İş Başı Rekoru

Rakamlar inanılmaz gibi değil. Bazılarında bir yüzyıla yaklaşıyor, aralarında 50’yılı aşanların sayısı ise bir hayli fazla. İzidor Barouh, Osman Boyner, İzzet Özilhan, Kamil Yazıcı, Necmettin Bitli...

1.04.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Rakamlar inanılmaz gibi değil. Bazılarında bir yüzyıla yaklaşıyor, aralarında 50’yılı aşanların sayısı ise bir hayli fazla. İzidor Barouh, Osman Boyner, İzzet Özilhan, Kamil Yazıcı, Necmettin Bitlis ve diğerleri… Türkiye’de iş başında onlarca yılı geride bırakan, bu alanda “rekor”a imza atan çok sayıda işadamı var. Capital, bu efsane işadamlarından 30’unu bir araya getirdi, ortaya kırılamayacak bir rekor çıktı.  
 
İzidor Barouh, 1932 yılında iş hayatına atıldığında, kendine o dönem için çok farklı bir meslek seçmişti. Avrupa’da yeni gelişen, Türkiye’de ise henüz esamesi okunmayan reklamcılık işine girmeye karar veren Barouh, bu amaçla, o dönemde 23 yıllık geçmişi olan İlancılık Reklam Ajansı’na katılmıştı.  David Samanon tarafından kurulan ajans, Barouh’un katılımıyla yeni bir ivme kazandı, sonraki yıllarda hızla büyüdü. Bugün ise İzidor Barouh, oğlu Yakup ve torunu İlker ile birlikte ajansı yönetiyor. Üstelik Türkiye’de bir rekor kırarak. Çünkü, İzidor Barouh, tam 72 yıldır işinin başından ayrılmadı, fiilen yönetimde kalmaya devam etti.  
 
Sadece İzidor Barouh değil, benzer çok sayıda işadamı var. Bazıları 70, bazıları 50 yıl. Üstelik bu süreyi hep “iş başında”, şirketlerini fiilen yöneterek geçirmişler. Örneğin, Sakıp Sabancı, stajyer olarak başladığı iş yaşamında “yarım asır”a doğru gidiyor. 1948 yılında Akbank’ta stajyer memur olarak iş hayatına atılan Sabancı, ilk işinin ise Un Fabrikası’nda veznedarlık olduğunu anlatır. Aradan yarım asra yakın yıl geçmesine rağmen çalışmaya doyamadığını belirten Sakıp Sabancı, “Bıraktığım Yerden Hayatım” isimli kitabının sunumunda yer verdiği şu sözler çalışmaya verdiği önemi ortaya koyuyor: “Hayatta doyamadığım bir şey varsa o da para değil, çalışmaktır. Çünkü, çok kısa sürede, harcayamayacağım kadar paraya, bana yetecek kadar varlığa kavuştum. Ama çalışmak, bir işi başarmak, paradan farklı şeylerdir. Futbolcunun gol atması, bestekarın eserini tamamlaması gibi bir şey.”  
 
İşini “ilk günkü” gibi heyecanla sürdüren, çocukları ya da torunlarıyla çalışmaya devam eden işadamlarının sayısı az değil… Necmettin Bitlis, Cemalettin Sarar, Jak Kamhi, İzzet Özilhan, Kamil Yazıcı, Osman Boyner ve diğerleri… Capital, Türkiye’nin bu unutulmaz isimlerini bir araya getiren çalışma hazırladı.  
 
Aile İşinin Başında  
 
Bir yönetim danışmanı, “Kurucu işadamları, şirketlerini bir evlat gibi görüyorlar. Kolay kolay emekliye ayrılıp, tatile çıkamıyorlar. Daha uzun süre kalıp deneyimlerini paylaşıyor ve böylece temkini elden bırakmamaya çalışıyorlar” diye konuşuyor. Aynı danışmana göre, işi kuran ve şirketi çok iyi tanıyan bu tip işadamları, işlerini çocuklarına devretseler bile, her gün gelip gitmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla, iş başında aile reisi olarak kalmayı sürdürüyorlar.  
Kavrakoğlu Consulting Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu, “İşin sahibi olan kişi ne kadar kalacağını kendisi belirliyor. Dolayısıyla, uzun süre işin başında kalmak isterse, ömrü ve sağlığı elverdiği sürece kalabiliyor” diyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Türkiye’de işi kurup geliştiren ve yaşı da ilerlemiş olmasına rağmen zindeliğini koruyabilen bir grup işadamı var. Dünyada da benzer örneklerini görüyoruz. Yaşları 70-80’e ulaşmış olsa bile, işlerinin başından ayrılmıyorlar. Ancak, bunun istisnaları da var, yani bir yönetici belli bir yaşa geliyor, 60-70 gibi, ve artık ‘İşbaşında olmayayım’ diyerek başkasının olmasını seçiyor. Mesela buna örnek, Asım Kocabıyık’tır. Dinç ve fevkalade bilgili olmasına rağmen görevi artık oğluna bıraktı.”  
 
“İşletme Körlüğüne Dikkat”  
 
Yönetim danışmanlarına göre, iş başında uzun süre kalmanın hem avantaj hem de dezavantajları var. En önemli avantajı, uzun sürenin getirdiği bilgi ve deneyim. Ancak, dezavantajı da söz konusu. Uzmanların “işletme körlüğü” dediği durum önemli bir dezavantaj. İşadamı o kadar fazla kendi işine dalıyor ki, bazı değişimleri ıskalayabiliyor. Prof. Dr. Kavrakoğlu, kendini objektif olarak geliştiren bir kitlenin söz konusu olduğunu, ancak işletme körlüğünün genelde görüldüğünü söylüyor. Bunu de en büyük tehlike olarak gösteriyor.  
 
Bu nedenle de işadamlarının aktif çalışma temposunu belli bir süre sonra bırakmaları öneriliyor. Ancak, bunun belli bir formülü de yok. Kişiye ve işletmeye göre değişebiliyor. Uzun süre iş yaşamında kalmış, ancak görevini çocuklarına ya da profesyonellere bırakmış pek çok işadamı tanıyoruz. Bunlar arasında Rahmi Koç, Tefken Grubu’nun kurucuları, İbrahim Bodur ve Selçuk Yaşar, öne çıkıyor. Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu, işi bırakmayla ilgili şu tespit ve önerilerde bulunuyor:  
 
“Kişinin profesyonel olarak çalıştığı işyerinde bir kural nedeniyle emekliye ayrılması gerekmiyorsa ya da kişinin kendi işiyse, ‘akıl yaşta değil baştadır’ tabirinden yola çıkarak bu kişiye ‘Senin yaşın ilerledi işi bırak’ demektense, ‘Bu kişi zevk alıyor ve başarılıysa devam etsin’ diye düşünmek daha doğru.”  
 
Sağlığın Önemi  
 
İşadamlarının işlerinin başında uzun süre kalmalarını sağlayan en önemli etkenlerden biri de kuşkusuz sağlık. Anti-aging olarak bugünlerde sıkça duyduğumuz sağlığına dikkat etme trendi, şirketler için de önem taşıyor. Hemen hemen bütün büyük şirketler, iş kaybını minimize etmenin yolunun sağlıktan geçtiğini bilerek çalışanlarını check-up’tan geçiriyor, özel politikalar uyguluyor. Tabii patronlar da sağlıklarını bu yolla koruyor.  
 
23 yıldır bu alanda hizmet veren Intermed Tıp Merkezi’nin Ortağı Hasan İnsel de, iş dünyasının sağlığın öneminin bilincine vardığını söylüyor. Yıllardır Sabancı ve Koç Grubu gibi şirketlerin check-up hizmetlerini verdiklerini kaydediyor. Geçtiğimiz günlerde verdikleri bir seminerde Sakıp Sabancı’nın da bir konuşma yaptığını ve sağlığın önemine dikkat çektiğini vurgulayan İnsel;“Sakıp Bey, kendi açıkladığı için ismini söyleyebiliyorum. Kendisi de bizde düzenli olarak sağlığını takip eden önemli isimlerden biri. Son yıllarda sağlığına daha fazla dikkat etmeye başladı” diye konuşuyor.  
 
İş başında uzun süre kalmanın en önemli sırrının da sağlığa dikkat etmek olduğunu belirtiyor. İnsel, “Stresleriyle baş etmenin yolunu öğreniyorlar. Uzun süre iş başında kalarak gençlerle çalışma imkanı bulup onlardan öğrendikleriyle işlerine daha uzun süre devam edebiliyorlar” diye konuşuyor.  
 
“İŞİ OĞLUMA DEVRETMEK EN BÜYÜK BAŞARIM”  
 
Şarık Tara/Enka İnşaat Şeref Başkanı  
 
 
Enka’nın kurucusu ve şeref başkanı Şarık Tara 1930 yılında Yugoslavya’nın Üsküp kentinde doğdu. 1957 yılında kayınbiraderi Sadi Gülçelik’le birlikte “Şarık Tara ve Sadi Gülçelik ENKA Limited Şirketi”ni kurdular. Şarık Tara’nın 45 yıl boyunca kesintisiz süren iş yaşamı böylece başlamış oldu.  
 
Şarık Tara, 2002 yılının ortalarında Enka Holding’i Enka İnşaat’la birleştirip holding şapkasını attı. 28 şirketi Enka İnşaat çatısı altında topladı. Henüz 56 yaşındayken de yönetimi oğlu Sinan Tara’ya devretti. Tara, uzun yıllar iş yaşamında kalmasının sırrını şu sözlerle anlatıyor:  
 
“İş hayatıma daha okuldayken başladım. 1954 yılında mühendis oldum. Enka’yı 1957 yılında İstanbul’da kurduk. Türkiye’de firmaların hayatları genellikle kısadır. Halbuki gelişmiş ülkelerde uzundur. Uzun müddet iş hayatında kalırsanız, bunu temin edebilirsiniz. Ancak, vakti zamanında işi devretmek lazım. 56 yaşımdayken Enka’nın bütün sorumluluğunu 27 yaşındaki oğluma devrettim. O benden daha çok başarılı oldu. İş hayatımın en büyük başarısı budur. Uzun müddet iş hayatını devam ettirmek için muayyen prensiplerle çalışmak lazım. Biz, kaliteli, süratli ve rekabet edilebilir şartlarla iş yapıyoruz. Ancak, kendinize, dostlarınıza, iş yaptığınız müesseselere, memleketinize ve yurt dışında çalıştığınız müesseselerle münasebetinizin münakaşa edilemeyecek kadar dürüst olması lazımdır.  
 
Bir firmanın ekonomik krizleri atlatmak için yurt içinde ve yurt dışında çalışarak bunu dengelemesi gerektiği kanaatindeyiz. Biz de bunu böyle yaptık. Ne zaman ki, bilmeden bir iş yaptık o zaman başarılı olamadık. Yukarıdaki basit ve fakat belki zor esaslar içinde çalışırsanız hem sizin hem de firmanızın iş hayatı uzun ve saygın olur.”  
 
“ÇALIŞANLARIMA HEP GÜVENDİM”  
 
Asım Kocabıyık/Borusan Holding Kurucu Başkanı  
 
Asım Kocabıyık, İkinci Dünya Savaşı sırasında 20 yaşında başladı iş yaşamına. Babasının kurduğu İstikbal Şirketi’nde yüzde 5 hisseli kurucu ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak işe adım attı.. Kocabıyık, deneyimlerini şöyle anlatıyor:  
 
“Geride bıraktığım 60 yılda iş hayatımdan sağladığım faydalar nedir diye düşündüğümde, karşıma şöyle bir tablo çıkıyor: Her şeyden önce ailemin geçimini temin ettim. İkincisi, büyük bir sanayi kuruluşunu vücuda getirerek, Türkiye’de sanayinin inkişafına katkıda bulundum. Ülkemin insanına hizmet etmek fırsatına kavuştum. Ülkemden kazandığımı, yine ülkem için harcama fırsatı buldum. Bütün bunların verdiği bahtiyarlık benim için uzun bir iş hayatının en büyük faydasıdır.  
 
Ben iş hayatının bir zararını görmedim. Aklıma gelen tek menfi nokta, yoğun çalışma temposu nedeni ile zaman zaman sağlığımın bozulmasıdır. İşadamının sağlığını ihmal etmemesi lazım. Babamdan öğrendiğim pek çok şeyden bir tanesi iyi bildiğin işi yapmaktır. Yani iyi bildiğin yolda yürümek lazım. Yolun doğru olduğunu zaman ortaya koyar. Bu prensip benim uzun iş hayatımın temeli.  
 
Borusan’ın bugün vardığı yer, 60 yıldır yürüdüğüm yolun doğru olduğunu gösteriyor. Ancak bir noktayı unutmamak lazım. İşadamı girdiği yolda yalnız yürümez. Birlikte çalıştığı insanların kabiliyetlerine ve vasıflarına güvenmelidir.  
Ben çalışanlarıma hep güvendim; doğru işler yapmak kadar, iyi elemanlar yetiştirmenin önemine de inandım. Daha az mühim olmayan bir konu da aile. Mesut bir evlilik, iyi ve kötü günlerde iş adamının sığınacağı en büyük limandır. Bu yıl 50’inci yıldönümünü kutladığım evliliğim boyunca eşim beni her zaman desteklemiştir ve büyük yardımları dokunmuştur. Uzun bir iş hayatının arkasında daima mutlu bir yuva vardır.”  
 
Yakup Tahincioğlu/Tahincioğlu Holding Başkanı  
 
Kent Gıda’nın kurucusu Yakup Tahincioğlu, artık Kent’in yönetim kurulu başkanlığını yürütmüyor. Şimdi Tahincioğlu Holding’in yönetiminde. Tahincioğlu, uzun süre iş başında kalmasıyla ilgili şunları söylüyor:  
 
“İş başında uzun süre kalmanın en büyük avantajı şüphesiz ki bu süre zarfında oluşmuş birikim ve tecrübelerden diğer çalışanların yararlandırılması. Fakat işi devralacak kişiyi zamanında yetiştirip şirketi kurumsallaştıramamışsanız bu süreç bir dezavantaja dönüşecektir. Zira bu kişi şirketten ayrıldıktan sonra büyük bir boşluk doğabilir. Önemli olan, çok zorunlu anlar olmadığı müddetçe, işi zamanında bırakmayı bilmektir. Unutmamak lazım ki, kişiler gelip geçici, şirketler ise kalıcıdır.  
 
Kendini işe adayan birçok işadamının yaptığı en büyük hata iş hayatının yoğun temposuna dalıp sağlığına yeterince önem göstermemesidir. Uzun bir hayat sürmek için, sadece sağlıklı beslenme, spor gibi fiziksel etkenlere dikkat etmek yetmez. Ruh sağlığı en az fiziksel sağlık kadar önemlidir. Kişi kendini mesleki ve sosyal değişimlerden soyutlayamayacağına göre stressiz bir iş hayatı sürmesi hemen hemen imkansızdır. Önemli olan stresten kaçınamayacağımıza göre, stresi kontrol altına alabilmektir.  
 
Maalesef 50 yıllık iş hayatımın önemli bir bölümünde kriz yönetimi ön planda oldu. (3 ihtilal), 19 stand-by anlaşması, çok değişken kur politikaları, ithalat ve ihracat rejimleri 50 yılda yaşadıklarımın sadece küçük bir parçasıydı. Geçmişte, iş hayatında yaşanan kritik dönemlerden bahsetmeye kalksam herhalde bir kitap yazmam gerekir. Önemli olan bizden sonraki nesillerin böyle siyasi ve ekonomik istikrarsız dönemler yaşamamasıdır.”  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz