İzzet Ekmekçibaşı / Gentes Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Yakından takip edenler bilir... Bir dönem Rusya, Türk şirketlerinin gözde pazarıydı. Gıdadan inşaata, her alanda çok ...
Yakından takip edenler bilir... Bir dönem Rusya, Türk şirketlerinin gözde pazarıydı. Gıdadan inşaata, her alanda çok sayıda şirket faaliyet gösteriyordu. Ancak, pazara ciddi yaklaşılmaması, işadamlarının yanlışları ve ekonomik kriz, bu trende büyük darbe vurdu. Şimdi bir elin parmakları kadar Türk şirketi bu var. İşte bunlardan biri de Gentes... Mühendis olarak girdiği iş dünyasında hızla büyüyen İzzet Ekmekçibaşı’nın kurduğu grup, Rusya’da müteahhitlik hizmetleri veriyor. Ekmekçibaşı, ilginç öyküsünü, Rusya pazarını ve hedeflerini Capital’e anlattı...
Grubunuzun 7 tane şirketi bulunuyor. Yola ne zaman ve nasıl çıktınız?
Bağdat’ta bir İngiliz firmasında inşaat mühendisi olarak çalışmaya başladım. 1987’de Irak-İran savaşının en kanlı döneminde İngilizler kendi ülkelerine döndüler. Araplarla birlikte firma kurarak yarım kalan işlerin tamamlanmasını sağladık.
1988’de de Türkiye’ye geri döndüm. O tarihlerde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin muhtelif inşaat işlerini taşeron olarak üstlendim. 1989’dan sonra da Rusya pazarıyla ilgilenmeye başladım. Projeler hazırladım ve küçük çaplı taşeron işler yaptım. 1991’de grubumuzun ilk şirketi olan Gentes Yapı ve Endüstri’yi kurdum.
Ailenizden size kalan bir sermaye var mıydı?
Babam devlet memuru olduğu için, aileden kalan bir sermaye yoktu. Bağdat’taki işlerden elde ettiğim birikim ile Türkiye’de yaptığım ufak çaplı işlerden kazandıklarımı bir araya getirerek sermayeyi olu��turdum. İyi zamanda iyi planlama yapmamız bizi bu seviyelere taşıdı.
Yurt içinde nasıl çalışmalar yaptınız?
O dönem yurt içinde çeşitli projelerde çalıştık. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin Levent’teki olimpik havuzunun taşeronluğunu aldık. Haliç’teki park bahçe düzenlemelerinin bir bölümünü yaptık. Florya’da belediyenin birtakım tesislerini yaptık. Bu işlerimizle birlikte Rusya pazarını birlikte yürütüyorduk.
Rusya pazarına ne zaman girdiniz?
Askerlik sürecinde Rus pazarıyla ilgilenmeye başladım. Sovyetler Birliği döneminde pazara girdik. Bu pazarda 2 yıl çalıştıktan sonra ülkede dağılma süreci başladı. Yeni cumhuriyetler kuruldu. O dönemde Letonya’da bir bankanın inşaatını üstlendik. Oranın kanunlarına göre, bu ülkede iş yapmak için ayrı bir firmanın olması gerekiyordu. Bu nedenle Lagen adlı firmamızı Letonya’da kurduk.
Yine o dönemde Bakü belediyesiyle bir ortaklık kurduk. Bunun da adı Bagen oldu. Bunun dışında Sibirya’dan büyük çapta kömür ithalatı gerçekleştirdik. 15 bin tonajlı gemilerle kömür getirdik. Bunun için de şirket kurduk. Bugün de kömür ithalatını sürdürüyoruz. Ancak, perakende satış yapmıyoruz, gemi hesabı satışlarımız devam ediyor. RG İnşaat adında bir firmamız daha var.
Şu anda Rusya’da aktif olarak bu firmamız çalışıyor. Bunun dışında Gentes Yapı, Türkmenistan’da Sultan Sancar türbesinin restorasyonunu üstlendi. Lagen ve Bagen iş projeleri hazırlayıp ihalelere giriyorlar.
Rusya pazarına nasıl girdiniz?
Sovyetler Birliği Türk müteahhitleri için en parlak dönemini yaşıyordu. İyi bir zamanda doğru bir seçim yaparak Sovyet pazarına girdik. Önce taşeronluk yaptık. Arkasından kendi lisansımızı aldık. Lisansı aldıktan sonra ana müteahhitlik işleri de yapmaya başladık. 1992-1997 arasında işler peş peşe geldi. Bu dönem grubumuzu zirveye çıkardı. Vaktinden önce işler teslim ettik, ödüller aldık. 1998’e kadar işler iyi gitti. O yıl ülkede kriz patladı.
Kriz patlamadan önce pazarda neler yaptınız?
Genelde devlet ihalelerine katılıyorduk. O dönem Rusya’da özel sektör yok denecek kadar azdı. Özelleştirmeye geçiş dönemi 1995’ten sonra başladı. Dolayısıyla bizim Ziraat Bankası’nın muadili olan Rusya Tasarruf Bankası’nın merkez bölge inşaatı ile şubelerinin bir bölümünü yaptık. Moskova’nın ilk iş merkezini inşa ettik.
Şifalı suların bulunduğu Kafkasya Bölgesi’nde tatil köyleri yaptık. Çok güzel bir ilaç fabrikası inşa ettik ki bu bize sertifika kazandırdı. Rusya’da çıkartılan altın ve değerli madenlerin analiz edildiği Altın Ayar İşletmeleri genel müdürlük binasını ve laboratuvar binalarını yaptık. Bunun dışında birçok işe imzamızı attık. Bunlar hep 1997 yılına kadar olan sürede gerçekleştirdiğimiz işlerdir.
Rusya’da bütün bu inşaatları gerçekleştirirken yurt içinde neler yapıyordunuz?
1992’den itibaren tamamen Sovyetler Birliği’ne çalışmaya başladık. Yurtiçi pazarı bıraktık. Sovyetler Birliği Türkiye’ye göre çok kârlıydı. Türkiye’de metrekaresini 200 dolara yaptığınız inşaattan oradan bin 200 dolar kazanıyordunuz.
Rakam oldukça cazip. Diğer Türk şirketlerinin de dikkatini çekmiştir?
Rusya pazarı büyük bir okyanus. Tesadüfen gelenler ile ikili ilişkilerini kullanarak bilinçli gelenler olmak üzere iki grup vardı. Biz bilinçli gittik. Orada büyük bir pazarın olduğunu biliyorduk. İlk etapta gerek mali, gerek teknik kapasitemizi aşacak düzeyde işlerle karşılaştığımız için, önce alt müteahhitlik yaptık. Çevreyi öğrenip kapasitemizi artırdıktan sonra daha büyük çapta işler almaya başladık.
O dönem için bazı müteahhitlerin yaptığı kalitesiz işlerin pazarı bitirdiğine dair inanışlar var. Türk müteahhitler Rus pazarında neler yaptılar?
Devlet düzeyinde birtakım ilişkilerle veya tanıdık kişilerin aracılığıyla bilinçli olarak gidenler gerçekten çok iyi işlere imza attılar. Alarko, Gama ve Entes gibi firmalar çok başarılı işler gerçekleştirdiler, iyi paralar kazandılar. Biz de ilk başta bu firmaların himayesine sığındık.
Bunların dışında bir de ayrı bir kategori vardı. Deri mont satmaya gidip de müteahhit diye piyasa girenler oldu. Bunlar Türk müteahhitlerin iş potansiyeline ciddi anlamda sekte vurdular. Fırın montajına gidildi, büyük inşaat işleri alındı. Avansı alıp kaçanlar oldu. Bu tatsız gelişmeler nedeniyle Türk müteahhitlerine olan güven önemli oranda azaldı. Bundan sonra da iyi ve uygun iş yapan, ikili ilişkileri olan firmalar iş yapmaya devam ettiler. 1998’e kadar iyi referansı olan firmalar kaldı. 1998 sonrasında çok ağır şartlar getirildi. Özellikle inşaat lisanslarında, işçi izinlerinde birtakım yaptırımlar söz konusu oldu. İşte bu yaptırımlar da pazara sekte vuran, işi müteahhitlik olmayanların devrini kapattı.
Bu gelişmelerden sonra Rusya pazarında hangi Türk firmaları bulunuyor?
Şu anda da bu işe yıllarını vermiş firmalar çalışıyor. Tahminimize göre de 10 tane firma faaliyetlerini sürdürüyor. Rusya pazarında büyük Türk müteahhitlik firmalarının şu anda işi yok. Zaten olan işler de 10 milyon doların altında değeri olan küçük işler. Büyük işler hep beklemede. Büyük firmalar Eximbank kredisini bekliyor. 20 milyon dolar tutarında Moskova devlet üniversitesi işimiz var. Bu Türk Eximbank destekli bir projeydi, biz de bekliyoruz.
Neden bekliyorsunuz?
Bu projeyi 1998’de imzalamıştık. Kriz olunca Rusya’da moratoryum ilan edildi. Bu 3 yıllık bir moratoryumdu. 2001’den sonra da borçlarda bir gecikme yaşandı. Bu nedenle Eximbank kredi verip vermeme konusunda henüz tam bir karar almış değil. Aynı koşullar büyük firmalar için de geçerli. Türk müteahhitlerin büyük bir hastane, alışveriş merkezi, üniversite, fabrika projeleri var. Bunların tamamı beklemede. Bunlar dışında da büyük çaplı işler şu anda yok. Ama pazarın geleceği çok iyi görünüyor.
Peki siz firmanız adına krediler için nasıl bir çıkış öngörüyorsunuz?
Yabancı müteahhitlik firmalarından iş almak gibi bir politika benimsiyoruz. Yani alt müteahhitlik yapacağız. Bu bir alternatif. Bunun dışında uygun şartlardaki krediyi aracılık yaparak başka finans kuruluşlarından sağlamak istiyoruz. Üçüncü alternatif olarak da, işi ve parası olan kamu veya özel kuruluşlarla çalışmak istiyoruz. Ama bütün büyük işler genellikle devletin açtığı ihalelerden elde ediliyor. Bu ihalelerde de Hazine garantisine karşılık kredi bulmak gerekiyor. Bu noktada da ikili ilişkiler devreye giriyor. Türkiye’nin Rusya’yla ticari ilişkileri maalesef çok dengesiz bir durumda. Türkiye’nin Rusya’ya olan dış satımı yüzde 10’lara düştü. İthalat-ihracat dengesi çok kötü durumda. Eskiden bu denge 1’e 1’di.
Rusya’nın sosyo ekonomik yapısına baktığımız zaman böyle merkezleri taşıyabilecek kitle var mı?
Büyük şehirlerdeki ana caddelere bakarsanız, yüzlerce son model lüks araç görürsünüz. Kaldı ki küçük şehirlerde de lüks arabalarla rahatlıkla karşılaşıyorsunuz. Türkiye’den çok geri değiller. Rusya’yı üç dilime ayırabiliriz. Nüfusun yüzde 10’u çok iyi yaşıyor. Yüzde 40’a yakını Türkiye ortalamasının üstünde bir yaşam standardına sahip. Geri kalan kısım da Türkiye’nin çok gerisinde. Özellikle kırsal kesimde yaşayanlar çok fakirler. Ama belli bir kitlenin yılda 2-3 hafta tatil yapması, açılan restoran sayısı gibi değerlere baktığımız zaman iyi yaşayan önemli bir kitle olduğunu görüyoruz.
2002 için grubunuza yönelik nasıl planlar yaptınız?
2002’de devam eden işlerin bir bölümü bitecek. Yeni başladığımız işler var. 12 bin metrekarelik alışveriş merkezi projemiz var. Bu alışveriş merkezi 8 milyon doları bulacak bir yatırım. Kendimiz işleteceğiz. Türkiye’den önemli firmaları da mağaza açmaları için buraya davet edeceğiz. Bu projenin benzerlerini, başka şehirlerde de yapmamız için talepler alıyoruz. İki tane alışveriş merkezi projemiz daha var. Ortaklık teklif eden kuruluşlarla projeleri değerlendireceğiz.
Sultan Sancar türbesinin ek restorasyon işleri var. Ayrıca, Gümüşyaka’nın kanalizasyon ve alt yapı tesisat işine de yeni başladık. 2001 yılında toplam 30 milyon dolar civarında bir ciro gerçekleştirdik. İnşaat bizim temel işimiz. Gelirimizin yüzde 70’ini inşattan elde ediyoruz. 2002’nin ilk altı ayı geçti. Bu altı ayda çok büyük bir ciro yapamadık. Tahminime göre ciromuz, 5-6 milyon dolar olacak. Ancak, devam eden projelerimizin bitmesiyle 2003’te ciromuz 20 milyon doları geçecek. Tabii, bu arada toplam 100 milyon dolar tutarında çeşitli ihalelere katıldık. Bu ihaleleri kazanırsak ciromuz önemli bir miktarda artacak. Ne kadar büyüyeceğimiz ise 2003’ten sonra belirlenecek.
RUSYA’DA NASIL BİR İŞ POTANSİYELİ VAR?
Rusya pazarında Türk müteahhitlerine yönelik ne gibi işler var?
Şu anda Rusya istikrara kavuştu diyebiliriz. Zaten istikrar olmasaydı firma olarak burada yatırım yapmazdık. Pazarda iş anlamında eski bolluk yok. Eski fiyatlara da iş olmadığını söyleyebilirim. Şu anda orada iyi mobilize olmuş, teknik kadrosu iyi, finans yapısı sağlam, Rusya’yı iyi bilen firmalar devam ediyor. Ama, yakın zamanda Rusya’da büyük işler olacak. Bunların başında yol işi geliyor.
Havaalanı modernizasyonları şu anda gündemde. Bunun dışında çok büyük çapta enerji santralleri olacak. Mevcut santralleri çok eski. Bunların da yenilenmesi yeni iş imkanları doğuracak. Eğitime ve kültürel faaliyetlere çok önem vermeye başladılar. Özellikle spor çok öne çıkıyor. Spor tesisleri, okul projeleri de gündemlerinde. 2002 bütçelerinde de benzer projeler yer alıyor. Projeler 2003’ten sonra daha da büyüyecek.
“RUSYA’DAKİ PAYIMIZ 1 MİLYARDAN 200 MİLYON DOLARA GERİLEDİ”
Rusya’daki inşaat pazarının hacminin ne kadar olduğunu tahmin ediyorsunuz?
Yıllık 1 milyar dolar büyüklüğünde bir pasta olduğunu tahmin ediyorum. O pastadan Türk müteahhitlerinin ne kadar bir pay kapabileceği çok önemli. 1993-1995 arasında Türk müteahhitlerinin pazardan aldığı pay 1 milyar doları aşmıştı. İyi niyetli olmayan kişiler yüzünden pastadaki payımız çok düştü. 1 milyar dolardan 200-300 milyon dolarlara geriledik. Şu anda tahminime göre, pazardan 100-150 milyon dolar arasında bir pay alıyoruz.
Kötü imaj nedeniyle pazarı kimlere kaptırdık?
Aslında önemli bir bölümü iş potansiyelinin düşmesiyle kaybedildi. Balkan ülkeleri şu anda pazarda daha etkin durumdalar. Pazara Türk müteahhitler girdiğinde Finlandiyalı firmalar fiyatlar nedeniyle kaçmışlardı. Şimdi tekrar gündemdeler. Bunların dışında İsveç, İtalya ve Fransız firmaları pastadan önemli bir pay alıyorlar.
Türk müteahhitlere pazarın yüzde 5-6’sı kalıyor. Gerek Eximbank, gerekse devletin desteklediği bankaların verdiği krediler bu ülkelerin firmalarına önemli bir destek yarattı. Bu firmaların gerçekleştirdiği projelerin yüzde 90’ı Rusya’ya verilen kredilerden kaynaklanıyor. Bunları görünce biz de ümitlendik. Türk Eximbank’dan da benzer bir destek bekledik. Maalesef olmadı, olacak gibi de görünmüyor.
Siz gıda alanında da faaliyet gösteriyorsunuz? Bu işiniz ne durumda?
1998’e kadar dikey bir büyüme ile hızla yükseldik. 1998 krizinde işler birden kesildi, bütün alacaklar donduruldu. 1999 Eylül’üne kadar yaprak kıpırdamadı. Biz de bu sezonu yatırım yaparak geçirdik. Rusya’da Mcdonald’s’tan sonra ikinci büyük fast food zinciri olan Flora Burger’i yarattık. Şu anda 5’inci şubesini açtık. Flora Burger’in bir de pastaneler kolu var. Türkiye’den pasta ustaları götürdük. Rusya’nın en kaliteli pastalarını biz üretiyoruz. Fast food zincirini büyüterek, pastaneleri de devam ettirmeyi düşünüyoruz. Yani yiyecek sektöründeki büyümemizi sürdüreceğiz.
Neden gıdayı tercih ettiniz?
Rusya’da ağırlıklı olarak domuz eti tüketiliyor. Özellikle Kafkasya’da hatırı sayılır miktarda Müslüman bir kitle yaşıyor. Talep onlardan geldi. Mcdonald’s’ın ilk açıldığı gün Moskova’daydım. Öyle bir kuyruk vardı ki Rus polisi düzeni sağlıyordu. Neden biz de yapmayalım diye düşündüm. 1995’te bu fikir gündemdeydi. Ama inşaat işleri çok yoğun olduğu için başka bir sektöre girmek istemedik. Kriz bizim için fırsat oldu.
“TİCARETİN HER ALANINA YATIRIM YAPILABİLİR”
Bütün sektörlerin Rusya’daki pazarı daraldı. Sizce bunun nedeni nedir?
Efes Pilsen, Rusya’da yüzümüzü ağartan önemli bir firma. Çok iyi bir zamanda, çok iyi bir karar alarak Rusya’da fabrika kurup bira üretti. Rus firmalarının bile şu anda Efes Pilsen’i geçebileceklerini sanmıyorum. Ramstore da iyi bir gelişme kaydetti. Bir dönem 300 milyon dolar tutarında ihracat yapan bisküvicilerimiz vardı. Bu firmalar bırakın Rusya’ya yatırım yapmayı, ofis bile açmayı düşünmediler. Geçici ofis ve çözümlerle pazarı idare edebileceklerini sandılar.
Rusya pazarını çok iyi tanıyorsunuz. Türk yatırımcılar için ne gibi iş olanakları görüyorsunuz?
Şu anda Rusya’da insanlar 75 yıllık komünizmin getirdiği baskı ile eğlenceye yöneldiler. Son 15 yılda bu trend çok arttı. Dolayısıyla Türk sanayicilerin orada yapacağı çok iş var. Ticaretin her konusunda, birebir satış ve imalat yapabilecek şartları yakalayanlar bence bu fırsatları hiç kaçırmasınlar. Her alanda büyük boşluklar bulunuyor. Sermayesi olanların burada yatırım yapabileceklerini düşünüyorum. Şu anda Türk işadamlarını oraya sürükleyebilecek ciddi anlamda bir organizasyon yok. DEİK’e bağlı Türk Rus İş Konseyi’nin yaptığı çalışmalar ise yeterli olmuyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?