Bankacılıkta son dönemin en büyük sorunlarından
biri, oranı yüzde 3,2’lere kadar çıkan
tahsili gecikmiş alacaklar. Bankalar, bilançolarını
hafifletmek için kanuni takibe intikal
eden kredilerinin önemli bölümünü varlık
yönetim şirketlerine devrediyor.
İlk olarak 2008 yılında faaliyete geçen varlık yönetim
şirketleri, 2016’nın yarısından itibaren 1,5 milyona
yakın kredi borçlusunun peşine düştü. Bugüne kadar
500 bin borçludan tahsilat gerçekleştirildi. Mevcut borçluların
yüzde 90’ı bireysel borçlulardan oluşuyor. 2016 sonu itibariyle varlık yönetim şirketleri tarafından
toplanan borç miktarı 27 milyar TL’yi buluyor. BDDK
verilerine göre bankaların elindeki yaklaşık 55 milyar
TL tahsili gecikmiş alacak tutarıyla birlikte finans sektöründeki
toplam tahsili gecikmiş alacak tutarı 82 milyar
TL’ye ulaşıyor.
Lider varlık yönetim şirketlerinin yöneticileri, önümüzdeki
dönemde Türkiye’de bankaların satışa çıkaracakları
alacak tutarının her yıl daha da artacağını öngörüyor.
Büyüme planlarını da bu beklentiler üzerinden
yapıyorlar.
EN ZOR TAHSİLAT
Aslında varlık yönetim şirketlerinin işleyişi basit. Bankalar
ellerinden çıkarmak istedikleri tahsili gecikmiş
alacakları için ihale düzenliyor ve varlık yönetim şirketleri
bu dosyaları inceleyerek fiyat sunuyor. Yapılan
ihale sonucu tahsili gecikmiş borcu satın alan varlık yönetim
şirketi, bankanın borçlularıyla bağlantıya geçerek
borcu tahsil etmeye çalışıyor.
“Borcu yapılandırılmış bir alacak bize satıldıysa
borçlunun bankayla olan sözleşmesi neyse ona uyarız.
Bankanın istediğinden bir kuruş fazla isteyemeyiz”
diyen Varlık Yönetim Şirketleri Derneği Başkanı
ve Güven Varlık Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hasan
Tengiz, 2008-2016 arasında bankaların 27 milyar TL’lik
ana tahsili gecikmiş alacaklarını 3,3 milyar TL’ye satın
aldıklarını açıklıyor.
Burada esas nokta, satın alınan alacakların ne kadarının
tahsil edilebildiği. Bankaların ortalama 2-3 yıl
boyunca yoğun tahsilat çabalarına rağmen alamadıkları
borçları tahsil etmek çok kolay olmuyor. Hasan Tengiz,
“Bu portföylerin kredi borçluları, ya işini kaybetmiş ya
da gelirinin çok ötesinde kredi kullanmış kişi ve kuruluşlar.
Biz borçluların bir kısmına hiçbir zaman ulaşamıyoruz”
diyor.
Varlık yönetim şirketlerinin bugüne kadar gerçekleştirdikleri
tahsilat rakamı 2,8 milyar TL’ye ulaşıyor.
İstanbul Varlık Genel Müdürü Selçuk Tuncalı, sektör
olarak bu yılın ilk 6 ayında toplam 600 milyon TL tahsilat
yaptıklarını açıklıyor.
KÂRLILIK NE DÜZEYDE?
Peki bu alan kârlı mı? Selçuk Tuncalı, bankanın borçlularından ancak yüzde 30’una direkt olarak ulaşabildiğini, ardından ulaşabilme oranını artırmak için yüksek iletişim ve istihbarat yatırımı yaptıklarını belirtiyor. Tuncalı, “Bu nedenle operasyonel giderlerimiz her yıl artıyor. Bugün tahsil edilen her 100 TL için 35 TL operasyonel harcama yapıyoruz. Tabii bir de başlangıçta yüzde 10-15 gibi borçları satın alma maliyetimiz var. Yani kâr dışarıdan görüldüğü kadar cazip değil” diyor. Sektörün bir diğer gerçeği de alınan tahsili gecikmiş alacak portföylerinin uzun vadeli yatırım olması. Bu durumda bir portföyün gerçek kârlılığı ancak 7-8 yılın sonunda görülebiliyor. Hasan Tengiz, “Yıllara yayılan bir kârlılığımız var o nedenle net bir kâr oranı vermek mümkün değil. Ama sektörde kârlılık yüzde 15’lerde, daha fazla değildir” diye konuşuyor. Tabii kârlılığı, bankaların tahsili gecikmiş alacaklarını satma iştahına devam etmeleri de direkt olarak etkiliyor. Örneğin 2015 yılında yaşanan iki seçim nedeniyle bankalar Türkiye’de sadece 1 milyar 950 milyon TL borç satışı gerçekleştirdi. 2014’te ise bu rakam 6 milyar TL seviyesindeydi. 2016’da ise ilk 6 ayda satılan borç miktarı 3 milyar TL’yi geçti. Sektörün yıllık ortalama yüzde 35 büyüdüğünü aktaran Final Varlık Genel Müdürü Fahrettin Özyapar, bu yılın sonunda bankaların alacak satışının 6 milyar TL’ye ulaşacağını öngörüyor. Varlık yönetim şirketleri yöneticileri, 2017 yılı için de bankaların en az 6 milyar TL’lik gecikmiş tahsil alacağı yapacağı konusunda hemfikir. ~HACİM BÜYÜYECEK Mİ?
Sektörün uzun vadede büyümesi için farklı görüşler
mevcut. Dernek başkanı Tengiz, önümüzdeki 5 yılda
takibi gecikmiş alacak satışının yıllık 4-4,5 milyar TL’nin
altına düşmeyeceğini ve konjonktürel artışlarla 5-6 milyar
TL’yi bulabileceğini tahmin ediyor.
Selçuk Tuncalı ise bugün bankaların izlemeye aldıkları alacakların çok arttığına dikkat çekerek bu yüzdürülen
kredilerin takibe düşmesiyle bankaların daha
yüksek miktarlarda satış yapabileceğinin altını çiziyor.
Varlık yönetim şirketlerinin artan alacak tutarını
satın almaya isteği de var. Fahrettin Özyapar, “Varlık
yönetim şirketlerinin her yıl 6-8 milyar TL borç satın
alacak ve işleyecek kapasitesi var” diyor.
“Biz bankacılık sektörünün egzozuyuz, motor çalışmaya
devam ettiği sürece borçları almaya devam edeceğiz”
diyen TurkAsset Yatırımlar Direktörü Serhan Akça,
kredi kartları ve tüketici kredilerinde alınan son değişikliklerin
kredi kalitesini bozacağını ve sorunlu kredi
oranının artıracağını tahmin ediyor. Akça,“2017’de satışa
çıkan tahsili gecikmiş alacak, 7-7,5 milyar TL’ye çıkacak.
Sonraki yıllarda giderek hacim büyüyecek” diyor.
Akça, TBB Risk Merkezi’ne göre bireysel borçlu sayısının
3 milyonu bulduğuna ve bu sayının yarısının
varlık şirketlerinin müşterisi olduğuna da dikkat çekiyor.
Bireysel tarafta ortalama borç büyüme trendinde.
Bireylerin ortalama borçları, son 5 yılda 5 milyar TL’den
7-8 bin TL’ye çıkıyor. Yalnız varlık yönetim şirketleri
burada da önemli bir değişim bekliyor. Bugün borçlar
içinde yüzde 40 payı olan KOBİ ve kurumsal kredilerin, yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle önümüzdeki 5
yıl içinde toplam borçlardaki payını 5-10 puan artırması
öngörülüyor.
PAYI KORUMA YARIŞI
Bugün BDDK verilerine göre 16 varlık yönetimi şirketi
mevcut. Bunların bir kısmı, örneğin Deutschebank’ın
sermayedarı olduğu Bebek Varlık, Denizbank’a ait Destek
Varlık ve Anadolu Holding’e ait Artı Varlık, aktif
olarak çalışmıyor. Sektörde konsolidasyonlar da yaşanıyor.
Örneğin Birleşim Varlık ve RTC Varlık ile birleşti.
Tabii bir de Mega Varlık, Hedef Varlık gibi bu yıl yeni
kurulan varlık yönetimi şirketleri var.
Bu ortamda sektörde ilk 4 oyuncu pazarın yüzde
81’ine hakim. Actera Fonu’nun sahibi olduğu TurkAsset
ve Fiba Holding’in şirketi Güven Varlık lider ve ikisinin
yüzde 30’larda pazar payı mevcut. Ardından yüzde
14 pazar payıyla İmam Altınbaş ve Hüseyin Altınbaş’ın
sahibi olduğu Final Varlık geliyor. Ünlü&Co’nun sermayedarı
olduğu İstanbul Varlık ise yüzde 7 paya sahip.
Güven Varlık Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Tengiz,
9 milyar TL’lik portföy ve 1,1 milyon borçlu müşteriye
sahip olduklarını açıklayarak, “Sektörde mevcut pazar
payımızı düşürmeyecek şekilde borç satın almaya devam
etmek istiyoruz” diyor. 9,2 milyar TL portföy büyüklüğüne
sahip Turkasset de yüzde 30’u geçen pazar
payını koruma hedefinde. Ancak daha seçici borç alımlarında
bulunmak istiyor.
Final Varlık ve İstanbul Varlık ise pazar paylarını,
kârlılıklarını korudukları müddetçe artırmaktan yana bir
strateji izliyor.
Bu lider şirketlerin yöneticilerine göre, sektörde fazla
sayıda varlık şirketi bulunuyor ve konsolidasyonlar
kapıda. Hasan Tengiz, “Bunların bir kısmının elenmesi
kaçınılmaz. Mevcut şirketler ya butik özel borçlularla
çalışacak ya da sadece bireysel veya kurumsal borçlular
gibi segmentasyona gidecekler” diyor.
YENİ ALANLAR GELEBİLİR
Aslında varlık yönetimi sektörü, yeni alanlara girerek
önemli bir büyüme potansiyeline sahip. Bugün varlık yönetimi şirketleri, BDDK’ya bağlı olarak faaliyet gösterebiliyor.
Ancak dünyada işleyiş farklı, varlık yönetimi
şirketleri pek çok farklı alanlarda çalışabiliyor.
“Türkiye dışındaki tüm ülkelerde, tüketicilerin telekom,
elektrik, su, doğalgaz ya da iletişim gibi aklınıza
gelen tüm borçları varlık yönetim şirketleri tarafından
alınıp tahsil edilebiliyor” diyen Fahrettin Özyapar,
Türkiye’de kanunun izin vermesi halinde bu alanlara
girebileceklerini vurguluyor. Yönetici, “Bu, tıkanmış
borçluluk yapısına da çözüm olur” diyor.
Mantıken kredi tarafındaki borçlularla bu tip doğalgaz,
su, elektrik gibi faturalarını da ödeyemeyen müşteriler
aynı kişiler olacağından varlık yönetimlerinin bu
kesime ulaşması ve tüm borçları için bir ortak yapılandırma
yapması çok kolay ve mümkün görünüyor.
Varlık yönetim şirketleri yöneticileri, hükümetten
böyle bir talepte bulunduklarını ve yasa değişikliği
beklediklerini de aktarıyor. Bu durumda bu alanın cazibesi
de hem yerli hem yabancı yatırımcı açısından
artacak. Sistema Genel Müdürü Ali Tolga Moral, “Yurt
dışında da risk iştahı yüksek olan varlık yönetim şirketleri
ve hedge fonlar sorunlu varlıklara yatırım yapıyor.
Gerekli regülatif düzenlemelerin de yapılmasıyla
bu şirketlere daha çok yabancı yatırımı yapılabilecek”
diyor.~“BORÇ MİKTARI YÜZDE 20 ARTACAK”
ALİ TOLGA MORAL / SİSTEMA GENEL MÜDÜRÜ
YENİLER YOLDA
Önümüzdeki dönemde, varlık
yönetimine devredilen borç miktarının ve dosya sayısının
önemli ölçüde artacağını, bugün sayıları 10’un üzerinde
olan varlık yönetimi şirketlerine de yenilerinin ekleneceğini
düşünüyoruz. Özellikle bankaların, hem personel
motivasyonunu azaltan hem her kademedeki çalışanın
ciddi zamanını alan alacak takip işlerinden mümkün
olduğunca kurtulmaya çalışacakları bir gerçek. Bankalar,
takipteki alacak dosyalarının mümkün olduğunca fazlasını
devretme eğiliminde olacak.
MİKTAR ARTACAK 2016’nın yarısı itibariyle varlık
yönetimi şirketlerine devredilen borç miktarı 25 milyar
TL’yi geçmiş durumda. Özellikle banka bilançolarındaki
takipteki alacaklar kalemindeki büyümenin, varlık
yönetimi şirketlerine devredilecek borç miktarını doğrudan
etkileyeceğini düşünüyoruz. Buna göre mevcut trendlerde
büyümeye devam etmesi durumunda, devredilecek
borç miktarının en az yüzde 20 artacağını ve 30 milyar
TL’yi geçeceğini öngörüyoruz. İleride leasing, faktoring,
telekom, elektrik, doğalgaz ve su gibi kronik tahsilat
problemi yaşayan sektörlerde hem bireysel hem kurumsalticari
kanallar için vadesi geçmiş alacakların tahsilatında
varlık yönetimi şirketlerinin rolü olabilir.
“İKİ ÜLKEDE BORÇ BİRİKİMİ VAR”
SERHAN AKÇA / TURKASSET YATIRIMLAR DİREKTÖRÜ
DÜNYADA TABLO NASIL?
Özellikle Avrupa ve İskandinav
ülkeleri, İngiltere ve ABD’de çok
gelişmiş bir pazar var. Almanya
ve Fransa’da da satışlar var
ama çok yüksek seviyelere
çıkamıyor. İngiltere ve ABD’de
varlık şirketleri bizimki gibi bir
regülatöre bağlı çalışmıyor,
ancak tüketiciyi koruma
ve benzeri pek çok yasaya
bağlılar.
PAZAR KÜÇÜLÜYOR
İngiltere ve ABD de pazar
küçülüyor çünkü bankalar giderek
büyük ve hata yapmayan varlık
yönetimi şirketleriyle çalışmayı
seçiyor. Ancak çok iyi uyum
sağlayan 3-5 şirket büyüyor,
sektörde konsolidasyon var.
Gelişmiş ülkelerde bankalar tahsili
gecikmiş alacakları hiç üzerlerinde
taşımadan ve artık piyasada
oturmuş fiyatlardan satıyor.
DAHA KÂRLI
Bu nedenle kârlılık Türkiye’ye
göre daha yüksek, yüzde
20-25 oranlarıyla çalışıyorlar.
Dünyada son dönemde
İtalya ve Yunanistan’da
ciddi borç birikimini mevcut.
Büyük yabancı varlık
şirketleri, bu iki ülkenin
etrafını sarmış durumda.
Satış olduğu takdirde alım
yapacaklar.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?