İlk Poliçe Mayıs’ta

Giray Velioğlu / Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü    Giray Velioğlu, Yapı Kredi Emeklilik’in genel müdürü… Aynı zamanda bu alanda faaliyet gösteren 10 şirketin oluşturduğu grubun başkan...

1.03.2003 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Giray Velioğlu / Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü  
 
Giray Velioğlu, Yapı Kredi Emeklilik’in genel müdürü… Aynı zamanda bu alanda faaliyet gösteren 10 şirketin oluşturduğu grubun başkanlığını da yapıyor. Haftada bir toplanıyor, durumu değerlendirip, planları gözden geçiriyorlar. Bu nedenle konuyla ilgili her bilgiye sahip. 10 yıl içinde 3.4 milyon kişinin bu sistemden yararlanacağını, fon büyüklüğünün ise 25 milyar dolara yaklaşacağını tahmin ediyor. İlk poliçenin mayıs ayında kesileceğini söylüyor.    
 
Sadece Türkiye’de değil, neredeyse bütün dünyada sosyal güvenlik kurumlarının geleceğiyle ilgili kaygılar var. Bu kaygıları gidermek için de ciddi bir arayış var. Bu arayış ve çözümlerden birisi, “bireysel emeklilik sistemi”...  
 
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler grubunun tamamında bu sistem devreye girdi. Türkiye’de de hukuki altyapı oluşturuldu ve son aşamaya gelindi. Şu ana kadar 10 şirket, bireysel emeklilik planları pazarlayabilmek için, Hazine Müsteşarlığı’ndan izin aldı.  
 
Şirketler bir taraftan hukuki süreçleri yerine getirmeye çalışıyor, bir taraftan da sosyal boyutu önemsenen bu sistemin başarılı olması için, ciddi bir hazırlık yapıyor. Bireysel emeklilik alanında faaliyet gösterecek 10 şirketin yöneticileri, haftada bir toplanıyor ve sistemin sorunlarına karşılık görüş alışverişinde bulunuyor.  
 
Bu grubun başkanlığına da Yapı Kredi Emeklilik şirketinin genel müdürü Giray Velioğlu seçildi. Velioğlu, hukuki sürecin işlemesi, ilk emeklilik planlarının pazarlanması, sisteme katılacak kişi sayısı ve fon büyüklüğüyle ilgili güncel konularda Capital’in sorularını şöyle yanıtladı:  
 
Bireysel emeklilik şirketlerinde son gelişmeler nedir? Şirketlerin ruhsatları sizce ne zaman verilecek?  
 
Sizlerle son bilgileri paylaşmak istiyorum. Hazine Müsteşarlığı, aracılar, sözleşme ve planlar ile ilgili olarak iki tane tebliğ taslağını 24 Şubat’ta SPK’ya gönderdi ve SPK’nın görüşünü bekliyor. Tek düze hesap planı ile ilgili olarak da önce Hazine ile SPK’nın bir araya gelmesi gerekiyor. Hazine, kapsamlı olarak taslakların hazır olduğunu söylüyor. Ancak, SPK ile görüşmeden bunları yürürlüğe koymuyor. Dolayısıyla, yakın bir gelecekte kararın çıkacağını düşünüyoruz.  
 
Bunun yanı sıra, iki konu daha var: Birincisi, teknik alt yapı, diğeri ise ruhsat konusu. Hazine yetkilileri, teknik alt yapı ile ilgili bir tebliğe gerek duymadıklarını ifade ediyor. Söz konusu tebliği doğrudan internet sitesine koyacaklarmış. Bundan sonra da ruhsatla ilgili gelişmeler de tebliğ veya yazı olarak bizlere bildirilecek. Dolayısıyla, mart ayında ruhsat sorunu çözülür diye düşünüyoruz. Hazine yetkililerinin verdiği tarih de zaten bu yönde.  
 
Ruhsat alır almaz hemen düğmeye basabilecek bir yapı var mı? Yoksa belirli bir hazırlık dönemi gerekiyor mu?  
 
Tebliğlerin yayınlanması ve ruhsat alınmasıyla süreç tamamlanmıyor. Çünkü, bu sürecin ardından SPK’ya en az 3 fonun kuruluşu için başvuru yapılacak. Bu fonların iç tüzükleri gibi, bir sürü kanuni yaptırımı yerine getirmeniz gerekiyor. Bu nedenle ruhsatı aldığınızın ertesi günü “Ben plan satıyorum” diyemeyeceğiz. Ama SPK’dan izin alıp fonları kurduktan sonra bireysel emeklilik planlarını satmaya başlayacağız.  
 
Size göre bu fonları kurmak ne kadar sürecek?  
 
Bu bizim yabancı olduğumuz bir konu. Ancak, menkul kıymet şirketlerinden aldığımız duyumlara göre, fon başvuruları yaklaşık 1-1,5 aylık bir sürede sonuçlanıyor. Dolayısıyla, mayıs ayında tabanca patlar gibi geliyor.  
 
Yani bireysel emekliliğe ilişkin ilk emeklilik planları, mayıs ayında pazarlanmaya başlanacak?  
 
Evet, öyle denilebilir. Tabii savaş veya öngörülemeyen başka gelişmeler nedeniyle bu tarihin ötelenme olasılığı da ortaya çıkabilir. Ancak, ben mayıs ayında başlayacağını düşünüyorum.  
 
Yıl sonu için beklentiniz nedir? Sistem başlar başlamaz yoğun bir ilgi bekliyor musunuz?  
 
Biz şirket olarak 10 yıllık bir plan yaptık. Bu planda da ülkedeki çalışan insanlardan hareket ettik. Çalışan sayısını gelir gruplarına ayırdık. Bu aşamada düşük gelir gruplarında olanların bireysel emekliliğe ayıracak tasarrufları olmayacağını düşündük. Sonuçta da potansiyel katılımcı sayısını 8 milyon 250 olarak belirledik.  
 
Bunların her birinin çok zengin, zengin çalışan, orta, üst çalışan gibi çeşitli gelir gruplarına göre penetrasyon oranları uyguladık. Bir nevi simülasyon yaptık. Bunun ağırlıklı ortalamasını aldığımızda da 4 milyon 250 bin kişi rakamına ulaştık. Bunların bir bölümünün de düzenli ödeme yapmayacağından yola çıktık. Sonuçta bu işin gönüllü olması kaydıyla 10 yılın sonunda 3 milyon 400 bin kişinin düzenli ödeme yapacağını düşünüyoruz.  
 
Sonuçta bu 3.4 milyon kişinin üçte birine biz şirket olarak talibiz. Bu konuda çok iddialıyız. 10 yılın sonunda 1 milyon 750 bin kişiye ulaşmayı düşünüyoruz. İlk 12 ayda yaklaşık 140 bin kişi hedefledik. İkinci yıl 280 bin kişiye yaklaşmayı planlıyoruz. Daha sonraki yıllarda da payımızı hızlı bir şekilde artırarak, 10 yılın sonunda 1 milyon 750 bin kişinin bizim müşterimiz olmasını hedefliyoruz.  
 
Oluşturduğunuz iş planlarına göre, bu toplanacak fon tutarı ne olabilecek?  
 
Biz Yapı Kredi Emeklilik olarak, ilk 12 ayda 70 milyon dolara ulaşmayı hedefliyoruz. Onuncu yılın sonunda ulaşmak istediğimiz fon büyüklüğü ise 6 milyar dolar civarında. Bu süre zarfında da, yani 10 yılın sonunda, sektördeki fon büyüklüğünün de 15-25 milyar dolar arasında olmasını bekliyoruz.  
 
Sistemin fon büyüklüğünün, GSMH’nın yüzde 7 ile 10 arasında bir pay alabileceğini tahmin ediyoruz. Bu oranların da hayal olmadığına inanıyoruz.  
 
Bir kriz yaşandı ve insanların gelirleri ve tasarrufları azaldı. Bu ortamda insanlara ne sunacaksınız da insanların düşük tasarruf hacminden pay alacaksınız?  
 
Hazine’nin, bizim de son derece doğru bulduğumuz bir yaklaşımı var. Şöyle ki, devletin desteklediği tasarruf araçlarını bir piramit olarak görecek olursak, bu piramidin en tepesinde, tartışmasız olarak emeklilik fonları olacak.  
 
Sistemin çalışmasından sonra oluşacak birikimlerden vergi kesilecek üç tane kalem var. Bir tanesi katkı payları, diğeri içeride birikmiş paranın neması, bir diğeri de ayrılırken alacağın toplu para. Katkı payı ve nema vergiden muaf olurken, ayrılırken alınacak birikim belli bir oranda vergilendiriliyor. Ayrılırken, alınacak birikimin yüzde 25’inden vergi alınmazken, geri kalandan yüzde 5 vergi alınacak. Yani, toplamın yüzde 3,75’i. Bu hakikaten çok cazip.  
Hedeflediğimiz gelir grubu, hesaplarımıza göre 90 dolarlık aylık ortalama katkıyı çok rahat bir şekilde karşılayabilir.  
 
Katılım payında alt veya üst sınır olacak mı?  
 
Diğer şirketlerin stratejilerini bilmiyorum ama bizim iki ürünümüz olacak. Bir tanesi için düşündüğümüz katkı payı asgari 30,  en çok da 200 dolar olacak. Diğeri ise asgari 60 dolarla başlanabilecek ve istenen rakama kadar çıkabilecek.  
 
Hedef burada sizin için nedir? Öncelikle bireyler mi, yoksa şirketler mi?  
 
Aslında biz iki koldan gideceğiz. Bizim ağırlığımızın büyük kısmını bireysel teşkil ediyor. Çünkü bizim çok yaygın bir banka ağımız, direkt satış örgütümüz var. Grubumuzda, Superonline, Turkcell, Digiturk gibi high tech firmalar var. Dolayısıyla, bizim referans yaratmada çok büyük avantajımız olduğunu inanıyoruz. Bunu da değerlendireceğiz.  
 
Mevcut hayat poliçeleri ne olacak? Onlara bir alternatif sunulacak mı?  
 
Bizim bir kere mevcut hayat poliçelerini 7 Ekim 2001’den öncesinde ve sonrasında alınanlar diye ayırdık. Çünkü, bu tarihten önce alınanlar ile sonrasında alınanların vergi avantajları farklı.  
 
Örneğin, 7 Ekim 2001 öncesinde kesilen hayat poliçelerinden toplu bir para alınacak olursa, bu paranın bir bölümü vergiden muaf. Bu tutar da, en yüksek devlet memuru olan başbakan müsteşarının maaşı kadar. Bu rakam da yanılmıyorsam, yıllık 37 milyar lira civarında.  
 
Dolayısıyla, bir poliçe sahibinin 15 bin dolar veya 50 bin dolar parası biriktiyse ve bu parayı bir defada alacaksa, 37 milyar lirası vergiden muaf oluyor. Yani menkul sermaye iradı olarak göstermiyor.  
 
Bizim toplu para olarak müsteşar maaşını geçen müşteri sayımız fazla değil. Sonuçta, 7 Ekim 2001’den önce hayat poliçesi almış olanlar için yaş ve birikim tutarına bağlı olarak bireysel emeklilik sistemine geçmek doğru olmayabilir. Onun için biz münferiden bütün sigortalılarımıza yönelik kendine özgü bir öneride bulunacağız.  
 
Yani sigortalılara kişisel önerilerde bulunacaksınız?  
 
Evet, öyle olacak. Örneğin, poliçe sahiplerine, “Sizin poliçeniz 1996 yılında yapılmış, toplam birikiminiz şu kadar, şöyle de kazanılmış hakkınız var” diyeceğiz. Yılda 18 bin dolarlık yıllık irada denk gelen tarifeye girdiğinde, 5 kuruş vergi vermeyecek. Bu durumda, biz de müşterimize hayat poliçesine devam etmesini öneririz.  
 
Ama 7 Ekim 2001’den sonra poliçe almış biri için vergi uygulamaları değişti. Onlara yönelik önerimiz daha farklı olacak. Çünkü, 10 yıldan önce sistemden çıkacak olursa, vergi ve stopaj kesintileri yüzde 16.5 olacak. Bunlar çok ciddi rakamlardır.  
 
SOSYAL BOYUT NEDEN ÖNEMLİ?  
 
Ülke olarak genç nüfus olduğumuzdan dolayı çalışanlar emeklilerin yükünü belli bir oranda taşıyorlar ama doğum oranı düşüyor. Bu da yıllar itibariyle çalışan nüfus azalacağı gibi, ortalama yaşam süresi de uzuyor. 1950’de ortalama yaşam süresi erkeklerde 44 iken, bugün 69 yıl. Dolayısıyla, emeklilere destek süresi de artacak. Bundan dolayı durum çok ciddi.  
 
Gelişmiş ülkelerde bir emekliyi 7 çalışan destekliyor. Bizde ise bu rakam 1.7’ye kadar düştü. Bu yüzden inanılmaz bir sıkıntı var ve emekliye de kayda değer bir şey veremiyoruz.  
Bireysel emeklilikle ilgili hedeflerimiz konusunda beni çok iyimser buluyorlar ve zorunlu olmasına rağmen deprem sigortası yaptıran kişilerin, ancak yüzde 20’yi bulduğunu söylüyorlar.  
 
Ben de şunu söylüyorum: Konya Ovası’nda oturan birisi, muhtemelen yaşamı boyunca bir hasarla karşılaşmayabilir. Ama bugün çalışırken, emekliliği için tasarruf yapmayanlar için deniz bitecek. Dolayısıyla gün gelecek deniz bitecek ve insanların çalışırken muhakkak bir tasarruf yapması gerekiyor.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz