Seçim öncesinin kritik soruları

Alp Keler, "TL ağırlıklı portföy öneriyoruz. Borsada iç piyasaya yönelik üretim yapan ve temettü verimi yüksek hisseler portföylere alınabilir" diyor

1.04.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Seçim öncesinin kritik soruları


2011 yılında Merkez Bankası'nın faiz indirimleri ve bankalara r^T munzam karşılıkların artırılması ile birlikte dalgalı bir trende giren piyasalar, MENA (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) Bölgesi'nde yaşanan gelişmeler sonrasında petrol fiyatlarında yaşanan yükselişi de fiyatladı. Yine Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunami felaketi sonrasında dünya piyasalarındaki hareketler de yakından izlendi. Bu süreçte gösterge faiz yüzde 9 seviyesinin, dolar kuru 1,60'ın üzerine çıktı, altın tarihi zirvesi olan 1,440 dolar seviyelerini gördü. İMKB-100 Endeksi 58.000 desteğine geriledi. Sonrasında ise Türkiye piyasaları, gelinen düşük değerlemeler ve petrol fiyatlarındaki gerilemeyle birlikte gelişmekte olan diğer piyasalara göre hızlı toparlandı. Mart ayı PPK (Para Piyasası Kurulu) toplantısında ise Merkez Bankası, faizleri sabit tutarken sürpriz şekilde munzam karşılık oranlarını yüzde 15'e çıkardı. Bunun sonucunda piyasadan 19,1 milyar lira bir para çıkışı olması bekleniyor. Piyasaların MENA Bölgesi'ndeki ve Japonya'daki gelişmelerle içeride MB politikaları çerçevesinde gelişmeleri yakından izlemesi gerektiğini söyleyen Ak Portföy'ün yeni genel müdürü Alp Keler, seçim öncesi süreçte yatırımcılara TL ağırlıklı portföy öneriyor. Keler'in seçim sürecine girilirken piyasa beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle:

NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Seçimlere kadar olan süreçte, iç dinamiklerden kaynaklanan ve takip edilmesi gereken önemli konuların başında nisan ayında yapılacak TCMB başkanlığı seçimleri, yine nisan ayında gerçekleştirilecek G-20 zirvesi olacak. Küresel emtia fiyatlarındaki önemli artışlardan sonra nasıl bir grafik çizeceği merak edilen enflasyona ilişkin Enflasyon Raporu izlenecek. Yoğunlaşması beklenen hisse senedi halka arzları piyasadan para çıkışlarına neden olabilir. TL ve yabancı para cinslerinden farklı vadelerde ihraç edilebilecek banka bonoları ve ihraçların faiz piyasasına etkileri izlenmeli. Ayrıca TCMB'nin yakından takip ettiği ve politika kararlarını dayandırdığı cari açık, kredi ve mevduat gelişmeleri de önemli. Mayıs ayı itfa programının yüklü olmasıyla beraber faiz piyasasındaki gelişmeler, yatırımcıların odağında olacak.

MERKEZ BANKASI'NIN POLİTİKASI
Yatırım yapılabilir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye'nin yükselen cari açığından dolayı TCMB, 2010 yılı son çeyreğinden itibaren çıkış stratejisi çerçevesinde çeşitli önlemler almaya başladı. TCMB, 23 Mart 2011 tarihinde yapılan son Para Politikası Kurulu'nda da zorunlu karşılık oranlarında önemli bir artış yaparak kredi kanalı yoluyla iç talebi ve dolayısıyla enflasyonu ve cari açığı kontrol altına almak yönündeki kararlılığını bir kez daha gösterdi. Zorunlu karşılıklarda yapılan son artışla birlikte, bankalar 14 Nisan tarihinden itibaren TCMB nezdinde günlük olarak yaklaşık 66 milyar TL zorunlu karşılık tutacak.~

BANKALAR NASIL ETKİLENECEK?

Bu yeni denge, bankaları kredi hacimlerini düşürmeye, tahvil ve bono portföylerini azaltmaya yönlendiriyor. Bu süreç, piyasa faiz hadlerinin yükselmesi ve bankacılık sektörü kârlılığında yavaşlama; dolayısıyla tahvil bono ve hisse senedi piyasalarında volatilite yaratma potansiyeli taşıyor. Petrol ve diğer emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışların enflasyon üzerindeki olası ikincil etkilerini sınırlamak için Merkez Bankası'nın aldığı parasal sıkılaştırma kararlarının önemli olduğunu düşünüyoruz. Çin, Brezilya, Rusya ve Hindistan gibi önemli gelişmekte olan ekonomilerde de benzer önlemlerin alındığını göz önünde bulundurmak gerekir. Merkez Bankası'nın kasım ayından bu yana aldığı tedbirlerin yılın ikinci çeyreğinden itibaren krediler ve iç talep üzerinde etkili olmaya başlayacağını söyleyebiliriz.

DÖVİZ-FAİZ İKİLİSİNİN GELECEĞİ
Seçimlere kadar olan dönemde döviz cephesinde olumluyuz. TCMB'nin 2010 yılı 4'üncü çeyreğinden başlayarak uyguladığı yeni para politikalarının etkisiyle TL görece cazip seviyelere gelmiş durumda. Faiz tarafında ise beklentimiz Merkez Bankası'nın sıkılaştırıcı önlemleri sırasıyla masaya yatıracağı yönünde. Son alınan munzam karşılık oranlarındaki artış kararı da bunun bir göstergesi. Faizlerde munzam kararı sonrasında hafif yukarı yönlü bir hareket bekliyoruz.

ENDEKS NASIL SEYREDECEK?
İMKB 10.2X Fiyat/Kazanç (PE) oranı ile gelişmekte olan ülke piyasalarına göre yüzde 10 iskontolu işlem görüyor. Şu an Türk hisse senedi piyasasında yurtdışı gelişmeler belirleyici konumda. Özellikle MENA Bölgesi'nde devam eden rahatsızlıklar ve bu rahatsızlıkların petrol üzerine etkileri, hisse senedi piyasasının yönünü tayin ediyor. Önümüzdeki dönemde bu rahatsızlıkların haber etkisi göreceli olarak azalabilir. Bu ortamda, seçim sonuçlarına ve seçim sonrası döneme yönelik beklentiler, hisse senedi piyasasının yönü konusunda belirleyici olabilecek. Genelde seçim öncesinde hisse senedi piyasalarında olumlu bir dönem yaşanmasına karşın, bu dönemde Merkez Bankası'nın kararlarının etkilerini de göz önüne alarak 60.000-68.000 aralığında bir seyir bekliyoruz.

PORTFÖYLER NASIL OLMALI?
Seçimlere kadarki süreçte yatırımcılar TL cinsi varlıklarının ağırlıklı olduğu bir portföy oluşturabilir. Hisse senedinin portföyler içerisindeki ağırlığı artırılabilir, volatilitenin yüksek olduğu bu dönemde hisse seçimi yüzde dağılımından daha fazla önem taşımakta. Portföylerdeki hisse senedi ağırlığı yatırımcının risk alma iştahıyla ve kapasitesiyle doğru orantılı olmalı. Risk almak istemeyen yatırımcılar, hisse senedi, emtia gibi piyasalara anapara korumalı fonlar aracılığıyla yatırım yapabilir.

MENA BÖLGESİ NASIL ETKİLER?
MENA Bölgesi'nde artan gıda fiyatlarını protesto ve demokrasi istemiyle Tunus'ta başlayarak hızla yayılan olaylar, dünya piyasaları açısından endişe 2'sinin altında olmasına rağmen, 44 milyar varil ile Afrika kıtasının en yüksek petrol rezervine sahip. Bu olayların petrol rezervinde 262 milyar varil ile dünya lideri olan Suudi Arabistan'a yayılma olasılığı, petrol fiyatlarındaki riskleri yukarı yönde etkiliyor.~
 Net enerji ithalatının yaklaşık 30 milyar dolar olduğu Türkiye'de, dünya petrol piyasalarındaki hareketlerin belirleyici rol oynayacağı şüphesiz. Bu bölgedeki çalkantıların zamanla yatışması, yatırımcıların tekrar riskli varlıklara yönelmesini gündeme getirebilir.

JAPONYA BELİRLEYİCİ Mİ?
Japonya'da yaşanan depremi insani açıdan değerlendirdiğimizde tam bir felaket. Yatırımcı açısından düşündüğümüzde ise durumun daha dengeli olduğunu söyleyebilirim. Japonya dünya GSMH'sinin yüzde 9'unu oluşturuyor. Tarihsel olarak bu tür felaketleri incelediğimizde olay sonrasında yaşanan ekonomik küçülme yalnızca birkaç ay ile sınırlı. Ayrıca zaten deflasyon tehlikesiyle karşı karşıya olan ülkenin tekrar yapılanması için açıklanan ve açıklanacak olan ekonomik paketler, Japonya ekonomisine canlandırıcı etki yapabilecek. Kısa vadede, deprem ve tsunami nedeniyle kapasite kaybından dolayı talep azaldı. Orta ve uzun vadede ise doğal gaz, petrol ve kömür gibi enerji emtialarında ve yapı endüstrisinde kullanılan demir çelik, çimento emtialarında normalin üzerinde talep ve ekonomik aktivite görürüz.

DÜNYADA NELERE BAKMALI?
Diğer önemli gündem maddeleri ise özellikle ECB ve FED'den gelecek para politikası kararları. Piyasalar şu anda ECB'nin 2011 yılı boyunca 75 baz puan faiz artırımına gitmesini bekliyor. FED'in ise ikinci parasal gevşemeyi bitirip üçüncüye başlamaktan kaçınması, tahminler arasında. Bu beklentilerin tersine gerçekleşecek herhangi bir sinyalleme ya da kararın piyasalarda dalgalanma yaratması beklenebilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz