Bankacılık sektörü 2006 yılını yoğun rekabetle geçirdi. Özellikle krediler tarafında, hızlı bir yarış vardı. Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, yabancıların girişi ve artan rekabetle, kar marj...
Bankacılık sektörü 2006 yılını yoğun rekabetle geçirdi. Özellikle krediler tarafında, hızlı bir yarış vardı. Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, yabancıların girişi ve artan rekabetle, kar marjlarının da azaldığını söylüyor. “KOBİ ve kurumsal kredilerde artan rekabet nedeniyle 2006’da az para kazanıldı” diye konuşuyor. Şahinbaş, “ Bu maliyetlerde mevduatla hazine bonusu aldığınız zaman, para kazanılmadığı ortada. Para kazandıran alan genel anlamda krediler oldu. Kredi kartları da dahil olmak üzere bireysel krediler daha az kazandırdı” diye konuşuyor.
2001 krizinden sonra paradigma değiştiren bankacılık sektörü, yeni dönemde gerçek bankacılık yapıyor. Türkiye’de bankacılık için 2001 yılı “milat” olmuştu. Bu dönemde başlayan büyük dönüşüm hala devam ediyor. Geçmişte gelirlerinin önemli bölümünü hazine bonosu ve devlet tahvilinden sağlayan bankalar, son 5 yıldır servis ve risksiz işlem komisyonlarından para kazanmaya başladı. 2006 yılında da söz konusu değişim devam etti.
Kasım sonu verilerine göre aktifleri yüzde 18’lik bir büyüme gösteren sektör, krediler tarafında yaklaşık yüzde 50 oranında büyüme yakaladı. Kredilerin toplam bankacılık sektöründeki payı yüzde 45’lere ulaştı.
2006 yılının bankacılık sektörü için “iyi bir yıl” olduğunu söyleyen Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş, “2007 yılında da kredilerdeki artış devam edecek”.
Sinan Şahinbaş, özellikle bireysel krediler ve KOBİ kredileri tarafında sektörde büyüyecek çok alan olduğu görüşünde. Şahinbaş şöyle diyor:
“Örneğin, konut kredilerine henüz çok yeni başladık. Gelişmiş ülkelerde kredilerin banka bilançolarındaki oranı yüzde 30-40 düzeyinde. Dolayısıyla, bireysel bankacılık ve KOBİ alanı büyümeye devam edecek. Ticari ve kurumsal krediler tarafı da geçmiş dönemdeki büyümesini aynen sürdürecek”
Piyasanın yılın ikinci yarısında hız kazanmasını beklediklerini söyleyen Şahinbaş, “Özellikle konut kredilerinde yılın ikinci yarısının ilk çeyreğinde bir hareketlenme bekliyoruz” diye konuşuyor.
Sektördeki rekabetin de devam eden büyümenin etkisiyle hız kazanması bekleniyor. Sinan Şahinbaş, yeni dönemde rekabete bilanço bazında bakmamak gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:
“Piyasada ürün bazında bir rekabet var. Segmentler bazında rekabet ediyoruz.”
Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş ile bankacılık sektörünün 2006 performansını, 2007’ye yönelik beklentileri, Finansbank’ın plan ve hedeflerini konuştuk:
2006 Yılı Nasıl Geçti?
Bankacılık sektörü Kasım sonu verilerine göre aktiflerde yüzde 18’lik bir büyüme gösterdi. Sektörün aktif büyüklüğü 467 milyar YTL gibi bir rakama ulaştı. Bu da gayri safi milli hasılanın yüzde 84’ü anlamına geliyor.
2006’nın ikinci döneminde özellikle kredilerde bir yavaşlama söz konusu oldu. 2005 Haziran- 2006 Haziran dönemine baktığımızda, yüzde 61 olan kredi büyümesi, Eylül ayında yüzde 50 oranına geriledi. Son iki ayda ise yüzde 46’ya düştü. Dolayısıyla, büyümede gözle görülür bir azalma var.
Ancak, her yıl olduğu gibi, özellikle bireysel kredilerde son ayda bir hareketlenme oldu. Mevduat tarafında yüzde 27’lik bir artış var… Sektördeki toplam mevduatlar 298 milyar YTL’ye ulaştı. Toplam kredi/aktif oranında krediler lehinde bir artış dikkati çekiyor. Kredilerin toplam bankacılık sektöründeki payı yüzde 45’lere ulaşmış durumda.
Sorunlu kredilerde, geçmişte tamamına yakın olmayan yüzde 60-70 gibi bir oranda karşılık ayırabiliyorduk. Bu oran yüzde 90’lara ulaştı. Önümüzdeki yıl yüzde 100’lere ulaşmasını bekliyoruz. Sorunlu kredilerde şu anda her üründe yavaşlama var diyebiliriz. Genelde 2006 iyi bir yıl oldu. Ancak, pazardaki halka açık bankaların fiyatlarına baktığımızda, 2005 yılı sonundaki fiyatları bugün borsada göremiyoruz.
Finansbank’ın Son 1 Yılı
2006’yı kapattık ama halka açık bir banka olarak yıl sonu rakamlarımızı henüz paylaşamıyoruz. Ancak, 2006 bütçemizdeki hedeflerimizi tamamen tutturduk. Hatta üzerine bile çıktığımızı söyleyebilirim. Aktif, kredi ve mevduatta sektörün büyümesinin çok daha üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Dolayısıyla, pazar paylarımızı da artırdık.
2007’de de ana hedefimiz, sürdürülebilir bir kârlılıkla beraber pazar payını artırmak olacak. 2006’da birçok üründe, bizden büyük birçok banka olmasına rağmen, onlara yakın, hatta bazılarında onlardan daha yüksek pazar paylarına sahip olduk. Özellikle KOBİ tarafında ciddi pazar payı elde ettik. Bu alanda, Türkiye’deki ilk 3 bankadan biri konumunda olduğumuzu söyleyebilirim.
Diğer yandan 2001’den sonra kredilerini en fazla büyüten banka olduk. Bilançosunda da aktiflerine oranla en fazla kredi olan banka konumundayız. Geçmiş dönemde ticari ve kurumsal bankacılıkta da ciddi pazar paylarımız vardı. Bu yıl büyüme ile bunu devam ettiriyor olacağız. 2006 yılında özellikle bireysel bankacılık ve KOBİ bankacılığı tarafında büyüme hedefimiz vardı. Her iki alanda da hedefimizi gerçekleştirdik.
Bankacılık Nereden Para Kazanıyor?
Sektörün genelinde kârlılıkta krediler ve hazine bonosu-devlet tahvili iki büyük kalem olarak öne çıkıyor. Bu maliyetlerde mevduatla hazine bonusu aldığınız zaman, para kazanılmadığı ortada. Para kazandıran alan genel anlamda krediler oldu. Kredi kartları da dahil olmak üzere bireysel krediler daha az kazandırdı.
Oto kredilerini, yine mevduat ile fonladığınızda maliyetler ortada. Oto kredileri ile birlikte konut kredileri de az para kazandırdı.
KOBİ kredileri tarafında ise piyasada artan bir rekabet var. Burada da 2005’e göre bankacılık sektörü 2006’da daha az para kazandı diyebilirim. Kurumsal-ticari bankacılıkta ise yabancı bankaların gelmesiyle çok büyük firmalara, çok daha ucuz maliyetli krediler verildi. Dolayısıyla, 2006 yılında bankacılar, kredilerden para kazanmakla beraber, bir önceki yıla göre daha az para kazandı. Faiz marjı azaldı…
Diğer yandan risksiz işlem komisyonlarında artış oldu. Bu da çok doğal bir gelişme. Bundan 4-5 yıl öncesinde bankalar hazine bonosundan kazandıkları parayla sarhoş olmuşlardı. Ancak, dünyanın neresine bakarsanız bakın, gelişmiş ülkelerde, bu tür gelirlerin olmadığı, reel faizlerin daha düşük olduğu yerlerde bankacılık sektörü servis ve risksiz işlem komisyonlarından para kazanıyor. Türkiye’de de bu yönde bir gelişme var. Önümüzdeki dönemde daha da ileriye gideceğini düşünüyoruz.
Yabancılar Nasıl Etkiledi?
Sektör kesinlikle daha sağlıklı bir mali yapıya ulaştı. Öncelikle bu tür evlilik yapmış olan bankalara sermaye girdi. Yabancı ortak bankaların ratinglerinin, Türkiye’deki bankalardan daha yüksek olması nedeniyle ratingler yükseldi. Uzun vadeli borçlanma imkanları arttı. Ayrıca daha ucuz maliyetlerle borçlanma imkanı doğdu.
Türkiye’de bankacılık sektörü teknoloji, kurumsal yönetim anlamında birçok Avrupa ülkesi ile eşdeğer hatta bazılarından da daha ileride. Bugün Romanya ya da Bulgaristan’daki bankacılığın Türkiye’den daha iyi olduğunu hiçbir zaman söyleyemeyiz. Diğer yandan Hollanda, Almanya ya da İtalya gibi ülkelerdeki bankalar da teknoloji anlamında Türkiye’nin gerisindeler. Rekabet anlamında da daha az rekabet olan ülkeler var.
Türkiye’ye gelen bankalar, maliyetleri düşürmelerinin yanında, bankacılık anlamında bizden daha ileride olan ülkelerden geldiyse bir takım know-how’lar, yeni ürünler de getirebilir. Bunları önümüzdeki dönem görebiliriz. Ancak şu ana kadar yeni bir şey görmedik.
2007’de Büyüme Nereden Gelecek?
Kredilerdeki artış devam edecek. Türkiye’de krediler Kasım 2006 sonu itibariyle toplam 209 milyar YTL düzeyinde. Hali hazırda bunun yüzde 44’ü bankacılık sektörüne ait. GSMH’nın içindeki payı yüzde 34-35’e ulaşmış durumda. Oysa gelişmiş ülkelerde krediler GSMH’nın katları düzeyinde. Dolayısıyla, daha gideceğimiz çok yer var.
Özellikle bireysel krediler ve KOBİ kredileri tarafında sektörde büyüyecek alan da var. Örneğin konut kredilerine henüz çok yeni başladık. Gelişmiş ülkelerde kredilerin banka bilançolarındaki oranı yüzde 30-40 düzeyinde. Dolayısıyla bireysel bankacılık ve KOBİ alanı büyümeye devam edecek. Ticari ve kurumsal krediler tarafı da geçmiş dönemdeki büyümesini aynen sürdürecek.
Bankacılık sektöründe Ocak-Şubat ayları genellikle düşük seyreder. Bir de bu yıl bayram ve yılbaşı üst üste geldi. Özellikle bireysel harcamalar ocak-şubat aylarında düşük olacak. Önümüzde seçimler de var. Dolayısıyla piyasada az da olsa bir tedirginlik mevcut.
Piyasa Ne Zaman Hareketlenir?
Piyasanın yılın ikinci yarısında hızlanmasını bekliyoruz. Özellikle konut kredilerinde yılın ikinci yarısının ilk çeyreğinde bir hareketlenme bekliyoruz. Biliyorsunuz, konut kredilerinde faizler 1,07’lere kadar düşmüştü. Şu anda 1,80’ler seviyesinde. Ancak, bugün ev fiyatları da düştü. Aylık ödediğiniz rakamda çok büyük farklar yok. Satın alırken bana sorsanız, fiyatı geçmiş dönemde göre yüzde 25 oranında düşmüş bir ev buluyorsunuz bu faizlerle alın derim.
Ancak tabi Türkiye’de faiz dışında döviz fiyatı yatırım için çok öne çıkan bir kriter. Döviz düşükse, faizler yüksek olsa bile insanlar harcamaya devam ediyor. Döviz yukarıya çıktığında ise, faizler düşük olsa bile bir kriz ortamı varmış gibi algılanıyor ve harcamalar duruyor. Bu nedenle döviz fiyatının seyri de bireylerin harcamalarında belirleyici bir kriter olacak.
Küçük-Büyük Rekabetinin Yarını
Rekabete bilanço bazında bakmamak gerekiyor. Piyasada ürün bazında bir rekabet var. Segmentler bazında rekabet ediyoruz. Biz bugün bir banka ile oto piyasasında rakipken, aynı banka ile konut kredilerinde hiç rakip değiliz. Bilanço tarafından baktığımız zaman büyük bankalar, orta ölçekli bankalar sıralamasında biz Finansbank olarak arada kalan bir bankayız. Burada bizim altımızdaki bankaların bize yetişmesi ya da bizim bir üstümüze yetişmemiz, bu büyümeler devam ettiği sürece çok zor.
Bugün isim vermeyim ama bize çok yakın olan bir banka tüketici kredilerinde bizden daha iyi. Ama biz kredi kartlarında onlardan daha iyiyiz. Sonuçta rekabet artıyor. Yabancı bankalar geldikten sonra aslında şu anda bir geçiş süreci yaşıyoruz. Sonuçta onlar da Türkiye’yi tanımaya çalışıyorlar. Bu süreçte ister istemez o bankalarda yavaşlamalar, durmalar olabiliyor.
Bu süreç tamamlandığında, bankalar önlerine bakmaya başlayacaklar. Rekabet de hız kazanacak. Burada önemli olan piyasanın durumudur. Bence Türkiye’de hali hazırda gidecek daha çok yol var. Global ekonomi iyi olursa, Türkiye ekonomisinde iniş çıkışlar olmadığı sürece rekabet bankacılık sektöründe çok önemli olmayacak.
Yeni Yabancılar Gelecek mi?
Biliyorsunuz satışı düşünülen sayılı bankamız kaldı. Gündemde 2-3 banka var. Bu bankalara ilgi de devam ediyor. Yabancılar Türkiye’ye uzun vadeli geliyor. Türkiye de uzun vadede gelecek vaat ediyor. Dolayısıyla yabancıların ilgisi devam edecek.
Diğer yandan gelen yabancılar arasında başarılı ya da başarısız olanlar olabilir. Bunlar arasında önümüzdeki 3 yıldan sonra bir takım konsolidasyonlar söz konusu olabilir. Burada bir üçüncü dalgadan söz etmek mümkün… Türkiye’de bir kriz oldu. Bir takım bankalar battı. Ekonomi düzeldikten sonra yabancı bankalar geldi. Üçüncü dalgada bu bankaların ne yapacaklarını izlemek söz konusu olacak. Bu da enteresan bir dönem olacak.
Finansbank’ın 2007 Planı
Öne Çıkan İki Alan
Önümüzdeki dönem artacak rekabet ortamında biz yine bireysel bankacılık ve KOBİ alanlarına odaklanıyor olacağız. Aslında hemen her banka da bugün bu iki alana odaklanıyor. Yabancı bankalar maliyetleri düşürüyor ve eskiden giremediğiniz alanlara girme imkanı buluyorsunuz. Biz de önümüzdeki dönem daha önce maliyetlerimiz yüksek olduğu için çalışmadığımız kurumsal-ticari firmalar ile de çalışma imkanı bulacağımızı düşünüyoruz.
Sıradaki Yenilikler
Bireysel bankacılık alanında sırada olan yenilikler var. Özellikle konut kredileri tarafında yeni ürünlerle çıkacağız. Aynı şekilde KOBİ’lere yönelik olarak da önümüzdeki günlerde yeni ürünlerimizi piyasaya sunuyor olacağız. Konutta ise bireyler için sadece Finansbank’ta değil tüm bankalarda çok farklı ürünler olacak. Burada önemli olan faizlerin bir an önce düşmesi.
Şube Sayısı Artacak
2006 yılında 208 şubeden 309 şubeye ulaştık. Oransal olarak 2006’daki kadar olmasa da, 2007 yılında ve sonrasında şube büyümemize devam edeceğiz. Büyük bir oyuncu olmak için büyüklere yakın bir şube ağımız olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle olmadığımız illerde şube açacağız.
Yeni İnternet Şubesi
Alternatif dağıtım kanalları tarafında da kullanımı artırmak hedefindeyiz. Sadece Finansbank için değil tüm bankalar için maliyeti düşük bu kanallar önemli. İnternet kanalı özellikle öne çıkıyor. Biz de geçtiğimiz dönemde internet şubemizi yeniledik. ATM sayımızı da önemli ölçüde artırdık. Burada da büyümemiz devam edecek.
İştiraklerimiz Bankanın Önünde Gidiyor
En İyi Leasing Şirketi
Finans Leasing, 2006 yılının en iyi leasing şirketi seçildi. Hem leasing hem portföy hem de yatırım şirketleri kendi alanlarında çok önde gelen şirketler. Örneğin portföy tarafında Digist, Golist gibi önümüzdeki dönemin ürünleri şimdiden piyasaya sunuldu. Bunlar dünyada kullanılan ürünler ve ilk kez bizim şirketlerimiz piyasaya sundular. Pazar paylarına baktığımızda yine bu şirketler, bankadan daha iyi pazar paylarına sahipler.
Sinerjimiz Artacak
Aslında bankanın önünde olan şirketler ama biz bugüne kadar öne çıkarmamışız. Geçmişte banka olarak bu şirketlerle yeterince sinerji içerisinde çalışmamış olduğumuzu düşünüyoruz. Yeni dönemde bu tablo değişecek. NBG’nin de burada katkısı olacak. Çünkü NBG’nin de bulunduğu ülkelerde leasing ve portföy yatırımları konusunda önemli tecrübeleri var.
Nbg’nin Katkısı Büyük Olacak
Neler Değişti?
NBG, hem Yunanistan’da hem de New York’ta halka açık bir banka. Dolayısıyla oradaki otoritelerin getirdiği bir takım kurallara da uymuş durumda. Biz de NBG’den daha kötüydük demiyorum ama risk yönetimi, denetim, kurumsal yönetim gibi konular açısından bize getirdiği yenilikler, katkılar oldu. En azından iki banka defterlerini açıp, en iyi uygulamaları alıp kullanıyor.
Yüksek Faizli Kredileri Kapattık
Bunun dışında mali bünyede NBG hisseleri alır almaz, kullanmış olduğumuz yüksek faizli kredileri geri ödedik. Yani NBG sadece Finansbank’ın hisseleri almakla kalmadı, bankanın önümüzdeki dönemde ihtiyacı olan fonlamayı yapacağını, pahalı kredileri geri ödeterek ve onun yerine kendisi plasman yaparak gösterdi. NBG’nin Türkiye’ye olan taahhüdü, koyduğu sermaye ile sınırlı değil. Dolayısıyla önümüzdeki dönem hem mali bünyede hem de diğer konularda önemli katkıları olacak.
Hande D. Süzer
hdemirel@capital.com.tr
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?