Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo ile son dönem performanslarını ve gelecek dönem planlarını konuştuk...
Hande Yavuz
2024’te 20 mağaza açılışı gerçekleştiren ve 17,5 milyar TL ciroyla yılı kapatan Penti, 2025’te yüzde 45’lik büyüme planlıyor. Şirketin mağaza yenileme ve açma odaklı 700 milyon TL’lik bir yatırım hedefi var. Penti Yönetim Kurulu Başkanı SAMİ KARİYO, 2025’in farklı olacağını söylüyor. Kariyo, “Zor yılda yatırım yapmak doğru bir strateji. Büyük mağaza yatırımlarımızı pandemi döneminde yaptık ve çok faydasını gördük. O yüzden bu dönemde fırsat yakalayabilirsek bizim için çok anlamlı olacak” diyor.
Penti, perakendenin en hızlı markalarından biri. Bulunduğu çorap, ev, plaj, ve iç giyim kategorilerinde pazar lideri olan ve aktif giyimde ise ilk 3 içinde yer alan şirket, 600 mağazasıyla 2024’ü 17,5 milyar TL ciroyla kapattı. Pandemi sonrasında hem nominal ciro hem adetsel olarak çok ciddi bir büyüme gerçekleştirdiklerini belirten Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo, 2025’te de yaklaşık yüzde 45’lik bir büyüme öngörüyor. Ancak ekonomiyi soğutma politikaları nedeniyle yılın kolay geçmeyeceğini belirtiyor. 2025 yılına dair daralma sinyallerini geçtiğimiz yılın ikinci yarısında almaya başladıklarını ifade eden Kariyo, “Ben yaklaşık 38 yıldır iş hayatındayım. Bugüne kadar bizim için sadece 1 yıl kötü geçti, o da 2001 yılıydı. Fakat bu yıl biraz farklı” diye konuşuyor. Kariyo yine de zor yılı fırsata çevirmeye odaklanıyor. Şirket 2025 için mağaza açma, yenileme ve büyümeye 700 milyon TL’lik bütçe ayırmış durumda. 50 mağazalık bir projeleri olduğunu dile getiren Kariyo, “Zor yılda yatırım yapmak doğru bir strateji. Biz büyük mağaza yatırımlarımızı pandemi döneminde yaptık ve bunun çok faydasını gördük. O yüzden bu dönemde fırsat yakalayabilirsek bizim için çok anlamlı olacak” diyor. Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo ile son dönem performanslarını ve gelecek dönem planlarını konuştuk:
Penti Türkiye’nin en hızlı büyüyen perakende markalarından biri. Son 5 yıla baktığımızda performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Penti çok ciddi bir büyüme trendi içinde. Bu büyümenin çok önemli bir bölümü pandemi sonrasında yaşandı. Özellikle 2022, 2023 ve 2024’te nominal ve adetsel olarak çok ciddi bir büyüme gerçekleştirdik. 2024 yıl sonu itibarıyla Türkiye’de 413 mağazamız var. Türkiye dışında franchise olarak ya da kendimizin yönettiği 120-130 mağazamız daha bulunuyor. Toplamda yaklaşık 600 mağazadan söz ediyoruz. 600 mağazada 65 milyon adete yakın ürün satıyoruz. Türkiye’deki kadın nüfusu ortalama 40 milyon dersek her bir kadın bizden yılda 2 ürün alıyor. Mağazalarımızı Türkiye’de yılda yaklaşık 65-70 milyon insan ziyaret ediyor. Bizim mağaza boyutlarımız ortalama 150-200 metrekare. Şimdi çok daha büyük mağazalar açıyoruz. Yeni yaptığımız mağazalar 400-500 metrekare.
Peki bu süreçte büyümenizi ne destekledi?
