"Psikologla emekliliğe geçiş yaptım"

Gündüz Özdemİr, Koç Holding’deki 38 yıllık kariyeri boyunca birbiri ardına başarı hikayeleri yazdı.

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
"Psikologla emekliliğe geçiş yaptım"
Masasının üzerinde “Görülmesi Gereken 500 Yer” yazılı kalın bir kitap. Etrafta açılmamış koliler… Burası yerleşilmemiş bir oda. Ancak odanın sahibi işe yeni başlayan değil henüz bırakmış bir isim.
Gündüz Özdemir’in odasındayız.
Özdemir, bundan tam 38 yıl önce bir gazete ilanıyla Koç Holding’de işe başladı. İlk görevi Beko Ticaret’te satış temsilciliğiydi. Bu ilk basamağı geçtikten sonra kariyerinde sağlam adımlarla ilerledi. İşe başladığı ilk şirkette genel müdürlük koltuğunun ardından, Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grup Başkanlığı’na kadar yükseldi.
“Beko bir dünya markasıdır” sloganının içini dolduran ve markayı beyaz eşya sektöründe dünyanın en büyük 9’uncu markası yapan da Arçelik’in eskimiş imajını yenilikçi marka algısıyla değiştiren de yine oydu.
Koç Grubu’nun en başarılı profesyonellerinden biri olarak adını iş dünyasına yazdıran Özdemir, uzun yıllar süren yoğun bir temponun ardından geçtiğimiz mayıs ayında 60 yaş sınırı nedeniyle gruptan emekli oldu. Bugünlerde dolu dolu bir iş yaşamını ardında bırakıp yeni bir döneme başlamanın tanımlanamaz ruh hali içinde.
Onun durumunda biri için emekliliğe hazırlıksız olduğunu söylemek ise zor.
Emekliliğe yaklaştıkça yaşayacağı değişimin kendisini nasıl etkileyeceğini sorgulamaya başlayan Özdemir, bu nedenle bir psikoloğa bile gittiğini belirtiyor. Golf oynamasının en büyük avantajı olduğunu düşünüyor. Bir taraftan da geçici olarak yerleştiği yeni ofisinde emeklilik planları yapıyor.
Bundan sonra iş anlamında neler yapacağına ilişkin sorusu ise yanıtsız. “Ne yapacağımı değil ama ne yapmayacağımı çok iyi biliyorum. Çok ağır bir sorumluluk altında hiçbir şey yapmayacağım” diyor. Danışmanlık yapması yolunda önerilerle, ortaklık yönünde teklifler aldığını ancak bu konuda henüz bir karar vermediğini de sözlerine ekliyor.
Emekliliğe henüz adımını atan Gündüz Özdemir, dünden bugüne Koç hikayesini ve yeni yolculuğunda neler yapmayı planladığını Capital’le paylaştı:
Capital:  Koç Holding’de ne zaman işe başladınız?
1972 yılında Koç Holding’in ilk pazarlama şirketinde işe başladım. O yıllarda Beko, Koç Grubu’nun ürettiği kibrit, ampul ve konserveyi satardı. Arçelik’in distribütörlüğünü yapmaktaydı. Biz de bunları pazarlardık. Dolayısıyla çok yönlü bir pazarlama faaliyetinin içinde çalıştım. Çamaşır ipi bile sattım.
Capital:  Sizi kim işe aldı? İlk göreviniz neydi?
İlk görevim satış temsilciliğiydi. İşe alınma kararımı şirketin o zamanki genel müdürü olan rahmetli Basri Öztekin verdi. Daha sonra bölge müdürü oldum. Bütün İstanbul ve Trakya’dan sorumluydum. 1983 yılında beni şirketin satış müdürü yaptılar. 1991’de de genel müdürlüğe geldim. Beko okul gibi bir şirketti. Herkes sıfır noktasından gelirdi. Terfi noktalarına dışarıdan alım yapılmazdı. 2000 yılında Koç Holding’in aldığı bir kararla Beko ve Arçelik birleşerek bugünkü Arçelik şirketi oluştu. Ben de 2007 Ağustos ayına kadar hem Arçelik Genel Müdürü hem Koç Gurubu Dayanıklı Tüketim Grup Başkanı görevlerini yürüttüm. Bu yılın mayıs ayında 60’ıncı yaşımı tamamladığım için gruptan emekli oldum.
Capital:  İlk genel müdür olduğunuzda neler hissetmiştiniz?
- Genel müdür olduğumda 42 yaşımdaydım. İlk günlerde çok büyük bir heyecan duydum. İtiraf edeyim biraz da korktum. Ama ekiple birlikte çok çalıştık. Kalite sistemlerine odaklandık. 1998 yılında 49 yaşımda Avrupa’da kalite ödülünü aldık. Böylelikle ilk defa bir Türk şirketi bu ödüle layık bulundu. Bu benim ve ekibim için büyük bir gurur kaynağı oldu.
Capital:  O dönemler Koç Holding’de CEO kimdi? Siz kimlere bağlı olarak çalıştınız?
O dönem farklı bir organizasyon yapısı söz konusuydu. Bir başkan ve başkan yardımcıları vardı.~
 Ben genel müdür olduğumda başkanımız Uğur Ekşioğlu idi. Sonra Hasan Subaşı oldu. Genel müdürlüğüm döneminde Beko dört başı mahmur bir marka haline geldi. Başarıyı getiren müthiş bir ekip ruhuna sahip olmamızdı. Mükemmel bir şirketti. O günden bugüne hiçbir Koç Grubu şirketi Avrupa’dan bu ödülü almadı.
Capital:  Vehbi Bey’le çalıştınız mı? Nasıl bir çalışma sistemi vardı?  
Tabii… Vehbi Bey 1996 yılında vefat etti. Beko’da bizim ekolümüz Vehbi Bey’in iş yapış tarzından çok etkilenmiştir.
Capital:  Nedir o ekol?
Müşteri velinimetimizdir, prensip odur. Vehbi Bey hep böyle söyler. Kendisi yanımıza yılda iki üç kez uğrar, sorular sorardı. Birtakım faaliyetler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isterdi. Vehbi Bey tüketicilere nasıl davrandığımızı çok iyi takip eder, arızalı ürün oranına dikkat ederdi. Sürekli çalışanları kontrol ederdi, müthiş takipçiydi. Söylenen her kelimeyi dinler, gerektiği zaman cebinden bir kağıt çıkarır not alırdı. Eski Türkçe yazdığı için hiçbirimiz okuyamazdık. Bir sorunu çözdükten sonra telefon eder, gayet kibar bir dille “Şöyle yaparsanız daha iyi olur” diye ikazlarda bulunurdu. Her şeyi ben bilirim demez, aksine hiç bilmiyormuş gibi davranırdı.
Bugün bazı yöneticiler ummadıkları pozisyonlar yakaladıklarında kendilerine aşırı güven duyuyor. İşte tehlikenin başladığı nokta burası oluyor. Her şeyden bir şey almayı becerebilmek akıllılıktır. Bunu yapmayı becerenler daha az hata yapar. Vehbi Bey’le beraber çalışmak, ondan bir şeyler alabilmek müthiş bir keyifti.
Capital:  Vehbi Bey’in oluşturduğu kurum kültürü, ilkeler hala Koç Holding’de devam ediyor mu?
Tabii… Zaten başka türlüsü olamaz. Ama şirket özelinde yönetim tarzına bağlı olarak değişken durumlar görebilirsiniz. Müşteri velinimetimizdir anlayışı asla terk edilmiyor.
Capital:  Tüm kariyerinizi tek bir grupta geçirdiniz. Koç Holding’de çalışmanın cazibesi ne oldu?
-  Aidiyet önemli bir duygudur. Ben ilk günden bugüne böyle bir gruba ait olma duygusuyla yaşadım. Bunu asla parayla ölçemezsiniz. Oraya ait olmaktan, bulunduğum çevreden, grubun itibarından, büyüklüğünden, kendi yaptığım işlerin doğru olmasından ve bana bu fırsatı vermelerinden her zaman gurur duydum. Ben kendimi biraz da şanslı sayıyorum. Çünkü çalışma hayatında bazen önünüz bir tıkanır, 10 yıl terfi alamazsınız. Ben her 2-3 yılda terfi alan bir profesyonel oldum. “Şurayı da yapmadan geçtim”, “Orda bir eksiklik kaldı mı?” diye hiç düşünmedim.
Capital:  Peki başka şirketlerden teklifler alıp da gitmeyi düşündüğünüz dönemler oldu mu?
-  Teklifler oldu ama gitmeyi hiç düşünmedim. Hatta öyle teklifler geldi ki “Koç’taki toplam gelirini x ile çarp, öyle gel çalışalım” dediler. Orta kademe müdürken sektörün önemli kuruluşlarından iki şirketin genel müdürlüğünü teklif ettiler, gitmedim. Koç’ta çalıştığım sürece beni hisseden ve gören bir yönetim tarzı vardı. Çalıştıkça ilerledim. Hiçbir zaman gitmediğim için pişman olmadım.
Capital:  Koç’taki başarının arkasında profesyonellerle patronların uyumlu çalışması mı yatıyor?
-  Aile asla işini doğru yapana müdahale etmez, ben böyle bir şey ne duydum ne gördüm ne de yaşadım. Bazen de müdahale edilecek çok iş oluyor, o zaman da müdahale etmek normal. Bu dengeleri iyi gözlemek lazım.
Capital:  Grupta üst düzey yönetici ve CEO pozisyonuna gelenlerin ortak özellikleri nedir?
Ortak özellik yok gibi… Başkan koltuğunu işgal eden arkadaşlara baktığınızda hepsi bir şirket yöneterek oraya gelmiş değil. Bir şekilde bir yerlerden transfer edilerek oraya gelmiş olanlar da var.
Capital:  Koç Holding’de 60 yaş sınırı var. Sizce bu durum profesyoneller üzerinde baskı kuruyor mu?
Öyle bir baskı yok. Bunun hem doğru hem yanlış tarafı var. Ben bir ara 60 yaş sınırının yanlış olduğunu düşünüyordum. Çünkü 60 yaşında tüm tecrübelerinizle en faydalı olacağınız zamana geliyorsunuz. ~
Ama öte yandan bazı insanlar var ki 50 yaşına gelince performansı düşüyor, verimsizlik had safhaya çıkıyor. Dolayısıyla bu durum kişiye göre değişir. Verimli olanlar 60 yaşının üstünde de çalışabilir.
Genel düşüncem bu. Olaya bir de başka taraftan bakalım. Ben hep tempolu çalıştım. Uzun mesai saatlerim oldu. Birçok şeyden mahrum kalan insanlar açısından 60 yaş emeklilik için iyi bir yaş.
Capital:  Masanızın üzerinde “Görülmesi Gereken 500 Yer” kitabı var. Peki planlarınız var mı? Neler yapacaksınız?
-  O kitabı aldım ve onun üzerinde biraz çalışıyorum. Şimdi golf oynuyorum. Sağlığıma da yardımcı oluyor. 6-7 saat golf sahasında yürüyorum. Hiçbir şekilde rahatsız bile olmuyorum. Tabiatla iç içe oynarken zevk alıyorum. İşin bir de sosyal boyutu var. Keyifli arkadaşlarla tanışıyorum. 95-96 yaşında golf oynayanlar var.  
Capital:  Kendi işinizi kurmak gibi bir düşünceniz var mı?
-  Ne yapacağımı değil ama ne yapmayacağımı çok iyi biliyorum. Çok ağır bir sorumluluk altında hiçbir şey yapmayacağım. Ağır sorumluluktan yana kısmetime düşen her türlü şeyi tamamladığıma inanıyorum. Çok şükür bunca yılın çalışmışlığının bana sağladığı birtakım avantajlar var, ondan dolayı ayaklarımın üzerinde durabilecek durumdayım. Bakalım emekliliğin daha çok başındayım ama dediğim gibi ne yapmayacağımı biliyorum.
Capital:  Kitap yazma gibi bir düşünceniz var mı?
İş hayatında yıllarca biriktirdiğim evrakların yer aldığı 30’a yakın sandığım var. Şu anda onları bir düzene koymaya çalışıyorum. Bunlar çok değerli evraklar. Benden sonra gelen kuşaklar için bu evraklardan bir şeyler toparlamaya çalışacağım. Türkiye’de modern pazarlamanın bütün dönemini yaşama fırsatım oldu. Şimdi bunların üzerinde çalışıyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz