SÜER SÜLÜN, Mercedes-Benz Türkiye’nin yeni
direktörler kurulu başkanı… “Türkiye’de üretilen
her 2 otobüsten 1’ini, her 3 kamyondan 2’sini”
ürettiklerini söylüyor. 50 yıldır burada olduklarını,
1 milyar Euro yatırım yaptıklarını hatırlatıyor.
“Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi, Mercedes içinde
Ar-Ge ve hizmet üssü olarak konumlandıracağız”
diye konuşuyor. İkiye katlayacakları Aksaray
fabrikasından 1 milyar Euro ihracat yapacaklarını
belirtiyor ve ekliyor: “Yatırımlarda hiçbir
değişikliğimiz olmadı. Tam gaz devam ediyoruz.
Takvimimizde yer alan yatırımlarımızda hiçbir
erteleme yapmadık. Plana aynen uyduk, üzerine
bile koyduk diyebilirim.”
Mercedes-Benz Türk Türkiye’deki ilk yabancı
sermayeli şirketlerden biri... Şirket,
Türkiye’deki 50’nci yılına tarihinde ilk
kez bir Türk “direktörler kurulu başkanı”
ile giriyor. 1 Ekim’de görevi selefi Britta
Seeger’den devralan Süer Sülün, şirketi çok iyi tanıyan bir isim. “Mercedes-Benz Türk’ün
50 yılının 30’unda buradaydım” diyen Sülün, direksiyona
geçene kadar şirketin finans, pazarlama
ve satış bölümlerinde yöneticilik yapmış.
Sülün, Mercedes-Benz Türk olarak 2015’i hemen
hemen tüm alanlarda rekorla kapattıklarını
2016’yı ise çok zor bir yıl olmasına rağmen
otomobilde en yüksek satış adetlerine ulaşarak
uğurladıklarını anlatıyor. Ekonomideki dalgalanmaların
ağır ticari vasıta satışlarında daralmaya
yol açtığını ancak her şeye rağmen Mercedes-
Benz Türk’ün Türkiye’de daha önceden karar
verdiği yatırımlarına tam gaz devam edeceğini
vurguluyor. Sülün, “Aksaray’daki kamyon fabrikamızı
ikiye katlıyoruz. 2018’den itibaren üretimimizin
yüzde 50’sini ihraç edeceğiz, bu da
yaklaşık 1 milyar Euro’luk ilave bir otomotiv
ihracatı demek. Bunun yanında biz Türkiye’nin
bir Ar-Ge merkezi olması için Aksaray’da bir Ar-
Ge merkezi açacağız. Ayrıca Türkiye’den sadece
ürün değil servisleri de ihraç eden bir konuma
gelmek istiyoruz” diyor.
Sülün ile Mercedes-Benz Türk’ün yeni dönem
planları üzerin konuştuk. İşte satır başları…
* Geçtiğimiz ay CEO olarak atandınız. Bu
göreve getirilirken Mercedes-Benz Türk’ün sizden
beklentileri nelerdi?
Hedefler, stratejiler uzun vadeli planlar
her değişen CEO ile değişmiyor. Biz 50 yıldır
Türkiye’deyiz. Bu 50 yılın 30’unda ben zaten
farklı departmanlarda bulundum. Bizim ayağı
yere çok sağlam basan sağlam bir stratejimiz ve
hedeflerimiz var. Bu çerçevede bunlar devam
ediyor, yani orada herhangi bir değişiklik yok.
En önemli beklenti uzun vadeli stratejilerimizi,
hedeflerimizi hayata geçirmek. O anlamda 1
Ekim’den itibaren kolları sıvadık.
* Sizin CEO olduktan sonra odaklandığınız
başlıklar, öncelikleriniz neler? Mercedes’te nasıl
bir fark yaratmayı planlıyorsunuz?
Türkiye’deki ilk yabancı sermayelerden
birisiyiz. Aksaray’daki iki fabrikamızın 30’uncu
yılını kutluyoruz. Dolayısıyla bizim zaten çok
sağlam köklerimiz var. Özellikle ticari vasıtada
iki tane çok önemli fabrikamız var. Hoşdere,
entegre (komple) otobüs alanında baktığınız
zaman Daimler’in dünyadaki en büyük otobüs
fabrikası… Aksaray’da bir kamyon fabrikamız
var, onu da büyütüyoruz. Dolayısıyla bu iki fabrikamızın
önemini Daimler dünyasında daha da
artırmak, sadece ürünlerle değil, mühendislik
ve servis hizmetleriyle de bu networkün içinde
daha önemli bir yer almak bizim en önemli stratejilerimizden
biri.
Dediğim gibi Hoşdere zaten dünya ölçeğinde 4 bin 700 otobüs üretimi gibi çok ciddi bir kapasiteye
sahip. Aksaray’daki kamyon fabrikamızı
da ikiye katlıyoruz. 2018’den itibaren üretimimizin
yüzde 50’sini ihraç edeceğiz, bu da yaklaşık
1 milyar Euro’luk ilave bir otomotiv ihracatı
demek.
Bunun yanında biz Türkiye’nin bir Ar-Ge
merkezi olmasını istiyoruz. Dolayısıyla Ar-Ge
merkezimizi gittikçe büyütüyoruz. Aksaray’da
ilave bir Ar-Ge merkezi açacağız, nisan ayındamerkezin
temelini atacağız.
Ayrıca Türkiye’den sadece ürün değil, servisleri
de ihraç eden bir konuma gelmek istiyoruz.
Örneğin şu anda mevcut bir BT üssümüz var.
Buradan 300 kişilik ekiple bütün Mercedes dünyasına
SAP konusunda destek veriyoruz. Bunları
daha da genişletmek, büyütmek istiyoruz.~* 2015’in Mercedes-Benz Türk için çok iyi
geçtiğini görüyoruz. 2016’yı nasıl kapattınız? Hedeflerinizi
tutturdunuz mu?
2015’i hemen hemen tüm alanlarda (satış,
üretim, ihracat) rekorla kapattık. 2016 da çok
zor bir yıldı. Profesyonel hayatımdaki en zor
yıldı diyebilirim. Çünkü, bizim alışkın olmadığımız
şeyler oldu. Biz ekonomik krizlere alışkınız.
Yani ekonomik kriz olur, döviz artar, faiz artar.
Parametreler, tedavi ve reçeteler bellidir. Geçtiğimiz
yıl ise gerçekten farklıydı. Yani her şey
oldu, çok üst üste geldi.
Ama genel olarak baktığınızda otobüste üretim
olarak rekor değil ama en iyi 2’nci yılımız
oldu. 4 bin 500 civarında otobüs ürettik. Toplam
kapasitemiz 4 bin 700.
Kamyonda toplam imalatta ciddi bir düşüş
yaşadık. O da tamamen iç pazardan kaynaklanan
bir konu. Çünkü 2015’ten 2016’ya geçerken
emisyon oranlarındaki motor normları değişti.
Euro 5’ten Euro 6’ya geçildi. 2015 yılında yaklaşık
20 bin civarında kamyon üretirken, 2016’da
9-10 bin bandına indik ki yüzde 50 bir azalış var.
Pazar da paralel olarak düştü. Burada sevindirici
olan kamyon ihracatımızı 2015’e göre yüzde 400
artırdık.
Aksaray fabrikamız yüzde 95 oranında iç pazara
bağlı. Bu yıl yarıdan biraz daha fazla ihracatımızı
yaptık. Önümüzdeki yıldan itibaren iç
pazar da arzu ettiğimiz seviyeye gelirse üretim
artışımız ciddi anlamda yükselecek.
* Satış ve kârlılıkta 2016 sizin için nasıl geçti?
Dediğim gibi 2016 çok zor bir yıldı. Zaten
pazar özellikle ticari araçta yüzde 50 düştü.
Bu arada şundan çok mutluyuz, otomobilde
2016 yılını yine rekorla kapattık. En yüksek satış
adedimizi yaptık, 32 bin adedin üzerinde bir satışımız var. Dolayısıyla otomobilde son derece
memnunuz, zaten 2016 otomotiv endüstrisi için
de hem imalatta, hem satışta hem de ihracatta
büyük olasılıkla rekor yıl olacak. Bunun ana
sebeplerinden biri ihracatımızın ağırlıklı olduğu
Avrupa’daki otomobil pazarının büyümesi.
Bize gelecek olursak daralma ağır ticari vasıtada
beklediğimiz bir şeydi, bu gerçekleşti.
Onun üzerine biraz daha daraldı. Örneğin turizmdeki
daralmayı biz artık kemiklerimize kadar
hisseder duruma geldik. Çünkü turizm bizim
için, özellikle kamyon ve otobüste önemli
bir segment. Kamyon aslında biraz ekonominin
tansiyonudur. Yani en önce o reaksiyon verir, ilk
çıkan da kamyon olur. Çünkü ne kadar üretir,
ne kadar satar, ne kadar ihraç ederseniz o kadar
mal taşırsınız. Dolayısıyla Türkiye’de bu yıl
yüzde 45-48 civarında bir pazar daralması oldu.
Bunu neredeyse birebir kendi satışlarımızda gördük.
Satışlarınız yüzde 50 azalıyorsa zaten doğal
neticesi olarak kârlılıkta da bazı sıkıntılar yaşamanız
son derece doğal.
Onun dışında kur çok geniş bir bantta hareket
etti. O da bizi çok acıtıyor. Ekonomide de
beklentilere, maliyet artışına sebebiyet veriyor.
Dolayısıyla bütün bunlara baktığım zaman iyi ki
2016’yı kapatmışız diyorum.
* 2016 başında planladığınız yatırımlarda bir
sapma oldu mu?
Yatırımlarda hiçbir değişikliğimiz olmadı.
Tam gaz devam ediyoruz. 2016 takvimimizde yer
alan yatırımlarımızda hiçbir erteleme yapmadık.
Plana aynen uyduk, üzerine bile koyduk diye bilirim. Ben son 30 yılını burada geçirmiş birisi
olarak pek çok kriz sayabilirim. Bunların hepsi
geçici. Sonuç olarak biz 50 yıldır buradayız, Türkiye’deki
toplam yatırımımız 1 milyar Euro.
* Üretim, dağıtım ve satış anlamında önümüzdeki
5 yıl için hedefleriniz nelerdir?
Türkiye, özellikle ağır vasıtada dünyada
oldukça önemli bir pazar. Bunu koruyacağımızı
düşünüyoruz. Türkiye’nin büyümesine paralel
bu pazar da doğal olarak büyüyecektir.
Onun dışında uzun vadeli olarak şuna inanıyoruz:
Eğer Suriye ve Irak’taki problemler çözülürse,
orası stabil bir duruma geçerse, çok ciddi
bir zıplama olacağını düşünüyoruz. Özellikle
bizim güney tarafta belki bir bu kadar daha kapasiteye
ihtiyacımız olabilir. Yani eğer Suriye’de,
Irak’ta bir yeniden yapılanma olacaksa bunu kim
yapacak? Tabii ki bizim yapıyor olmamız lazım.
Dolayısıyla orada bir stabilite olduğunda ciddi
anlamda pozitif etkinin olacağını düşünüyoruz.~* İş yapış şekillerinizde önümüzdeki dönemde bir yenilik var mı?
Şirkette bir değişim dalgası yaratmaya çalışıyoruz. Şirketi daha çevik, daha hızlı hareket eden, daha formda, daha yatırımcı ruhlu bir hale getirmek istiyoruz. Yani o kurumsallıktan biraz
çıkartıp daha startup moduna getirmek istiyoruz.
Buna ciddi anlamda bir mesai harcıyoruz, ciddi
anlamda bir kapasite tahsis ediyoruz. Yaratıcı fikirlere
biraz daha yol açmak istiyoruz. Tahmin
ediyorum yaklaşık 1-1,5 yıl içerisinde neticelendireceğiz
ama bu aslında bitecek bir şey değil,
sürekli bir hayat tarzı haline gelecek.
* Tüm krizlere rağmen dünyada ve
Türkiye’de otomotivin çok iyi durumda olmasını
nasıl açıklıyorsunuz?
Otomotiv son 2 yıldır büyüyor ama 2009’dan
sonra epeyce küçülmüştü. Yani ertelenmiş bir
talep vardı. Bir de son 2-3 yıldır hammadde fiyatlarında
ciddi bir düşüş yaşandı. Bu da maliyetler
üzerinde ciddi bir hafifleme yarattı. Bunun
rüzgârıyla tüm dünyada otomotiv sektöründe
büyüme oldu. Türkiye olarak baktığınız zaman
ihracatımızın çok büyük bölümü Batı Avrupa’ya
ve oradaki işler şu anda iyi gidiyor, ekonomi büyüyor,
pazar büyüyor. Bu da bizim ihraç pazarlarımız
için iyi bir şey.
* Sizce sektörün gelişiminin önündeki en
büyük engeller neler?
“En önemli konu nedir” diye bana soracak
olursanız; ben “öngörülebilirlik” derim. Ekonomik
anlamda, politik anlamada ve uygulama anlamında
bir öngörülebilirlik olması lazım. Yani
eğer bir uygulama çıkıyorsa ve “Şu tarihten sonra
geçerlidir” deniyorsa bizim buna göre pozisyon
almamız ve artık onunla bir daha oynanmaması
lazım.
İkincisi iç pazarınız kuvvetli olacak. Yani
prensip olarak nerede satıyorsanız orada üretmeniz lazım. Çünkü lojistik zaten çok pahalı bir
şey. Dolayısıyla iç pazarınızın kuvvetli olması
yönünde adımlar atılmalı ki atılıyor, ÖTV hariç.
Yani vergiyi veya fiyatları artırarak satışları artıramazsınız.
Eğer pazarı büyütmek istiyorsak,
talebi artırmak istiyorsak vergileri azaltmamız
lazım ama orada önemli kelime “Eğer”. Vergiler
azalırsa ki bu 2009 yılında yapıldı.
2009 krizinde ÖTV düşürüldü ve sonrasında
ciddi anlamda satış yapıldı. Stratejik bir karar
olarak eğer satışları artırmak istiyorsak vergileri
düşürmemiz lazım.
“YATIRIM STRATEJİMİZ
KESİNTİYE UĞRAMAYACAK”
19 TEMMUZ KARARI
Aslında çok heyecanlı bir dönemdeyiz.
Aksaray’a 115 milyon Euro civarında bir yatırımımız var.
Kapasitemizi artırıyoruz, ürün portföyümüzü değiştiriyoruz.
Bunlar tam gaz devam ediyor. Bunun yanında nisan ayında
Aksaray’daki Ar-Ge merkezimizi açacağız. Burada enteresan
olan şu; biz bunun kararını 19 Temmuz’da aldık. Bu Ar-Ge merkezi
sadece Türkiye’ye değil global anlamda bütün network’e hizmet
edecek. 2018 yılından itibaren Aksaray’dan yaklaşık 1 milyar
Euro’luk kamyon ihraç etmeye başlayacağız.
KESİNTİSİZ STRATEJİ
Türkiye’nin toplam otomotiv ihracatının 21
milyar dolar olduğunu düşünecek olursanız sadece Aksaray’dan
1 milyar Euro’luk kamyon ihraç edilmesi ve bunun 1,5 yıl gibi
bir sürede yapılması Türkiye için çok önemli bir şey. Ayrıca
bütün Mercedes-Benz dünyasının Ar-Ge merkezlerinden birinin
Aksaray’da olması da çok önemli. Düşünebiliyor musunuz;
Aksaray’dan Avrupa’ya, özellikle Batı Avrupa’ya 1 milyar Euro’luk
kamyon ihracatı yapılacak. Gerçekten müthiş bir şey bu… Bunun
istihdama faydası var, yan sanayiye faydası var.~“EKONOMİ KRİZDE DEĞİL, SEKTÖRDE KÜÇÜLME BEKLİYORUZ”
2017 ÖNGÖRÜSÜ
Türkiye oldukça dinamik bir
ülke. Özellikle son 2-3 yıldır gündemi tutturamıyoruz.
Bir konuyu alıp konuşurken başka bir konu çıkıyor.
Dolayısıyla bütün parametreleri alt alta üst üste
yazdığımız zaman otomobil sektörünün genelinde
2017’de biraz küçülme bekliyoruz. ÖTV’deki ve
kurlardaki artışın muhakkak maliyetlere ve fiyatlara
yansıması olacak.
SURİYE, IRAK ÖNEMLİ
Uzun zamandan sonra ilk
defa son çeyrekte Türkiye ekonomisi küçüldü. Ümit
ediyoruz ki bu küçülme trendi tekrardan büyüme
trendine döner. Suriye ve Irak konusu bizim için
hem şirket hem pazar olarak son derece önemli.
Çünkü Suriye ve Irak bizim özellikle ticari vasıtada
üs dediğimiz noktalar. Dolayısıyla orada herhangi
bir durulma olduğu müddetçe ümidimizi koruyoruz.
Ama genelde ne olur derseniz, bu yılki seviye olursa
mutlu oluruz.
KRİZİ TANIYORUZ
Şirket olarak şuna karar veremiyoruz;
ülke olarak krizde miyiz, bir kriz var mı? Biz krizi biliyoruz. Ben
krizler konusunda tecrübeli ve hatta şerbetliyim. Bence krizde
değiliz. Çünkü kriz olan bir ülkede otomotiv endüstrisi yılı rekorla
kapatamaz. Eğer bugün bütün bu olan bitenlere rağmen Türkiye
tarihinde en fazla otomobil satıldıysa, krizden söz etmek ne
kadar doğru bilmiyorum. Bu farklı bir şey…
MERCEDES-BENZ TÜRK’ÜN
GELECEK PLANINDA NELER VAR?
*Hoşdere’deki otobüs fabrikası 4 bin 700 kapasiteyle
dünyanın en büyüğü… Aksaray’daki kamyon fabrikasını
da ikiye katlıyoruz.
* İki fabrikanın Daimler’deki önemini artırma, mühendislik
ve servis hizmetleriyle daha fazla yer almasını sağlama
hedefindeyiz.
* 2018’den itibaren üretimimizin yüzde 50’sini ihraç
edeceğiz. Bu da yaklaşık 1 milyar Euro’luk ilave bir
otomotiv ihracatı demek.
* Aksaray’da ilave bir Ar-Ge merkezi açacağız, nisan
ayında temelini atacağız.
* BT üssümüz var, bütün Mercedes dünyasına Türkiye’deki
300 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz. Bunları büyütmek
istiyoruz.
* Ağır vasıtada, kamyonda biz pazar olarak Brezilya ve
Almanya’dan sonra 3’üncüyüz. Bu konumumuzu korumak
için uğraşıyoruz.
* Yatırımlarda hiçbir değişikliğimiz olmadı. Tam gaz devam
ediyoruz. Takvimdeki yatırımlarımızda hiçbir erteleme
yapmadık.
* Bu yaşanan ekonomik sıkıntıların hepsi geçici. 50 yıldır
buradayız ve toplam yatırımımız 1 milyar Euro’yu geçti.
* 2017’de sektörün bir miktar küçülmesini bekliyoruz. Ama
yaşadıklarımıza da kriz demiyoruz.
* Biz hızlıyız, biz çeviğiz, ama daha da çevik olabiliriz” diyoruz. Bu nedenle yaratıcı fikirlere daha da açılacağız.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?