Ali Ülker, Türkiye’nin gıda devi Ülker’in genç kuşağını temsil ediyor. Ailenin diğer üyeleri gibi mütevazı bir yapısı var. O nedenle basına çıkmıyor, işlerini sessizce yürütüyordu. Anca...
Ali Ülker, Türkiye’nin gıda devi Ülker’in genç kuşağını temsil ediyor. Ailenin diğer üyeleri gibi mütevazı bir yapısı var. O nedenle basına çıkmıyor, işlerini sessizce yürütüyordu. Ancak, çok sayıda işadamı ve yönetici gibi o da Capital’e konuştu, grubun geleceğine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Ülker Bisküvi-Çikolata Şekerleme Grubu Başkanlığı’nı yürüten Ali Ülker, “Gelecek 10 yıl içinde yurtdışındaki gücümüzü artırmayı ve daha rekabetçi olmayı hedefliyoruz. Bölgesel bir güç olacağız” sözleriyle de geleceğe yönelik iddiasını ortaya koydu.
Ülker son birkaç yıldır ciddi bir değişim içinde. Kurumsallaşma yolunda attığı adımlarla dışa kapalı aile şirketi yapısından sıyrılmaya çalışıyor. Bu amaçla bünyesine kattığı profesyonellerle de dikkat çekiyor. Ülker Grubu, son 1 yıl içinde Avea Genel Müdürü Cahit Paksoy, Tamek Genel Müdürü İrfan Demiryol ve Eti Pazarlama Genel Müdürü Cafer Fındıkoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda profesyoneli kadrosuna dahil etti.
Grupta sayısı artan profesyonellerle daha güçlü olan Ülker, artık dinamik ve yenilikçi yapısına vurgu yapıyor.
Haftada bir yeni ürün çıkardıklarını belirten Ülker Bisküvi-Çikolata Şekerleme Grubu Başkanı Ali Ülker, “Çok dinamik ve yenilikçi bir grubuz. Gücümüzü müşteriye, işe ve çalışana çok yakın yöneticiler olmaktan alıyoruz. Dolayısıyla, çok rasyonel şekilde piyasayı ve tüketiciyi anlayabiliyoruz. Birçok ülkede yatırımları olan bir şirket olarak hem dünyadaki hem Türkiye’deki trendleri takip ediyor, yenilikçi ürünler çıkarıyoruz. Fırsat görürsek her an yeni kategorilere de girebiliriz” diyor.
Finans, IT, telekomünikasyon ve ambalaj gibi pek çok sektörde yer alan Ülker Grubu’nun en iddialı olduğu sektör ise gıda. Grup gıda dışında bir alanda ciddi bir büyüme düşünmüyor. Zaten bu durum grubun en deneyimli profesyoneli ve Ülker İstişare Kurulu Üyesi Metin Yurdagül tarafından da şöyle ifade ediliyor: “Bir kere biz gıda şirketiyiz. Gıdanın dışındakiler bizi takviye eden olaylar. Gıda şirketi olarak kalmaya devam edeceğiz.”
Yeniden yapılanmasını sürdüren Ülker’in hedefi ise artık yurtdışında daha güçlü bir marka olmak. 110 ülkeye ihracatı olan grup, Türkiye ve Ortadoğu’yu da içine alan coğrafyada, bölgesel güç olmayı planlıyor. Ali Ülker bu konuyla ilgili, “Gelecek 10 yıl içinde yurtdışındaki gücümüzü artırmayı ve daha rekabetçi olmayı hedefliyoruz. Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika’da bölgesel bir güç olacağız. Attığımız adımlar bu yönde” şeklinde konuşuyor.
Ülker Bisküvi-Çikolata Şekerleme Grubu Başkanı Ali Ülker, Ülker İstişare Konseyi Üyesi Metin Yurdagül ve Ülker Gıda Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü ile Ülker Grubu’nun son dönemdeki performansı ve gelecek hedeflerine ilişkin konuştuk.
