Özdilek Holding’in patronu Hüseyin Özdilek ile geçen yılın performansını, bu yılki hedeflerini ve gelecek planlarını konuştuk...
Nilüfer Gözütok Ünal
ngozutok@capital.com.tr
Son 5 yılda hem İstanbul hem Anadolu’nun çeşitli illerinde birçok AVM projesi hayata geçiren Özdilek Holding, 600 milyon dolarlık yatırım yaptı. Holdingin niyeti her yıl bu yatırımları sürdürmekti. Ancak kurun yükselişi nedeniyle tüm planlarını erteleme kararı kaldı. Son dönemde iç enflasyondan daha fazla kur artışı olduğunu belirten Özdilek Holding patronu HÜSEYIN ÖZDILEK, “Bu nedenle dengeli gitmek mecburiyetindeyiz. Ülke gündemi bu kadar dalgalı olmasaydı bir nebze daha rahat yatırım yapabilirdik. Fakat gündemimizde yeni bir yatırım söz konusu değil” diyor.
Özdilek Holding geçtiğimiz yıl beklentisinin yüzde 5 altında büyüdü. Cirosunu yüzde 20 artırarak 1 milyar 650 milyon TL’ye ulaştırdı. Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, bu yıl da yüzde 20’lik büyüme planladıklarını söylüyor. Büyümenin ağırlıklı olarak alışveriş merkezlerinden ve tekstil sektöründen geleceğini belirtiyor. Toplam 11 ilde 20 alışveriş merkeziyle sektörün en büyük oyuncularından biri olan Özdilek’in 2017 ajandasında ise yatırım yok. Hüseyin Özdilek 2017 yılında yapmayı planladıkları yatırımları 2018 sonuna çektiklerini açıklıyor. Temel gerekçenin döviz artışı olduğunu belirtiyor. Bugün iç enflasyondan daha fazla döviz artışı olduğuna dikkat çeken Özdilek, bu nedenle dengeli gitmek mecburiyetinde olduklarını ifade ediyor. “Ülke gündemi bu kadar dalgalı olmasaydı, bir nebze daha rahat yatırım yapabilirdik. Fakat gündemimizde yeni bir yatırım söz konusu değil” diyor. Ancak Özdilek, yatırım konusunda iştahını kaybetmiş değil. Planı sadece 2017’de değil gelecek 5 yılda da yıllık 20’lik büyümeyi yakalamak. Tekstildeki gücünü korurken alışveriş merkezi sektöründe de 2018 sonrasında Anadolu’daki yatırım hamlesine kaldığı yerden devam etmek. Bu konuda da şöyle konuşuyor: “Gelecek 5 yıllık planımız hazır. Kocaeli, Merzifon, Niğde Aksaray ve Samsun’da AVM yatırımı yapmayı planlıyoruz. Öte yandan Kütahya’da da bir arsamız var. Bunlar için çalışmalarımız plan aşamasında...” Özdilek Holding’in patronu Hüseyin Özdilek ile geçen yılın performansını, bu yılki hedeflerini ve gelecek planlarını konuştuk:
Özdilek Holding olarak, 2016 hedeflerimizi enflasyon rakamlarının üzerinde tuttuk, yılı yüzde 20 oranında büyümeyle kapattık. Yılın en başında koyduğumuz hedefin yüzde 5 altında büyüdük. Bu büyüme sayesinde holding olarak ciromuz, 1 milyar 650 milyon TL’ye ulaştı. Büyümede yaşadığımız kayıpta Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumun, özellikle turizmin etkisi tabii ki büyük. İstanbul’daki yabancı organizasyonlarda iptalleri çok yaşadık. Ama biz her şeye rağmen her türlü tedbiri alıp yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bunları mücbir sebep olarak kabul ediyoruz. Terör sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın gündeminde.
2017 yılında ciro hedefimizi 2 milyar 25 milyon TL olarak belirledik. Bu cironun 400- 450 milyon TL’sinin sanayiden geri kalanının ise alışveriş merkezi ve otellerden geleceğini öngörüyoruz. 2017 yılında Bursa Alaaddin Bey’deki Özdilek AVM’nin açılışını da yapmış olacağız. Alaaddin Bey’de iyi bir iş çıkaracağımıza inanıyoruz. Çünkü çok büyük yerleşim merkezinin ortasında bulunuyor.
2016’da ertelediğimiz bir yatırım olmadı. Geçen yıl yaptığımız yatırımların toplamı yaklaşık 70 milyon dolar civarında. Devraldığımız dört tane alışveriş merkezini ismimizle faaliyete geçirdik.
Holding olarak, 2017 ve 2018’de yeni bir yatırım düşünmüyoruz. Hayvancılık iş kolumuzda besi çiftliğini biraz genişleteceğiz. Bin baş daha yetiştirmek için büyümeye ihtiyacımız var. Yapacağımız yatırım 2-3 milyon dolarlık bir yatırım olacak.
Günümüzde iç enflasyondan daha fazla döviz artışı söz konusu. Bu nedenle dengeli gitmek mecburiyetindeyiz. Açıkçası hırsın mantığın önüne geçmemesi gerektiğini düşünüyor ve ona göre hareket ediyoruz. Ülke gündemi bu kadar dalgalı olmasaydı, bir nebze daha rahat yatırım yapabilirdik. Fakat gündemimizde yeni bir yatırım söz konusu değil.
Gelirlerimizin yüzde 25’i sanayiden, yüzde 10’u otellerden, yüzde 70’e yakını da alışveriş merkezlerinden geliyor. Son 5 yıldır bu dağılım alışveriş merkezleri lehine değişti. 5 yıl önce alışveriş merkezlerinin payı yüzde 50’lerdeydi, şimdi yüzde 65’lere çıktı.
Ev tekstili denildiğinde şu anda Türkiye piyasasının yüzde 30’una sahibiz. Havluda üretici olarak dünyada ilk 10 oyuncudan biriyiz.
1995’lerde Avrupa’da ev tekstiline büyük bir kota vardı. Ortalama 500 ton havlu ihraç edebiliyorduk. Sektör olarak bu rakamı 5 bin tona çıkarabilmek için çok büyük mücadeleler verdik. Bugün geldiğimiz noktada Avrupa’da havlu fabrikası kalmadı. Çünkü mukayeseli üstünlükler teorisine göre oradaki maliyetlerin yüksek olması ülkemizin havlu üretimini artırdı. Türkiye’de ortalama 3 bin tona yakın havlu üretiliyor. Avrupa’ya en çok havlu üreten ülkeler ise Çin, Hindistan ve Pakistan. Türkiye olarak tekstilde avantajlarımızı korumakla beraber rakiplerimizin de boş durmadığını gözlemliyoruz. Çin daha uygun fiyatlar vermeye, teknolojisini geliştirmeye çalışsa da ülke olarak biz de teknolojimizi geliştiriyoruz. Öte yandan Avrupa’ya daha hızlı sevkiyat yapabildiğimiz için Çin’den daha avantajlı bir konumdayız. Tasarımlarımızın gücünü de arkamıza alarak ilerliyoruz.
Üretimimizin yüzde 50’sine yakınını 15 ülkeye ihraç ediyoruz.
Özdilek olarak, alışveriş merkezi konusuna oldukça yoğunlaştık. Vizyonumuz gereği hangi konuda iş yapabilme kabiliyetimiz varsa o konuda ilerlemeye çalışıyoruz. İhtisaslaştığımız bir konuda daha iyi işler çıkarabileceğimize inanıyoruz. Ev tekstilinde havluyu sonuna kadar götüreceğiz. Çünkü biz bir markayız. Bugün 20 noktada 48 milyon müşteriye hitap ediyoruz. Bunların 38 milyonu fişli alışveriş yapıyor. Ve bunların içinde de havlu almadan çıkan çok az. 1971’de üretimine başladığımız bir işin bu seviyeye gelmesi bizi son derece mutlu ediyor.
Güzel. 2016 yılında müşteri sayımız 2015’e göre yüzde 15, alışveriş hacmi de yüzde 27 arttı.
İsminiz ne ise içini doldurmalısınız. Amatör ruhla profesyonelce hizmet vereceksiniz. Müşteriyi gözlemleyeceksiniz. Müşterinin neler beklediğini bileceksiniz. Ondan sonra da takdiri müşteriye bırakacaksınız.
20 AVM’miz var. İstanbul ve Bursa dışında bulunduğumuz diğer iller, Antalya, Eskişehir, İzmir, Kocaeli, Afyon, Uşak, Manisa, Bolu ve Düzce...
Bu yıl AVM yatırımımız yok. İstanbul’daki AVM’miz 300 milyon dolarlık bir yatırımla gerçekleşti. Arsa bedelini de koyduğunuzda 500 milyon dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bunlar kolay hayata geçen yatırımlar değil. Son 5 yıl olarak baktığımızda yaklaşık olarak 600 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Gelecek 5 yıllık planımız hazır. Kocaeli, Merzifon, Niğde Aksaray ve Samsun’da AVM yatırımı yapmayı planlıyoruz. Öte yandan Kütahya’da da bir arsamız var. Bunlar için çalışmalarımız plan aşamasında...
“YAPILACAK GÖREVLER VAR” BÜYÜME HIZI Döviz kurları böyle inişli çıkışlı olduğu takdirde, gelecek 5 yıldaki büyüme hızımızın geçtiğimiz 5 yıldaki hızla aynı gideceğini zannetmiyorum. Ama stabil giderse niye olmasın. 1999 yılını hatırlayın; dolar bir gecede 800 liradan 1600 liraya çıktı. Ondan sonra tekrar zaman içerisinde 800-900 lira seviyesine düştü. “SEKTÖR DAĞILIMI DEĞİŞMEZ” 15 yıl içinde bu noktaya geldi. Devletimizin ve biz özel sektörün yapacağı görevler var. Özdilek Holding olarak yükümlülüklerimizi yerine getirmek için çalışıyoruz. Büyümemizi sürdürülebilir kılmak için her yıl ortalama yüzde 20 büyüme hedefliyoruz. Sektörel dağılımımız ise değişmez, bu şekilde devam eder. |
“KAZANCIN BORCU KARŞILAMA ORANI GİDEREK AZALIYOR” “KRİTERLER DEĞİŞMEDİ” Son dönemde yatırım kriterlerimizde değişim olmadı, sadece erteleme oldu. Yani 2017’de yapmayı planladığımız yatırımları 2018’in sonuna çektik. Dövizin değeri arttıkça dövizle borçlandığımız için TL karşılığında kazancımız düşüyor. Kazanç düşünce kazancın borcu karşılama oranı düşüyor. Kazancın borcu karşılama oranı düşünce de yatırım yapma olasılığı biraz daha uzun süreye yayılıyor. “TURİZMDE PLAN YOK” Turizm kanadında şimdilik bir yatırım planlamıyoruz. Çünkü mevcut otelleri en iyi şekilde götürmeye çalışıyoruz. Turizmin geldiği nokta kamuoyu tarafından biliniyor. Bunu bizim söylememize gerek yok. Ama biz mevcut koşullarda en iyisini nasıl yapabiliriz diye çalışıyoruz. |
“LOBİCİLİK YAPMAK LAZIM” ALIM GÜCÜNÜ ARTIRABİLMEK İhracat açısından bilinmeyen bir pazar yok. Herkes herkesin hangi ürünü nereye ihraç edeceğini çok iyi biliyor. Tabii alım gücünü de son yıllarda artırabilmek kolay bir hadise değil. Bir ülkenin kalkınabilmesi için optimal üretim pazarlama stratejisi oluşturması gerekiyor. Bu işlerin oluşabilmesi için ekip ruhu ve şirket kültürünü çok iyi kaynaştırmak şart. “MALİYETLERİ NASIL AŞAĞI ÇEKERİZ?” Aslına bakarsanız yüzde 65’i dağlarla çevrili olan Japonya, bütün hammaddeyi dışarıdan alıyor. Bu alımla dünyanın en büyük ihracatçılarından bir tanesi. Yanılmıyorsam 1 trilyon 600 milyon dolara yakın ihracatı var. Bir o kadar da Almanya’nın ihracatı var. Dolayısıyla biz ülke olarak, bunları örnek alıp maliyetleri nasıl aşağı çekebilirizin hesabını iyi yapmalıyız. “SADECE TEKSTİLLE ÜLKE KALKINMAZ” Tabii sadece tekstille bir ülke kalkınamaz. Tekstilden başlayarak emek yoğun olan işlerden teknoloji yoğun olan işlere geçildiği zaman kalkınma sağlanır. Bugün ABD ve Almanya, teknik tekstil branşına yoğunlaşıyor. Bir ülkede teknik tekstilin olması katma değeri daha çok artırıyor. O pastadan pay alabilmek için o lobilerin içine girebilmek, lobicilik yapmak lazım. |
RAKAMLARLA ÖZDİLEK
|
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?