Gönüllü Savaşçılar

Bu sayfadaki fotoğrafa ve sonraki sayfada yer alanlara baktığınızda ortak noktayı görüyorsunuz… Hepsi Türkiye’nin önde gelen işadamı ve yöneticileri… Bazıları milyarlarca dolarlık grupları, bir böl...

1.10.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bu sayfadaki fotoğrafa ve sonraki sayfada yer alanlara baktığınızda ortak noktayı görüyorsunuz… Hepsi Türkiye’nin önde gelen işadamı ve yöneticileri… Bazıları milyarlarca dolarlık grupları, bir bölümü de önde gelen şirketleri yönetiyor. Tamamının yoğun iş temposu, toplantıları ve seyahatleri var. Ancak, bunlara rağmen “Toplumsal sorumluluk” duygusu ve “Gönüllülük” tutkusuyla hareket ediyorlar. Eğitim, sağlık, nüfus planlaması, sanat, çevre koruma ve gençlerin yetiştirilmesi… Bu alanlar başta olmak üzere dört bir cephede savaşıyorlar, Türkiye için kritik önem taşıyan sorunların aşılmasına bir anlamda öncülük ediyorlar. Capital, bir yandan iş dünyasında başarılara koşan, diğer yandan da “toplumu” için mücadele eden öncü isimleri bir araya getirdi…  
 
YERİNE GENÇ İŞADAMLARINI ARIYOR  
 
İş dünyasının duayenleri arasında yer alan Feyyaz Berker, deneyimleri ve iş yaşantısıyla pek çok yöneticiye örnek teşkil etmiş bir işadamı. Berker, Tefken Holding Yönetim Kurulu Başkanı olmasının yanı sıra, TÜSİAD’daki etkinliğiyle de tanınıyor. 1971 yılından bu yana sivil toplum örgütlerinde aktif rol alan Berker, Deniztemiz/ TURMEPA, TEMA, TTGV ve DEİK gibi pek çok önemli vakfın kurucu ve yönetim kurulu üyeliğini yaptı.  
 
Sağlık problemleri nedeniyle vakıflardaki etkinliğini azaltmak isteyen Berker, artık genç işadamlarının bu yerleri doldurması gerektiğini söylüyor. Bu kapsamda bazı yerlere gençleri getirmek için uğraştığını belirtiyor. Çok fazla vakfa üye olmanın sıkıntılarını zaman zaman yaşadığını söyleyen Berker, yetişemediği bazı aktivitelerde gençleri teşvik etmek için uğraşmış. Berker, “Bir kişi ideallerini paylaştıkça ve gençleri yetiştirip yerine getirdikçe, bu aktiviteler süreklilik kazanabilir. Benim konuştuğum genç arkadaşlar da, iş hayatlarının başında oldukları için biraz zaman istiyorlar” diyor.  
 
Feyyaz Berker, günlük hayatındaki büyük mesaisini vakıflara ayırabilmesinin hikayesini de şöyle anlatıyor: “Gençler de haklı. Tek başlarına bir işi yürütmeye çalışıyorlar. Oysa biz Tekfen’de üç ortak olarak işleri yürütüyoruz. Son zamanlarda da profesyonellere yetkilerimizi delege ettik. Bu nedenle daha rahat vakıflarla ilgiliyoruz.”  
 
Feyyaz Berker’in eğitim hayatı, gönüllü vakıflara ilgi göstermesinde önemli bir etken. Robert Koleji’nde okurken pek çok kulübe üye olan Berker, burada yaptığı değişik faaliyetlerin sosyal olaylara ilgisini artırdığını söylüyor. Bu tür aktivitelerin işadamlarının ileriki hayatlarında yönetim becerilerine katkı sağladığını söyleyen Berker, “ TÜSİAD kurulalı 32 yıl oldu. Vakıf kurulduğu günden bu yana pek çok sosyal konuyla ilgilendik. Farklı konularda pek çok rapor hazırladık. Türkiye’yi tanımak adına bu çalışmaların hepimize büyük katkısı oldu” diyor.  
 
RAHMİ KOÇ, TURMEPA’YI NASIL KURDU?  
 
Koç Holding Şeref Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi olan Rahmi Koç’un deniz sporlarına ve denize olan ilgisini herkes bilir. İş yaşamının yanı sıra, pek çok sivil toplum örgütüne yaptığı katkılarla dikkat çeken Koç, bu ilgisini Deniztemiz/ TURMEPA derneğini kurarak farklı bir platformda devam ettirmiş. Koç, bu derneğin yanı sıra, Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı, Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği, Dış İlişkiler Konseyi Uluslararası Danışma Kurulu Üyeliği gibi görevleri de yürütmeye devam ediyor. Bunun yanında Koç’un, Yüksek İstişare Konseyi Onursal Başkanı olarak TÜSİAD’daki etkinliği de sürüyor.  
 
Çalışma hayatı boyunca sivil toplum kuruluşları ile ilgilendiğini söyleyen Koç, TURMEPA’nın kuruluş öyküsünü Capitel’e şöyle anlatıyor: “Türk Yunan İş Konseyi Başkanı olarak 6 yıl Yunanlılarla bazı konularda işbirliği yapmaya çalıştım. Hiçbirinden istediğim sonucu alamadım. Atina’da bir toplantıda keyfimin kaçtığını gören Armatör George Livanos yanıma gelerek kendisinin Helmepa Derneği’ni kurduğunu söyledi. Benim de  
TURMEPA’yı kurmam için bana tavsiyede bulundu. Türkiye’ye döner dönmez 80 kurucu üye ile yola çıktık. Gelecek yıl da 10. yılımızı kutlayacağız.”  
 
Batı dünyasında yöneticilerin esas görevlerinin yanında sosyal faaliyetlere de ilgi gösterdiklerini söyleyen Koç, “Türkiye’de de bu tarz hizmet veren yönetici sayısının artması gerekiyor. Batı dünyasında gönüllü kuruluşların, gerek ekonomide gerekse politikada büyük ağırlıkları var. Her ne kadar bizde bu kuruluşlar nüfuzlarını henüz tam anlamıyla hissettiremiyorlarsa da giderek önemleri anlaşılmaya başlandı” diyor.    
 
EĞİTİM SAVAŞININ ÖNCÜLERİNDEN  
 
İş dünyasıyla yakından ilgilenenler Cengiz Solakoğlu ismini Koç Holding Tüketim Grubu Başkanı olarak bilir. Son günlerde ise Solakoğlu, farklı sosyal kimliğiyle adından söz ettiriyor. TEGV’nin (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı) başkanı olarak yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Solakoğlu’nun sivil toplum örgütleriyle çalışması uzun yıllar öncesine dayanıyor.  
 
İlk olarak İstanbul Ticaret Odası’nda Meclis Üyeliği yapan Solakoğlu, daha sonra İstanbul Sanayi Odasında Meclis ve Yönetim Kurulu, TOBB’da ise önce Ticaret, daha sonra Sanayi Konseyinde etkin görevler yaptı. İlerleyen yıllarda ise kendi deyimiyle, Türkiye’nin en önemli meselesi olan eğitim alanında gönüllü çalışmalar yapmak için kolları sıvadı. Bu kapsamda, Suna Kıraç’ın fikir öncülüğüyle 1995 yılında kurulan TEGV’in üyeleri arasında yer aldı. Bir yıl öncesinde ise TEGV’in başkanlık görevini üstlenen Solakoğlu’nun günlük hayatındaki büyük mesaisini bu gönüllü vakıf alıyor.  
 
Solakoğlu’nun hedefleri arasında 7-16 yaş grubundaki çocukların fiziksel ve zihinsel kapasitelerini geliştirmek yer alıyor. Bunun yanında şu anda 300 bin olan vakıf üye sayısını artırmak için çalışmalar yürütüyor.  
 
İş dünyasındaki deneyimleri çerçevesinde başarılı olmak için kurumsallaşmak gerektiğini söyleyen Solakoğlu, vakfa da böyle bir görünüm kazandırmak için çalışıyor. Etkinlikleri uzun süre sürdürebilmek için anahtar noktanın sağlam gelir kaynakları bulmak olduğunu belirten Solakoğlu, bu konunun en önemli hedefleri olduğunu söylüyor. “Yaptığımız iş uzun vadeli” diyen Solakoğlu, uygulamaya çalıştığı farklı yönetim anlayışıyla diğer sivil toplum örgütlerine örnek oluşturmak istediğini belirtiyor.  
 
SANATA ADANMIŞ BİR HAYAT  
 
Eczacıbaşı ismi, iş hayatının yanı sıra, sanat ve kültür aktiviteleriyle de özdeşleşmiştir.  
 
Özellikle Nejat Eczacıbaşı’nın kurduğu İstanbul Sanat Vakfı’nın (İKSV) bu ünde büyük payı var. İKSV’nin şu anki başkanı Şakir Eczacıbaşı da, iş hayatının en yoğun olduğu dönemde bu vakıfta görev almaya başlamış bir isim. Aslında Şakir Eczacıbaşı’nın kişisel yaşamı da sanatla iç içe geçmiş. Kendi şirketlerinin ilaç kuruluşuna katıldığı 1955 yılında, bilim çevreleri kadar sanat dünyasında da yankı uyandıran “Tıpta Yenilikler” dergisini çıkartan Eczacıbaşı, Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu 1993 yılından bir yıl sonra İKSV’nin başkanı oldu.  
 
Eczacıbaşı, 1996 yılından bu yana aktif iş hayatını sürdürmüyor. Hemen hemen bütün vaktini İKSV’deki projelerin hayata geçmesi için harcıyor. Özellikle son yıllarda 2 bin 500 sanatçının katıldığı 5 festivalin düzenlenmesinde en önemli pay Eczacıbaşı’na ait.  
 
Kendisinin bu tür aktivitelerle dolu bir geçmişi olmasına rağmen Eczacıbaşı, iş hayatında bulunan herkesin vakıflara ilgi duyması gerekmediğini söylüyor. Yine de vakıf başkanlıklarında aktif iş hayatında bulunan kişilerin yer almasının önemli olduğunu belirten Eczacıbaşı, “Özellikle eli ayağı tutarken aktif iş hayatından ayrılmayı, emekli olmayı düşünen iş adamlarının bu tür vakıflarda görev alması yararlı. Vakıfların yönetim tarafı  yöneticiler tarafından daha kolay idare edilebilir” diyor.  
 
Şakir Eczacıbaşı, İKSV’nin çalışmalarına başladığı sıralarda Türkiye’de çok az kültür ve sanat aktivitesi yapıldığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Biz bunu İstanbul’a büyük bir haksızlık olarak gördük. Dünyanın en önemli başkenti burası. Doğu ile Batı’yı birleştirmesi, iki dinin ortak noktası olması önemli özellikler.  Hem Türkiye’nin kültürünü tanıtmak, hem de bizim sanatçılarımıza dünyada neler olup bitiyor onu göstermek için bu vakfı kurduk. Hedefimiz İstanbul’u dünya başkenti yapmak.”  
 
121 BİN YOKSUL ÖĞRENCİYE EĞİTİM ŞANSI  
 
Bugün 32 şirketten oluşan Akkök Şirketler Grubu’nun başında olan Ömer Dinçkök, aynı zamanda Türkiye Eğitim Vakfı’nın (TEV) başkanlığını yürütüyor. Aktif iş hayatının yanı sıra,  
eğitim konusunda da önemli çalışmalara imza atan Dinçkök, geçtiğimiz aylarda başlattığı “Birer öğrenci de siz okutun” kampanyasıyla dikkatleri üzerine topladı.  
 
Dinçkök, bu kampanya için büyük mesai harcıyor. Önümüzdeki günlerde 100 önemli işadamını bu kampanyaya katılmak üzere ziyaret etmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda işadamlarından, Gebze'deki üstün yetenekli burslu öğrencilerden en az birinin yıllık masrafları için destek istemeyi planlıyor. Bu sayede iş dünyası ile burslu öğrenciler arasında manevi bağ kurmayı amaçlıyor.  
 
Aslında Dinçkök iş hayatına atıldığı 1971 yılından bu yana çeşitli kuruluşlarda görev almış bir işadamı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı, İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyeliği ve İSO’da 11 yıl yönetim kurulu üyeliği yapması, bu aktiviteler arasında yer alıyor.  
 
Özellikle maddi durumu yerinde olmayan öğrencilere destek sağlayan Dinçkök başkanlığındaki TEV, kurulduğu günden bugüne kadar 121 bin öğrenciye burs vermesiyle tanınıyor.  
 
Bu gönüllü aktivitelerin yanı sıra, şirketinin özellikle kriz dönemindeki başarısıyla da adından söz ettiren bir iş adamı Dinçkök. Grubun lokomotif şirketlerinden Aksa’nın, Şubat krizinin yaşandığı 2001 yılının ilk 9 ayında 57 trilyon lira net kâr sağlaması, Ak Enerji’nin ise kârını 99 trilyon lira olarak açıklaması dikkat çekici gelişmeler arasında yer almıştı.  
 
