Dünya Devleriyle Mücadele Ediyoruz

Osman Bayraktar / Hesfibel Genel Müdürü Hesfibel, Anadolu’nun gizli devlerinden biri... Tam anlamıyla bir “kaplan”... Kayserili Büyükmıhcı Ailesi’ne ait şirket, ileri teknoloji üretimi yapıyor, fib...

1.04.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Osman Bayraktar / Hesfibel Genel Müdürü
Hesfibel, Anadolu’nun gizli devlerinden biri... Tam anlamıyla bir “kaplan”... Kayserili Büyükmıhcı Ailesi’ne ait şirket, ileri teknoloji üretimi yapıyor, fiber kablo sektörüne yönelik çalışıyor. Üstelik üretiminin önemli bölümünü de yurtdışına satıyor. Ekonomik durgunluğa rağmen yoluna devam ediyor. Bunu, 5 yılda 20 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkan ciro da ortaya koyuyor. Genel müdür Osman Bayraktar, hedeflerinin 100 milyon dolar olduğunu belirtiyor ve “Hesfibel bir dünya markası oldu. Uluslararası ihalelerde dünyanın büyük şirketleriyle mücadele ediyoruz. Dünyada bizi tanımayan yok” diyor.

Anadolu kaplanları efsanesinin yaratıcılarına baktığımız zaman Kayserili Hes Grubu’nu ön sıralarda görüyoruz. Kayserili beş ailenin ortaklığı ile kurulan grubun en önemli şirketlerinden biri de Hesfibel idi. Özal döneminde, Türk Telekom’un üst düzey yöneticilerinin önerileriyle kurulan şirket, o yıllarda grubun üçüncü şirketi olarak hayat buldu.

Yaklaşık 3 yıl önce grubun fazla büyümesi nedeniyle, 5 aile ayrılma kararı aldı. Büyükmıhcı Ailesi, aralarında Hesfibel’in de bulunduğu 3 şirketi de alarak grupla yollarını ayırdı. Ayrılık dönemi Hesfibel’in ataklarıyla parladığı bir zamana denk geldi.

Uzun yıllar 20 milyon dolarlar civarında ciroyla yetinen şirket, 2000’de zirveye tırmandı. 1999’da 24 milyon dolar olan cirosunu, 2000’de 59.6 milyon dolara çıkarmaya başardı. Krize rağmen başarı 2001’de de sürdü ve 56 milyon dolar ciro gerçekleştirildi.

Genel Müdür Osman Bayraktar, 2002’de yüzde 15’lik bir büyüme ile 70-80 milyon dolar ciroya ulaşmayı hedeflediklerini söylüyor. Ancak, Osman Bayraktar’ın hayalindeki Hesfibel, 100 milyon doların üzerinde ciro yapan, kablonun yanında katma değerli ileri teknoloji ürünleri de üretebilen bir şirket.

Osman Bayraktar yaptıkları yatırımlarla bu hayalin peşinde koşacaklarının da ip uçlarını satır aralarında veriyor. Bugün Türkiye, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’nun ilk ve tek fiber üreten şirketi olma özelliğini koruyan Hesfibel’i Genel Müdürü Osman Bayraktar şöyle anlattı:

Hesfibel’in, Kayserili Hes Grubu ile ilişkisi nedir?

Hesfibel’in şirket olarak kaydı 1990’da yapıldı. Kuruluşundan 3 ay sonra da ilk fiber optik kablo teslimatımızı yaptık. O tarihlerde Kayseri’de bir Hes Grubu vardı. Bugün bu grup Boydak Ailesi’ne ait.

O dönemde Hes Grubu 5 büyük ailenin oluşturduğu bir şirketler grubuydu. Hesfibel, grubun 3’üncü şirketiydi. Fakat zamanla şirketlerin hem sayısı arttı hem de büyüklüğü... 2-3 sene önce ortaklar kendi aralarında anlaşarak grup şirketlerini kendi aralarında paylaştılar. Hesfibel de Büyükmıhcı Ailesi’ne kaldı.

Büyükmıhcı Ailesi’nin, Boydak Ailesi’yle akrabalık bağlantısı var mı?
 
Hayır, yok. Hes Kablo ve Anadolu Finans Kurumu ve İstikbal Mobilya, Boydak Ailesi’nde kaldı. Büyükmıhcı Ailesi ise Hesfibel dışında telefon şebekeleri kuran Interdeka ve Hama olmak üzere iki tane inşaat şirketini aldı.

Büyükmıhcı Ailesi’nin ağırlıklı üretim konusu kablo mu?

Büyükmıhcı Ailesi’nin Hes Grubu’na bağlı olmayan ayrı şirketleri var. Tamet, et ürünleri üretiyor. Develi’de Asil Deri adında deri şirketleri var. Hesfibel’in yüzde 9.1’i bana ait, geri kalanı Büyükmıhcı Ailesi’nin...

Fiber optik kablo üretme kararı nasıl verilmiş?

Hes Kablo, bakır kablo üretimi yapan bir şirket. O dönem Türk Telekom’a, eski adıyla PTT’ye hizmet veriliyordu. Özal zamanında Emin Başer ve Osman Yılmaz Gözüm Türk Telekom’daydılar. Onların önerileriyle fiber optik kablo işine girildi.

O zamanlar dünyada da bu iş yeni başlamıştı. Türkiye için de yeni bir işti. Eski adıyla Siemens, bugünkü adıyla Pirelli Kablo, fiber işi yapan tek firmaydı. Onlar da büyük oranda ithal ederek fiber işini gerçekleştiriyorlardı. Hes Grubu fiber optik kablo işine başlayan ikinci firmadır.

Hesfibel fiber optik kablo dışında neler üretiyor?

Kayseri’de üç ana bölümümüz var. Birisi, optik fiberin kendisini, yani kablonun içinde kullanılan cam elyafları yapıyor. İkinci bölüm ise bu optik fiberleri kullanarak fiber optik kablo üretiyor. Diğer bölümümüz ise bakır telefon kabloları üretiyor. Bu işe iki üç sene önce başladık. Daha önce sadece fiber optik kablo yapıyorduk. Yeni pazarlara ulaşabilmek için bu işe de girdik.

Hesfibel, İngiltere’de bir fabrika almıştı ve buranın teknolojisini Kayseri’ye aktarmıştı. İngiltere’de üretiminiz devam ediyor mu?

Fiber optiğin kendisini üreten tesisimizi 6-7 yıl önce bir pilot üretim tesisi olarak Çek Cumhuriyeti’nden aldık. Burası küçüktü ve her şeyden birer tane vardı. Dolayısıyla, mühendis ve teknoloji arayışına girdik.

İngiltere’de tanıdıklarımız vardı. Onlar, “size hem teknoloji hem de fabrika bulabiliriz” dediler. Buldukları fabrikayı aldık. 2-3 yıl çalıştırdık. Yatırım yapmak gerekiyordu. Ancak, Türkiye’de yatırım yapmayı tercih ettik. Londra’nın içinde bir tesisi sürdürmek çok pahalı. Fabrikayı söktük, Türkiye’ye taşıdık. Ancak, 2-3 yıl mühendislerimiz, teknik adamlarımız orada eğitim gördü. Burası, Avrupa’nın ilk fiber sistemlerini üreten tesisti. Eğitimin yanında büyük bir know how’da getirmiş olduk.

Yurtdışında başka nerelerde yatırımınız var?

Malezya’da yüzde 30 ortak olduğumuz; makinelerini, teknolojisini, mühendislerini bizim temin ettiğimiz Gunung Fiber Optik adında bir kablo fabrikamız var. Onun dışında Endonezya’da bir yatırım yapma girişimimiz oldu. Ancak, orada ekonomik kriz olunca yatırımı durdurduk. Şu anda sadece bina ve arsamız var. İleri de şartlar iyileşince orada da yatırım yapacağız. Arkadaşlarımız araştırmaları sürdürüyor. Bahçe mobilyalarının ucuz olduğunu, orada yatırım yapabileceğimizi söylediler.

Türkiye’de pazar sınırlı olduğu için ihracat ağırlıklı çalışıyorsunuz. İhracatınızın ciro içindeki payı nedir?

Uzun yıllar ciromuz 25-30 milyon dolar civarında seyretti. Bu cironun da yüzde 65-70’ini ihracattan elde ediyorduk. Son iki senedir ciromuz 60 milyon dolar seviyelerine yükseldi. 2001’de krize rağmen 56 milyon dolar ciro yaptık. Bunun 38 milyon dolarını ihracattan sağladık.

2000 yılında dünya ekonomisinde de yükselme vardı. Fiber fiyatları yükseldi, talep arttı. Bu nedenler bizi 60 milyon dolarlara taşıdı. Bu rakamın yüzde 68’ini ihracatla gerçekleştirdik.

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

Geçmişte 65 milyon dolar civarında Malezya’ya ihracat gerçekleştirdik. Tayland, Orta Asya ülkelerine işler yaptık. 40’ın üstünde ülkeye ihracatımız oldu. Geçtiğimiz sene Amerika’ya, hem fiber optik hem de fiber kablo ihracatı gerçekleştirdik.

Gelişmekte olan ülkelerde yatırımlar sürdüğü için buralarda daha fazla iş oluyor. Avrupa ülkelerinde genelde telekom sektörü doyuma ulaşmış durumda. Yeni talepler tabii ki oluyor ama alt yapı doydu. Bugünlerde ağırlıklı olarak Cezayir, Suriye, Pakistan, Makedonya, Hırvatistan ve Yemen gibi ülkelere ihracat yapıyoruz.

Bu ülkeler dışında hedef pazarlarınız neresi? Hangi pazarlardan talep gelebilir?

Amerika’daki pazarımızı büyütmek istiyoruz. Hesfibel USA adında bir şirket kuruyoruz. Orada bir ofisimiz olacak. Fuarları yakından izleyeceğiz. Amerika’da şimdilik temsilciliğimiz olacak.

Danışmanlık yapan mühendislerden yatırım yapalım talebi geliyor. Ama şimdilik düşünmüyoruz. Güney Amerika da hedef pazarlarımız arasında. Türkiye’nin çevresindeki ülkelerdeki ihaleleri de kaçırmak istemiyoruz.

İç pazarda durum nasıl?

En büyük alıcımız Türk Telekom. Kablo konusunda arz çok fazla. Türkiye’de fiberin kendisini, yani optik fiberi sadece biz üretiyoruz. Dünyada da zaten optik fiber yapan toplam 20 firma var. Üretim kapasitesi bakımından Hesfibel dünya genelinde yüzde 1’lik bir paya sahip.

Türkiye’de 13 tane fiber optik kablo üreten firma var. Bütün bakır kablo üreticileri fiber optik kabloya da geçtiler. Bunların birçoğu da zaten yabancı şirket. Yurtdışında fiber tesisleri var. Mesela Pirelli, Alcatel’in yurtdışında tesisleri var. Dolayısıyla, optik fiberi ithal ediyorlar. Türkiye’de hiçbir koruma yok. İleri teknoloji ürünü olmasına, büyük risklerle üretilmesine ve stratejik bir ürün olmasına rağmen herhangi bir sınırlama yok.

Türkiye pazarındaki payınız nedir?
 
Bu ihaleden ihaleye değişiyor. Bir zamanlar pazar payımız yüzde 50’nin üstündeydi. Pazar şu an çok bölünmüş durumda. Pazar lideri de belli olmuyor. Sıralamada alınan ihaleler belirleyici.

Ancak, yoğun bir rekabet olduğunu söyleyebilirim. Genelde rekabette fiyat ağırlık kazanıyor. Kapasite olarak biz en büyüğüyüz. Tek başımıza Türkiye’nin hem hammadde hem kablo ihtiyacının tamamını  karşılayabiliriz.

Ne kadar kapasiteniz var?

Kablonun cinsine göre değişiyor. Bir cins kablodan aylık bin kilometre üretme kapasitemiz var. Uzakdoğu, İskandinavya ve Amerika’da kullanılan başka bir cins kablodan ise aylık yine bin kilometre üretebiliyoruz. Bu cinsi sadece biz üretiyoruz.

Yani toplamda yılda 20-24 bin kilometre kablo, fiber optikte ise 750 bin kilometrelik kapasitemiz var. Yeni yatırımımızla kapasitemizi 3 milyon kilometreye çıkaracağız.

Türkiye’nin telekom alt yapısını gelişmiş ülkelerle kıyasladığımız zaman nasıl bir tablo ile karşılaşıyoruz?

Dünyadaki birçok ülkeye nazaran Türkiye’de fiber optik alt yapı kullanımı çok erken başladı. Fakat fiber sistemler sadece santraller arası ana hat bağlantılarında kullanılıyor. Yılda ortalama 200-250 bin kilometre fibere ihtiyaç duyuluyor. Bu rakam Türkiye çapında bir ülke için çok az. Halen fazla miktarda bakır kablo kullanılıyor. Bakır kablo kullanımı dünyada çok azaldı. Hatta bakır kablo fabrikaları kapandı. Biz de ise bakır kablo fabrikaları kurulmaya devam ediyor.

Neden bakır kabloda ısrar ediliyor?

Bakır daha pahalı. Ama Telekom ona alışmış, onun eğitimini görmüş. Daha kolay geliyor. Fiber optik kablo ucuz ama uçlarındaki optik elektrik dönüştürücüler, terminal cihazları pahalı.

Ayrıca daha komplike. Sanıyorum bu nedenlerden dolayı hala bakır kablo popüler. Türkiye’nin bence bugün kullanılan fiber kablo miktarının en az 2-3 misli fazlasını kullanması gerekiyordu.

Fiber teknolojisi çok hızlı değişiyor. Nasıl uyum sağlıyorsunuz?

Kendi mühendislerimiz bu konuda çalışıyor. Bugüne kadar birçok araştırma-geliştirme çalışmamız oldu. Proses ve cihaz geliştirmede iki üç tane proje bitirdik. Yeni projemizi ekonomik kriz nedeniyle askıya aldık. Plastik optik fiber üreteceğiz. Bunları kullanarak da sensörler yapmak istiyoruz.

Mesela öncelikli olarak nem, basınç sensörü yapacağız. Artık teknoloji üretebilecek duruma geldik. Mesela optik fiberin yapıldığı cam kütükleri yapan 5 makinemiz var. Bunlardan bir tanesini satın aldık. Diğer 4’ünü kendimiz geliştirdik. Kesinlikle kopya değil. Amerika’dan aldığımız makine dakikada 3 gram cam yaparken, bizimkiler 13 gram yapıyor. Bunları satma imkanımız var. Talep geliyor. İleri de kapasite artırma yatırımımız bitince bunları da pazarlama işine de gireceğiz.
 
Kapasite artırma dışında başka yatırım planlarınız var mı?

Haberleşme alanında elektronik ağırlıklı başka üretim konularına da girmeyi düşünüyoruz. Kartlı telefon, akıllı kart ve bunlara bağlı elektronik alışveriş, kiosklar ile bilgisayar terminalleri gibi sahalara girmeyi istiyoruz.

Hesfibel Denizcilik adında bir şirketimiz var. Bu şirketimiz gemisiyle 4 yıldır deniz altı kablolarının bakımını yapıyor. Deniz altına kablo döşeme imkanımız var. Bu konuyu geliştirmek istiyoruz. Geçen sene Azerbeycan’da büyük bir uluslararası proje gerçekleştirdik. Çin’in Şangay kentinden Almanya’nın Hamburg kentine kadar giden Trans Asya Avrupa fiber optik şebekesinin Azerbeycan bölümünü yaptık. Kara kısmını bitirdik. Bu projenin bir de Hazar Denizi geçişi var. Bunun uygulamasını yapacağız.

2002 için nasıl hedefler belirlediniz?

2002’de yüzde 15 oranında bir büyüme bekliyoruz. Tabii bu dünyadaki şartlara da bağlı. Ciromuzu ise 70-80 milyon dolar arası planladık. Yüzde 65-70 oranında ihracatın ağırlığı olacak. Zaten şu anda 20-25 milyon dolarlık işimiz bağlanmış durumda.

Şirket ortaklıklarına, birleşmelere açık mısınız?

Stratejik bir ortağa ihtiyacımız var. Çeşitli teklifler geliyor. Bunların birçoğu finansal veya ticari bir yatırım şeklinde... Ancak, teknoloji de getiren bir ortak istiyoruz. Geleceğe, yeni ürünlere hazır olmak istiyoruz.

Teknolojisiyle, pazarıyla gelen bir ortağa sıcak bakabiliriz. Yıllardır işbirliği yaptığımız bir Japon firması var. Onlarla görüşmelerimiz birkaç yıldır devam ediyor. Ancak, her iki tarafın da istemesine rağmen süreç yavaş işliyor. Kablo konusunda da teklifler var. Ancak, biz fiber ve haberleşme alanında alt yapısı sağlam, araştırma geliştirmesi iyi olan şirketlerle ortaklık kurmak istiyoruz.

Uzun vadede bakarsak Hesfibel’i nereye taşımayı planlıyorsunuz?

Cirosu en az 100 milyon dolarların üstünde olan, kablonun yanında ileri teknoloji ürünleri de üretebilen, katma değeri yüksek iş alanları olan bir firma olarak görmek istiyoruz.

Hesfibel bir dünya markası oldu. Uluslararası ihalelerde dünyanın büyük şirketleriyle mücadele ediyoruz. Dünyada bizi tanımayan yok. Referanslarımız arttı, giderek artıyor. 10 yıllık ihracat geçmişimiz yeni pazarlara rahat bir şekilde girme imkanı tanıyor. 

“OPERATÖRLÜK YAPABİLİRİZ”

2005’e kadar Türk Telekom çeşitli lisanlar verecek. Bu lisanslardan biri de bölgesel kablo işletmeciliği olacak. Talip olacak mısınız?

İç pazara bağımlı bir şirket değiliz. Dolayısıyla, bizi etkileyeceğini sanmıyorum. Ancak, bahsettiğiniz konuda imkanlar olursa biz de ilgileniriz. Bir bölgenin operatörlüğünü almayı arzu ediyoruz. Hatta bu doğrultu da çalışmalarımız var.

Devlet Demir Yolları, yolların paralelinde fiber optik şebeke yaptırmak istiyor. Bunun işletmeciliğini de şebekeyi yapan şirkete vermek istiyor. 30-40 firma arasından dikkate değer bulunan 5 firmadan biriyiz. Malezya’da benzer bir proje yaptığımız için tecrübemiz var. Operatörlük yapmaya hevesliyiz. Ama bunu malımızı satmak için değil, sadece kablo yapmakla yetinmek istemediğimiz için düşünüyoruz.

Katma değeri yüksek, teknolojisi ileri olan yeni yatırım alanları arıyoruz. Bu doğrultuda mevcut fiber üretimimizi 3 misline çıkarmayı düşünüyoruz. Bu yatırımı 2002 sonuna kadar yapmayı planlıyoruz. Amerikan Eximbank’ından kredi onaylandı. Kredi  kendi şirketimizin garantisiyle sağlandı. Projenin tamamı 8.2 milyon dolar. Bunun yüzde 15’ini biz finanse ediyoruz, yüzde 85’ini ise Amerika Eximbank sigortasıyla bir başka Amerikan bankası uygun şartlarla karşılıyor.

“FİBERİN GELECEĞİ ÇOK PARLAK”

Fiber işinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Fiberle ilgili gelişmeler devam ediyor. Haberleşme, internet, görüntülü telefon için kesin bir ihtiyaç. Son 2-3 senedir bütün dünyada yılda ortalama 100 milyon kilometre fiber kullanılıyor. Türkiye ise bu rakamın neredeyse binde 2’sini kullanıyor. Gelişmiş ülkelerde fiber sistemler daha fazla ve etkin kullanım alanlarına sahip. Dolayısıyla, haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler fiber optiğin önemini giderek arttıracak. Bu nedenle geleceğini çok parlak görüyorum.

Bu teknoloji haberleşme sistemlerini ne kadar değiştirebilir. Neler hayal ediyorsunuz?

Bir bilgisayarın başındasınız. Bu terminalin başında rahatlıkla telefon görüşmesi yapabileceksiniz. Görüşmeyi görüntülü olarak gerçekleştirebileceksiniz. Ya da aynı şeyi cep telefonları üzerinden yapabileceksiniz. Görüntülü yayın, elektronik alışveriş, bankacılık işlemleri, video on demand’i aynı sistem veya ekran üzerinde yapabileceksiniz. Bütün bunlar daha ucuz, daha sağlıklı, daha hızlı, daha kaliteli yapılacak.

“DETERJAN CAZİP BİR ALAN”

Hesfibel’in başka yatırım planları var mı?

Deterjan sanayine giriyoruz. Yatırıma başladık. Yeni yatırımın yüzde 75’inin sahibi Hesfibel’dir. Adı BM Kimya olan şirket Mio markasıyla her türlü temizlik malzemeleri üretecek. Sıvı, jel ve toz olmak üzere her çeşitte üretim yapacağız. Sıvı üretimi başladı. Hatta sıvı deterjanları piyasaya vermeye başladık. Toz deterjanlar için makine siparişi verildi.

Kişisel bakım ürünlerine daha sonra girmeyi planlıyoruz. El sabunu da üreteceğiz. Fabrikamız Kayseri organize sanayi bölgesinde bulunuyor. Deterjan için toplam 10 milyon dolarlık bir yatırım planladık. Şu anda yatırımın 5 milyon dolarlık kısmı gerçekleştirildi.

Neden bu alana girdiniz?

Bu pazarın iyi olduğunu düşünüyoruz. Daha önce Hes Grubu’nda Hes deterjanla bir tecrübe edinmiştik. Tüketim malı, geniş kitleler kullanıyor. İyi bir alan olduğunu düşünüyoruz. Uluslararası büyük şirketler için belki çok cazip değil ama, daha ufak bir üretici için çok cazip bir alan olduğuna inanıyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz