Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, grubun son dönemdeki büyüme performansını değerlendirirken kendilerini geleceğe taşıyacak yeni oyun planlarını da açıkladı...
Nilüfer Gözütok Ünal
Sabancı Holding CEO’su CENK ALPER, zor geçen 2024’ün ardından 2025’in sıçrama yılı olması gerektiğini belirtiyor. Tüm planlarını da buna göre yaptıklarını belirten Alper, gelecek 5 yılda grubun aktif büyüklüğünü 10 milyar dolardan 20 milyar dolara taşımak niyetinde. Bu kapsamda sürdürülebilir, dijital ve inovasyona dayalı, dünya ölçeğinde ölçeklenebilir işlere yatırım yapmayı planlıyor. Sürdürülebilirlik temelli işlere 5 yılda en az 6 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını da açıklayan Alper, “İkinci yüzyılımızda ana hedefimiz ‘Dünyanın Sabancı’sı’ olmak” diyor.
Sabancı Holding, bundan 4 yıl önce 5 yıllık bir büyüme planı oluşturdu. Bu planda aktif büyüklüğü ikiye katlamayı ve döviz bazlı gelirleri yüzde 30’a ulaştırmayı hedefliyordu. Ancak plan, 5 yıl tamamlanmadan yenilendi. Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, geride kalan dört yılın zorlu geçtiğini belirtiyor. İlk iki yıla pandemi, sonraki iki yıla ise seçim sürecinin damga vurduğunu ifade eden Alper, buna rağmen büyümede sorun yaşamadıklarını söylüyor. Ancak enflasyon ve devalüasyon makası arasındaki açılmanın döviz bazlı gelirleri baskıladığını vurguluyor. “Şimdi de yüksek enflasyonun etkisinde, bir türlü normalleşemediğimiz yıllardayız. Buna rağmen kalıcı bir büyüme sağladık. Bu yıllar bizim için yatırım dönemleri oldu. Borçluluk seviyemiz çok iyi, 2’nin altında kaldı” diyen Alper, enflasyon muhasebesinin standartları değiştirmesiyle 5 yıllık planlarını 4 yılda kestiklerini belirtiyor. Yeni yol haritasında grubun aktif büyüklüğünü 10 milyar dolardan 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Sürdürülebilirlik temelli işlere 5 yıl içinde en az 6 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlayan holding, 2025’e özel bir önem veriyor. Alper, “2024 ayakta kalma yılıydı, 2025 ise yeniden sıçrama yılı olmalı. Planlarımızı buna göre yaptık” diyerek ikinci yüzyılda hedeflerinin “Dünyanın Sabancı’sı” olmak olduğunu vurguluyor. Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, grubun son dönemdeki büyüme performansını değerlendirirken kendilerini geleceğe taşıyacak yeni oyun planlarını da açıkladı.
Daha önce yaptığımız söyleşide 5 yıllık bir büyüme hedefi paylaşmıştınız. Ancak beş yılı tamamlamadan yeni bir 5 yıllık hedef açıkladınız. Bunun nedeni neydi?
Evet, beş yıllık hedeflerimizi dördüncü yılda, kesmek zorunda kaldık. Bunun temel nedeni, enflasyon muhasebesinin devreye girmesiyle tüm standartların değişmesiydi. Yaklaşık iki ay önce yeni hedeflerimizi açıkladık.
Peki 4 yılda 5 yıllık hedeflerinizin hangilerini gerçekleştirdiniz?
6 milyar dolar olan net aktif değerimizi 10 milyar dolara çıkardık. Burada büyümede bir sıkıntımız yok. Ancak 4 yılda ilk bölüm biraz krizli yıllardı. İlk iki yıl COVID-19’a denk geldi. Ondan sonraki iki yıl seçim yılıydı. Dolayısıyla sıkıntılı bir dört yıldan bahsediyoruz. Şimdi de yüksek enflasyonla birlikte bir türlü normalleşemediğimiz yıllardayız. Ama biz burada kalıcı bir büyüme sergiledik. Bizim için yatırım yılları oldu. Borçluluğumuz çok iyi seviyelerde, 2’nin altına geriledi. Bu yıl faizlerin yükselmesinden dolayı bir miktar 2’ye yaklaştık ama uzun süre 2’nin altında hatta 1’e yakın seviyelerdeydik. Yurt dışında önemli adımlar attık. Amerika’da enerji işimizi başlattık. Çimsa ile Avrupa ve Amerika’da satın almalar yaptık. Almanya’da bir teknoloji merkezi açtık. Kordsa ile Amerika’da ve İtalya’da kompozitte büyüdük. Yurt dışı yatırımlarımızın devam ettiği; yenilerinin de başladığı bir dönem oldu bizim için. O anlamda gidişatımızdan memnunuz.
Türkiye’de neler yaptınız?
Türkiye’de özellikle Enerjisa Üretim ile yenilenebilir enerjide çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Dijital iş kolumuzun tohumlarını attık. Önce iki yazılım şirketi aldık. Arkasından geçen yıl, Bulutistan ile dijital altyapı işine girdik. Bu işin büyüme potansiyeli yüksek. Çimsa ile yine Türkiye’de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Aksaray’da Brisa fabrikamızın kapasitesini tamamen doldurduk. Türkiye’de de yatırımlarımıza devam ediyoruz. Uluslararasılaşma anlamında belki biraz hedeflerimizin gerisinde kaldık. Daha agresif olabilirdik ama Türkiye yatırımlarıyla yurt dışı yatırımlarını dengelemek önemliydi. Bir de son dönemde enflasyon- devalüasyon arasındaki farkın açılması yurt dışındaki dolar gelirlerimizin oransal olarak biraz düşmesine sebep oldu.
Döviz bazında gelirlerinizin toplam gelirlerinizdeki payı yüzde 30’lara ulaşacaktı. Şimdi hangi noktadasınız?
Şu anda yüzde 20’lerdeyiz.
Tüm bu süreçte ne kadarlık bir yatırım gerçekleştirdiniz? Yatırımlar ağırlıklı hangi alanlarda hayata geçti?
Biz dört alana yatırım yapacağız diyoruz. Bunlardan biri enerji ve iklim teknolojileri. İkincisi dijital teknolojiler. Üçüncüsü malzeme teknolojileri. Dördüncüsü mobilite çözümleri. Bu dört alanda yurt içinde ve yurt dışında büyümek istiyoruz. Yatırımlarımızın toplam satışlara oranını yüzde 7’lerden yüzde 11’lere çıkardık. Bu dönemi aslında Sabancı’nın yeni yatırım dönemi olarak kabul edebiliriz.
Yeni 5 yıllık planı oluştururken özellikle hangi noktaları göz önünde bulundurdunuz?
İki ay önce Londra’da yatırımcılarımızla buluştuk ve onlara yeni 5 yıllık planımızı açıkladık. 100’den fazla yatırımcı katıldı. Ben, Güler Hanım ve bütün grup başkanlarımız, vizyondan başlayarak detaylı iş kollarımızı anlattık. Sürdürülebilir, dijital ve inovasyona dayalı yani yeni teknolojiye dayalı, dünya ölçeğinde ölçeklenebilir işlerin peşindeyiz. Çünkü Türkiye’de belli işleri belli büyüklüğe getirebiliyorsunuz. Ondan sonra büyümek zorlaşmaya başlıyor. 200-300 milyon dolarlık işler yaratabiliyorsunuz ama biz milyar dolarlık işlerin peşindeyiz. Bu kombinasyona baktığınızda özellikle yenilenebilir enerji, dijital altyapı dünya ölçeğinde ölçeklenebilir işler. Veri, yeni enerji haline geldi. Malzeme alanında yeni bir devrimin eşiğindeyiz. Bugün karbon ekonomisine dayalı malzemelerin tamamı yeni ve ileri malzemelerle değişecek. Orada da çok büyük bir ölçek ekonomisi görüyoruz. Dünya ölçeğinde fırsatlara bakıyoruz.
Önümüzdeki 5 yılda bu alanlarda yapacağınız yatırımın bütçesi ne olacak?
Yatırımlarımızı satışımızın yüzde 15’ine kadar çıkarmayı planlıyoruz. Sürdürülebilirlik temelli işlerimize de 5 yılda 6 milyar dolarlık yatırım hedefimiz var. Bunun üstüne de çıkabiliriz. Amacımız 5 yıl içinde bugün 10 milyar dolara gelmiş olan net aktif değerimizi 20 milyar dolara getirebilmek.
Yatırımda odakta hangi sektörler olacak?
Enerji ve iklim teknolojileri yatırımlarına devam edeceğiz. Yenilenebilir enerji yatırımlarına hem Türkiye’de hem Amerika’da devam ediyoruz. Girişim sermayesi fonlarımızla özellikle sürdürülebilir baz yük, baz enerji işlerine yatırım yapıyoruz. Bunun içinde neler var? Mesela füzyon, derin jeotermal, mıknatıs teknolojileri, enerji depolama teknolojileri var. İkincisi dijital altyapı. Veri merkezlerinden başlayarak bulut, bulut sistemleri, siber güvenlik alanına yatırım yapacağız. Bulutistan’ın çoğunluk hissedarı olduk. Bulutistan, Turcorn yani 1 milyar dolar değere gelebilecek ilk şirketlerden... Yapı malzemelerinde çimentodan artık sürdürülebilir yapı malzemelerine geçişi sağlamaya çalışıyoruz. Mannok satın alması bir çimento satın alması değil. Çimento oranın cirosunun sadece 3’te 1’i. Onun içinde prekast ürünler, yalıtım ürünleri, sürdürülebilir paketleme ürünleri var. Kordsa ve benzeri satın almalarla da ileri malzemelerde yatırım yapmak istiyoruz. Mobilite alanındaki, finanstaki, sigorta işlerimizdeki odağımız ise dijitalleşme. Orada da yatırımlarımızın tamamını dijitalleşmeye doğru döndürüyoruz. Brisa’nın altına Arvento’yu aldık. Arvento bir dijital araç takip sistemleri işi. Mobilitenin dijitalleşmesine olanak sağlıyor ve ana işimizi besleyen bir iş. Sigorta işinde Medisa şirketimizi kurduk. Ciddi bir dijital büyümemiz var. Bankamızın dijital dönüşümüne tanık oluyorsunuz.
Beş yıl önce toplam gelirleriniz içinde mevcut sektörlerinizin payı neydi? Bu yatırımlarla birlikte nereye geldi?
Bundan yaklaşık 5 yıl önce net aktif değerimizin yüzde 50’sinden fazlası banka ve finansal hizmetlerden geliyordu. 2024’ün ilk dokuz ayına geldiğimizde 10 milyar dolarlık net aktif büyüklüğümüzde banka ve finansal hizmetlerin payı yüzde 40’lı seviyelere inmiş durumda. Enerji ve iklim teknolojileri de yüzde 30’ların üzerine çıktı. Dolayısıyla son 5 yılda biz enerji ve iklim teknolojilerine yaptığımız yatırımlarla bunu çok dengeli bir yere getirebildik. Net rakamlarla konuşmak gerekirse; 2024 9 ay sonunda bu dağılım yüzde 33 enerji, yüzde 42 banka ve finansal hizmetler, yüzde 18 malzeme teknolojileri ve mobilite çözümleri şeklinde. Kalan da diğer işlerimiz. Bugün portföyde yüzde 2 ile nispeten düşük seviyede olan dijitalin de 2029’da yani 5 yılın sonunda, çift haneli rakamlara gelmesini bekliyoruz. Bu diğer işlerimizin küçüleceği demek değil kesinlikle. Ama şimdi gaza basacağımız alanlar dijital ve malzeme teknolojileri.
Siz bütün sektörlerinizi dönüştürmeye çalışıyorsunuz ama dönüşemeyecek olanlar da var. Önümüzdeki dönemde dört odak alana odaklanmak için çıkabileceğiniz sektörler olur mu?
Biz bir stratejik yatırım şirketiyiz. Bir kere bütün şirketlerimizi halka arz etmek gibi bir hedefimiz var. Diğer yandan yatırım yaptığımız gibi yeri geldiğinde değerini bulduğunu düşündüğümüz şirketlerden gerekirse çıkabiliriz. Önemli olan yatırımcımıza, sürdürülebilir bir şekilde o geri dönüşü sağlayabilmek.
Çimentoda Mannok alımı sizi sektörde nereye taşıdı?
Henüz üçüncü çeyrek sonuçlarına dahil değil. Dolayısıyla gizli dönemdeyiz. Çimsa, 1 milyar dolar değerinin üzerine geldi. Mannok sonuçları açıklandıktan sonra daha sağlam adımlarla yukarıya devam edecek. Mannok tek değil. Bundan üç yıl önce İspanya’da Bunol’u satın aldık. Amerika’daki beyaz çimento yatırımımızın yanına, ikinci yatırım olarak şimdi gri çimento değirmeni kuruyoruz. Amerika’daki satışlarımızı iki katına çıkarma hedefimiz var. Çimsa net ihracatçı bir şirket haline geldi. Toplam döviz geliri yüzde 70’lere ulaştı. Çalışan sayısının yarısından fazlası yabancı. Önceden bu konumda sadece Kordsa vardı. Kordsa’nın çalışan sayısının yüzde 70’i yabancı. Cirosunun yüzde 95’i dolar ya da Euro bazlı. Şimdi ikinci olarak Çimsa onu yakından takip ediyor.
Bunların yanına yenileri de gelecek mi? Önümüzdeki dönemde yine büyük ölçekli satın almalar olacak mı?
Amerika’daki enerji işimiz önemli bir büyüme yaşıyor. Yaklaşık 2-2,5 yılda 500 MW’a geldik. Onu daha da büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye’deki enerji işimizde 1 GW’lık yatırım yapıyoruz. Enerjisa Üretim’i 5 GW’a getirmek için çabalıyoruz.
Yurt içinde ve yurt dışında satın almalar devam edecek mi?
Evet. Türkiye’nin Sabancı’sıyız, bu yıl 100’üncü yaşımızı kutluyoruz. İkinci yüzyılımızda ana hedefimiz “Dünyanın Sabancı’sı” olmak.
“Tüm şirketlerimizi halka arz etmek istiyoruz” dediniz. Bu yıl içinde Enerjisa Üretim’i mi halka arz edeceksiniz?
Biz hazırlanıyoruz ama piyasaların elverip vermeyeceğine hep birlikte bakacağız.
2024 sizin için nasıl bir yıl oldu? Hedefleriniz tuttu mu?
Yılı yeni kapattık. Kesinleşmiş sonuçları mart ayında açıklayacağız. Ama dokuz aylıklara baktığımızda büyüme olarak zorlandığımız bir yıldı. Hemen hemen her sektörde enflasyonu düşürmek için ekonominin soğuması gerekiyor. Dolayısıyla büyüme üzerinde bunun her sektörde etkisi oldu. Bankada makro ihtiyati tedbirler nedeniyle kârlılık üzerinde çok ciddi baskı gördük. Enerji işimizde yine enflasyonu desteklemek adına hem dağıtım hem üretim tarafında fiyat sınırlamaları oldu. Orada büyümenin ve kârlılıkların frenlendiği bir dönemden geçtiğimizi görüyoruz. Bir de enflasyon-devalüasyon arasındaki farktan dolayı bugün döviz kazanılan her iş TL’ye döndüğünüzde negatif yazdı. Tüm ihracatçılar bundan şikayet ediyor. Rekabet gücü zayıflıyor. Çünkü TL giderleriniz enflasyonla artmasına rağmen onları döviz bazlı fiyatlara yansıtmanızın imkanı yok. İhracat yapan işlerimiz ve uluslararası alandaki işlerimiz TL’ye döndüğünde kârlılıklarda çok ciddi bir baskılanma oldu. Burası da sıkıntılı alanlarımızdandı. İstediğimiz bir yıl mı? Değil. Sonuçlarımızı istediğimiz gibi tutturabildik mi? Hayır. Ama ülkenin sağlığı için programın birtakım eksiklerle doğru yönde ilerlediğini düşünüyoruz. Biz nefesimizi tutuyoruz ve elimizden geldiğince bu durumu düzeltmek için çaba sarf ediyoruz. Çünkü ülkenin ve Sabancı Holding’in uzun vadeli başarısı 1 yıllık başarılardan çok daha önemli.
2025 nasıl bir yıl olacak?
İlk altı ayı zor görüyoruz. Öncelikle yabancı ilgisini çekmek için programdaki tutarlılık devam edecek mi etmeyecek mi onu iyi anlamamız lazım. Bazen iyileşmenin ilk kısmı daha kolaydır. Bence şimdi o zor dönem geliyor. Yani sadece mali ve finansal tedbirlerin yeterli olmadığı, hükümet harcamalarının, özellikle hizmet sektöründeki fiyatların kontrol altına alınması gerektiği ve bunun da tüm sektörlerde verimlilikle desteklenmesi gerektiği bir döneme giriyoruz. 2024 zordu. 2025 de zor bir yıl olacak.
Bu yıl ne kadarlık bir büyüme hedefliyorsunuz?
Yeniden sıçramamız gerekir diye düşünüyoruz. Tekrar gerçek rakamlarla büyüme patikasına doğru gitmemiz lazım. 2024 ayakta kalma yılıydı, 2025 yeniden sıçrama yılı olmalı. Biz de planlarımızı ona göre yaptık.
Enflasyonu düşürmek için uygulanan program muhtemelen sektörleri yine baskılamaya devam edecek. Sizin sektörlerinizde o anlamda beklentiniz nedir?
Evet, büyüme üzerindeki sıkıntıları görüyoruz ama birkaç pozitif unsur var. Bankacılıkta net faiz marjının oluşmasından dolayı yavaş yavaş kredi büyümesi açılacak. Dolayısıyla bankacılıkta daha pozitif sonuçlar olabilir. Enerjide Türkiye ortalamasının üzerinde enerji harcayan hanelerde elektrik fiyatları liberalleşecek. Yani gerçek fiyatlara dönecek. Orada belki elimiz rahatlayacak.
Bu yıl yurt dışı gelirlerinizi artırmanız konusunda daha rahat bir yıl olur mu?
Enflasyon ve devalüasyon makasının artık kapanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu makas kapandıkça döviz gelirlerimizin toplam satışlarımıza oranının iyileşeceğini göreceğiz. Bu yıl Amerika’daki ikinci enerji yatırımımız devreye girecek. Bunun pozitif sonuçlarını alacağız. Yeni yatırımlarımız da devam edecek. Mannok’un tüm etkisini göreceğiz. Bunlar özellikle 2025’te döviz gelirlerimizin artması konusunda bizi pozitif etkileyecek. Dolayısıyla döviz gelirlerimizin ciddi oranda arttığını göreceğiz.
Riskler ve fırsatlar 2025 ajandanızda nasıl bir yer edinecek?
Teknolojik olarak baktığımızda yapay zeka en büyük risk ama aynı zamanda en büyük fırsat. 2 yıl önce çok ciddi şekilde yapay zeka teknolojilerine çalışmaya başladık. Topluluğumuzun her şirketinde onlarca yapay zeka projesi devam ediyor. En büyük risklerden ilki jeopolitik riskler. Daha da önemlisi bu jeopolitik kaygılardan dolayı dünyanın sürdürülebilirlik inisiyatiflerinde geri vitese takması.
“KOÇ’LA BERABER YAŞADIĞIMIZ SIKINTI” “BANKACILIK İSTENİLEN ORANDA BÜYÜMEDİ” Makro ihtiyati tedbirler kapsamındaki regülasyonlar bankacılık sektörünü etkiliyor. Örneğin kredi büyümesine sınır getirildi. Enflasyon ve faiz arasındaki net faiz marjı uzun süre negatifteydi. Yılın sonunda enflasyonun düşmesiyle biraz net pozitife doğru döndü. Dolayısıyla sektör istenilen oranda büyüyemedi. Akbank özelinde, Akbank’ın dijital ve teknoloji altyapısı çok iyi seviyede. Bu da Akbank’ın çok ciddi bir müşteri büyümesi elde etmesine olanak sağladı. Dolayısıyla büyümemizi oradan sağlayabildik. Daha çok B2C büyüme dediğimiz büyümeler gerçekleşti. Kredi büyümesinin önünde geçen yıl engeller vardı. Şimdi bu engeller normalleşme kapsamında yavaş yavaş kalkacaktır diye düşünüyorum. ENFLASYON MUHASEBESİ ETKİSİ Akbank, hem yenilikçi, teknolojik ve inovasyona açık bir banka hem ölçeği olan bir banka. Teknoloji ile ölçeklenmeyi bir araya getirdiğinizde, zaten gücü bir araya getirmiş oluyorsunuz. Diğer yandan bizim Koç Holding ile beraber bir sıkıntımız var. Finans sektöründeki şirketlerde enflasyon muhasebesi uygulanmıyor ama onu konsolide eden holdingler o şirketleri enflasyon muhasebeli sonuçlarına göre raporlamak durumunda. Burada da banka konsolide verileri olan iki holding biziz. Bunun negatif etkilerini görüyoruz. Bu yıl zorlandığımız alanlardan biri de bu oldu. |
“GLOBALLEŞMEDEN ÖDÜN VERİLDİĞİ BİR DÖNEMDEYİZ” DEĞİŞİMİN İKİ ANA NEDENİ Bütün dünyanın biraz daha sağa kaydığı, globalleşmeden ciddi ödün verildiği bir dönemdeyiz. Jeopolitik deniyordu hep ama ben artık jeoekonomik diyorum. Ekonominin ve politikanın birbiriyle savaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Dünyada bu değişimlerin iki ana sebebi var: Savaşlar iki yerden geçiyor. Bir, enerji ve enerji üretim teknolojileri. İki, veri ve veri işleme teknolojileri. Veri ve veri işleme teknolojilerinde ileriye gidebilmeniz için ucuz enerjiye sahip olmanız lazım. Veri merkezleri 2024’te dünyada en çok enerji tüketen üçüncü kalem oldu. Bu enerjiye olan ihtiyacı artırıyor. Amerika’da tekrar nükleer santraller devreye alınıyor. “DUVARLAR YÜKSELECEK” Özellikle Çin’le Amerika savaşının teknolojik ve ekonomik alanda giderek arttığı bir dönemi göreceğiz. Bugün Amerika’da tüketilen her şeyin yarısı ve belki daha fazlası Çin’den geliyor. Çin şu anda elektrikli araçlarda, güneş panellerinde, rüzgar güllerinde, pil teknolojilerinde teknoloji liderliğini de ele almış durumda. Bunu ölçeklenmiş bir şekilde yaptığı için de çok ciddi bir maliyet avantajı elde etmiş durumda. Avrupa ve Amerikalı üreticiler maalesef bununla rekabet edemiyor. Dolayısıyla duvarları yükseltmeye çalışacaklar. Ama elinizde teknolojiler yoksa duvarları istediğiniz kadar yükseltin. ÇİN’İN EN BÜYÜK AVANTAJI Çin’in en büyük avantajı kritik minerallerden başlayarak tüm değer zincirine hakim olması. Bu jeoekonomik kaygıların artarak devam ettiği bir yıl ve dönem yaşayacağız. Biz de topluluk olarak hem Türkiye’de hem yurt dışında yatırıma devam edeceğiz. Amerika, Türkiye’den sonra bizim ayak izimizin en büyük olduğu ikinci ülke. Temsa, Kordsa, Çimsa ile Amerika’da yerel hale geliyoruz. Duvarlar yükselse bile orada yaptığımız yerel üretim anlamlı hale gelecek. Portföy dengeleme stratejimizin pozitif sonuçlarını göreceğimiz bir dönem olacak. |
“İLK 6 AY HERKES TEMKİNLİ OLACAK” YABANCI İLGİSİ Ciddi bir yabancı yatırımcı ilgisi görüyoruz. Tersine Road Show dediğimiz, artık onların buraya gelip buradaki şirketleri dolaştığı etkinlikler var. Biz bu yıl 600’e yakın yatırımcıyla görüştük. Gidişatı test etmeye çok hevesliler. Yatırım yapmak istiyorlar. Bir kısmı yapıyor, bir kısmı biraz daha sonuç görmek istiyor ama Sabancı’nın özellikle bu dönüşümünden çok mutlular. “KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ SORULAR” Ama tabii bir temkinlilik de var. Nedir bu? Bu program devam edecek mi? Programın sonuçları alınabilecek mi? Hep bu sorularla da karşı karşıya kalıyoruz. Enflasyonun 20 puanlık düşüşü iyi ama hala hedeflediğimiz, devletin de hedeflediği değil. Dolayısıyla bence önümüzdeki 6 ay herkesin temkinli olacağı ve ay ay hem enflasyonun hem gösterge faizlerinin nasıl hareket edileceğinin görüldüğü bir dönem olacak. Burada tutarlılık devam ederse aydan aya Türkiye’ye yatırımın artacağına inanıyorum. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?