İbrahim Bodur / Sanayici İbrahim Bodur, Türk özel sektörünün duayenlerinden... Seramik sektörünün yaratıcılarından. Sanayide 50 yılı geride bıraktı. 500 bin metrekare seramik üretimiyle çıkt...
İbrahim Bodur / Sanayici
İbrahim Bodur, Türk özel sektörünün duayenlerinden... Seramik sektörünün yaratıcılarından. Sanayide 50 yılı geride bıraktı. 500 bin metrekare seramik üretimiyle çıktığı yola, bugün 32 milyon metrekare ile devam ediyor. 60 ülkeye ihracat, değişik sektörlerde 26 şirket ve 1 milyar dolarlık cirosu olan bir grup yarattı. Hala heyecanını kaybetmiş değil. Yurt içi ve yurtdışı yatırımlara hazırlanıyor. Ancak, aktif iş yaşamını bırakacağını açıklayıp, 50 yıllık başarısının sırrını şu sözlerle açıklıyor: “Öncelikle ayağını yorganından fazla uzatmayacaksın. Dengeli büyüyeceksin. Hesapsız, kitapsız borç almayacaksın. Borçla yatırım ve kalkınma olmaz.”
Anadolu’daki sanayileşme hareketinin öncüsü ve Türk sanayinin duayenlerinden İbrahim Bodur’la üç yıl önce söyleşi yapmıştık. Bu söyleşide İbrahim Bodur, “Yan entegrasyonu tamamlayacağız, hedefimiz ise yurtdışı” demişti. Aradan geçen 3 yılda, Kale Grubu önemli mesafeler kat etti. Seramik bölümü yan entegrasyonu tamamlayarak, bütün ürünleri üretir duruma geldi. Savunma bölümü ise, uzun menzilli stringer füzeler üzerinde çalışmaya başlayarak önemli bir başarıya imza attı.
Ukrayna’da doğal gaz yatırımı gerçekleştiren grup, bu alanda da iddialı bir duruma geldi. Roca, Siemens ve General Electric’le yapılan ortaklıklarla da dünya şirketi olma yolunda önemli adımlar atıldı.
2002’de 50’inci yılını kutlayan İbrahim Bodur, bütün bu başarılardan bir hayli memnun. Ancak, 74 yaşındaki duayeni asıl heyecanlandıran gelişmeler ise Temmuz ayında lanse edilecek. Grup, Temmuz ayında açıklayacağı üç gelişmeyle dikkatleri üzerine toplayacak. Kale seramik bünyesinde dünyanın en ileri seramik teknolojisiyle donatılmış yeni fabrikanın açılışı gerçekleştirilecek. Bu yeni teknolojiyle geliştirilen yeni bir ürün de lanse edilecek. İbrahim Bodur’un “En büyük iddiam olacak” dediği bu ürün, ona göre inşaat sektöründe reform yaratacak. Ayrıca, İbrahim Bodur icra ve aktif işlerden çekilecek.
Bütün bu gelişmeleri ilk kez Capital’e açıklayan İbrahim Bodur, grubunun bugününü ve yeni yatırımlarını şöyle anlattı:
50 yıl önce uzun bir maratona başladınız. Bu yıl sanayide 50’inci yılınızı, grubunuz ise 45’inci yılını kutlayacak. O günden bugüne ne kadar yol kat ettiniz?
Sanayide 50, seramik sektöründe ise 45 yılı idrak etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Kale Grubu olarak çok mesafeler kat ettik. Kale Grubu’nun temelini oluşturan Çanakkale Seramik Fabrikası’nın bugün 50’inci yıla ulaşan mazisi de bu işin destanıdır.
Ben işe ilk başladığım zaman 90 tonluk bir pres kullanıyorduk, şimdi 7 bin tonluk presler kullanıyoruz. 1958’de yılda 500 bin metrekare kaplamalık seramik üretiyorduk. Şimdi yılda 32 milyon metrekare ile dünyanın en büyük kurulu kapasitesine ulaştık. Başlangıçta bir karoyu pişirmek ve mamul hale getirmek 72 saatimizi alırken, bugün 30-45 dakikaya kadar süreyi düşürdük.
Bugün üretmiş olduğumuz ürünlerin yüzde 50’sini ihraç ediyoruz. Dünyanın 5 kıtasında, 60’ın üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Seramik üretimini ilk defa Türkiye’ye getiren grubumuz, bugün çeşitli sektörlerde 26 şirketle faaliyet göstermektedir. Bütün bunları sanayiyi metropoliten şehirlerden Anadolu’ya, oradan da köylere götürerek, Anadolu insanının gücüne dayanarak bu ülke için yaptık.
1999’da grubunuzun 1 milyar dolar ciroya ulaştığını söylemiştiniz. Aradan geçen 3 yılda cironuzu ne kadar artırdınız?
Seramik sanayisi yükte ağır, ama pahada hafiftir. Buna rağmen grubumuzun seramik bölümü aşağı yukarı 300 milyon dolar ciroya ulaştı. Grubumuzun toplam cirosu ise 1 milyar dolar civarında. Son 2 yıldır yaşanan krizler nedeniyle dolar bazında ciromuz artmadı. Bence bu ciro, bugünün şartlarında çok önemli bir rakamdır.
Bu üç yılda dünya şirketi olma yolunda neler yaptınız?
Avrupa Birliği tartışmaları çok yoğun bir şekilde gündemde. Grup olarak yabancı ortaklıklar kurarak kendimizi bu sürece hazırlamaya başladık. Kendi gücümüzle bu sürece dahil olmak istedik. Dünyada kendi konusunda önemli bir yere sahip olan Siemens’le ortaklık gerçekleştirdik. Siemens dünyanın hiçbir yerinde yüzde 50’den az ortaklığa girmez. Ancak, Kaleporselen adlı şirketimize yüzde 33’le ortak oldu.
General Electric ile Kale Power Controls adlı şirketimiz yüzde 50 ortak oldu. Bu ortaklıkla AEG’nin enerji sistemlerinin satış teşkilatını da almış olduk. Kale Power şalt cihazlarının, Kaleseramik izolatörlerinin, elektroteknik ve elektroporselen ürünlerinin satışını da gerçekleştirecek. Aynı zamanda General Electric lisansı altında şalt gibi ürünleri de imal etme yetkisine de sahip. Zamanla bunların üretimini de gerçekleştirecek.
Kale Kalıp, Instrument adlı firmayla teknik ve teknolojik konusunda ortaklık kurarak, doğal gaz teçhizatı üretimine başlamıştık. Şimdi Hollanda’da Kalekalıp Europe adında yeni bir şirket kurduk.
İspanyol Roca firması saniter malzemede dünyanın en büyük kuruluşudur. Onlarla da Kalevit adlı firmamızda ortaklık yaptık. Dolayısıyla, Kale Grubu, yabancı sermaye ortaklığında ve AB entegrasyonunda arzu edilen duruma geldi.
O dönem hedefimiz yurt dışı demiştiniz. Bu hedef için neler yaptınız?
Türkiye’nin yaşadığı bazı sıkıntılar nedeniyle ihracatta sorunlar yaşadık. Seramik sanayinde 24 tane şirket var. İç pazarın daralması nedeniyle bu firmaların bir bölümü, dış pazarlarda satış yapabilmek için fiyat kırdılar. Fakir bir ülkenin imkanlarını, düşük fiyatlarla zengin ülkelere transfer ettiler. Bu yanlış bir politikaydı.
Hemen hemen her ülke taşa toprağa dayalı sektöre yatırım yapıyor. Dolayısıyla, ihracat pazarları giderek daralıyor. Ancak, çok güvenilir, iyi, köklü firmalar bu yarıştan sıyrılabiliyor. İhracatımız krizde bile artarak devam etti. İhracatta miktar olarak azalma yaşamadık. İhracatımız 20 milyon metrekareye aştı. Ancak, değer olarak kaybımız var. O dönem size 120 milyon dolar ihracatımız var demiştim. Şimdi ihracatımız 100 milyon dolar civarında. Sanayici olarak böyle bir ortamda ayakta kalmak çok zor.
Çekoslavakya, Bulgaristan ve Ukrayna’da yatırım planlarınız vardı. Bu planların hangisi gerçekleşti?
Bundan üç yıl önce size dünyayı gözlüyoruz demiştim. Çeşitli ülkeleri incelediğimizi de belirtmiştim. Ukrayna’da doğal gaz sayaçları ve hammadde konusunda bir yatırım yaptık. Bunun dışında İran’da bir frit ve seramik yatırımı gerçekleştirme hedefimiz var.
Tabii bazı şartların oluşması gerekiyor. Çek Cumhuriyeti’nde yatırım yapma planımız vardı. Ancak, onların birtakım sorunları bulunuyor. Dolayısıyla burada henüz bir yatırım gerçekleştiremedik. Bulgaristan’da da bir teşebbüsümüz oldu. Ancak, yaşadığımız kriz ve onların bazı sorunları bu projeyi beklemede tutuyor. Bu iki pazarla ilgili olarak bekleme sürecindeyiz.
Başka ilgilendiğiniz ülke var mı?
Bunlar dışında Mısır’la ilgileniyoruz. Teknik porselen ve izolatör konusunda oraya yatırım yapılabileceğini düşünüyorum. Zaten orada işbirliği yaptığımız firmalar var. Hatta Mısır’a teknoloji satıyoruz. Bu pazarlarla ilgili araştırmalarımız sürüyor.
Arçelik gibi bazı Türk firmaları yurtdışında büyümek için satın almalar gerçekleştiriyor. Dış pazarlarda satın alarak büyüme söz konusu olabilir mi?
Bu imkanlarla zaman zaman karşılaşıyoruz. Zaten, Bulgaristan için böyle bir ihtimal söz konusuydu. Belli bir duruma da gelmişti. Ama, orada eski teknolojiye sahip fabrikalar var. Bana göre, bu fabrikalar, arsası dışında hiçbir kıymet taşımıyor. Bu ülkelerdeki mevcut fabrikaları alıp büyütmektense oralardaki teknolojinin önünde bir şeyler yaparak gitmek gerekiyor diye düşünüyorum.
Teknolojinin önemine dikkat çekiyorsunuz. Teknolojik anlamda ne durumdasınız?
Makine ve teknoloji ithal ederek girdiğim iş hayatında en ileri teknolojiye sahip duruma geldik. Şimdi artık dünyaya teknoloji satıyoruz. Çan’daki fabrikalarımızda dünyanın en ileri teknolojisini uyguluyoruz. Temmuz ayında dünyanın en ileri teknolojiyle kurulan yeni twin-press fabrikamızın açılışını yapacağız.
Bu yeni fabrika nasıl bir teknolojiye sahip?
Bu yeni teknoloji üretim süresini 30-45 dakikaya düşürüyor ve çok çeşitli ürünler üretme imkanı sağlıyor. İtalyan ve İspanyol firmalar da bu konuda çalışma yapıyor. Twin-press, bugünkü seramik teknolojisinde yepyeni bir teknoloji, yepyeni bir sistem. Bizi takiben, sanıyorum İspanya ve İtalya da bu teknolojiye geçecek ama, ilk üreten biz olacağız.
Grup olarak son dönemde hangi alana daha çok yatırım yaptınız?
Daha çok seramikte teknoloji geliştirme yatırımları ağırlık kazandı. Ayrıca, savunma sanayi ve enerji konularında çok önemli yatırımlar yaptık. Son üç yılda 150 milyon doların üzerinde yatırım gerçekleştirdik.
Twin-press teknolojisiyle donatılmış yeni fabrikamız 15 milyon Euro’ya mal oldu. Bu yatırımın önemli bir kısmını kendi yatırım kuruluşumuz yaptı. Başka yabancı kaynakları kullansaydık, yatırım tutarı 25 milyon Euro’ya ulaşırdı. Bunlar dışında tesislerin modernizasyonuna yönelik yatırımlarımız devam etti.
Sanayide 50’inci yılınız. Seramikte kapasite olarak dünyanın en büyüğü olduğunuzu söylediniz. Bundan sonrası için nasıl hayalleriniz var?
Bence grubum gerekli noktaya ulaştı. Bundan sonra teknolojiye ve yeniliklere dayalı çalışma ve yatırımlar yapılacak. Grubun bulunduğu durumunu muhafaza etmesi, Anadolu’ya daha çok yatırım yapması ve komşu ülkelerle ilgilenmesi önemli.
2001’de Türkiye zor bir dönem yaşadı ve yaşanmaya devam ediyor. İlk kriz olduğunda aklınıza gelen ilk önlem neydi?
Öncelikle şirketlerimizin borcu olup olmadığına baktım. Olan borçları kapattım. Daha sonra dış ödeme takvimimizi inceledim. İhracattan dolayı elde edeceğim gelirden, üretim için gerekli miktarı ayırdıktan sonra, dış borcumu ödemek için kalan miktarın ne olduğuna baktım. Diyelim ki 100 dolarlık ihracat yaptım. Bu miktarın belirli bir oranını üretim yapmak için ayırırım. Ondan sonra yine belli bir miktarı ihracatı yapan şirkete veririm. Geri kalan ki bu yüzde 70-75’den aşağı olmaz, yatırım ve araştırma için ayırırım. İhracattaki fonumu bu şekilde oluşturuyorum.
Türkiye’de sendelemeden, istikrarlı bir şekilde ayakta kalmayı başaran örnek gruplardan birisiniz. Bunun sırrı nedir?
Öncelikle ayağını yorganından fazla uzatmayacaksın. Dengeli büyüyeceksin. Hesapsız, kitapsız borç almayacaksın. Borçla yatırım ve kalkınma olmaz. İstikrarsız bir ülkede yarının ne olabileceğini görmeye çalışacaksın. Döviz borcunuzu Türk Lirası’yla ödemeye, faizle borç alarak iş yapmaya kalkarsanız bu iş yürümez. Neyi, ne zaman ve nasıl yapacağınızı çok iyi hesaplamanız lazım.
“AKTİF İŞLERDEN ÇEKİLECEĞİM”
Aktif olarak iş yaşamına devam edecek misiniz?
Benim için iş yüklenmek işi bırakmaktan çok daha kolay. Bu yıl icrayı ve aktif işleri bırakmayı planlıyorum. 50 yıldır sanayinin içindeyim. Önemli karar ve atılımlarda tecrübemi değerlendirip, yardımcı olup, yol göstermem onlar için de yararlı olur. Arka plana çekilmeyi 1997’den beri planlıyorum. Ama, artık 74 yaşına giriyorum. Koca çınarın gölgesinde gerektiği şekilde güzel çiçekler yetişmeyeceğini de biliyorum.
Yönetimi kime bırakacaksınız?
Kale Ailesi içinde yetişmiş elemanlardan kabiliyetli olanlara görev veririz. Ailemiz amatör ruh ve heyecanla yetişmiş birçok değer barındırıyor. Elbetti bu kişiler gerekenin en iyisini yapacaktır. Ayrıca, kardeşim ve heyecanımı taşıyan kızım Zeynep var. Oğlum gibi sevip güvendiğim damadım Osman Okyay var. Onlar bayrağı, diğer Kale Ailesi mensuplarıyla beraber en iyi şekilde taşıyacaklardır.
Çok yoğun bir çalışma hayatınız var. İşlerinizi devredince nelerle uğraşacaksınız?
Daha çok hayır işleriyle uğraşacağım. İbrahim Bodur ve Kale Seramik Eğitim ve Sosyal Vakfı ile ilgileneceğim. Adımızı taşıyan okullarımız var. Burada okuyanlara, yüksek eğitim kazananlara burslar veriyoruz. Bunları geliştireceğim. Özürlü çocukların bakımı ve eğitimi için çalışmalarımız var. İnsan için hayırlı ve yararlı olan her işte benim çabam olacak.
“İNŞAATTA REFORM YAPACAK BİR ÜRÜN GELİŞTİRİYORUZ”
Başka yeni projeleriniz var mı?
Uzun zamandır yepyeni bir ürün ve sistem üzerinde çalışıyoruz. Bu ürünle inşaatta reform yapacağız. İnşaatın zati ağırlığını en azından yüzde 50 hafifletmeyi hedefliyoruz. Bir ev yapmak istersen bu en azından 1 yıl sürüyor. Ben 3 ayda bin konut yapacağım. İnşaat elemanlarını hafifleteceğim. Metrekare maliyetini önemli nispette aşağı çekmeyi, konutları depreme çok daha dayanıklı bir hale getirmeyi planlıyorum.
Yan entegrasyon konusunda çalışmalar yapacağınızı söylemiştiniz? Bunları gerçekleştirdiniz mi?
Evet, hepsi gerçekleşti. Sektörde mal grubunu tamamlayanlarda birinciyiz. Yan entegrasyon tamamlandı. Fayans, yer karosu, sırlı granit, sırsız granit, parlak granit, mozaik gibi kaplamalık ne varsa üretiyoruz. Lavabo, küvet, armatür gibi ürünleri de ortağımız Roca ile birlikte üretiyoruz.
Kale, Kalevit, Roca-Kale, Kaledekor, Troy markalarıyla konut sektörüne yönelik birçok ürün pazarlıyoruz. Teknik seramikte de önemli çalışmalarımız var. Teknik porselen işimizi oldukça geliştirdik. Eskiden sanayicilerimiz bunları ithal ediyordu. Artık, bizden alıyorlar.
Savunma sanayinde nasıl gelişmeler kaydettiniz?
Bu konuda da önemli gelişmeler kaydettik. Stringer çok namlulu, orta menzilli roketlerde başarılı olduk. Şimdi uzun menzilliler için çalışıyoruz. Şimdi diğer önemli projeler üzerinde duruyoruz.
“10 TANE ŞİRKET AYAKTA KALIR”
Seramik Türkiye için önemli sektörlerden biri. Ama, ne otomotiv ne de tekstil gibi sürükleyici bir güce ulaşamadı. Neden bunu başaramadı?
Seramik sektörü inşaatla direkt ve indirekt ilgilidir. İnşaat sektörü, kalkınan ülkelerin lokomotifidir. Yanlış karar ve uygulamalarla, bürokratik engellerle bu lokomotifi durdurursanız, bu durum ona bağlı birçok sektörü etkiler. Dolayısıyla, seramik sektörünün daha fazla gelişememesinin nedeni buna bağlıdır.
İnşaat yapılamayınca seramiği kime satacaksın? İhracat olmasa sektör çok zor durumda kalır. 180 milyon metrekare kurulu kapasite var. Çoğu şirket krizde kapandı. 1992 yılındaki tüketime geri dönüldü. Bu yıl tüketim 90-100 milyon metre karede kalacak. Depremde işleri zorlaştırdı. Bir kazma vurmak için 15-20 milyar lira vermek gerekiyor. Dolayısıyla iç tüketim çok azaldı.
Dış pazarlarda rekabet alabildiğine gitti. Bunlar sektörü daralttı. Sektör olması gerekenden çok gerilerde. Korkarım gelecek yıllarda 10 tane şirket ayakta kalırsa kalır. Bütün bu olumsuzluklar düzelirse sektörün 800-900 milyon dolarlık hacmi yüzde 50 artar diye tahmin ediyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?