Yeniler gelir mi?

Bankacılık sektöründe Ortadoğulu sermayenin payı 5 yıl önce yüzde 2’ydi. 2015 sonunda bu rakam yüzde 12,4’e çıktı...

29.07.2016 12:26:530
Paylaş Tweet Paylaş
Yeniler gelir mi?
2012 yılından bu yana bankacılık sektöründe sermayedar anlamında güçlü bir değişim yaşanıyor. 4 yıl önce Lübnanlı Bank Audi’nin Odeabank’ı kurması ve Eurobank Tekfen hisselerini Kuveyt merkezli Burgan Bank’ın almasıyla değişimin ilk işaretleri başladı. Bunu Mart 2013’te ABank’ın çoğunluk hisselerini satın alan Katar Commercial Bank’ın yatırımı izledi. ABank’ın satışı döneminde sermayedar Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın “Türkiye pazarına girmekte çok kararlıydılar. Fiyat konusunda çetin bir pazarlık yapmamız gerekmedi” sözleri de hemen kriz sonrası banka hisselerine 2 çarpan değeriyle yapılan yatırımın Katarlı banka için önemini gösteriyordu. Değişimde son adım ise geçtiğimiz aralık ayında yine bir Katarlı oyuncu olan QNB’nin Finansbank’taki National Bank of Greece’in yüzde 99,8 payını satın almasıyla atıldı. Bu satın almalar sonrası bugün Türkiye’de banka sermayelerinde Ortadoğu sermayesinin ağırlığı giderek daha fazla hissediliyor. “Türk bankacılık sektörü, 2000’lerden sonra yakaladığı hızlı büyümesi, gelişen teknolojik altyapısı, bireysel bankacılık ve kredi kartı gibi alanlarda başarılı performansı sayesinde dünyanın her yerinden yatırımcılar için cazip bir piyasa haline geldi” diyen EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölümü Finansal Hizmetlerden Sorumlu Ortak İdil Kural’a göre Türkiye’nin Ortadoğu ve Arap ülkeleriyle politik bağlarının son yıllarda kuvvetlenmesi de bu yatırımları cesaretlendiriyor. Tabii yeni yatırım planlayan Ortadoğulu sermayedarlar için sektöre önceden girenlerin başarılı performansı da örnek teşkil ediyor. Yakın zamana kadar yüksek olan petrol fiyatlarıyla ciddi sermaye birikimi oluşturan Ortadoğulu yatırımcılar açısından Türkiye, uzun vadeli getiri potansiyeli vadeden cazip bir pazar olmaya devam ediyor.
İŞTAH KABARTIYOR
Çok değil, 2010 yılı sonunda 7 Ortadoğu sermayeli bankanın, toplam sektör sermayesindeki payı yüzde 2’ydi. Bu pay, Türkiye Bankalar Birliği güncel verileriyle 2015 Eylül sonunda yüzde 12,4’e yükseldi. Farklı bankacılık göstergelerinden de bu değişimi görmek mümkün. Finansbank alımı sonrası oluşan tabloda, sektörün toplam aktif büyüklüğünün yüzde 7,1’ine Ortadoğu sermayeli bankalar hakim. Aynı şekilde bu bankaların son 5 yılda kredilerde payları yüzde 0,8’den yüzde 7,2’ye ve mevduat payları da yüzde 0,4’ten yüzde 7,6’ya kadar yükseldi. Net kâr/zarar kaleminde de sektörden aldıkları pay yüzde 4,4’e ulaştı. Tabii burada en büyük farkı, son 5 yılda Ortadoğulu sermayenin satın aldığı bankaların ağırlıkla orta ölçekli banka segmentinden olması yaratıyor. Şöyle ki 2010 sonunda Ortadoğu sermayeli bankaların en büyükleri Bank Mellat ve Bank Pozitif, aktif büyüklükte küçük bankalar arasında sıralanırken 2015’te Finansbank ve Odeabank gibi orta büyüklükteki bankaların ağırlığıyla tüm tablo değişti. Türkiye’de her ne kadar düşüşte de olsa yüzde 10’larda seyreden sermaye getirisi, halen dünyadaki birçok pazara göre çok cazip. İşte bu çift basamaklı sermaye getirisi, Ortadoğulu yatırımcıların iştahını kabartıyor. “Ortadoğu bazlı bankaların kendi coğrafi bölgelerinde sürdürülebilir ve kârlı büyüme potansiyelleri oldukça limitli” diyen bankacılık danışmanı Tunç Akyurt, yatırımların asıl nedenini Ortadoğu’da bankacılık sektörünün büyüme hızının oldukça yavaşlamış olmasına ve Türkiye’de 20 milyonu bulan bankasız nüfusunun sunduğu potansiyele bağlıyor.~FİNANSBANK ETKİSİ 
Gelinen tabloda, sektörde ilk 7 büyüğün takipçisi konumundaki Finansbank’ın alımının ciddi bir etkisi mevcut. Finansbank’ın alımı öncesine bakıldığında, Ortadoğu sermayeli bankaların aktif büyüklükte payları yüzde 3,12 ile sınırlı kalıyordu. Aynı şekilde sektörde payları toplam kredilerde yüzde 3,3 ve mevduatta yüzde 3,8 olarak gerçekleşiyordu. Bu durumda Ortadoğulu bankaların payında, Finansbank’ın gelecek stratejisi büyük önem taşıyor. Finansbank, mayıs ayı boyunca Katarlı sermayedarlarıyla süren yönetim toplantılarıyla bankanın büyüme planlarını kurdu. Bankanın bu yeni büyüme planını en yakın haziran ayı ortalarında açıklaması bekleniyor. Ancak burada Finansbank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdürü Yardımcısı Ömür Tan’ın da değindiği gibi QNB’nin kurumsal tarafta güçlü bir banka olması nedeniyle asıl bu alanda büyümenin hedeflenmesi bekleniyor. Ortadoğu ve Afrika’nın en büyük ikinci bankası QNB, bugün 27 ülkede faaliyet gösteriyor. Adını vermek istemeyen eski bir banka yöneticisi, Finansbank’ın yeni dönemde kurumsal ve ticari bankacılıkta, proje finansmanlarında büyüyeceğini öngörüyor. Basel III baskısı ve sektörde ilk 4 bankanın bireysel bankacılıkta müşterilerin yüzde 70’ine hakim olması nedeniyle Finansbank’ın bireysel bankacılıkta eski iddiasının olmaması bekleniyor. Tunç Akyurt da önümüzdeki dönemde Finansbank’ın stratejisine dair şöyle bir yön çiziyor: “Özellikle KOBİ ve ticari tarafta büyümeye odaklanma aynı zamanda bireysel tarafta ve mikro işletmeler tarafında da kârlılığın toparlanması ve müşteri sayısında büyümeye devam edilmesi strateji olarak belirlenecek. QNB’yi bekleyen en zorlu görev, bankanın piyasa ortalamalarına göre olumsuz seyreden sermaye getirisi yani kârlılığı olacak. Bankanın son birkaç yılında net kârlılığı ve sermayesine bakıldığında tek basamaklı sermaye getirileri görülüyor. Bunun en kısa zamanda çift basamaklara getirilmesi ve özellikle maliyet tasarrufu açısından radikal aksiyonlar alınmasını bekliyorum.” 
NASIL BÜYÜYECEKLER? 
Orta ve küçük ölçek ligindeki diğer Ortadoğu sermayeli bankalar da güçlü büyüme planları kuruyor. Türk bankacılık sektöründe 15 yıl aradan sonra sıfırdan lisans alan ilk banka olan ve 2012’de faaliyete geçen Lübnan merkezli Bank Audi’nin iştiraki Odeabank’ın gözü, özel mevduat bankaları sıralamasında ilk 7 banka arasında yer almakta. Banka, orta vadede Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesiyle ticaret projelerine aracılık etmeyi hatta bu bölge için Türkiye’nin önde gelen bankası olmayı amaçlıyor. Burgan Bank ve ABank da aynı hedefle pazarda rekabet ediyor. Burgan Bank Genel Müdürü Murat Dinç, “Bankamızın genel olarak istikameti belli, uzun vadede bir üst lige çıkmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz 2 yılda olduğu gibi 2016’da da sektör ortalamasının üzerinde büyüyeceğiz” diye konuşuyor. Dinç, büyümede en önemli kalemlerin kurumsal ve ticari bankacılık ile leasingden geleceğini belirtiyor. Banka kısa vadede bir faktoring şirketi kurmayı da planlıyor. Dinç, Ortadoğu ile ilişkili planları ise şöyle aktarıyor: “Ana ortağımızın kuvvetli olduğu MENA ve Körfez Bölgesi’nde özellikle taahhüt sektöründe çok aktif bir bankayız. Bu bölgelerde iş alan Türk müteahhitlerine büyük finansman sağlıyoruz ve çok rekabetçiyiz. Bu bölgelerdeki müşterilere yönelik gayrimenkul tarafında çalışmalarımız var. Bu bölgelerde Burgan Türkiye olarak şube açmayı düşünebiliriz.” “Sınıfının en iyisi olmak istiyoruz” diyen ABank Genel Müdürü Müge Öner de hedeflerini şöyle aktarıyor: “2015’ten 2017’ye uzanan 3 yıllık dönemi dönüşüm süreci olarak belirledik. ‘Odaklı bankacılık’ anlayışımızla ticari ve kurumsal bankacılıkta enerji, inşaat, kimya, plastik sanayi ve turizm sektörlerinde uzmanlaşarak akla ilk gelen, çözüm üreten ve riski doğru analiz eden banka olmak için yapılandık. Yurtdışında da ana hissedarımız The Commercial Bank’ın katkısıyla Körfez ülkeleri ve Katarlı müşterilerimizin Türkiye’deki mevduat değerlendirme ve kredi ihtiyaçlarında yanlarındayız.”
 YENİ YATIRIMLAR YOLDA
Ortadoğulu yatırımcılar, orta ve küçük ölçekli bankalar arasından alım yaptıkları için danışman Mehmet Sönmez’in belirttiği gibi perakende bankacılıktan ziyade kurumsal ve ticari bankacılığa ağırlık veriyor, dış ticaretten pay almaya bakıyorlar. Örneğin İsrail’in en büyük bankası Bank Hapoalim’in ana sermayedar olduğu Bank Pozitif, butik tarzda çalışıyor. Bank Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akçakayalıoğlu, yeni dönem hedeflerini şöyle anlatıyor: “Ortadoğu’ya yönelik özel hedefimiz bulunmuyor, iç piyasaya odaklıyız. Büyümeden çok da yaptığımız işin içeriğini geliştirme yönünde hedeflerimiz var. İçerikten kastım, Türkiye için önemli sektörlerde büyük ölçekli firmalarla kurumsal bankacılık çalışmaları ve daha çok günlük değil de toptan işlerimizi geliştirmeye odaklanıyoruz. Bireysel bankacılık tarafındaysa teknoloji ve analitik kapasitemizi geliştirerek yeni nesil bankacılık iş modelini sürdüreceğiz.” Peki Ortadoğu’dan gelen yatırımlar devam edecek mi? Hem banka yöneticileri hem danışmanlar, bu trendin süreceği konusunda hemfikir. Mehmet Sönmez, “Şu anda İran’dan Türkiye’de banka kurmak için talepte bulunan bankalar var. Ortadoğu ve Körfez ilgisi bölge yatırımcılarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılmayı düşünmeleriyle alakalı. Katar ve Kuveyt’ten de 1-2 yeni oyuncu katılımı bekliyorum. Suudi Arabistan bankalarından da katılım bankacılığına talep gelebilir” diyor. EY’den İdil Kural da Sönmez ile aynı fikirde: “Ortadoğu’dan ilgi canlı kalmaya devam edecek. Türkiye’ye ilgisini ifade etmiş ancak henüz yatırım fırsatı bulmamış finansal kuruluşlar mevcut. Yine de burada satış ihtimali olan banka sayısının azalması ve sıfırdan banka lisansıyla girişin zahmetli olmasını göz önünde bulundurmak gerekiyor.” Tunç Akyurt da özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’daki lokal bankaların Türkiye’ye olan ilgisinde artış bekliyor ve hatta, “Bu pazara yatırım yapmış bankaların başarılı geri dönüşler almasının akabinde bu ilgi daha da artacak” diyor. Bu yeni yatırımlarla Ortadoğu’nun payının da yükselmesi öngörülüyor.~HÜSEYİN ÖZKAYA / ODEABANK GENEL MÜDÜRÜ
“SIFIRDAN 9’UNCU OLDUK”
BAŞARI HİKAYESİ

Faaliyete başladığımız 2012 sonundan bu yana sektörün üzerinde büyüme performansı sergiliyoruz. Öyle ki sıfırdan kurulan bir banka olmamız nedeniyle süren yüksek yatırım harcamalarımıza rağmen 2016’nın ilk çeyreğinde net kârımızı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 93 artırdık ve 22,6 milyon TL’ye yükselttik. Bu yılın ilk çeyreğinde aktiflerimizde yüzde 12, mevduatlarda yüzde 9 ve toplam kredilerde yüzde15 artış yakaladık. 49’uncu banka olarak girdiğimiz yarışta, ilk çeyrek itibarıyla özel bankalar arasında mevduatlarda 8’inci, toplam kredilerde 9’uncu büyük banka olduk. Kat ettiğimiz mesafe, hem Türkiye hem uluslararası platformda başarı hikayesi olarak nitelendiriliyor.
İLK 7 HEDEFİ
Kısa vadeli hedefimiz, kârlılığımızı koruyarak sektör ortalamasının üzerindeki büyüme hızımızı sürdürmek. Orta vadede Türk bankacılık sektörünün büyükler ligine girerek özel mevduat bankaları sıralamasında ilk 7 banka arasında yer almak. Ana hissedarımız, Bank Audi’nin desteğiyle Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesiyle ticaret projelerine aracılık etmeyi ve bu bölge için Türkiye’nin önde gelen bankası olmayı da planlıyoruz. Ana hissedarımızın uluslararası piyasalardan sağladığı kaynakları, Türkiye’de reel sektörün kullanımına sunarak bu hedefe ulaşabileceğimizi öngörüyoruz.

İKİ KATILIM BANKASININ PLANI
KÖPRÜ OLACAK

Sermayesinin yüzde 62’si Kuwait Finance House’a ait olan Kuveyt Türk, başta Körfez ülkeleri olmak üzere dünyaya açılmak isteyen Türk girişimcilere finansal köprü olma amacını taşıyor. 2015’te Almanya’da KT Bank AG’yi kuran Kuveyt Türk, burada yeni şubelerle büyümeyi de planlıyor. 2008’de Suudi Arabistanlı The National Commercial Bank sermayedarı olduğu Türkiye Finans da KOBİ bankacılığında büyüyerek 2016 yılını yüzde 15 artışla 40 milyar TL aktif büyüklükle kapatmayı planlıyor.
HEDEFTE NE VAR?
Ortadoğu’nun güçlü sermaye grupları Albaraka Bankacılık Grubu (AGB) ve İslam Kalkınma Bankası’nın (IDB) sermayedarı olduğu Albaraka Türk Katılım Bankası da 2016’da yüzde 20 büyümeyi amaçlıyor. Bankanın genel müdürü Dr. Fahrettin Yahşi, “5 yıllık planlamamızda aktiflerimizin yıllık yüzde 20 büyüyeceğini öngörüyoruz. Daha çok kurumsal kredilerde büyümüş durumdayız. Kredi kompozisyonumuzu her yıl ticari ve bireysel segmentlerin ağırlığının artması yönünde değiştiriyoruz” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz