3 özel banka arasına girme” hedefine ise KOBİ ve
bireysel tarafta etkin olarak ulaşacaklarını anlatıyor. Haziran sonunda
Yunanistan’ın en büyük bankası National Bank of Greece’in (NBG) CEO’su
Apostolos Tamvakasis, banka sermayelerini güçlendirmek için
Finansbank’ta azınlık hisselerini satacaklarını açıkladı. 1,5 yıldır
süren bu satış söyleminde son açıklamayla tüm gözler yeniden
Finansbank’a döndü. Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu, satışla
ilgili “Açık söyleyeyim, nasıl olacağı çok belli değil...” diyor.
Güzeloğlu, konuya şöyle açıklık getirmeye çalışıyor: “Başlangıçta hiçbir
zaman ‘Hisselerin yüzde 25’ini başka bir bankaya satacağız’, denmedi.
Satış küçük bloklar halinde olabilir diye konuşuluyordu. O ilk
konuşmalardan bu yana bende nasıl bir satış olacağına dair yeni bir
bilgi yok. Bu hissedarın kararı. Bize gelen ‘Bankanın yüzde 25’ini bir
şekilde satmak istiyoruz’ söyleminin ötesinde en ufak bir şey duymuş
değiliz.” Ancak Güzeloğlu, Yunanistan’daki krizin kendi ayakları
üzerinde duran Finansbank’ı kesinlikle etkilemediğinin de altını
çiziyor. “Ana hissedarımız Yunanistan’ın en büyük bankası ama ana
hissedarımızla bizim bir finansal ilişkimiz yok. Şu an Finansbank’ın
zaten sermaye ihtiyacı bulunmuyor. Türkiye’nin en yüksek sermaye
yeterlilik rasyosu olan bankasıyız. Fonlama ihtiyacımız yok ve biz de
Yunanistan’a herhangi bir şekilde kâr transfer etmiyoruz” diyor. Nisan
2010’da bankanın başına geçen Güzeloğlu, satıştan ziyade agresif
oldukları perakende alanına ve gelecek hedeflerine odaklanmayı tercih
ediyor. Güzeloğlu, Finansbank’ı 2022’ye kadar Türkiye’nin en büyük 3
özel bankasından biri haline getirmeyi planlıyor. “Ben bilanço
büyüklüğünden çok, en çok aktif müşterisi olan ilk 3 bankadan biri ya da
konut kredileri, KOBİ kredileri ya da kredi kartlarında en büyük üç
bankadan biri olmaktan bahsediyorum. Benim peşimde olduğum ve
arkadaşlarımı yönlendirdiğim hedef, gerçek bankacılık aktiviteleri
anlamında Türkiye’deki en büyüklerden biri olmak... Bu noktaya da çok
uzak değiliz. Sektörde hedeflediğimiz ilk üç banka sırasına KOBİ ve
bireysel tarafta etkin olarak geçeceğiz.” Finansbank Genel Müdürü Temel
Güzeloğlu, bankanın perakende odaklı büyüme modelini, gelecek
hedeflerini ve Yunanlı ana hissedarın planlarını Capital’e şöyle
anlattı:
Capital: Finansbank’ın performansı nasıl gelişiyor? Son birkaç yılda banka nasıl büyüdü?
- Son 1-2 yıldır Türkiye’de bankacılık sektörü, dünyadaki gibi zor. Çok fazla oynaklık var.~
Bunu da hiçbirimiz sevmiyoruz. Çünkü önünüzü göremediğiniz zaman
müşterilerinize uzun vadeli destek olmakta güçlük çekiyorsunuz veya uzun
vadeli kaynakların fiyatını belirlemede emin olamıyorsunuz. Bu da genel
olarak bankaları daha dar kâr marjlarına doğru götürüyor. Dolayısıyla
kârlılıkta, özellikle 2011’de faiz gelirlerinde ciddi sıkıntı
yaşandığını söyleyebilirim. 2012 yılı net faiz geliri rasyosu anlamında
daha iyi geçiyor. Biz bu tabloyu öngördüğümüz için 2011 ve 2012’de diğer
alanlara yoğunlaştık. “Bankanın servisleri çeşitlendirelim ve böylece
servisler karşılığında gelir kazanalım” şeklinde bir plan yaptık.
Bankanın servis ücretleri ve komisyonlarından elde ettiği gelir
geçtiğimiz 1,5 yılda ciddi şekilde arttı. Örneğin sigorta işinde bugüne
kadar hiç olmadığımız kadar aktif olduk ve sigorta gelirimiz 3 katına
çıktı. Müşterilerimize katma değerli servisler sunduk. Bankacılıkta son 2
yılın gerçeği, artık paradan para kazanılmıyor, servisten para
kazanılmaya başlandı. Biz de bunu iyi uyguladığımızı düşünüyoruz. Bu,
aynı zamanda müşterilerimizin ihtiyaçlarını ve davranışlarını anlama
konusunda çok öğretici bir süreç. Ayrıca biz tüm bu süreçte
maliyetlerimizi indirmeye, verimliliği artırmaya çalıştık. Tüm süreçleri
elden geçirerek gereksiz adımların hepsini elimine ettik. Gereksiz alım
yaptığımız konularda geri durduk. Bu 2 yıl bize bankacılığın aslında
bir servis iş kolu olduğunu çok iyi öğretti. Servis iş kollarının iki
tane önemli parametresi var: Düzgün hizmet vermek ve böylece iyi para
kazanmak, verdiğin hizmeti mümkün olan en ucuza sağlamak. Biz bu iki
konuda da ciddi adımlar attık.
Capital: İlk 6 ayda rakamlarda nasıl bir büyüme yakaladınız? 2012 için büyüme hedefiniz ne?
- 2012 yılı ilk 6 ay rakamlarımızı paylaşamıyorum. Ama biz bu yıl piyasa
kadar büyümeyi hedefliyoruz. İlk 6 ayımız pazara paralel gidiyor.
Sektör kredilerde yüzde 14-15, mevduatlarda yüzde 8 büyür diye tahmin
ediyoruz. Biz de açıkçası bu planlanan çerçevede büyüyoruz. Türkiye’nin
en perakende bankasıyız. Perakende bizim doğal alanımız. Perakende
kısmında pazar kazanımlarımız var. Kredilerde ufak yüzdelerle büyümeler
görüyoruz. Ama bu yıl için “Tüketici kredilerinde pazar payımızı ikiye
katlayacağız ya da konut kredilerinde çağ atlayacağız” gibi iddialı
planlarımız yok. Ancak önümüzdeki yıllarda bizden her şeyi bekleyin.
Kârlılık anlamında bakarsak da. Biz her zaman kârlı bir banka olduk ve
olmaya da devam edeceğiz. İkinci çeyrek sonuçlarını açıklamaya az kaldı,
bu konuda yorum yapamayacağım. Tabii sektörde bankaları incelerken ana
kârlılık rakamlarına bakmak lazım. İştirak satışı, aktif kredilerin
satışı gibi bir kerelik kârları arındırarak baktığınızda Finansbank’ın
her çeyrek bazında en kârlı bankalardan biri olduğunu görürsünüz. Bu yıl
için de benzer bir tablo olacak. Ben şube sayısını şişirmeye
inanmıyorum. Bizim şube başına hacimlerimiz diğer bankaların üzerinde
seyrediyor. Akıllıca, bir şube açma politikası izleyeceğiz. Bu yıl için
ilk başta 20 şube planlamıştık, bir miktar daha yukarı çıkabiliriz.
Capital: Özel bankalar arasında kaçıncı sıraya çıkmayı hedefliyorsunuz? 5 yıl sonrası için planlarınız neler?
- 5 yıl sonrası erken. Ama biz 10 yılın sonunda Türkiye’deki en büyük 3
özel bankadan biri olacağız. Bu, banka içinde kendimize koyduğumuz bir
hedef. Bu konuda arkadaşlarımı yönlendiriyorum. Fakat 10 yıl içinde
bankacılıktaki büyüklük kavramı da değişebilir.~
Ben bilanço büyüklüğünden çok, en çok aktif müşterisi olan ilk 3
bankadan biri ya da konut kredileri, KOBİ kredileri ya da kredi
kartlarında en büyük üç bankadan biri olmaktan bahsediyorum. Bilanço
büyüklüğü kolay manipüle edilebilir. Benim peşimde olduğum ve
arkadaşlarımı yönlendirdiğim hedef, gerçek bankacılık aktiviteleri
anlamında Türkiye’deki en büyüklerden biri olmak. Bu noktaya da çok uzak
değiliz. Konut kredilerinde zaman zaman ilk üçe giriyoruz, bazen
dördüncü oluyoruz. Kredi kartlarında zaten dördüncü banka konumundayız.
Açıkçası ilk üçe girmek için sadece biraz daha reklam ve promosyon
yapmamız gerekiyor. KOBİ kredilerinde de doğru adım atıyoruz. İnternet
bankacılığını da bu amaçla başlattık. Biz her şeyden önce aktif müşteri
sayısına ve getirdiği işlere önem veriyoruz.
Capital: Hangi alanlarda daha agresifsiniz?
- Biz perakende bir bankayız. Bunu rahatlıkla söyleyebilecek tek banka
genel müdürüyüm. Çünkü biz kredilerimizin yüzde 60’ını bireylere, yüzde
18’ini de KOBİ’lere veriyoruz. Yani yüzde 78’i perakende olan bir
bankayız. Bize bu anlamda en yakın olan bankanın ancak yüzde 45’i
perakende çalışıyordur. Biz her zaman perakendenin en etkin bankası
olacağız. Bireysel ve KOBİ tarafında etkin olmak istiyoruz. Kurumsal ve
ticari bankacılıkta da bizim birincil isteğimiz, KOBİ ve bireysele iş
üretmektir. Sektörde hedeflediğimiz ilk üç özel banka sırasına da KOBİ
ve bireysel tarafta etkin olarak geçeceğiz.
Capital: Ana hissedarınız Yunanlı NBG bankası. Yunanistan’daki kriz sizi nasıl ve ne kadar etkiliyor?
- Yunanistan’daki kriz bizi hiç etkilemedi. Evet, ana hissedarımız
Yunanistan’ın en büyük bankası ama ana hissedarımızla bizim bir finansal
ilişkimiz yok. Şu an Finansbank’ın zaten sermaye ihtiyacı bulunmuyor.
Türkiye’nin en yüksek sermaye yeterlilik rasyosu olan bankasıyız.
Fonlama ihtiyacımız yok ve biz de Yunanistan’a herhangi bir şekilde kâr
transfer etmiyoruz. Dolayısıyla bizim Yunanistan’la bilfiil hiçbir
fiziksel bağlantımız yok.
Capital: Peki nasıl bir bağlantınız var?
- “Yunanistan’daki ana hissedarınıza neler oluyor” soruları aldık. Ama
biz müşterilerimize ve paydaşlarımıza mevcut resmi ortaya koyuyoruz.
Resim gayet net. Finansbank kendi ayakları üzerinde duran, BDDK
denetimine tabi bir Türk bankası. Bizim Yunanlı hissedarımız, yatırımcı
olmanın ötesinde ne Finansbank’ın yönetiminde ne de finansallarında en
ufak bir etkinliği olmayan ve olmasını da istemeyen bir hissedar.
Tamamen kendi ayakları üzerinde duran bir bankayız. Yunanistan’la
herhangi bir finansal bağlantımız yok. Zaten biz Yunanistan’a fon
aktaralım desek de BDDK izin vermez.
Capital: Peki ana hissedarınız NBG, banka sermayesini
güçlendirmek için Finansbank’ta azınlık hissesi satacağını açıkladı. Bu
bir blok satış mı olacak? Yoksa bir halka arz mı planlanıyor?
- Açık söyleyeyim, nasıl olacağı çok belli değil. 1,5 yıl önce biz halka
arz olarak yola çıktık ama halka arzlarda da İMKB’deki pek çok hisse
senedi blok olarak fonlar tarafından tutuluyor. Bu yüzden halka arzla
blok arasında çizgiyi nereden çektiğiniz de belli olmuyor. Başlangıçta
hiçbir zaman ‘Hisselerin yüzde 25’ini başka bir bankaya satacağız’
denmedi. ‘Satış küçük bloklar halinde olabilir, hisse hisse satılabilir’
diye konuşuluyordu. O ilk konuşmalardan bu yana bende nasıl bir satış
olacağına dair yeni bir bilgi yok. Bu hissedarın kararı. Hissedarımızın
şu anki değerleme ortamında açıkçası nasıl davranacağını bilmiyorum.
Bize gelen “Bankanın yüzde 25’ini bir şekilde satmak istiyoruz”
söyleminin ötesinde en ufak bir şey duymuş değiliz.~
Capital: Bankacılık sektörü için geçtiğimiz 6 ay nasıl bir tablo gözlemliyorsunuz? Sektörde bu yıl ne tip riskler görüyorsunuz?
- Biz bu yıl bütçemizi iki konuda revize etmek zorunda kaldık. Biz
karamsar bütçeler yaparız. Faiz giderlerinin daha yüksek olmasını
bekliyorduk. Özellikle ikinci çeyrekte faiz giderleri beklediğimiz kadar
olumsuz olmadı, o nedenle bu kalemde olumlu bir revizyon yaptık. Ancak
takibe düşen krediler tarafında olumsuz bir revizyon gerçekleştirdik.
Ekonominin yavaşlamasıyla birlikte kredi kartları ve tüketici
kredilerinde takip rakamlarında artışlar gördük. Burada yıl için
yaptığımız bütçeyi yüzde 20 civarında artırdık. Faiz giderlerinden
kazandığımızı bir bakıma takibe düşen kredilerde kaybettik. Sektör
genelinde de benzer bir tablo olduğunu düşünüyorum. Bu yıl takibe düşen
krediler dışında bir risk görmüyorum. Sektörde de takibe düşen
kredilerde artış göreceğiz. Faiz giderleri sektöre güzel bir sürpriz
oldu. Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası genişleme politikası izlemeye
başlarsa kredilerde büyüme tahminin ötesine geçer. Şu an kredilerde
büyümeyi yüzde 14 öngörüyoruz. Bunu söylemek için erken ama genişleme
politikası izlenirse yüzde 20’lerde büyüme görebiliriz. Mevduatlarda
büyümeyse yüzde 8; bu rakam enflasyon kadar olduğu için kredilerin
artışını karşılayamıyor. Sektördeki kredilerin mevduata oranı yüzde
100’ün üzerine çıkmaya başladı. Eskiden bu oran hep yüzde 100’ün altında
kalırdı. Ama bu çok doğal. Türkiye tasarruf etmeyi iyi bilen bir ülke
değil, bunu değiştirmek için de gerek hükümetin ve Merkez Bankası’nın
politikaları gerek bankalar tasarrufa özendirmeye çalışıyor. Genç bir
nüfusa sahibiz. Geleceğe bakıp bugünden en iyi hayat standardını elde
etmek istiyorlar, bu ortamda tasarruf pek mümkün değil.
HER TEKLİFE KAPIMIZ ACIK" Capital: Finans Emeklilik ve Hayat’taki yüzde 51 hissenizi
Amerikalı Cigna Nederland’e 85 milyon Euro’ya sattınız. Bu satış ile
ilgili hedefleriniz neler?
- Son 1,5 yılda sigorta işini çok ciddiye almaya başladık. Sigorta
işimizi satışa çıkarmamızın temel nedeni de bu... Biz sigortacı değiliz,
bankacıyız. Bundan sonra sigorta işinde büyümek istiyorsak profesyonel
bir şirketi içeri çekmek istedik. Sigortada piyasayı şaşırtacak
orijinallikte ürünler yaratalım istedik. Bu çerçevede güçlü sigorta
şirketlerini davet ettik. Onlara, “Biz sizden bu parayı sermaye için
istemiyoruz, dolayısıyla satmak zorundayız hissine kapılmayın. Biz
sizinle doğru ürünler geliştirmek istiyoruz. Vereceğiniz paradan da çok
kim olduğunuza bakıyoruz” dedik. Nitekim kararımızı da öyle verdik.
Sermayeye ihtiyacımız yok. Zaten satın almayla gelen para münhasırlık
anlaşmasıyla 15 yıla yayılıyor. Piyasada ‘sigorta işini sermaye için
satıyorlar’ algısı var. Hayır. Çünkü aldığımız para sermayemize 15 yılda
yavaş yavaş geçiyor. Türkiye’yi banka sigortacılığı konusunda çok başka
bir yere taşıyacağımızı düşünüyorum. Bundan birkaç yıl sonra pazarda
olanların ötesinde bir noktaya geçeceğiz.
Capital:Diğer iştiraklerinizi de satmayı planlıyor musunuz?
- Hayır, şu an diğer iştiraklerimizin satışı ile ilgili bir adımımız
yok. Ama bir şirket gelip örneğin leasing sektöründe “Dünyada bir
numarayım, farklı özel ürünlerim var. Sizinle ortaklık kuralım” derse
düşünürüz. Her teklife, her zaman kapımız açık.~
"SATIS SÜRECİ BENİM SORUMLULUĞUMDAYDI
FİNANSBANK’TA SEKİZİNCİ YIL
Bu yıl, benim Finansbank’ta sekizinci yılım... Bankaya ilk olarak iş
geliştirme ve strateji birimini kurmak için geldim. Daha öncesinde bir
danışmanlık firmasında çalışıyordum. İş geliştirme ve strateji birimini,
2 yıla yakın götürdüm. Bankanın satış sürecinin yürütülmesi bu birimin
göreviydi. Daha çok Hüsnü Özyeğin Bey ile banka ve bankanın yurtdışı
iştirakleri için çalıştım. Bankanın satışıyla pazarlamadan sorumlu genel
müdür yardımcısı oldum. Kredi kartları benim sorumluluğumdaydı. Sonra
sırasıyla bireysel bankacılık ve KOBİ bankacılığı sorumluluğuma geçti.
Bankanın yüzde 80’i bana bağlanınca ardından 2010 yılı Nisan ayında
genel müdür oldum. “BİZCE MÜMKÜN” ANLAYIŞI
Genel müdür olduktan sonra yaptığım en önemli şey, bankanın kendini daha
iyi tanıyıp ileriye dönük ayaklarını daha sağlam basacağı ilkeleri
ortaya koymak oldu. “Bizce mümkün” adı altında bir program oluşturduk.
Bu program aslında bir misyon ve 4 değerden oluşuyor. Misyonumuz,
Finansbank’a dokunan herkesle ihtiyaçlarını anlamaya ve buna uygun
çözümler üretmeye, memnuniyete dayalı ömür boyu bir ortaklık kurmak.
Bunu yapmak için de banka olarak 4 değere sahibiz: İşine saygısı ve
bağlılığı çok yüksek bireylerden oluşan bir bankayız. Çalışanlarımız
liderlik özelliklerini ortaya çıkararak işlerini yapar. Yaratıcıdırlar.
Tüm işlerini takım ruhu içinde yaparlar. KRİZSİZ YÖNETİMİ BİLMİYORUM
Bu 4 değer etrafında gelişim programı başlattık. 2 yıldır devam ediyor.
120 kişilik gelişim elçilerini belirledik. Bu kişiler bankanın değişik
yerlerinden seçildi. Hem en uç noktalarda bile bankanın kültürel olarak
gitmek istediği noktayı çevrelerine yayıyor hem çevrelerinden geri
bildirimleri yönetime getiriyorlar. Biz de bu geri bildirimlere göre
bankanın yönünü yeniliyoruz. Ben göreve geldiğimden beri son 2 yıldır
krizle yaşıyorum. Açıkçası krizsiz alternatif genel müdürlük nasıl
yapılır bilmiyorum. Ben iş hayatımın her aşamasında kriz gördüm.
Bankaların battığı en kötü dönem olan 2001 yılında BDDK’ya danışmanlık
yapıyordum. O krizin ardından 2008 ve sonrası hafif kaldı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?