ÜLKER’İN İLK 6 AYI
Genelde biz yılın ilk 6 ayı biraz daha yavaş büyüme gösteririz. Son çeyrek daha hızlı gelişir. Şu an itibariyle istediğimiz hedefler doğrultusunda gidiyoruz. Tabii Ramazan’ın eylül ayına denk gelmesi satışlarımızı nasıl etkileyecek bilemiyoruz. Ancak, hiç olmazsa Ramazan Bayramı’nın ekim ayında olması satışlarımızı hızlandıracak. Dolayısıyla, yüzde 15 hedefini tutturmayı düşünüyoruz.
Ekonomide yaşanan dalgalanmanın etkisini şu ana kadar herhangi bir etkisini hissetmedik. Piyasada hareketlilik gözleniyor. Ülker, kriz dönemlerinde dahi pazarlama ve reklam yatırımlarına önem veren bir şirket. Bunun neticesinde de bu dönemlerde pazar paylarını muhafaza etmenin yanında, geliştirmesi de söz konusu olabiliyor.
Aslında Ülker, Türkiye’deki ekonomik dalgalanmalar ve kriz dönemlerinde pazar payını genelde artırmıştır. Geçen yıl içinde belli ana ürün gruplarımızda pazar payı açısından pozitif bir gelişme vardı. Bu yıl da bunun aynı şekilde devam ettiğini, pazar payında cüzi de olsa artışlar olduğunu görüyoruz.
Pazar payını çok büyük oranda artırma imkanı olmadığı aşikar. Toplam bisküvide yüzde 62 olan pazar payı 62.5’e doğru ilerliyor. Bunu kısa sürede 65 yapmak mümkün değil. Artık ilerleyecek alanımız daraldı.
YENİ YATIRIMLAR NE GETİRECEK?
Yatırımlarımızla toplam kapasitemizi yüzde 10 oranında büyütmeyi amaçlıyoruz. Bu yıl grup içinde en büyük yatırımımız çikolata fabrikasının genişletilmesi oldu Topkapı’da yaptığımız çikolata fabrikamızda yüzde 100’lük bir fiziki alan genişlemesi var.
Bisküvi grubunda Ankara’da kapasite artırımıyla ilgili bazı yeni yatırımlarımız söz konusu oldu. Gebze’de bu yıl Biskrem dolgulu çubuk ile ilgili bir yatırım hayata geçirdik. Grupta hemen her fabrikada yeni tesisler ve hatlar gelişmeye devam ediyor.
Ciroda yaşanacak artış biraz da Mehmet Bey’e bağlı. Bu artış, yeni ürünlerden ya da pazar paylarındaki artıştan kaynaklanabilir. Tabii bir de fiyat nedeniyle bir artış söz konusu olabilir. Biz fiyat artırmak konusunda hassasiyet gösteriyoruz. Özellikle kuruş gibi bir para birimi kullanılmaya başlandıktan sonra, piyasada sirküle eden 5 kuruşların bizim için çok önemi var. 50 kuruş olan bir ürünü 55 kuruş yapmak istemiyoruz. Mümkün olduğu kadar yuvarlak bir rakamda tutunmaya gayret ediyoruz. Fakat her şirketin kendine özgün bir enflasyonu var. Bizim için en önemli girdileri enerji ve buğday oluşturuyor. Bunların fiyatlarındaki artışlar şirket enflasyonumuzu oluşturuyor. Her ne kadar bazı ürünlerde yuvarlak fiyatlarla gidelim desek de, girdilerimizde yıl içinde artış olursa biz de mecburen fiyatlarımızı artırmak durumunda kalıyoruz. Fiyatlarımızda yeniden ayarlama olursa bu yıl ciro artışımız olacak. Ciromuz artıyor ama kurdaki ayarlama ile birlikte dolar bazındaki ciromuzda bir gerileme söz konusu.
GIDANIN LOKOMOTİF ÜRÜNLERİ
Tütüncü: Bizim gıda grubu yeniliğe açık, genç ve dinamik. Gıda grubunda olan süt ve süt ürünleri şirketleri, yağ şirketi ve Cola Turka da yeniliğe çok açık şirketler. Üretimini yaptıkları ürünler gıda grubunda önemli bir yere sahip. Örneğin, bu yıl ilk 6 ayda süt ve süt ürünlerinde yüzde 30’luk bir büyüme sağladık. İçecek şirketimizde de büyüme devam ediyor. Dolayısıyla gıda grubu şirketleri bulundukları sektörün dinamizmi içinde, toplam pazara göre ciddi bir büyüme içinde. Grubumuz ilk 6 ayda ortalama yüzde 20’nin üzerinde büyüme yakaladı. İnşallah 2007’de bu büyümeyi devam ettireceğiz.
Ülker: Sponsorluklarla desteklediğimiz markalarımızın performansında geçen yıl pozitif gelişmeler yaşandı. Cafe Crown bizim için önemli bir marka haline geldi. Biskrem, Metro ve Albeni tüketici araştırmalarında bilinirlikte Ülker markasının hemen arkasında geliyor. Gıda İçim ve Bizim etkili markalarımız. Margarinde Bizim yağ birinci, Cola Turka da sektöründe ikinci sırada yer alıyor
Yurdagül: Geçtiğimiz ay lansmanını yaptığımız Ülker Kalbim Benecol var. Ülker Kalbim Benecol dünyada çok bilinen bir marka. Doğal bir ürün. 15 gün kullandığınız zaman kolestrol seviyeniz yüzde 15 oranında düşüyor. Çeşit olarak yoğurt, margarin ve sütümüz var.
Dünyada fonksiyonel gıdalar çok önemli bir atılım gösterdi. Türkiye’de önemli bir pazar var. Rakipler bu işin üstündeler yakında yapacaklar.
GIDADA YENİLİKLER GELİYOR MU?
Fonksiyonel gıdalar büyüyecek. Ama burası niş bir market. Çok büyük tonajlar olmaz. Hiçbir zaman diğer ürünlerimiz arasından sıyrılıp pazar lideri olacak ürünler olmazlar.
Tütüncü: Çok dinamik ve yenilikçi bir grubuz. Gücümüzü müşteriye, işe ve çalışana çok yakın yöneticiler olmaktan alıyoruz. Dolayısıyla, çok rasyonel şekilde piyasayı ve tüketiciyi anlayabiliyoruz. Birçok ülkede yatırımları olan bir şirket olarak hem dünyadaki hem Türkiye’deki trendleri takip ediyor, yenilikçi ürünler çıkarıyoruz.
Ali Bey, “Şekerleme ve çikolatada haftada bir ürün çıkarıyoruz” diyor. Ben çok sistematik bakmadım ama belki haftada bir ürün de biz çıkaracağız. 2007’nin başında bulunduğumuz sektörde farklı farklı fabrikalarımız olacak. Fırsat görürsek her an yeni kategorilere girebiliriz.
Ülker: Ülker grubunda çeşit sayımız bin 750’ye ulaşmış durumda. Aslında yeni çeşit bulmakta zorlanıyoruz.
Yurdagül: Geçen yıl Kellogs’la yaptığımız çok önemli bir ortaklık var. Bu yıl bitmeden birçok Kellogs ürününü ortak şirketin tesislerinde yapıyor olacağız. Kellogs dünyada 99 ülkede dağıtılıyor, 17 ülkede üretimi var. Ancak, dünyada sadece bizimle ortak oldu.
Çikolata ve şekerlemede dünyanın 16’ncı şirketiyiz. 7 ülkede 10 fabrikada üretimimiz var. Yaklaşık 110 ülkeye ihracat yapıyoruz. Pek çoğuna kendi markamızla ihracat gerçekleştiriyoruz. Bölgesel güç olma yolunda ilerliyoruz. Bu yıl bölgesel güç olabilmek için dış yatırımlarımıza ağırlık vereceğiz.
HANGİ ÜLKELERDE ÇOK GÜÇLÜ?
Ortadoğu’da çok güçlüyüz. 1975’den beri oraya ihracat yapıyoruz. Son 10 yıldır da orada üretim yaptığımız için güçlü pazar payına sahibiz. Ülker markası ön plana çıkmakla beraber Biskrem, Tatkat ve Petitbeurre gibi markalarımız çok iyi performansa sahip. Sınır ticaretinden dolayı Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerde Ülker markalı ürünler çok iyi durumda. Türk Cumhuriyetleri’nde de iyi bir pozisyondayız.
Olmadığımız çok az sayıda ülke var. Hatta enteresan ülkelere ihracat yapıyoruz. Mesela Trinitad&Tobago diye bir ülke var. Dünya Kupası’na da katıldı. 300 bin kişilik bir nüfusu var ve sokağa çıkarsanız bir sürü kişinin elinde Biskrem görürsünüz. Oraya ihracatımız var. Senegal’de de Biskrem çok tüketilen bir ürün. Bundan 15 yıl önce Afrika’da motosiklet turu yapan bir arkadaşımız bahsetmişti. Orada bir köy bakkalında Ülker ürünleri görmüş. Orta ve Batı Afrika’da da varız. Dünyanın her yerinde Ülker’i bulabilirsiniz.
ÜLKER KAÇ SEKTÖRDE FAAL?
Gıda, teknoloji, telekomünikasyon, IT ve finansta varız. Ana işimiz gıda. Ambalajda varız. Ambalaja girişimiz, ürünü daha iyi muhafaza eden ambalajlara ihtiyaç duymamızla oldu. Ambalajda pazar payımız yüzde 15.
Bilgisayar işine girmemizin nedeni de işletmede çok sayıda bilgisayar olması. Bugün Datateknik, Türkiye’de diz üstü ve masa üstü bilgisayarda oldukça fazla sayıda üretim gerçekleştiriyor.
Yağ grubu da ilk olarak endüstriyel olarak düşünüldü. Ülker bisküvi tesislerinin yağ ihtiyacını karşılamak üzere üretime başladık. Bir miktar da tüketici ürünü yaptık. Ama tüketici ürünleri endüstriyel tasarımın kat kat üzerinde bir gelişme gösterdi. Türkiye’de en büyük pazar payına sahip margarin haline geldi.
Finans bizim için önemli bir sektör. Leasing sektöründe Türkiye genelinde önemli bir paya sahip olduk. Gayri menkul ise grubun ihtiyaçlarından ortaya çıktı. Grupta gayrimenkul sayısı arttıkça bir gayrimenkul yatırım ortaklığına gidilmesine karar verildi.
Biz grup içinde çıkan fırsatları değerlendirirken dışarıya da açılım yapmış oluyoruz. Bir müddet sonra kurulan şirketler gruptan bağımsız hale gelip kendi ekonomik rüştlerini ispatlamış oluyorlar. Grubun payını da yüzde 30’ların altında tutuyoruz.
YENİDEN YAPILANMA STRATEJİSİ
Ülker: 90’lı yıllardan sonra Murat Bey’in girişimci ruhuyla grup hızlı bir büyüme dönemine girdi. Aile işlere yetişemez hale geldi. Gruba ilk katılan profesyoneller ise Metin Bey ve Mehmet Bey oldular. Grup içerisinde yetişen arkadaşların sorumluluklarının genişlemesiyle daha önce merkezi olarak tek kişide toplanan üst düzey yetki ve onaylar profesyonel arkadaşlara verilmeye başlandı. 1999 yılında İcra Kurulu kuruldu. Grup başkanlıkları ve grup başkan yardımcılıkları oluşturuldu. Grup şu anda tamamen merkezi otoriteden bağımsız, kendi grup başkanlıkları altında ama daha ziyade genel müdürlerin inisiyatifinde kendi kendini götürebilen bir yapıya sahip.
Yurdagül: Bizde 23 bin 672 profesyonel var. 3 tane de aileden var, onlar da profesyonel, maaşlı çalışıyorlar. Ülker kurumsallaşmasını 1990’ların başından beri hızlı bir şekilde tamamladı. Şu anda kurucumuz Sayın Sabri Ülker onursal başkanımız. Sabri Bey’in oğlu Murat Ülker yönetimin tepesindeki kişi, icra kurulu başkanı. Damat Orhan Bey iştirak şirketlerimizi yönetiyor. Bir de torun Ali Ülker Bey var. Aileden başka yönetici yok.
GRUP 10 YIL SONRA NEREDE OLACAK?
Yurdagül: Ben emekli olacağım. Herkes kendi payına düşeni söylesin.
Ülker: Aslında Murat Bey de emekli olacak.
Yurdagül: Beraber olacağız, daha vakti var.
Ülker: Aslında hem Metin Bey hem Murat Bey resmen emekliler. Murat Bey emekli olduğunu da söylüyor. Emeklilik daha az çalışmayı gerektirmiyor. Emeklilik bizde tüm gruba hakim olmak anlamına geliyor. 10 yıl içersinde nerde olacağımızı kim bilebilir?
Yurdagül: Türkiye’de 62’nci yılımızda yüzde 62’lik bir pazar payımız var. Gelecek yıl pazar payımız yüzde 63 olacak.
“10 YILDA BÖLGESEL BİR GÜÇ OLACAĞIZ”
Ülker: 10 yıl içinde devamlı büyüyen dinamik bir şirket olmaya devam edeceğiz. Var olan yapımızı güçlendirerek devam edeceğiz.
Yurdagül: Biz Ülker şirketleri bulunduğumuz kategoriler içinde ya birinciyiz ya da ikinciyiz. Üçüncülük pek yoktur. Varsa da en kısa zamanda ikinciliğe ve birinciliğe terfi edecektir. Biz pazar paylarımızı koruyup geliştireceğiz. Bulunduğumuz sahalarda daha kuvvetli olacağız. Dış yatırımlarla büyürken, gelecek 10 yıl içinde önümüze gelen teklifleri de değerlendireceğiz. Ama bugün için 10 yıl sonra şu sahada olacağız diye bir düşüncemiz yok. Bir kere biz gıda şirketiyiz. Gıdanın dışındakiler bizi takviye eden olaylar. Gıda şirketi olarak kalmaya devam edeceğiz.
Ülker: Ülker kendisini çok kalıplara ve formatlara sokan bir yapıya sahip değil. Hızlı karar alabilen esnek yapıda bir şirketiz. Farklı bir fırsat çıktığı zaman çok hızlı değerlendirebiliyoruz. Büyük uluslar arası şirketlere göre konforumuz da burada. Uluslar arası şirketler uzun vadeli planlar yapmak durumunda. Ama bizim planlarımızda çok atak değişiklikler söz konusu olabiliyor. Gelecek 10 yıl içinde yurtdışındaki gücümüzü artırmayı ve daha rekabetçi olmayı hedefliyoruz. Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika’da bölgesel bir güç olacağız. Attığımız adımlar bu yönde.
“AİLEDE ÜLKER’DE ÇALIŞMAK İSTEMEYENLER VAR”
KÜÇÜK KARDEŞİM PATRONLUĞA SOYUNDU Aileden yönetime girmeyi tercih etmeyen kişiler var. Mesela en küçük kardeşim... Kendisi yurtdışında eğitim gördü. Ülker şirketler topluluğundaki bu yapıda görev almak istemedi. Gerekçesi çok basitti. Bu kadar büyük bir organizasyon içerisinde gelişiminin daha yavaş olacağını öngördü. Data Teknik şirketinin idaresini bire bir üstlenmek istediğini söyledi. Böylece Ahmet Bey çok küçük yaşta patronluğa soyunmuş oldu. Bence işe zor taraftan başladı.
ORTANCA KARDEŞİM ŞİRKETTE AKTİF DEĞİL Aile anayasası olarak yazılı bir şey yok. Ama ailenin bazı prensipleri var. Dediğim gibi küçük kardeşim kendi işini yapmak istediği için şirketin sorumluluğunu ona devrettik. Ortanca kardeşim Ömer Bey de iş dünyasında çok aktif olarak yer almak istemedi. O da şirkette belli pozisyonlarda bulunuyor. Günlük yönetime çok karışmaz. Daha üst düzeyden takip ettiği belli sorumlulukları var. Ailede herkes istediği kadar sorumluluk altına girer fakat girdiği sorumlulukları da bire bir yerine getirmekle mükelleftir. Gerekiyorsa günde 16 saat mesaisini şirkete vermek durumundadır. Bu prensipler dahilinde çalışmayı kabul etmeyen aile bireylerine istedikleri fırsatları sağlıyoruz.
MURAT ÜLKER NASIL BİR LİDER?
BİRÇOK KONUYA HAKİM Murat bey çok değişik departmanların içersinde bulunmuş bir kişi. Muhasebeden de çok iyi anlar. Satış ve pazarlamayı da zaman içersinde çok iyi şekilde öğrendi. Mühendisten de daha iyi bir mühendis. Birçok konuya en azından o konu üzerinde çalışan arkadaşlar kadar hakim.
ÇALIŞANLARINI YÖNLENDİRİR Fakat kişileri yönlendirirken “şöyle olsun böyle olsun” demez. Onun yerine kişilerin yanlışlığı görüp düzeltmesini sağlayacak şekilde çalışır. Başıma geldiği için söylüyorum. Acaba burada bir hata mı yaptım diye sorduğum çok proje oldu. Çok nazik ve beyefendi bir insan. İşiyle çok ilgili. Kişileri motive eden bir yapısı var.
STRATEJİK ALANLARA YÖNELDİ Kendisini git gide daha az görmeye başladık. Bu da işleri üzerimize delege ettiğini ve daha stratejik alanlara yöneldiğinin güzel bir göstergesi. Biz de liderimizin stratejiyi belirleyen, yolumuzu aydınlatan kişi olmasını arzu ediyoruz. Geçmiş yıllarda bu zordu ama şimdi grubun içinde profesyonel sayısı arttı.
BİZİM İÇİN ARTIK BİR DİNAMO Murat Bey’in üzerindeki iş yükünü alarak onu daha serbest hale getirdik. Kendisi artık bizim için bir dinamo, önümüzü açan bir lider, bizi motive eden kişi. Ama hala hali hazırda eski alışkanlık olarak zaman zaman bazı günlük işlere ilgi duysa da bence olması gereken konumda, gerçek bir lider, bir CEO.
MURAT ÜLKER’İN ÇALIŞANA YAKLAŞIMI Murat Bey’in yönetim tarzı ile ilgili geçen gün bir ikazı oldu. Zaman zaman bizi de bazı konularda sıkıştırıyor ve ikaz ediyor. Çok güzel bir ikazdı. “Nasıl ben size bazı fırsatları erken de olsa sağladıysam, lütfen altınızda çalışan arkadaşların önünü açın, onlara kendilerini geliştirme fırsatları da sağlayın” dedi.
SATMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ AMA ORTAKLIKLARA AÇIĞIZ
* Satın alma ve birleşmeler konusunda yurt içinde ve yurtdışında planlarınız var mı? Size teklifler geliyor mu?
Türkiye’nin önde gelen gruplarından biri olduğumuz için yurtdışı firmaların da ilgi sahasına girmekteyiz. Gelen tekliflerin bir kısmını ortaklık yapısı şeklinde değerlendirmeyi uygun görüyoruz. Ama satın alma yönünde Ülker’le ilgili bir teklif geldiği zaman onlara sıcak baktığımız söylenemez. Mevcut şirketlerimizin yüzde 100’ünü hiçbir zaman satmayı düşünmedik ama makul seviyedeki ortaklıklara da hiçbir zaman kapalı olmadık. Mevcut şirketlere ya da yeni kurulacak şirketlere, ortaklıklara her zaman açığız.
* Yabancı rakipleriniz yeni ürünleri onların ardından çıkartarak onlara haksızlık yaptığınızı düşünüyor?
Bu doğru değil. Yurtdışından gelen rakiplerimiz yurtdışındaki ar-ge faaliyetlerinin yürütüldüğü bazı kurumlardaki fikirleri uyarlayıp Türkiye’ye getiriyorlar. Kendi innovasyonları olan ürün sayıları çok fazla değil. Aslında Türkiye’ye getirdikleri ürünler büyük bir innovasyon değil. Avrupa’da satılan ürünler. Bundan sonra süt ve süt ürünleri sektörü daha şenlikli, rekabetin daha tatlı ve sıkı devam ettiği bir yer olacak. Biz arzu ettiğimiz yere o alanda da geleceğiz.
“BİZ ÜRETİMİ DURDURDUK BAKAN HALA KONUŞUYOR”
Yurdagül: Şekerde şöyle bir sıkıntı var. Bu Türkiye’nin sıkıntısı olacak. Şeker kanunu şeker üretimini kısıtlıyor. Pancar şekerinin yüzde 10’u kadar mısır şekerine imkan veriyor. Kanun yürürlüğe girdiğinden beri bu yüzde 10 hükümet tarafından kanunun verdiği yetkiyle yüzde 15’e çıkarıldı. Fakat geçenlerde Danıştay’ın kararıyla yüzde 15’e çıkarma iptal oldu. Şimdi yüzde 10’da. Önümüz şeker bayramı, şekerin yüksek kullanılacağı bir zaman. Nişasta bazlı şeker arzında müthiş bir sıkıntı olacak.
Ülker: Şekerin temel hammaddelerinden birisi glukoz, şekerin parlaklığını yüzeyini oluşturan bu. Glukoz üretimi sınırlı kalacağı için özellikle Anadolu’daki küçük üreticiler sıkıntı yaşacaklar. Küçük ve yöresel rakiplerimiz yavaş yavaş ortadan kalkacak. Ama şekercilik Türkiye’nin geçmişinde olan bir konu ve bunu kaybetmeyi arzu etmiyoruz.
Yurdagül: Kotalarda bir problem var. Şeker kanununun verdiği yetkiyle Cola-Turka fabrikasının yanında bir tatlandırıcı tesisi yaptık. Rakipler şikayet etti. Şeker Kurulu da bizim değil de rakiplerin şikayeti yönünde karar aldı ve bize ceza verdi. Üretimi durdurduk. Bekliyoruz. Ama Sayın Bakan, mahkeme sürecinde olan bir konuda kalktı, “Ülker’e ceza verdik, şöyle yaptık, böyle yaptık” dedi. Bir kere Bakan’ın ceza verme yetkisi yok. Cezayı Şeker Kurulu vermiş. Bakan kalkmış onun avukatlığını yapıyor. Bu bize çok ters geldi ve içimizden çıkmıyor.
Ülker: Türkiye’nin önde gelen bir sanayi kuruluşuna karşı Sanayi Bakanı’nın sergilemiş olduğu böyle bir tavır bizi oldukça üzdü.
Yurdagül: Sanayiden Sorumlu Bakan sanayiye karşı tavır alıyor. Konu daha mahkemelerde. Biz adaleti etkilemesin diye üretimi durdurmuşuz, Bakan hala konuşuyor.
Nilüfer Gözütok
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?