Büyümenin birkaç nedeni var. Bence en önemli nedeni şu: Durmaksızın tüketicilerin ihtiyacı olan ürünleri tespit etmeye çalışıyoruz. Ürün ve kategorileri, herkesin ulaşabileceği fiyatlarla hazırlıyoruz. Kadınların ihtiyacını ulaşılabilir fiyatlarla karşılamak bizim temel misyonumuz. O yüzden Penti markası kadınların sadece ürün satın almak için değil, eğlenmek için bile girdiği ve girdiği zaman da mutlaka kendisine bir ürün alabildiği bir destinasyon noktası. Büyümemizi destekleyen konu bu.
Kaç kategoride yer alıyorsunuz?
İç giyim, çorap, plaj ürünleri, ev giyimi ve aynı zamanda yeni konsantre olduğumuz aktif ürünler olarak adlandırdığımız spor ürünleri kategorilerinde rekabet ediyoruz. İç giyimde, çorapta, ev giyiminde, plaj giyiminde pazar lideriyiz. Aktif ürünler yeni girdiğimiz bir kategori olduğu için ilk 3’ün içindeyiz. İki yıldır aktif koleksiyonumuzu yavaş yavaş geliştiriyoruz. Penti’nin fonksiyonu sadece bunlar değil. Biz tüketiciyle olan ilişkimizi sadece alışverişle kısıtlamak istemiyoruz. Kadın bizim en önemli odağımız. Kadının çocukluktan büyüyünceye kadarki dönem içindeki ışığını ortaya çıkarmak istiyoruz. Kadının gelişim sürecindeki yolculuğunun bir parçası olmak, bizim en önemli hedeflerimizden biri. Bu değeri de sürekli yerine getirerek büyümeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
2024’ü ne kadarlık bir ciroyla kapattınız? 2025 beklentiniz nedir?
2024 ciromuz 17,5 milyar TL oldu. 2025’te yaklaşık yüzde 45’lik bir total büyüme öngörüyoruz. Kolay olmayacak.
2025 temkinli olma yılı, fedakarlık yapma yılı olarak görülüyor. Siz 2025’te büyümeyi nasıl gerçekleştireceksiniz?
2025 zor bir yıl. Kime sorarsanız sorun, herhangi bir yılın başında herkes, “Bu yıl çok zor olacak” der. Bu iş dünyasının standart diyaloğudur. Ben yaklaşık 38 yıldır iş hayatındayım. Bugüne kadar bizim için sadece 1 yıl kötü geçti, o da 2001 yılıydı. Onun dışında yılın başında çok zor geçecek dediğimiz bir yıl olmadı. Fakat bu yıl biraz farklı.
Ekonomik soğuma politikaları etkisi nedeniyle mi farklı?
2025’in ipuçlarını aslında 2024’ten görmeye başladık. Sektör olarak 2024’ün 8’inci ayından sonra daralmayı hissetmeye başladık. Ekonomi yönetiminin enflasyonu yüksek faizle düşürmeye çalışma politikası tüketicide ciddi bir baskı yarattı. Geçtiğimiz yılın son 4 ayında tüm sektörler bu baskıyı hissetti. Özellikle 2025’in ilk 6 ayında değişen çok fazla bir şey olmayacak. Hala yüksek faizin baskısı altında olacağız. Yavaş yavaş bir faiz indirimi olacağı beklentisi var. Herkes ayda yüzde 2,5 oranında bir indirim bekliyor. Bu yavaş yavaş tüketimi biraz daha artırma yönünde destek olacak. Nitekim gayrimenkul sektöründe hafif bir hareketlenme başladı diye düşünüyorum. O yüzden 2025’in ilk 6 ayı zor geçecek. Daha sonraki 6 ayda, hafif hafif biraz hareketlenme olacağını umut ediyorum. Bahar ve yaz aylarıyla birlikte insanlar zaten farklı bir davranışa geçiyor. Tabii ki bir de burada kur meselesi var. O da çok önemli konulardan biri. Orada da dengelenmeye ihtiyaç var.
Kur sizi hangi açıdan etkiliyor?
Penti’nin iki ana faaliyeti var. Biri ince kadın çorabı üretimi. İnce kadın çorabı üretiminde Avrupa’nın en büyük ikinci fabrikasına sahibiz. Kapasitemizin yaklaşık yüzde 60’ını ihraç ediyoruz. Ağırlıklı ihracatımız İngiltere pazarına. Kapasitenin yüzde 40’ını da Türkiye’ye ayırıyoruz. Kurdan dolayı sanayi ve ihracatçıların yanında perakende alanında turiste satış da çok ciddi baskı altında. Türkiye’de 2024’teki enflasyon yüzde 44 seviyesindeydi. Buna karşın dövizin artışı yüzde 19. Bu yüzde 20’lik fark bize çok olumsuz yansıdı. Bir de asgari ücret çok önemli bir faktör. Üretim birimini düşündüğünüz zaman ana maliyet tablolarında birkaç önemli kalem var. Bunlardan biri hammadde, diğeri de işçilik. Bizim işimiz emek değil sermaye yoğun bir iş. Maliyet tablosunda işçiliğin payı her zaman yüzde 23-24 seviyesindeydi. Şimdi bu oran yüzde 40’lara çıktı. Burada bir dilemma var. Türkiye’de asgari ücret insanların yaşaması için çok yetersiz. Net 23 bin lira ile Türkiye’de yaşamak mümkün değil. Ama buna karşın asgari ücretin işverene maliyeti yaklaşık 1.100 dolarlar seviyesinde. Bu ise Avrupa’daki birçok ülkeden çok daha yüksek bir rakam. O yüzden Türkiye burada üretim açısından, sanayi açısından aynı zamanda turizm açısından rekabetçiliğini kaybediyor. Bu, mutlaka ekonomi yönetiminin düşünmesi gereken bir konu.
Peki tüm bu tabloda siz artan üretim maliyetleri ve düşen satın alma gücüne karşı kendinizi nasıl korumaya çalışıyorsunuz? Sizin üretimi yurt dışına taşıma planınız var mı?
Şimdi Türkiye çok uzun bir süre sanayisini ucuz emekle götürdü. Türkiye’de asgari ücret 200- 300 dolar seviyesindeydi. Bununla ucuz emek üretiminin yapılabilmesi söz konusuydu. Türkiye’de hazır giyim, tekstil ihracatı 60 milyar dolar seviyesinde. Artık bu asgari ücretle bunları realize etmek mümkün olmayacak. Bütün hazır giyim sektörü Mısır’a taşınır. Biz de yurt dışını önceliklemeye başlıyoruz. Bundan 3-4 yıl önce ürünlerimizin yüzde 95’i Türkiye’de üretiliyordu. Bu oran yavaş yavaş mecburen düşüyor.
Nereye kadar düştü?
Yüzde 70 hala Türkiye, yüzde 25-30 yurt dışı. Gerçekten yazık. Burada başka bir şey var. Türkiye sanayi politikası olarak; “Artık ben ucuz emeğe dayalı bir ekonomik modeli istemiyorum” diyebilir. Bu da doğru olabilir. Markalaşmaya önem verebilir. Katma değeri, teknolojisi yüksek ürünlere gidebilir. Bu kabul edilebilir bir şey. Ama Türkiye’ye yatırım yapanlara yani bizlere, sanayicilere, perakendecilere bunun söylenmesi lazım. “Ya katma değerli ürün üretecek olan bir yapıya gidin ya da Mısır’a, Bangladeş’e yönelin, ne yaparsanız yapın” denmeli. Bize birisinin bu yönde bir rehberlik yapması lazım. FED’den örnek vereyim. FED’in en önemli misyonu nedir? Enflasyonu belli bir seviyede tutmak, işsizliği düşürmek. Ama başka bir görevi daha var. Piyasaya rehberlik yapmak, yol göstermek. Şimdi bence bizim ekonomi yönetimimizin yapması gereken şey bu. Bir yol gösterici olarak çıkıp “Uzun vadeli olarak yıl politikam budur, böyle gideceğim” diye bize bir yol göstermesi gerektiği kanaatindeyim.
İş dünyasının yeni normallerinden biri de öngörülememezlik sanırım...
Türkiye’nin artık ucuz emekle gidecek bir ülke olmadığına inanıyorum. O yüzden yaptığımız her şeyin çok daha katma değerli olarak ortaya çıkması gerekiyor. Bizim üretim birimimizde en büyük hedefimiz mümkün olduğu kadar verimliliği artıracak, otomasyona geçen bir yapıyı ortaya çıkarabilmek. Yurt dışında kadın çorabı üretimi İtalya’da bizim iki katımız büyüklüğünde bir hacme sahip. Onlar da otomasyona geçiyor. Biz de bu yönde yatırım yapıyoruz. Perakende de dijitalleşmeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tüketiciyi çok iyi tanıyan, onunla mümkün olduğu kadar kişiselleştirmiş ilişki kuran bir şirket olmayı hedefliyoruz.
Bu konuda ne tür yatırımlar yapıyorsunuz?
Çok büyük yatırım yapıyoruz. Müşteriyle çok kanallı bir ilişki kuruyoruz. Bizde şu anda e-ticaretin payı yüzde 17 seviyesinde. Bu yıl bu oran yüzde 20’lere kadar çıkar. Pandemi sırasında yüzde 25’ler seviyesindeydi. Daha sonra tüketiciler tekrar fiziksel mağazaya geri dönmeyi tercih etti. Bizim ürünlerde kadınlar mağazaları sosyalleşme alanı olarak da görüyor.
Farklı bir kategoriye giriş hedefiniz var mı?
Şu an en çok odaklandığımız konulardan biri aktif ve rahat giyim kategorisi. Bu kategorinin ciromuzdaki payı şu an yüzde 6-7’lerde. Bu oranı 2025-2026’da yüzde 20’ler seviyesine çekmeyi düşünüyoruz. Bunun için mağazalarımızı da büyütüyoruz. Çünkü küçük mağazalarda bu gerçekleşmiyor. Bu çok ciddi yatırım yaptığımız alanlardan biri. Arkadaşlarımdan edindiğim izlenimlerden bu kategorinin çok beğenildiğini görüyorum. Görevimiz; bütün kategorilerde olduğu gibi burada da Türkiye’deki pazar liderliğini yakalamak.
Ne zaman ulaşırsınız o hedefe?
2026’da olacağını tahmin ediyorum. Buradaki rakipler kolay rakipler değil. Daha global markalar. Sıkı bir rekabet var. Ama hayatımız bu.
Çalışan sayınız kaçtı?
Üretimle birlikte 4 bin 500 civarında.
Yeni mağaza açma hedefiniz var mı?
Bu yıl mağaza açma, yenileme ve büyütmeye ciddi bir bütçe ayırdık. 700 milyon TL’lik bir bütçemiz var. Yenileme, yeni mağaza açma ve büyütme olarak 50 mağazalık bir projemiz bulunuyor.
Geçen yıl kaç mağaza açmıştınız?
Geçen yıl 20 seviyesindeydi. Biz bu yılın biraz daha fırsat sunacağını düşünüyoruz.
Zor yılı fırsat olarak mı görüyorsunuz?
Zor yılda yatırım yapmak doğru bir strateji. Biz büyük mağaza yatırımlarımızı pandemi döneminde yaptık ve bunun çok faydasını gördük. O yüzden bu dönemde fırsat yakalayabilirsek bizim için çok anlamlı olacak.
Son dönemde kapanan mağazalarınız oldu mu?
Kapanan mağaza Türkiye’de olmadı. Kazakistan ve Sırbistan’daki operasyonları çok anlamlı görmedik. 2024’te bu iki ülkedeki operasyonları kapattık. Stratejik olarak bir şey ifade etmiyordu. Değer yaratmayan bütün işlerden de kurtulmanız gerekiyor. Prensip bu. 2014-2016 arasında Birleşik Markalar Derneği’nin başkanıydım. O dönemde mağaza açmak, özellikle Türkiye’nin dışında mağaza açmak en popüler işlerden bir tanesiydi. Hatta herkes birbiriyle yarışırdı. “Ben 50 mağaza açtım, ben 80 mağaza açtım” diye konuşulurdu. Pandemiden sonra paradigma değişti. Artık mağaza açarak yurt dışında büyümek bence çok zor. Üstelik çok anlamlı değil. Türkiye’de bunu beceren bir markamız var. Çünkü başka bir alternatif var. Online ve pazaryeri ile tüketiciye ulaşmak çok daha kolay hale geldi. Mağaza açarak büyümeye çalışmaktan çok daha çabuk realize edebileceğiniz bir durum. O yüzden şimdi Türkiye perakendesi bunu da anlamaya başladı.
Yeni bir pazar hedefiniz var mı?
Yeni pazar hedefimiz var tabii ki. Yani şu an dünyada iki coğrafya canlı; Amerika ve Orta Doğu yani Körfez bölgesi. Daha yakın olduğu için Körfez bölgesi bizim önemli yatırım alanlarımızdan biri. Amerika ise çok daha farklı ve zor bir yer. Orada alışkanlıklar, en önemlisi tüketim takvimi çok farklı.
Ne kadarlık bir ihracat yapıyorsunuz?
İhracatımız yaklaşık 50 milyon dolar.
Penti dışında farklı global markalara da üretim yapıyorsunuz…
İngiltere’deki bildiğiniz tüm perakende markaları için üretim yapıyoruz. İngiltere’de ince kadın çorabında pazarın yüzde 25’ine sahibiz.
Dışarıya yaptığınız üretimin yüzde kaçı Penti markasıyla yüzde kaçı farklı markalar için?
İngiltere’de hemen hemen yüzde 90’ı farklı markaların. Yüzde 10’u bizim.
Son dönemde tüketim davranışlarında ne gibi değişimler görüyorsunuz?
Makro olarak ince kadın çorabının yeniden popüler ve moda olmaya başladığını görüyoruz. Dünyada ince kadın çorabı geceleri belli okazyonlarda tercih edilirdi. Şimdi gençlerin etek ve şort modasıyla yeniden ince kadın çorabına döndüğünü net olarak görüyoruz. Rahat giyim trendi çok öne çıkıyor. İnsanlar iş yerlerinde bile çok daha rahat giyinmeyi tercih ediyor. Rahat giyim eğilimi bütün iç giyim alışkanlıklarında kendini göstermeye başlıyor. Biz de rahat giyim konusunda en önde gelen markalardan biriyiz. Aktif giyimde de bunu rahat giyime doğru yönlendirmeye çalışıyoruz.
Penti’de son olarak ortaklık yapısı nedir?
Dünyanın en büyük private equity şirketlerinden bir tanesi Carly’le ile ortağız. Yüzde 30 azınlık hissesine sahipler. 2012’den beri de ortaklığımız devam ediyor.
Yeni ortaklıklara sıkacak bakıyor musunuz?
Türkiye’de bu işler kolay değil. Türkiye’de yatırım yapılmıyor. Şu dönemde de yurt dışından yatırım çok yok. Şu anda hem biz hem Carly ortaklığımızdan memnunuz.
“MANZARA TERSİNE DÖNDÜ” “SORUNLAR AŞILMADI” AVM’ler ve perakendeciler arasındaki sorunlar aşılmadı. Aşılacak gibi de görünmüyor. Biliyorsunuz alışveriş merkezleri kiraların TL’ye dönmesinden dolayı zor bir dönemden geçti. O yüzden şirketlerin bir bölümü Türkiye’deki yatırımı durdurdu. Hatta el değiştirdiğini görüyoruz. En son AVM sektörüne yeni yatırım yapılmaması gibi bir sonuç orta açıktı. Kâr edilmediğinde o işten çıkılıyor. CİDDİ BASKI Yeni yatırım olmaması mevcut lokasyonların, mevcut AVM’lerin, çok daha değerli bir hale gelmesine neden oluyor. O yüzden oralarda da AVM tarafı, kiralar konusunda perakendecilere ciddi baskı yapıyor. Normalin üzerinde kira taleplerinde bulunuyorlar. Manzara tersine döndü. Şimdi burada nasıl bir çözüm olacak bilmiyorum. Yeniden kızışan bir ortam söz konusu. O yüzden bu sorun bitmedi. AVM’lerin markalar üzerinde baskı yapabildiği bir ortama girdik. |
“FİNANSAL OLARAK MUHAFAZAKARIZ” “CİDDİ KREDİBİLİTEMİZ VAR” Finansal olarak çok muhafazakar bir şirketiz. Penti her zaman çok tedbirli, ayağını yorganına göre uzatan, kendi sektöründe, kendi bildiği işleri yapan, kendi dışındaki sektörlere yatırım yapmamış bir şirket. O anlamda finans sektöründe çok ciddi bir kredibilitemiz vardır. Bir kredi verilecekse ilk önce bize gelirler. O anlamda, en güçlü yönlerimizden biri budur diye düşünüyorum. “DOĞRU ADIM” Perakende yatırımına yaklaşık 2010’lardan itibaren başladık. Bunu daha erken yapsak çok daha iyi olurdu. Türkiye’de perakendenin tarihi 2002, 2003, 2004 yıllarında LC Waikiki’nin perakende dünyasına girişiyle başlar. Onların yaptığı doğru bir adımdı. Biz de daha evvel yapsaydık daha iyi olurdu diye düşünüyorum. EN MUTLU EDEN ŞEY Başka perakende şirketlerinden gelmiş birçok genç arkadaşım var. Burada çok mutlu olduklarını söylüyorlar. Buradaki kültürün çok farklı olduğunu dile getiriyorlar. İnsanlara değer veren bir kültür yaratmış olmak benim için en büyük başarı ve gurur. Bir de arkadaşlarımdan ürünlerimiz konusunda pozitif şeyler duymak beni çok mutlu ediyor. |
“TÜRKİYE’DE ÖNGÖRÜ YAPMAK KOLAY DEĞİL” “BENİM NESLİM GELECEK İÇİN YAŞADI” Türkiye’de öngörü yapmak kolay değil. Bütçe yapmak da öyle. Türkiye’de kime sorarsanız sorun bütçe bir rehber olarak ortaya çıkıyor. Bütçeyi kontrol etmek ve güncellemek gerekiyor. Dünyada da her şey çok hızlı değişiyor. Bu değişimi tüketicide de görüyoruz. Hem dünyada hem Türkiye’de tüketici bugünü yaşamak istiyor. Gelecekle ilgili çok fazla şey düşünmek istemiyor. Bunu benim neslim düşünebilir miydi? Ben 67 yaşındayım. Benim neslim gelecek için yaşadı. DEĞİŞİME UYANIK OLMAK Tüketiciye göre hareket eden bir şirket olarak biz de anı takip etmek durumundayız. Örneğin mürdüm çorap yetiştiremiyoruz. Bir influencer TikTok’ta mürdüm çorap giymiş. Herkes buna çok ciddi pozitif tepki göstermiş. Bizim o saniye mürdüm çorap üretip, bütün mağazalara ulaştırmamız gerekiyor. Şimdi bunun nesi planlanabilir? Nesi öngörülebilir? O yüzden her gün alarmda olmak gerekiyor. Dünyadaki değişim sadece ekonomik değil tüketici zevkleri ve eğilimleri de hızlı bir değişim içinde. Bu değişime her an uyanık olmak gerekiyor. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?