DENİZLERİ KORUMAK İÇİN ÇALIŞIYOR  
 
Amacı denizlerin kirlenmesini önlemek ve mevcut kirliliğin temizlenmesine katkıda bulunmak olan Deniztemiz /TURMEPA Derneğinin Başkanı Eşref Cerrahoğlu, aynı zamanda Cerrahgil Şirketler Grubu’nun da yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütüyor. Eşref Cerrahoğlu, özellikle bu dernekte yaptığı görevin, ülkemizde “Sürdürülebilir kalkınma” adına büyük önem taşıdığını söylüyor. Cerrahoğlu’na göre, bu tür vakıflarda yöneticilerin yer alması ulusal anlamda gelişmelere neden oluyor. “Bu gelişmeler hem iş hayatını hem de sosyal çevreyi olumlu etkiliyor” diyen Cerrahoğlu, Avrupa Birliği’ne geçiş sürecinden, Türkiye’nin uluslararası platformlarda temsiline kadar pek çok konuda bu derneklerin büyük önem taşıdığını vurguluyor.  
 
Eşref Cerrahoğlu, vakıf bünyesinde ilerde sadece Türkiye denizlerinde değil, uluslararası denizlerin temizliğinde de söz sahibi olmak için çalışmalarını yürütüyor. Bu amaçla, başta Karadeniz olmak üzere MEPA’lar Federasyonu (INTERMEPA) adı verdiği kuruluşun kurulması için katkı sağlıyor. Şu anda Hopa-İskenderun arasında bulunan 38 noktadaki Bölge Koordinatörlerin sayısını da 50’ye çıkarmak için çalışıyor.  
 
Cerrahoğlu’nun deniz temizliğiyle ilgilendiği sivil toplum örgütleri TURMEPA’yla sınırlı değil. Ayrıca,  Baltık ve Uluslararası Denizcilik Örgütü Başkan Yardımcılığı’nı yürüten Cerrahoğlu, TOBB Deniz Ticaret Odaları Konsey Başkanı ve Lloyd's Register (Uluslararası İngiliz Denizcilik Klas Kuruluşu) Karadeniz Bölgesi Başkanı olarak da görev yapıyor.  
 
AVRUPA BİRLİĞİ İÇİN ARALIKSIZ ÇALIŞIYOR  
 
Koç Grubu’na ilk defa 70’li yılların başında giren Davut Ökütçü, bugüne kadar yurt içi ve yurt dışı şirketlerde genel müdürlük dahil farklı pek çok kademede görev aldı. Ancak, 2000’li yıllara gelindiğinde Ökütçü ismi, 8 yıl İktisadi Kalkınma Vakfı’nda görev yapmış olan Meral Gezgin Eriş’in yerine başkan olmasıyla farklı bir alanda anılmaya başlandı. Ökütçü, bu vakıfla birlikte, Darüşşafakalılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Türk Eğitim Vakfı Mütevelliler Heyeti Üyesi ve İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi olarak da çalışmaları sürüyor.  
 
Ökütçü, Şubat 2003’de iş hayatından emekli olmasına rağmen halen Koç Grubu’ndaki etkinliği sürüyor. Grup şirketlerinden Düzey Pazarlama, Bozkurt Tarım-Gıda ve Maret’de yönetim kurulu üyeliğini devam ettiriyor.  Koç Holding Tüketim Grubu Danışmanı olarak da hizmet vermeyi sürdüren Ökütçü, yine de vaktinin büyük bölümünü vakıfta geçiriyor.  
 
Sivil toplum örgütlerinin toplumun çeşitli kesimlerinin sorunlarını dile getiren ve çözüm arayan kuruluşlar olduğunu söyleyen Ökütçü, bu nedenle vakıfların siyasi, ekonomik ve sosyal hayat için önemli misyona sahip olduklarını belirtiyor.  
 
İKV’nin temel politikası Türkiye-AB ilişkilerini güçlendirmek. Vakıf bu bağlamda çeşitli projeler üretiyor.  Ökütçü de tam üyeliğin yerine getirilmesi için yapılması gerekenlerin sıkı takipçisi olduklarını söylüyor. Bunun yanında toplumsal dönüşüm projesinin de hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Ökütçü, bu kapsamda toplumun desteğini sürekli almak için çalışmalar yürüttüklerine değiniyor. Bu nedenle, hem yurt içinde hem de yurt dışında Türkiye’nin anlatılması ve toplumun bilinçlendirilmesi için önemli mesai harcıyor.  
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz