Bülent Yıldırım / Koç.net Genel Müdürü Koç.net Genel Müdürü Bülent Yıldırım’ın ilginç bir iş kariyeri var. Çalışma hayatına Merkez Bankası’nda başladı. Asker dönüşü Koç Grubu’na katıldı. Aynı dönem...
Bülent Yıldırım / Koç.net Genel Müdürü
Koç.net Genel Müdürü Bülent Yıldırım’ın ilginç bir iş kariyeri var. Çalışma hayatına Merkez Bankası’nda başladı. Asker dönüşü Koç Grubu’na katıldı. Aynı dönemde Koç.net projesiyle yakından ilgilendi. Önce grup içinde intranet, B2B çalışmalarını yürüttü. Ardından şirketin kurulması aşaması geldi. Bunu, şirketin grup dışına hizmet verme süreci izledi. Şimdi ise B2B, B2C ve telekom işine öncülük ediyor.
Hani bazıları “sessiz ve derinden ilerler” ya... Koç.net Genel Müdürü Bülent Yıldırım, için de aynı şey söylenebilir. Yani Capital Elite’in dördüncü üyesi için. Bülent Yıldırım oldukça sakin görünüşlü. Ama öz geçmişine şöyle bir göz attığımızda, bu görüntüye aldanmamak gerektiğini düşünüyoruz.
Bülent Yıldırım, ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun. Mezun olduğu gibi Merkez Bankası’nda çalışmaya başladı. Telekomünikasyon ile ilgili konularda görev aldı.
Ayrıca, şubelerin otomasyonu ile ilgilendi. Daha sonra 1990 yılı ocak ayında EFT projesi için Japonya’ya yollandı. Çünkü, bu proje ünlü Japon firması NTT ile birlikte yürütülüyordu. İki yıl sonra geri döndü. Bu arada, kendi deyimiyle, “Japonya’da boş durmayarak” evlendi.Döner dönmez askere gitti. Merkez Bankası’nda bir süre daha çalıştıktan sonra, 1995 yılında, Koç Grubu’na katıldı.
Yıldırım, Koç Grubu’na katılma hikayesini şöyle anlatıyor: “Bir network grubu vardı. Ben bu gruba tasarımcı olarak girdim. Ama biz tasarımdan çok satış yapıyorduk. O dönem çok güzel başarılar elde ettik.”
Bülent Yıldırım, aynı dönemde Koç.net projesini geliştirdiklerini belirtiyor ve “Holdingden bütçenin onayını aldık ve bu günlere geldik” diyor. Elbette bu kadar basit değil. Koç.net artık Türkiye’nin önde gelen kurumlarından. Dolayısıyla, böyle bir kurumun oluşum hikayesi de oldukça ilginç.
Türkiye’de ilk B2B uygulaması
Koç.net 1996 yılının nisan ayında kuruldu. Eylül ayında devreye girdi. Yıldırım, ilk olarak, Koç Grubu’nun İstanbul’daki 56 şirketini ‘bağladıklarını’ anlatıyor. Bu 56 şirketin genel müdürlükle mesaj alışverişi yapması ve internete bağlanması sağlandı. 1997 yazında ikici faza geçtiler. Yani Anadolu’ya yaygınlık gerçekleştirildi. Böylece, ana network oluşturuldu.
Hikayenin bu kısmı oldukça etkileyici. Koç.net ile birlikte Koç Grubu’nda daha o zaman B2B gerçekleştirildi. Halbuki dünyada bile bu uygulama yok denecek kadar azdı. Koç Grubu’nun ihtiyacından dolayı geliştirilen proje ile intranet kuruldu.
Koç.net 1998 yılında grup dışına da hizmet vermeye başladı. Bülent Yıldırım, o dönemi şöyle anlatıyor: “Biz Koç Grubu’nun ‘mail’ bazlı iletişim ve veri tabanı ihtiyacını karşılamak için işe koyulduk. Gerçekten de çok faydalı oldu. İnternette güvenlik ilk defa o zaman tasarlandı.
Koç.net, Türkiye'de güvenliğe en fazla para ayıran kurumdur. Ana amaçlarımızdan bir diğeri de konsolidasyondu. Bunu sağlamak için Arçelik’te bir network var. Koçbank’ta da aynı şekilde. Herkesin eski teknolojilerini IP tabanlı teknolojilerle yeniledik.”
Sonuçta, bunların hepsi tek bir kaynakta konsolide edildi. Bu sayede pek çok kalemde tasarruf sağlandı. Özellikle insan kaynağında ve kiralanan hatlarda...
Şirketlerde otomasyona geçiş
1997’den itibaren ise otomasyon ile ilgili uygulamalara başlandı. İlk örnek olan Demirdöküm’ün fabrikaları, bayileri, yan sanayi ve genel müdürlüğü Koç.net ile birbirine bağlandı. Bir veri tabanı üzerinden çalışmaya başladılar. Bülent Yıldırım, Demirdöküm’ün bu proje ile ciddi tasarruflar sağladığına dikkat çekiyor: “Özellikle kriz ortamlarında rahat etmesini sağladı. Çünkü, anında stratejik bilgi akışını sağlayabiliyorsunuz. Kontrol edebiliyorsunuz, satışları görebiliyorsunuz. Bayi ödemeyi yapmış mı yapmamış mı biliyorsunuz. Ciddi kolaylık.”
Uygulama tüm şirketlere aynı şekilde yayıldı. 1999 yılından itibaren B2B uygulamaları önem kazandı. 2000 yılında dünyada 2,5 trilyon dolarlık B2B işlemi gerçekleştirildi. Koç.net de bu yönde çalışmalarıyla dikkat çekti. Cottonline ve Kobiline bu konuda çok iyi iki örnek.
Yıldırım, bu tür projelere devam edeceklerini açıklıyor ve B2C alanında yaptıkları projelere dikkat çekiyor. İlk olarak, 1997 yılında Migros Sanal Market hayata geçirildi. Bunu 1998 yılında Kangurum izledi. 2001 yılında Book In Turkey lanse edildi. Oldukça başarılı bir proje oldu. Diğer yandan Biletix herkes tarafından büyük ilgi topladı.
Kısaca Koç.net’te kısa sürede büyük işlere imza atıldı. Bundan sonrasına gelince, Bülent Yıldırım, “yeni projelerimiz var” diyor.
“Nefesleri tuttuk, liberalleşmeyi bekliyoruz”
İlk günden beri asıl amaçlarının alternatif operatör olmak olduğundan bahseden Yıldırım, 2004 yılı ocak ayı için hazırlandıklarını belirtiyor. Liberalleşme ile birlikte Türk Telekom’un tekelinin kalkacağına dikkat çeken Bülent Yıldırım, telekomünikasyon alanındaki lider oyunculardan biri olmak istediklerini vurguluyor. Koç.net gemiyi suya indirdiğinden bu yana o günler için hazırlanıyor. İki yıl gibi bir süre kaldığı için bütün ekip heyecan duyuyor.
Yakın zamanda, Başbakan Bülent Ecevit’in kararı ile “Türkiye Değişim Şurası” diye bir çalışma başlatıldı. Telekomünikasyon sektöründe yaşanacak değişimleri incelemek için ise bu şuranın altında bir komisyon kuruldu. Bülent Yıldırım aynı zamanda bu komisyona başkanlık yapıyor.
Yıldırım, tüm bu yoğun tempodan arta kalan vakitlerini ailesine ayırmayı tercih ediyor. Ayrıca, “İşim benim en büyük hobim. İşimi çok seviyorum” diyor. Yine de küçük robotlara büyük ilgi duyuyor. Bu tür şeylere vakit harcamaya çalışıyor.
“İŞ KÜLTÜRÜ DEĞİŞECEK”
Koç.net Genel Müdürü Bülent Yıldırım, dijitalleşmenin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için iş kültürünün değişmesi gerektiğini savunuyor:
“Türkiye’de iş yaşamımızın dijitalleşmesi daha yeni başlıyor. Biz, Koç Grubu’nda dijitalleşmeye 1996 yılında start verdik. Çok önemli yollar kat ettik. 1998 yılından beri de Koç dışında hizmet veriyoruz. Hep büyük şirketlerle çalıştık. Kobiline ve Cotonline ile ise KOBİ’leri hedefledik. Bu şekilde büyük avantajlar sağlanacaktır.
Dijital ayırım diye bir kavram var. Ülkeler arasındaki tek dijital ayırım kültür artık. Dolayısıyla, özel sektörün hareketlenmesi söz konusu. Devletin de ayarlama yapması gerekiyor. E-devlet çok ciddi bir konu. Devlet de bu projelere inanmalı ki sonuçta entegrasyon sağlansın. Devletin daha verimli hale gelmesi için dijitalleşmesi tek çıkar yol. Bunların hepsi kültür.
Kobiline’ı kurduk. Kobiline’ın asıl amacı para kazanmak değildi. Kültür aşılamaktı. Bundan sonra donanım al, yazılım al, modem al, bağlan... Bunlar kalmayacak. Kobiline’da anlatmaya çalıştığımız bu. Her şey merkeze taşınıyor. Merkezden takip yapabilirsiniz. Diyelim, Antalya’ya gidip bir sunuş yapacaksınız. Koçnet üzerinden bağlanarak orada her şeyi görmeniz mümkün. Böylece, yaşam şeklimiz, iş yapma şeklimiz değişiyor.
Kobiline’ı kurduğumuzda en zor satacağımız şeyin “distant learning – uzaktan öğrenim” olacağını düşünüyorduk. Türkiye’de okuma-yazma oranı çok düşük. Halbuki Kobiline’da şu anda en çok uzaktan öğrenim satıyoruz. Yoğun bir ilgi var. Bu gibi topluluklarla kültür değişecek.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?