AYÇA DİNÇKÖK/AKKÖK SANAYİ YATIRIM VE GELİŞTİRME A.Ş İCRA KURULU ÜYESİAyça Dinçkök, TÜSİAD Yönetim Kurulu’na bundan yaklaşık 2 yıl önce katıldı. Bu süreçte pek çok çalışmanın liderliğini yaptı. Hale...
AYÇA DİNÇKÖK/AKKÖK SANAYİ YATIRIM VE GELİŞTİRME A.Ş İCRA KURULU ÜYESİAyça Dinçkök, TÜSİAD Yönetim Kurulu’na bundan yaklaşık 2 yıl önce katıldı. Bu süreçte pek çok çalışmanın liderliğini yaptı. Halen TÜSİAD Bilgi Toplumu ve Yeni Teknolojiler Komisyonu’nda başkan olarak görev yapan Dinçkök, özellikle Türkiye’de girişimciliğin gelişmesine yönelik önemli projeler yönetiyor. Öreğin Bilgi Toplumu ve Yeni Teknolojiler Komisyonu altında oluşturulan girişimcilik çalışma grubu, her yıl girişimcilik kongresi düzenliyor. Bu kongre kapsamında başarılı projeleri ödüllendiriliyor.
Ayça Dinçkök aynı zamanda Türkiye’nin köklü sanayi kuruluşlarından Akkök Sanayi Yatırım ve Geliştirme A.Ş’nin de icra kurulu üyesi. Türkiye’de bugün sanayicinin de aşmaya çalıştığı engeller olduğunu söyleyen Dinçkök, şu yorumu yapıyor:
“Geçtiğimiz dönemde ciddi bir yabancı girişi olmasına rağmen, Türkiye’de sanayicilerin bir bölümü de yurtdışına gittiler. Enerji maliyetlerinin, işgücü maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle, Türkiye’deki yatırımcılar daha ekonomik yatırım yapabilecekleri başka ülkelere yatırıma yöneldiler. Biliyorsunuz kısa süre önce doğalgaza zam geldi. Bütün dünyada doğalgaz fiyatları meskenlerde daha pahalı iken sanayide daha ucuzdur. Biz de ise tam tersi. Yapılan zam da sanayi için daha yüksek oldu.”
Ayça Dinçkök TÜSİAD’ın gündemindeki öncelikli konuları, Türk iş dünyasının mevcut sorunlara yönelik çözüm önerilerini, Avrupa Birliği sürecinin sağlayacağı katkıları ve kendi iş planlarını şöyle anlatıyor:
Daha Fazla Kadın Girişimci
Girişimciliği kadın-erkek diye ayırıp bakmamak lazım. TÜSİAD’da Bilgi Toplumu ve Yeni Teknolojiler Komisyonu’nda çalışıyorum. Bu komisyonun altında Girişimcilik Çalışma Grubu’muz var. Türkiye’de bu yıl üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz Girişimcilik Kongresi ve ödüllerini hazırlıyoruz. Bu kongreleri üniversitelerle yapıyoruz. Öncelikle üniversite öğrencilerine yönelik olarak düzenlediğimiz bu kongrelerde gelen projeleri sergiliyoruz.
Bu projelerde kadın-erkek katılımına baktığımız zaman, kadınların katılımı daha az. Ancak, Türkiye’de genel olarak girişimcilik, Amerika’nın ve Avrupa’nın gerisinde. Finansman problemi bir yana, şirket kurma zorlukları, eğitim eksiklikleri gibi önemli engeller de var. Türkiye’de kadının eğitimi düşük olduğu için, işgücüne katılım oranı da yüksek değil.
Toplu olarak baktığımızda, girişimciliğin kendi içinde problemleri var. Kadın için ayrıca daha da ciddi problemler gündeme geliyor. Burada eğitimin kilit nokta olduğunu düşünüyorum. Kadını daha fazla işgücüne katabilmek için, öncelikle eğitimde fırsat eşitliği sağlanması gerekiyor. Bunun dışında çalışan kadın için, örneğin çocuk bakımı gibi konularda da destek olmak gerekiyor. Kadının bir yandan ailesini büyütmesi, işgücüne katılımına engel olmamalı.
Derindeki Sorunlara İnilmeli
Biz ülke olarak iki tane öğretmenin ortasındayız. Bunlardan biri Avrupa Birliği, diğeri ise IMF. Sonuçta bunlar iş dünyasını memnun eden iki öğretmen. Bunların yolunda olmaya, kurallarına uymaya çabalamak bizim için bir garanti.
Bakıldığında ekonomik program oldukça başarılı gelişti. Ancak, reformların daha köklü yapılması gerekiyor. Şu anda biz suyun yüzeyine bakıyoruz. Suyun yüzeyi duruldu. Ancak, derinlere baktığımızda, kayıt dışının oranı hala yüzde 50 düzeyinde ve bunun önüne geçilemiyor. Halktan ÖTV veya benzeri vergiler tahsil ederek kayıt dışını kompanse etmeye çalışmak, her işini kaydına uyduran şirketlerin ayakta kalmasını zorlaştırıyor.
Bugün tekstil sektörü başta olmak üzere bağırmayan ama bunun sıkıntısı altında ezilen birçok sektör ve şirket var. Bu nedenle Çin etkisini yoğun olarak hissediyoruz. Tüketici açısından en ucuzuna, en kalitesine ulaşmak çok önemli. Ancak, bir ülkede sanayi yoksa, sosyal bir gelişme kaydetmek zor. Bu nedenle sanayiyi destekleyici, örneğin bölgesel sanayi politikaları geliştirilmesi gerekiyor. Sektörüne göre teşvik yapılabilir. Bunları yapmak için de işadamları ile birlikte çalışmak gerekiyor. Bir takım tahsilatları sadece vergi ile yapmak, ileriye dönük bir rejim değil. Bahsettiğim köklü reform buradan geçmiyor.
Sanayiden Olumsuz Sinyaller
Türkiye’ye güçlü bir para girişi, yabancı sermaye ilgisi var. Ancak, döviz dengesine baktığınızda, bir döviz açığı öne çıkıyor. Dolayısıyla, ben bunun bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Enflasyon istikrarlı gidiyor. Kur serbest ve öyle kalmalı. Merkez Bankası’nın yönetiminden biz iş dünyası olarak çok memnunuz.
Bu arada geçtiğimiz dönemde ciddi bir yabancı girişi olmasına rağmen, Türkiye’de sanayicilerin bir bölümü de yurtdışına gittiler. Enerji maliyetlerinin, işgücü maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle, Türkiye’deki yatırımcılar daha ekonomik yatırım yapabilecekleri başka ülkelere yatırıma yöneldiler. Biliyorsunuz, kısa süre önce doğalgaza zam geldi. Bütün dünyada doğalgaz fiyatları meskenlerde daha pahal��, sanayide ise daha ucuzdur. Biz de tam tersi. Yapılan zam da sanayi için daha yüksek oldu.
İkincisi toplu sözleşmelerin yapılış şekli kesinlikle ekonominin gidişatına uygun değil. Bu da sanayiciyi büyük problem içerisine sokuyor. Siz enflasyon kadar zam yapabilirken, çalışanına enflasyonun üzerinde maaş artışı yapacaksınız. Bunun da hiçbir mantığı yok.
Tüsiad’ın Büyük Misyonu
TÜSİAD’ın en çok önem verdiği, üzerinde durduğu konuların başında AB’ye uyum ve ekonomi geliyor. Biz yönetim kurulunda 9 ayrı komisyon ile çalışıyoruz. Bu komisyonların görevlerini birbirine topladığımız zaman zaten bir bütün ediyor. Hiçbir mesele ortada kalmıyor.
Yurtdışı temaslarımız çok kuvvetli. TÜSİAD’ın Berlin’de, Paris’te, Washington’da ofisleri var. Bu ofislerimizden sürekli rapor alıyoruz. Dolayısıyla, AB’yi yakından takip ediyoruz. Oradan Türkiye’ye bakışı yakından takip ediyoruz.
Türkiye taşı toprağı bir yana, insanıyla tanınıyor. Bunun da 3 boyutu var. Birincisi, politikacıların kültürü ve onların verdiği imaj. İkincisi, işadamlarının kültürü ve verdiği imaj. Üçüncüsü de kadına eşitlik.
Biz gönüllü olarak çalıştığımız TÜSİAD’da iş dünyasının kültürünü yansıtıyoruz. Yurtdışı için bu çok önemli. Çünkü, bir ülkenin ayakta kalmasını iş dünyası sağlıyor.
Devlet, müşterisi olan biz halka hizmet eden olmalı. Bugün sanayici işi sağlıyor, mal girdisini, satışını sağlıyor. Bir dengeleyici rolü üstleniyor. Dolayısıyla, önce devletin halka hizmet eder duruma gelmesi gerekiyor. Bugüne kadarki resim biraz daha sanayinin hükümete hizmet ettiği şekilde gelişmiş. Bu da yabancı yatırımcının neden bu kadar uzun yıllardır uzak durduğunu en önemli nedenidir. Yabancı yatırımcı Türkiye’de kendini güvende hissetmiyor. Sürekli bir takım kanunlarda değişiklikler olmasından, bürokrasiden şikâyetçiler. Bunlar aslında en başta ülkenin kendi yatırımcısının sorunları.
Sonuç Değil Süreç Önemli
AB’ye uyum için yapmamız gereken her şeyi, aslında zaten Türk insanının yaşam kalitesini artırmak için yapmamız gerekiyor. İnsanlarla yeterince ve düzenli bir şekilde iletişim kurulmadığı ortada. AB ile uyum konusunda yapılacakların birçok zorluğu var.
Örneğin, çevresel konularda çok ciddi bir bütçe ayrılması gerekiyor. Burada sanayicinin de eli taşın altında. Müzakere dediğimiz zaman, bu pazarlıkmış gibi geliyor. Oysa böyle değil. Müzakere aslında bizim uymamız gereken tüm kriterlere sadece ne kadar zaman içerisinde uymamız gerektiğinin konuşulduğu ortamı ifade ediyor. Bu kriterlerin hepsine uymak durumundayız.
10 ya da 15 yıl sonra, uyduğumuz noktada biz zaten bunlara uyduğumuz için mutlu olacağız. AB’ye girmek bir yana, oraya kadar geldiğimiz toplumsal değişim ile biz zaten yeterli yüksek seviyeye ulaşmış olmalıyız. AB’ye girmiş olmak da sadece yakamıza taktığımız bir madalya olacak.
“Akkök Üç Alanda Büyüyecek”
Akkök Grubu’nda en belli başlı sektörler kimya, enerji ve tekstildir. Biz bu 3 alanda da büyümeyi planlıyoruz. Tekstilde bir optimizasyon içerisindeyiz. Farklılaşmaya, ürün geliştirmeye çalışıyoruz. Kimyada kapasite büyütüyoruz, ürün geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı şekilde enerjide kapasite büyütüyoruz. Kimya’da AKSA dünyanın en büyük akrilik elyaf üreticisi konumunda. Dünyanın en verimli akrilik elyaf üreticisi olduğumuz da bizim kendi iddiamızdır. Enerji sektöründe Türkiye’deki en büyük özel sektör enerji üreticisi biziz. Şimdi iki tane baraj aldık ve onların yatırımlarına başladık.
Akenerji ile enerji sektöründe de büyümeyi planlıyoruz. Tekstilde Aksu, Ak-Al var. Onlar da kendi içlerinde bazı bölümlerde küçülüp, bazı bölümlerde büyüyerek işlerini optimize etmeye çalışıyorlar. Tekstilde Çin’e ve İtalya’ya karşı rekabetle uğraşıyoruz.
Ayrıca, gayrimenkul konusunda projelerimiz var. Bu alanı da geliştiriyoruz. Aynı zamanda ciddi bir kurumsallaşma içerisindeyiz. Üçüncü kuşak olarak bunun büyük bir mutluluğunu hissediyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?