Zorlu yıl hesapları

2014, bankalar için çetin bir sınav yılı... Bir yandan FED kararlarının global piyasalara etkisi, diğer yandan getirilen yeni düzenlemeler bankacıları birçok alanda zorluyor.

26.07.2014 18:57:510
Paylaş Tweet Paylaş
Zorlu yıl hesapları
Bu yıl kredi kartı harcamalarında düşük bir büyüme bekleniyor. Kartlar üzerinden verilen krediler ise daralacak. Kârlılıkların tek haneye inebileceği düşünülüyor.

İlk çeyrekte yerinde sayan mevduatta ise büyük rekabet yaşanıyor. Şubeleşme hızları ve yapısı da değişiyor. Ayrıca sermaye ihtiyacının oluşabileceği de konuşulanlar arasında... İşte bankaların zor yılı ve beklentiler. 20l4’ün bankacılık sektörü açısından son 10 yıllık dönemin en zor yılı olacağım düşünüyorum.”

Bu sözler, Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’e ait. Bankaların başındaki isimler, bu konuda görüş birliği yapmış durumda. Öyle ki “2014’te rüzgara karşı koşmamak lazım” diyen Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş de ekonominin daraldığı dönemlerde, bankaların daha dikkatli pozisyon alması gerektiğinin altını çiziyor.

ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay ise “2014’te gerek dünyada gerek Türkiye’de en çok zorlanan sektörlerden birisi şüphesiz bankacılık olacak” diyerek bu konudaki fikrini ortaya koyuyor.

Gerçekten de dünya ölçeğinde bakıldığında, 2008’deki krizin yansımaları önemli ölçüde sürüyor ve banka davranışlarını ciddi şekilde etkiliyor. Günümüzde toparlanma işaretleri verse de hala kırılganlığını koruyan küresel büyümeye dair riskler ön planda. Türkiye’de ise yapılan yeni yasal düzenlemelerin ve FED kararlarının ülke ekonomisine etkileriyle bankacılığı önemli alanlarda belirsizlikler bekliyor.

Bankaların önemli gelir kaynakları, özellikle bireysel bankacılık alanında kısıtlanıyor. 2014’te kredilerin büyüme oranının yarı yarıya inmesi, bankaları kârlılık anlamında zora sokacağı benziyor. Sıkıntılı alanlar, bununla da kalmıyor.

KÂRLAR TEK HANEYE İNER Mİ?
2013 sonunda sektörde sermaye kârlılığı yüzde 14’e geriledi. 2014’te bundan daha düşük bir oranın görüleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Hakan Ateş, “Dua edelim de yüzde 10’un üzerinde bir kârlılık olsun... Alınan tedbirlerle kredi büyümesinde yavaşlama var. Yüzde 10’un üzerinde kârlılık kötü bir sonuç değil ama yeterli de değil... Banka kârlarını yüzde 10’un üzerinde tutmak bile başarı olacak” diye konuşuyor.

Ergun Özen de 2014’te kârlılığının 2013 yılının altında olmasını bekliyor. Çünkü yüksek faiz ortamının devam etmesiyle düşük net faiz marjı ve ticari gelirin eksikliği kârları baskı altında tutuyor. Bankalar, bu yıl yapılan düzenlemelerin etkisiyle azalan kredi kartı ve tüketici kredi talebinin etkilerini gerek faiz gelirleri gerekse komisyon gelirlerine darbe alarak yaşayacak. Özen, “Bu etkileri şimdiden hissetmeye başladık” diyor.

Bankalar, geçen yıl KOBİ ve ihracat kredileri için genel kredi karşılık oranının düşürülmesinin olumlu etkisini, finansal rakamlarına yansıttı. Buna rağmen sektörün genel karşılık giderleri yüzde 32 artmıştı. Bu yıl tüketici kredileri tarafından gelen ilave genel kredi karşılığı etkisinin de bu kalemde olumsuz olarak görülmesi bekleniyor.

Bu, karşılık giderlerinin bankaları zorlayacağını ortaya koyuyor. Tabii haziran ayı başında gelecek yeni komisyon ve gelir kesintileri daha netleşmediği için ne kadarlık bir negatif yük oluşacağı tahmin edilemiyor.

2014’e ilişkin ilk veriler de bu öngörüleri destekliyor. BDDK verilerine göre Ocak 2014’te sektörün aylık net kârı, 2013 yılı aylık ortalama rakamına göre yüzde 32 azaldı ve 1,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşti.

Bu rakam, çalkantılı geçen 2013 yılı ikinci yarısındaki aylık ortalama net kâr rakamına göre bile yüzde 17 düşüşe işaret ediyor. Bu durumdan özellikle büyüme aşamasında olan bankalar etkileniyor. Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya, “Sektörde, büyümek isteyen bankaları zorlu koşullar bekliyor” diyor.

KARTTA TEHLİKELİ SİNYAL
Ekonomi yönetiminin tasarrufları artırmak adına özellikle kredi kartlarına getirdiği yeni düzenlemeler, kredi kartı pazarını daraltıyor. Bu yıl kredi kartı tarafında ciddi bir zayıflama görülecek. Bu pazarda daralmanın ilk belirtileri de şöyle: Mart ayı sonu BDDK verilerine göre mevduat bankalarının taksitli bireysel kredi kartı kullanımı, yılbaşından bu yana 942 milyon TL düşüş gösterdi.

Bireysel kredi kartlarında taksitli harcamalar, 2013 sonu 41 milyar 659 milyon TL’den mart sonunda 40 milyar 715 milyon TL’ye indi. Kredi kartı kullanımı ve taksitli satışların sınırlandırılması perakende satış hacmini de daralttı. Türkiye İstatistik Kurumu, şubat ayında perakende satış hacminin yüzde 1,6 daraldığını açıkladı.

Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü ve BBVA Global Ödeme Sistemlerinden Sorumlu Başkanı Mehmet Sezgin, “Bu yıl ödeme sistemleri de dahil tüm bankacılık alanlarında hepimizi çok zor günler bekliyor” diyor. Sezgin, bu yıl kart harcamalarının artışıyla ilgili “İnsanların psikolojisi çok önemli.

Ülkede işler iyi gidiyorsa insanlar ödeme sistemlerini daha çok kullanılıyor, alışveriş yapıyor. Seçimler ve siyasi ortamın gerginliği, ilk 8 ayın harcamalar açısından sıkıntılı olacağını gösteriyor. Bu ortam ve gelen kısıtlamaların etkisiyle bu yıl kredi kartı harcamalarının enflasyonun en fazla 23 puan üstünde, yani yüzde 12-13 oranında artmasını bekliyorum” diye konuşuyor.

Sezgin, kart yoluyla kullandırılan kredilerde ise taksitlerin azalmasının matematiksel etkisiyle enflasyonun hemen altında, yani yüzde 8-10 arası bir artış trendi bekliyor. Sezgin, “Yani reel olarak artış değil düşüş bekliyorum. Burada bizi korkutan, gerek taksitlerin azalması gerekse bireysel kredilere gelen 36 aylık tavanla geri dönmeyen kredilerin miktarında olabilecek gelişmeler...

Bu konuyu yakından takip edeceğiz” diyor. Sezgin’e göre, kredi kartında belli bir müşteri sayısına ve hacme ulaşmamış bankalar için bu yıl büyümek de mümkün olmayacak. Hakan Ateş de Sezgin ile aynı görüşte. Makro ihtiyati önlemler sonucu 2014’te kredi kartları yoluyla kullandırılan kredilerin tek basamaklı büyüyeceğini öngörüyor.

BİREYSEL ŞUBELERİN SONU MU?
Daralan tek alan kredi kartları değil, tüketici kredilerinde de ciddi bir yavaşlama mevcut. Tüketici kredileri, 2013’te yüzde 28 büyümüştü. Bu yılın ilk çeyreğinde ise tüketici kredilerindeki yıllıklandırılmış büyüme oranı yüzde 7’ye kadar geriledi. Net rakamlarla bakılırsa yılbaşından şubat sonuna kadar olan dönemde, tüketici kredileri sadece yüzde 0,9 artış gösterebildi.

Pınar Abay, bu yıl kredi kartları hariç bireysel kredilerdeki artışın ancak yüzde 13-14 olacağını öngörüyor. Bu düşük büyüme oranı, şubelerin yapısını da değiştiriyor. Bir banka genel müdür yardımcısı, sadece bireysel alana odaklanan, ticari bankacılık yapmayan şubelerin önümüzdeki 2-3 yıl içinde kapanacağı tahmininde bulunuyor.

Bu nedenle bankalar, yeni şubelerini KOBİ ve ticari bankacılık müşterilerini de kucaklayan modellerle açmaya özen gösteriyor. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Şubeleşmede kurumsal, KOBİ ve bireysel bankacılığı eşit gözeten bir strateji izliyoruz. 3’te 1 dengesini tutturmaya çalışıyoruz” diyor.

Bu noktada şubeleşmenin hızının düştüğü de başka bir gerçek... Bunun nedenini Ergun Özen, “Operasyonel giderlerdeki artış, sektörün kârlılığını olumsuz etkiliyor. Sektörün operasyonel giderleri, 2013 yılında yüzde 19 arttı. Bu rakamda sektörün şube sayısının 11 bin 791’e çıkması da etkili oldu” sözleriyle aktarıyor. 2014’ün ilk iki ayında sektör ayda ortalama 14 şube açtı.

2010-2013 arasındaki dönemde bu rakam ayda ortalama 50 şubeydi. Sadece tüketici kredilerindeki yavaşlama değil kârlılıkların gerilemesi de bankaları bu yönde defansif davranmaya zorluyor. Pınar Abay, BDDK verilerine göre şubat sonunda 11 bin 932 olan yurtiçi şube sayısının 2014 sonunda 12 binin hafif üzerinde kalacağını düşünüyor.

BATIK ORANI ARTAR MI?
Bu yıl Türkiye ekonomisinde büyümenin sınırlı kalması, bankaları hem tüketici hem KOBİ kredilerinde takip oranlarının artması anlamında da endişelendiriyor. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, bu yıl katılım bankacılığı açısından en önemli gelişmenin müşterilerinin döviz riskine olan bakışın değişmesi olacağını, kurlarda artışın kalıcı olması durumunda takipteki kredi oranlarında yükselme beklediklerinin altını çiziyor.

Geçen yıl sonunda sektörde yüzde 2,7 olan sorunlu kredi oranı, Nisan ayı başında yüzde 2,9’a çıktı. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, bu trend devam ederse bu yıl sonunda yüzde 3,3’lük sorunlu krediler oranına ulaşıldığını açıklıyor.

“2009’daki global krizde sektörün sorunlu krediler oranının yüzde 5,5’e çıkmıştı, ama önemli bir tehlike arz etmedi. Fakat buna bakarak mevcut trendi önemsiz olarak değerlendirmemek gerekiyor” diyen Ateş, önemli bir noktaya dikkat çekiyor:

“Çünkü 2009’dan farklı olarak bu sefer sektörde kredi büyümesi de yavaşlamış durumda. 2009 sonunda yüzde 5,5 seviyesine çıkan sorunlu kredi oranı, 15 ay içinde hızlı kredi büyümesinin de önemli katkısıyla yüzde 3,3’e gerilemişti. Bu bağlamda sorunlu kredi oranın hangi seviyeye çıkacağından çok, hangi hızla gerileyeceği önem taşıyor. Bunu da kredi büyümesinin bundan sonra nasıl seyredeceği belirleyecek.”

HSBC Türkiye Genel Müdürü Martin Spurling de sorunlu krediler nedeniyle birçok bankanın kredi verme stratejilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalacağını düşünüyor. Spurling, “Bankalar, KOBİ ve ticari bankacılık alanlarına yönelecek.

Ama bireyselden ticariye dönüş, aktif kalitesi problemleri yaratabilir. KOBİ kredileri bankalar için daha yüksek risk içerir. TL’nin döviz karşısındaki zayıf seyri de birçoğu dövize bağlı borcu bulunan Türk şirketinin bilançosunda baskı yaratıyor.

Şu anda Türk şirketlerinin net döviz açığı yaklaşık 166 milyar dolar. O yüzden temel makro belirsizlikler giderilmediği takdirde bu yıl aktif kalitesinin bozulmasını ve karşılık giderlerinin artması muhtemel” şeklinde konuşuyor.

SERMAYE İHTİYACI ARTACAK
Bankaların sermaye ihtiyacı da bu yıl yavaş yavaş hissedilmeye başlayacak. Bankalar, 2013 yılında kârlılıklarını kısmen korumuş gibi görünse de taşıdıkları menkul değerlerin piyasa değerine göre değerlenmesi, özkaynaklarında önemli tutarlarda kayıplar oluşturdu. Bu nedenle sektörün özkay-nak ve sermaye verimliliği düştü.

Banka yöneticilerine göre bu tablo, 2014 yılında düşüşe devam edecek. Çünkü bankaların fonlama maliyetleri hızla yükseldiği gibi taşıdıkları menkul değerler, uzun vadeli kredi portföyleri, bireysel ve konut kredileri, bilanço üzerinde her ay zarar oluşturuyor.

2012 sonunda yüzde 17,9 olan sermaye yeterlilik oranı, 2013 sonunda yüzde 15,1’e geriledi. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 20062010 arasında yüzde 19,4 olan sermaye kârlılığının, 2010 yılından itibaren alınan makro ihtiyati önlemlerin ardından 2011-2014 arasında yüzde 13,3’e gerilediğinin altını çiziyor.

“Kârlılıktaki gerileme, bu yıl daha da şiddetlendi. Şubat 2014 itibarıyla sermaye kârlılığı yüzde 10,2’ye inmiş durumda. Uzun vadeli bir analiz yapıldığında, 2013 sonunda yüzde 67 olan kredilerin GSYH oranının 2023 yılında yüzde 77’ye çıkması için sektörün yılda ortalama yüzde 14,5 sermaye kârlılığı oranına ulaşması gerekiyor” diyor.

Bu nedenle güçlü özkaynaklar ve bunları destekleyen risk/kâr dengesini sürdürmek önümüzdeki dönemde sektörün odak noktalarından olacak. ING Bank Genel Müdürü Abay, “Tüketici kredileri ve kredi kartlarına getirilen sınırlamalar, bankaların uzun dönemli kârlılık oranlarını aşağı çekecek.

Dolayısıyla büyümeyi finanse edebilmek için ihtiyaç duyulan sermayenin iç kaynaklar ve bankacılık faaliyetleri yoluyla sağlanabilmesi daha da zorlaşacak. 2014, sermaye baskısının yavaş yavaş hissedilmeye başlayacağı bir yıl olacak” diye konuşuyor. 0

Alarm veren göstergeler
- Mevduat, ilk çeyrekte yerinde saydı. Yüzde 110’un üzerine çıkan kredi /mevduat oranını fonlamak için TL mevduat toplamada zorluk yaşanacak.
- Ocak 2014’te sektörün aylık net kârı, 1,2 milyar TL. Bu, 2013 yılı aylık ortalama rakamına göre yüzde 32 düşüşü gösteriyor.
- Bankaların, geçen yıl genel karşılık giderleri yüzde 32 arttı. Bu yıl tüketici kredilerine ilave kredi karşılığı ve hazirandaki yeni kesintilerinin henüz hesaplanamayan negatif yükü olacak.
- İlk 3 ayda mevduat bankalarının taksitli bireysel kredi kartı kullanımı 942 milyon TL düştü.
- 2014’te kredi kartları yoluyla kullandırılan kredilerde tek basamaklı büyüme öngörülüyor.
- Tüketici kredileri 2013’te yüzde 28 büyümüştü. Yılbaşından şubat sonuna kadar ise sadece yüzde 0,9 artış gösterebildi.
- 2014’ün ilk iki ayında sektör ayda ortalama 14 şube açtı. 2010-2013 arasındaki dönemde bu rakam ayda ortalama 50 şubeydi.
- Geçen yılın sonunda sektörde yüzde 2,7 olan sorunlu kredi oranı, nisan ayı başında yüzde 2,9’a çıktı. Bu yıl sonu beklentisi, yüzde 3,3.
- 2012 sonunda yüzde 17,9 olan sermaye yeterlilik oranı, 2013 sonunda yüzde 15,1’e geriledi. Şubat 2014 itibarıyla sermaye kârlılığı yüzde 10,2’ye inmiş durumda.

SIKINTILI YILDA BÜYÜKLERİN PLANI NE?
GARANTİ NİN GÜNDEMİ

Genel müdür Ergun Özen, “2014’te, geçen yılki hızlı büyümeyi görmeyi beklemiyoruz. 2013’te kredi büyümemiz yüzde 30’a ulaşmıştı. 2014’te bu oranın, yüzde 15’e gerilemesini bekliyoruz. Bu yıl hastane projeleri, 3. havalimanı, liman özelleştirmeleri gibi büyük altyapı yatırımları ve yenilenebilir enerji projeleri gündemde üst sırada olacak.

Bu projelerin yapılandırılmasında öncü rol oynamaya devam edeceğiz. Mevduat tabanımızı da yüzde 15 büyütmeyi hedefliyoruz. Bu yıl daha yüksek faiz ortamında artan fonlama maliyetleri nedeniyle daha düşük faiz marjlarıyla çalışacağız. Etkin maliyet yönetimiyle kârlılığımızı destekleyeceğiz” diyor.

AKBANK'IN HEDEFİ
Genel müdür Hakan Binbaşgil, 2014 planlarını şöyle aktarıyor: “Büyürken ülkenin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlayacak sektörlere ayrı önem veriyoruz. Bu kapsamda KOBİ, ticari ve kurumsal kredilerimizle reel sektöre sağladığımız kredi desteğini, 2013’te bir önceki yıla kıyasla daha da artırdık.

KOBİ ve kurumsal kredilerimiz yoluyla sağladığımız desteği yüzde 31 büyüterek yaklaşık 77 milyar TL’ye çıkardık. 2014’te de bu desteğimizi artırarak sürdüreceğiz. 2014’te, müşteri odaklı ve sağlıklı şekilde büyümeyi sürdüreceğiz. Kredilerimizin aktif içindeki payını 2013’te yüzde 60’ın üzerine çıkardık. Bu anlayışa devam edeceğiz.”

DENİZBANK’IN ODAĞI
Genel müdür Hakan Ateş, odaklarındaki projeleri şöyle anlatıyor: “Sberbank’tan alacağımız destekle hızlı büyümemizi devam ettirmeyi planlıyoruz. 2014’te enerji, inşaat, altyapı, turizm, sağlık, belediyeler, spor kulüpleri ve eğitimde yeni yatırım planları mevcut.

Özellikle tüketici kredilerinin alınan regülasyon önlemleriyle yavaşladığı ortamda KOBİ kredilerine odaklanacağız. Kendi ayağımız üzerinde durup temelde kendi mevduatımızla iş yapmayı sürdüreceğiz. 2014’te 750 şubeye ulaşacağız. Mevduat fonlamamızı uluslararası ve toptan finansmanlarla destekleyeceğiz.”

MEVDUATTA REKABET TIRMANACAK
YERİNDE SAYDI

Kur etkisinden arındırılmış rakamlara bakıldığında mevduat büyümesi, ilk çeyrekte yerinde saydı. ING Bank Türkiye Genel Müdürü Pınar Abay, konuyu şöyle detaylandırıyor: “2013’ün üçüncü çeyreğinden itibaren TL mevduat artış hızı yavaşladı, döviz mevduatı artışıysa önemli ölçüde hızlandı. İvme, bu yılda şimdiye kadar devam etti.

FED’in tahvil alımlarını azaltılabileceğine dair mayıstaki ilk açıklamasından bu mart sonuna kadar döviz mevduat artışı yüzde 25’e yakın.” Bu noktada Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Mevduat faizlerinin aynı dönemde 250 baz puan artmasına karşın mevduat iştahının limitli olması sektör açısından dikkatle incelenmesi gereken bir durum” görüşünde.

NEDEN ÖNEMLİ?
HSBC Türkiye Genel Müdürü Martin Spurling, sektörün kredi/mevduat rasyosu, üç yılda yüzde 88’den yüzde 110’un üzerine yükseldiği için mevduatta rekabetin yoğun olacağı düşüncesinde. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen de “Bankaların kontrollü şekilde doğru fiyattan doğru kredi vererek TL kredi /mevduat oranlarını optimal seviyelerde tutmaları önemli. Çünkü TL mevduat açısından pazarda zorlukların arttığı bir yıldayız” şeklinde konuşuyor.

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, global likiditedeki daralmaya dikkat çekiyor ve “Bankaların fonlamaya odaklanacaklarını ve fonlarını çeşitlendirmeye gayret göstereceklerini tahmin ediyoruz. Bunun paralelinde mevduatta rekabet artacak” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz