Bizim CEO’lar Az Kazanıyor

ABD’den Almanya’ya, dünyadaki üst düzey yönetici ücretleri açıklanınca, Türk yöneticilerin durumu açık ortaya çıktı. ABD’de 100 milyon dolar, Avrupa’da birkaç milyon doları bulan ücretler, Türkiye’...

1.10.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
ABD’den Almanya’ya, dünyadaki üst düzey yönetici ücretleri açıklanınca, Türk yöneticilerin durumu açık ortaya çıktı. ABD’de 100 milyon dolar, Avrupa’da birkaç milyon doları bulan ücretler, Türkiye’de 100-450 bin dolar arasında değişiyor. Krizden ağır darbe yiyen yöneticiler arasında 1 milyon dolar düzeyini yakalayanların sayısı ise birkaçı geçmiyor. Tahminler, bir süre daha ücretlerde bu rakamların devam edeceği yönünde…  
 
Bundan birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’deki bazı genel müdür ve CEO’lar, dünyanın en çok kazanan yöneticilerine yakın gelir elde ediyorlardı. Ortalama düşük olsa bile, özellikle büyük şirket ve bankaların tepe yöneticileri için böyle bir tablo vardı. Ücret ve diğer yan haklarla donatılmış paketlerle birlikte iyi gelir kazanan yöneticilerin sayısı az değildi.  
 
Ancak, yaşanan ekonomik kriz herkesin olduğu gibi bu kesimin de maaşını düşürdü. Büyük transferler yerini içerden yetişen genel müdürlere bıraktı. Bonus ve yan haklar askıya alındı. Bu gelişmeyi, rakamlardan da izlemek mümkün. Dünyanın dört bir yanında ilgiyle izlenen “ücret araştırmaları”na göre, Türk yöneticilerinin gelirlerinde düşüş var. Aynı araştırmalar, yaşanan sıkıntılara rağmen, en yüksek kazancın ise ABD’de olduğunu ortaya koyuyor.  
 
ABD’de bazı CEO’ların yıllık geliri 100 milyon doları aşıyor. Avrupa ülkelerinde ise en çok Fransız yöneticiler kazanıyor. Yine de Fransız CEO’ların kazancı ABD’lilerin yanında sönük kalıyor.  
 
Türkiye’de ise ücretlerle ilgili kesin veriler bulmak mümkün değil. Vergi istatistikleri ve bazı araştırmalar bu konuda fikir veren mesajlar içeriyor. Ancak, yine de sağlıklı veriler bulmak zor. Yaptığımız çalışma, Türkiye’de yılda 1 milyon doların üstünde gelir elde eden iki profesyonel yöneticinin olduğunu ortaya koyuyor. Bunlardan biri, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, diğeri de Ersnt & Young Genel Müdürü Şaban Erdikler. İnsan kaynakları danışmanları, bazı yan haklarla birkaç yöneticinin bu sınıra bir miktar yaklaşabileceğini, ancak ortalamanın 100 bin ile 450 bin dolar arasında değiştiğine dikkat çekiyorlar.  
 
ABD’de de ücretler astronomik  
 
Dünyanın her tarafında “gelir”, “ücret”, “zam” araştırmaları büyük ilgi görür. Önde gelen dergilerin yaptığı araştırmalar uzun süre konuşulur, iş dünyasında tartışılır. ABD gibi ücret sisteminin açık olduğu ülkelerde bu tip araştırmaları yapmak çok kolaydır. “En zenginler” ya da “En çok kazananlar” listeleri, şirket ve vergi kayıtlarından elde edilen verilerin ışığında kolayca oluşturulabilir. Tabii bu konuyu hala “tabu” olarak değerlendiren ülkeler de yok değil.  
 
Yapılan araştırmalar, en çok kazanan yöneticilerin ABD’de olduğunu ortaya koyuyor. ABD'li bir CEO'nun performans primini dışarıda bırakan temel ödeme paketi bile Almanya, İspanya, İsveç ve İsviçre'deki CEO maaş paketlerinin toplamından daha fazla.  
 
Amerikalı yöneticilerin kazançlarını açıklamaları ise bu şirketlerin dünya çapında iş yapmalarına ve liderlerinin popülerliğine bağlanıyor.  
 
Forbes Dergisi’nin ücret araştırması ise Amerikalı yöneticilerin kazançları hakkında fikir veriyor. Bu araştırmaya göre, Tenet Healtcare’in yöneticisi Jeffrey Barbakow, 2002 yılında, bonus ve yan haklarla birlikte 116 milyon dolar kazandı. Diğer Amerikan şirketlerindeki CEO’ların yıllık maaşları ise 100 milyon doları bulmuyor.  
 
Dell Computer’dan Michael Dell’ın yılda ortalama 82 milyon dolar kazandığı belirtiliyor.  Ancak, bu rakamda Michale Dell’in kurucu ortak olması da etkili.    
 
USA Interactive’in yöneticisi Barry Diller ise yılda 53 milyon dolar, Qualcomm’dan İrwin Jacobs ise yılda 63 milyon dolar kazanıyor.  
 
Avrupa ülkelerinde ise durum farklı. Buradaki CEO’lar ABD ile kıyaslandığında çok düşük ücretler alıyorlar. Yılda 50 milyon dolar kazanan yönetici sayısı bile yok denecek kadar az.    
 
Avrupa’da Fransa öne çıkıyor  
 
Fransa, CEO’lara en çok parayı ödeyen Avrupa ülkesi. Brüksel merkezli bir araştırma şirketi olan European Corporate Governance Institute'un (Avrupa Şirket Yönetim Enstitüsü) yaptığı bir inceleme, Avrupa’da şimdiye kadar en çok kazanan CEO'ların İngiltere'den çıktığı tezini çürütüyor.  
 
Araştırmaya göre, Fransız CEO'ların ortalama yıllık geliri 1 milyon 85 bin Euro, yani yaklaşık 3 trilyon lira TL düzeyinde. Bu rakama, maaş ve performansa göre belirlenen primler de dahil. Bir anlamda, İngiliz CEO'nun yılda 1 milyon 55 bin Euro'yu bulan gelirinden yüzde 156 daha fazla.  
 
Aslında diğer Avrupa ülkelerinde de durum çok farklı değil. Hollanda'da patronların yıllık geliri 1 milyon 37 bin Euro’yu buluyor. Alman CEO'lar 1 milyon 18 bin Euro, İtalyanlar bir milyon 5 bin Euro ve İsveçliler ise 980 bin Euro kazanıyor.  
 
Human Resources Management Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu, her ne kadar kazançları çok olsa da, AB ülkelerindeki CEO’ların bıçak sırtında çalıştığını belirtiyor ve “AB ülkelerinde hisse senetleri değer kaybeden şirketler, başarısızlıklarından CEO'larını sorumlu tutup görevden aldılar” diyor. Coşkunoğlu  şöyle devam ediyor:  
 
“Şirket evlilikleri, satın almalar, krizler nedeniyle dünyadaki CEO'ların da ücret ve primlerinde önemli ölçüde düşüşler gerçekleşti. Batı'da da CEO ve genel müdür maaşları, kriz ya da ekonomik düşüş dönemlerinde gündeme geliyor. Artık şirketler, büyük beklenti ile istihdam ettikleri üst seviye yöneticilerin performansını, ödenen maaş-elde edilen katma değer dengesini daha çok düşüş dönemlerde sorgulama gereği duyuyorlar”  
 
Kriz maaşları düşürdü  
 
Ekonomik kriz Türkiye’de sadece çalışanların değil, aynı zamanda üst düzey yöneticilerin maaşlarına da olumsuz yansıdı. Yönetici maaşları krizden sonra ciddi oranda düştü, zam oranları geriledi.  
 
Alanyalı&Alanyalı’dan Merih Alanyalı, “ Kriz sırasında pek çok şirketin finansal anlamda zor zamanlar yaşaması, doğal olarak genel müdür maaşlarını da etkiledi. Zaten ücretler 2001 öncesinde olması gerekenin üstünde idi. Doğal olarak kriz sonrası düşüşü normal karşılamak gerekiyordu. Görüyorsunuz, artık büyük transferler de olmuyor” diye konuşuyor.  
 
Human Resources Management’dan Aylin Çoşkunoğlu, krizle birlikte şirketlerin yüksek maaşları sorgulamaya başladığını söylüyor ve şöyle konuşuyor:  
 
“Eğer yüksek maaş ve yüksek transfer sahiden ‘gerekli’ ise, kriz öncesi ve sonrası diye bir fark olmaması lazım. Kriz sonrası, firmaların daha derli toplu olduğunu, kendilerine çeki düzen verdiklerini, derslerini iyi aldıklarını söylemek mümkün. Burada her kurumun kendine sorması gereken soru şu: Kriz öncesi maaşlar/transferler ‘normal’di de, kriz sonrası mecburen mi daha aşağı seviyelere düştü.Yoksa, kriz öncesi, maaşlarda/transferlerde bir ölçüsüzlük mü söz konusuydu?”  
 
En çok kazananlar  
 
Türkiye’de en çok kazanan yöneticiler arasında Sabancı ve Koç gibi holdinglerin CEO’ları yer alıyor. Koç Holding’in CEO’su Bülend Özaydınlı, Doğan Holding’in CEO’su Tufan Darbaz  gibi güçlü isimlerin yıllık gelirinin ortalama 400-450 bin dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Sabancı’nın yeni CEO’su Celal Metin’in ise bu rakamdan biraz daha yüksek bir geliri olduğu düşünülüyor.  
 
Maaş skalasının en yüksek olduğu sektörlerden biri de bankacılık. HCSB’nin genel müdürü Piraye Antika’nın sektörün en fazla kazanan yönetici olduğu biliniyor.  
 
İş Bankası Bankası’nın genel müdürü Ersin Özince ise daha düşük bir gelire sahip. Banka genel müdürlerinin kazançları 150 ile 420 bin dolar arasında değişiyor.  
 
Uluslararası şirketler, hangi sektörde olursa olsun, yerli şirketlerden daha farklı bir ücret politikası uyguluyorlar. Yurtdışındaki şirket standartlarına uygun hareket etmeyi tercih eden bu şirketler, Türkiye’de de çalışanlarına piyasanın üzerinde ücretler ödüyor.  
 
Bu durum tabi ki tepe yöneticiler içinde geçerli. Bunun en iyi örneğinin de “hızlı tüketim malları” sektöründe görmek mümkün. Bu sektörün yabancıları, diğer yöneticilerden çok daha iyi kazanıyor. Hızlı tüketim malları sektörünün iki güçlü yabancı şirketi Procter&Gamble (P&G) ve Unilever’in yöneticileri, neredeyse büyük holdinglerin CEO’ları kadar yüksek gelire sahip. P&G’in başkanı Paul Hart ve Unilever’in başkanı İzzet Karaca’in yıllık gelirinin 400-450 bin dolar arasında değiştiği tahmin ediliyor.  
 
Futbol yine fark atıyor  
 
Futbolcuların Türkiye standartlarından çok daha fazla para kazandıkları bilinir. Bu durum teknik direktörler içinde geçerli. Büyük kulüplerin teknik direktörleri bir çok üst düzey yöneticiye fark atıyor. Galatasaray’ın Teknik Direktörü Fatih Terim Türkiye’de en çok kazanan yönetici konumunda. Terim’in yıllık geliri bir milyon 500 bin ile 2 milyon dolar arasında değişiyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin teknik direktörleri de, genel müdür ve CEO’lardan daha yüksek rakamlara imza atıyorlar.  
 
Danışmanlık şirketi Ernst&Young Genel Müdürü Şaban Erdikler ise Terim’den sonra en fazla gelire sahip yönetici olarak biliniyor. Erdikler, yılda brüt 1 milyon 200 bin dolar kazanıyor.  
 
Otomotiv’in önde gelen yöneticilerinden Toyotasa Genel Müdürü Volkan Eren ve Oyak Renault’un Genel Müdürü Alain Gabillet’in ise yüksek ücretler aldığı tahmin ediliyor. Otomotivde yöneticilerin yılda 300-350 bin dolar civarında geliri olduğu biliniyor. Gabillet’in yabancı olması da Eren’e fark atmasında etkili bir neden olarak öne sürülüyor.  
 
Perakende sektöründe yer alan şirketlerin üst düzey yöneticilerinin de gelirleri aşağı yukarı aynı düzeylerde. Deneyimi ile ön plana çıkan Tansaş Genel Müdürü Servet Topaloğlu’nun yılda 200 bin dolar kazandığı belirtiliyor. Migros Genel Müdürü Ömer Bozer ve Carrefoursa’nın yabancı genel müdürü Gilles Roudy’nin ücretlerinin benzer düzeyde olduğu söyleniyor.  
 
YILLIK GELİRDE ALT SINIR 150 BİN DOLAR  
 
Türkiye’deki genel müdür ve CEO’ların kazançları çalıştığı şirket, tecrübesine ve karizmasına göre farklılık gösterebiliyor. Türkiye’nin en büyük 100 şirket ve bankasının CEO ve genel müdürlerinin yıllık ortalama gelirlerini, gelir vergileri araştırılarak saptamak mümkün.  
Ödenen vergilerden hareket edildiğinde genel müdür ve CEO’ların yıllık gelirlerinin alt sınırı 150 bin dolar. Ancak, üst sınırda tahmin yapmak çok zor. Çünkü, 1 milyon doları aşan ücretler de var.  Human Resources Management’dan Aylin Coşkunoğlu, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:  
 
“Altı sınır için 150 bin dolar civarında bir genelleme yapmak mümkün. Üst sınırı belirlemek ise zor. Çünkü, üst düzey yöneticilerin geliri, doğal olarak maaşla sınırlı değil. Performans bazlı prim, kar ya da cirodan pay ve benzeri ‘açık uçlu’ kriterlere göre son derece değişkenlik gösteriyor.”  
 
CEO ve genel müdür maaşları, sektörün ve operasyonun büyüklüğüne göre farklılık gösteriyor. Bankacılık ve finans, krize rağmen, yüksek ücretlerin ve primlerin ödendiği sektörler olmaya devam ediyor. Hızlı tüketim, ilaç, tütün gibi rekabetin yoğun olduğu sektörlerde oran diğerlerine göre daha yüksek oluyor.  
 
Ernst&Young Yönetici Seçme ve Değerlendirme Bölümü Müdürü Elif Baydar, “Genel müdür ve CEO gelirlerine sadece aylık ücret olarak bakmamak lazım. Bunun yanı sıra, prim, hisse senedi, araba, cep telefonu, sağlık ve hayat sigortası, şirket kredi kartı gibi yan haklar da var” diye konuşuyor.  
    
TÜRK CEO’LAR DÜNYA SIRALAMASINDAN DÜŞTÜ  
 
Türkiye'deki üst düzey yöneticilerle, yurt dışındakilerin maaş düzeyi karşılaştırıldığında, aslında arada belirleyici bir fark olmadığı gözlemleniyor. Türkiye de bu konuda "iddialı" ülkeler arasında yer alıyor. Ancak, ne var ki, kriz Türk CEO ve genel müdürlerin maaşlarına da azalttı.  Bu da dünya klasmanında Türk CEO’ların altlara düşmesine neden oldu.  
 
Ernst&Young’dan Elif Baydar, “Bir dönem Türkiye’deki üst düzey yönetici ücretleri ile yurtdışındaki benzer pozisyonların ücretleri birbiriyle yarışır haldeydi” diye konuşuyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Özellikle finans ve bilişim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin genel müdürleri yabancı ülkelerdeki meslektaşlarına  kıyasla ciddi paketler alıyorlardı. Söz konusu sektörlerde çok ciddi rakamlar ödenerek profesyoneller transfer ediliyordu. Ancak, yaşanan ekonomik krizle beraber transferler durdu. Astronomik ücret paketleri önemli ölçüde geriledi ve  daha aşağı düzeylere çekildi.  
 
Kriz döneminde daha önce dolar bazlı olan maaşlar TL’ye çevrildi. Diğer taraftan son aylardaki ekonomik gelişmeler sonucunda, TL/dolar kurunun düşük seyretmesi ve düşük enflasyon oranları maaşların reel olarak daha iyi duruma gelmesini sağladı. Son 1- 2 aydır da piyasadaki ücretlerde artış trendi gözlemliyoruz.”  
 
BÜYÜK TRANSFERLER DÖNEMİ BİTTİ  
 
Şirketler bir dönem parlak isimleri kendi bünyelerine dahil etmek için adeta yarış halindeydi. Güçlü isimleri transfer etmek için ise büyük paralar ödeniyordu. Ancak, kriz yönetici transferi dönemini de bitti. Artık şirketler liderlerini kendi bünyelerinde yetiştirmeye gayret ediyor.  
Good to Great Consultant Group Yönetici Ortağı Murat Beyazdağ,bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:  
 
“Kriz öncesinde olduğu gibi büyük transferler gerçekleşmiyor. Yöneticiler artık içeriden yetiştiriliyor. Bu duruma birçok meslektaşıma göre daha pozitif bakıyorum. Öncelikle şirketleri değerlendirirken, eğer bir şirket veya holding 10-15 yıllık bir kurumsa, kendi iklimi içerisinden bir GM çıkamadıysa çok hoş olmayan bir durumla karşı karşıya kalınıyor demektir.  
 
Bu konuya bağlı olarak yaptığımız araştırmalar neticesinde özellikle iki pozisyon öne çıkıyor. Bunlardan biri insan kaynakları yönetimi. Özellikle misyona uygun stratejik projelerin içinde çalışan İK yöneticiler, öncelikli olarak mevcut insan kaynağını iyileştirme yoluna gidecekleri düşünüldüğü için tercih ediliyor.  
 
Finans kökenli çalışanlar da daha hızlı yükselebiliyor. Bu  kişilerin piyasa analizleri ve yatırımlar için doğru zaman tespitindeki tecrübeleri kullanılmaya çalışılıyor.”    
 
Bonus ve yan haklar öne çıktı  
 
CEO ve genel müdürler çoğunlukla maaşını döviz olarak alıyor. Dolar kurundaki değişimler de aylık geliri oldukça etkiliyor. Son dönemde dolar kurunda yaşanan hareketliliği göz önünde bulunduran yöneticiler, eskiden çok net olmayan bonus ve yan hakları artık protokole bağlıyor.  
 
PricewaterhouseCoopers İnsan Kaynakları Hizmetleri Bölüm Yöneticisi Murat Demiroğlu,    
“Yöneticinin aldığı sabit bir paket var. Ayrıca, bu paketin yüzde 20-30’u gibi bir oranda da ek kazanç elde edilebiliyor. Bu da bonus ve yan haklardan oluşuyor” diyor.  
 
Demiroğlu, ek haklarda belli bir sistemin oturmaya başladığını belirterek şöyle devam ediyor: “Bonus ve yan haklar arttı. Ayrıca, düzenli ve kurallar oluştu. Bu eskiden iyi niyete bağlıydı. Şimdi ise profesyonellerden gelen istekler doğrultusunda mutabık kalınmış bir sistem var. Yöneticinin paketini belli bir noktaya getirmek için başka şansı yok. Şirket sahipleri ‘Ben kazanayım sana da vereyim’ mantalitesiyle çalışıyorlar. Maaşa sabit artış vermektense karlılık, ciro gibi hedefler doğrultusunda belirli yüzdelere razı oluyorlar.”  
 
Özellikle bankacılık sektöründe çok olan yönetici transferlerine ise neredeyse hiç rastlanmıyor. Demiroğlu şunları söylüyor: “Transferlerden pek bahsetmek mümkün değil. Bankacılıkta bu çok olurdu. Ancak sektörün durumu malum ve üst düzey pozisyonların durumu giderek azaldı. Şuanda mevcut yerler korunmaya çalışılıyor. Eski transferlerin, eski maaşların bunda sonra kazanılması biraz zor.”  
 
Satış ve pazarlamacılar yükseliyor  
 
Danışmanların “Paradan para kazanma dönemi” olarak tanımladıkları birkaç yıl öncesinde daha çok finans kökenliler, genel müdürlüğe yükseliyordu. Ancak kriz bu geleneği de değiştirdi. Artık satış, pazarlama ve iş geliştirme daha ön planda. Çünkü şirketler artık, “İş geliştirme, güçlü pazarlama” gibi konulara daha fazla kafa yoruyor. Bu alanlarda çalışanların yükselmesi ise daha kolay oluyor.  
 
Ernst & Young Yönetici Seçme ve Değerlendirme Bölümü Müdürü Elif Baydar, şöyle konuşuyor: “ Genelde üretim, satış-pazarlama gibi fonksiyonların bağlı olduğu COO (Operasyon direktörü) veya finansın başındaki CFO (Finans direktörü) pozisyonunda çalışan  
üst düzey yöneticiler genel müdürlük potansiyellerine göre değerlendiriliyor. Yöneticilik vasıfları ağır basanlar da genel müdür olarak terfi ediyor.”  
 
Ayrıca yöneticiler artık içerden yetiştirilmeye çalışılıyor. Çünkü yeni birinin şirket kültürünü öğrenmesi zaman alıyor. Danışmanlar şirketin içinden yetişen yöneticinin zaman kaybetmeden çalışmaya başladığı görüşünde hem fikir. Alanyalı&Alanyalı İnsan Kaynakları Danışmanlığı Kurucu Ortağı Merih Alanyalı şunları söylüyor: “ Eskiden olduğu gibi büyük transferler gerçekleşmiyor. Yöneticiler artık içerden yetiştirilmeye çalışılıyor. Sektöre ve işe göre genel müdürün geldiği pozisyon değişse de satış-pazarlama kökenli ya da teknik alanlardan gelenlerin daha ağırlıklı olduğunu söyleyebiliriz.”  
 
Tren-d Group Managing Partner kurucu Ortağı Nurhan Keler, finans kökenlilerin yükselme şansının daha yüksek olduğunu söylüyor.  
 
İMALAT SANAYİNDE DE ÜCRETLER DÜŞTÜ  
 
Hiç kuşkusuz kriz her kesimden çalışanı etkiledi. Devlet Planlama Teşkilatı’nın verileri de bunu ortaya koyuyor. DPT’de ücretlerdeki gerilemelerle ilgili verileri şöyle sıralanıyor:  
 
ÜCRETLER YÜZDE 30.9 GERİLEDİ: Yaşanan kriz, 2001 yılında özel imalat sanayinde ücretleri eritti. Özel imalat sanayinde ücretler 2001 yılında, önceki yıla göre 30.9 oranında geriledi. 2001 yılında, dolar bazında, birim endeksi 1993 yılından bu yana en düşük düzeyine indi. 2000 yılında 102.8 olan endeks geçtiğimiz yıl 71'e geriledi. Bu rakam yüzde 30.9'luk düşüşü ifade ediyor.  
 
ÜCRETE KESİLEN FATURA: Öte yandan, 1993 yılında yani 1994 krizi yaşanmadan önce, birim ücret endeksinin 146.3 düzeyinde olduğunu göz önüne alındığında ise krizlerin özel imalat sanayindeki ücretleri nasıl erittiği ortaya çıkıyor. Son 8 yıllık dönemindeki birim ücret endeksindeki kayıp dolar bazında yüzde 51.5'i bulunuyor. Bir başka kriz yılı olan 1994 yılına göre de 2001 yılında ücretlerin yüzde 24.6'sı, başka bir deyişle yaklaşık dörtte biri gitmiş durumda. 1994 yılında 94.2 olan endeks rakamı 2001 yılında 71'e geriledi.  
 
2001'İN SON ÇEYREĞİ: Özel imalat sanayinde birim ücret endeksi dolar bazında geçtiğimiz yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine oranla da erozyona uğradı.  
Nitekim 2000 yılının son çeyreğinde 107.1 olan endeks geçen yılın aynı döneminde 65'e geriledi. Söz konusu rakamlar yüzde 39.3'lük bir gerilemeyi ifade ediyor. Buna karşılık geçen yılın son üç aylık dönemine göre yüzde 2 oranında bir artış kaydetti.  
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz