Zirveden Emekliler

Hasan Subaşı, Tuğrul Kutadgobilik, Metin Çağlar, Hazım Kantarcı, Ali İhsan İlkbahar…Her biri Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde çok önemli görevlerde bulundular. Capital’in &#82...

1.05.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hasan Subaşı, Tuğrul Kutadgobilik, Metin Çağlar, Hazım Kantarcı, Ali İhsan İlkbahar…Her biri Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde çok önemli görevlerde bulundular. Capital’in “Süper yöneticiler” listelerine girdiler, ön sıralarda yer aldılar. Ancak, onlar şimdi emekli… Ailelerine bol bol vakit ayırıyor, tatil yapıyorlar. Aralarında hobilerine ağırlık verenler ve yeni uğraşlar bulanlar da var. Fakat, hepsinin de ortak özelliği, iş hayatından tam olarak kopamamaları… Bazıları hala yöneticilik görevini yürütüyor, bazıları danışmanlık yapıyor. Aralarında kendi işin kuranlar ve vakıf yöneticiliği yapanlar da var.  
 
Ünlü yönetim gurusu Peter Drucker, “Hayatının birinci yarısında ikinci yarısını planlamazsanız, geç kalırsınız” diyor. Günümüz yöneticileri de Drucker’ın bu sözüne kulak vermiş görünüyorlar. Koç, Sabancı ve Doğuş gibi Türkiye’nin önde gelen gruplarında üst düzey önemli pozisyonlarda görev yapan yöneticiler emekli olduktan sonra hiç ara vermeden çalışmaya başlıyor. Emekli olduktan sonra ne yapacaklarını önceden planlayanlar, aynı tempoda çalışmayı sürdürüyorlar.  
 
İçlerinde çok azı hobilerine, ailesine ve hobilerine daha fazla vakit ayırdığı sakin bir hayatı tercih ediyor. Holding ya da şirketlerde olmasa bile profesyonel çalışma yaşamlarına bu kez vakıf ve derneklerde devam ediyorlar. Örneğin, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı kurucusu İbrahim Betil gibi isimlerin öncüğünde her geçen gün daha fazla sayıda yönetici sivil toplum çalışmalarında aktif rol alıyor.  
 
Kısacası günümüz yöneticileri durup dinlenmek bilmiyorlar. Deneyimlerini ve bilgi birikimlerini çiçek bahçesinde, golf sahasında ya da bir teknenin güvertesinde unutmaya niyetli değiller. Capital Türkiye’nin tanınmış yöneticilerini bu kez emekliliklerinden sonra bir araya getirdi. Emekli olduktan sonra neler yaptıklarını sordu. İşte çiçeği burnunda emeklilerden yönetim ve yaşam dersleri:  
 
Hasan Subaşı ders veriyor  
 
Hasan Subaşı, çalışma hayatına, 1969'da Koç Holding’de Sanayi İşleri Koordinatörlüğü’nde proje mühendisi olarak başladı. 2002 yılında Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanlığı’ndan, 60 yaşında emekli oldu. Emekli olduktan sonra ara vermeden çalışmasının sebeplerini Subaşı şöyle anlatıyor:  
 
“Aktif görevi bıraktığımda kişisel ilişkilerimi sürdürmek için sivil toplum örgütlerinde çalışmayı, kendimi güncel tutabilmek için de üniversitede ders vermeyi ve Koç Topluluğu’nda edindiğim birikimi daha geniş bir tabanla paylaşmayı planlamıştım. Bu plan uyarınca bugün, Türkiye Kalite Derneği (KalDer), Kurumsal Yönetim Derneği, KoçYönder, TÜSİAD gibi derneklerde ve Hisar Eğitim Vakfı'nda (HEV) görev yapıyorum. Koç Üniversitesi’nde 'Strategic Management' dersi veriyorum. Robert Kolej, Boğaziçi Üniversitesi ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda mütevelli heyeti üyesiyim. Koç Holding ve Arçelik'te de yönetim kurulu üyeliklerim devam ediyor”.  
 
Bugünkü temposunun eskisinden farklı olmadığını, hatta daha yoğun olduğunu söyleyen Subaşı, “Her yeni iş, bir öğrenme süreci alıyor. Eskiden olduğu gibi işimi delege edecek çok büyük ekiplerim yok, işlerimin büyük bir bölümünü kendim yapıyorum” diyor. Hobilerine, ailesine ve arkadaşlarıma hala yeterince vakit ayıramadığını söyleyen Subaşı yeni doğan torunlarına bile görememekten şikayetçi. Subaşı, “Emekli olduktan sonra birkaç ay hiç kafamı dinleyim, ondan sonra çalışayım diye bir şey söz konusu olmadı” diyor.  
 
Subaşı, yine de stresinin eskiye nazaran azaldığını söylüyor ve devam ediyor: “Şirket performansı, bütçe, iş programı gibi sorumluluklarının kalkması ile üzerimdeki gerilimin azaldığını ve rahatladığımı hissediyorum. İlk başlarda, benim için hepsi yeni olan, değişik uğraşlara alışmak çok zamanımı aldı. Yeni görevlerime alışıp sistemlerimi düzene soktukça zamanımı daha iyi kontrol edebilir duruma geldim. İleride emekliliğimi yönetme konusunda da daha verimli ve başarılı olacağıma inanıyorum.”  
 
Çalışmanın da sınırı var  
 
Ali İhsan İlkbahar, Türk otomotiv sektörünün duayenlerinden. Otosan’da pek çok başarıya imza atan İlkbahar, 35 yıl bu şirkette çalıştı ve 2000 yılında emekli oldu. Bir süre Otomotiv Sanayicileri Derneği’ndeki başkanlık görevini sürdürdü. Bu görevinden 2004 yılı içerisinde ayrıldı, ancak Otosan’daki yönetim kurulu üyeliğine devam ediyor.  
 
Bugün ayrıca 7-8 adet küçük ölçekli şirkete danışmanlık yapan Ali İhsan İlkbahar, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu şirketlerdeki görevlerini de azaltmak istediğini ve kendini artık hayır işlerine adamak istediğini söylüyor ve şöyle konuşuyor:  
 
“Üniversiteden mezun olduktan sonra 3 ay motorlar laboratuarında mühendis olarak çalıştım. 26 ay askerlikten sonra Otosan’a girdim, 35 sene burada çalıştım ve emekli oldum. Bugün hala yoğun bir tempoda çalışıyorum. Bu tecrübeyi mezara götürmeyelim diyerek çalışmayı sürdürdüm. Ama çalışma hayatının da bir sınırı var. Bana göre bu sınır artı-eksi 70. Ben de bugün artık 65 yaşındayım. Sınıf arkadaşım Necati Arıkan’ı iki hafta önce kaybettim. Bir saat sonra Prof. Hasbi Yavuz’u kaybettik. Yani artık bizim dönemimizden insanların yavaş yavaş döküldüğü bir dönem bu. Her an bize de bir emir gelebilir. Artık hayır işlerine daha fazla vakit ayırmak istiyorum”.  
 
Öncelikle mezun olduğu okullar için çalışmak istediğini söyleyen Ali İhsan İlkbahar, “Bizler paralı okullarda okumadık ama çok iyi eğitim aldık. Artık bu okullara elimizden gelen yardımı yapmamız gerekiyor. Müşavirlik yaptığım şirketlerin bazılarını bırakabilirsem bu derneklerde daha aktif olarak yer almak istiyorum” diye konuşuyor.  
 
İlkbahar, emekli olduktan sonra 35 sene önce aldığı bir arsaya ev yaptırmış. Zaman zaman gidip bahçesinde sebze meyve yetiştiriyor. Hafta sonları ve ağırlıklı yaz aylarında bu evde vakit geçirdiğini söyleyen İlkbahar, “Ayrıca bir atölyem var. El işlerine meraklıyım. Marangoz ve kaynak işleri, evdeki tamirat işleri oldukça vakit alıyor. Haftasonlar�� ayrıca spor yapmaya çalışıyorum” diyor.  
 
Ali İhsan İlkbahar’ın emekliliğinden sonra daha çok vakit ayırdığı bir diğer konu da çocukları. İlkbahar, ikisi de elektronik mühendisi olan ve ABD’de Silicon Valley’de yaşayan çocuklarını ve torunlarını görmek için yılın bir ayını eşiyle birlikte onların yanında geçiriyor.  
 
“Emekli olduğumuzu anlamadık”  
 
Tuğrul Kutadgobilik, Türkiye’nin çok çalışan, başarılı profesyonellerinden biri. 34 yıllık profesyonel çalışma hayatından sonra 2003 yılında emekli oldu. Şimdi emekliliğinden önce de görev yaptığı pek çok vakıf ve dernekte çalışmaya devam ediyor. Emekli olduktan sonra çalışmaya hiç ara vermeyi düşünmediğini söyleyen Kutadgobilik, “Zaten üzerimde bazı devam eden idari işler vardı. Emekli olduğumu anlamadım” diye konuşuyor.  
 
Tuğrul Kutadgobilig, şu anda MESS Yönetim Kurulu Başkanlığı, Türkiye Kimya İşveren Sendikası Yönetim Kurulu Üyeliği ve TİSK Yönetim Kurulu Üyeliği’ni yürütüyor. Ayrıca Türkiye’yi Avrupa Birliği’nde temsil eden Karma İstişare Konseyi’nin de üyesi. Bu görevlerinin yanı sıra, Kutadgobilik Danışmanlık adlı bir şirketi var. Bu şirketle çeşitli işler yapan Kutadgobilig, hobilerini de göreve dönüştürmüş durumda. Moda Deniz Kulübü, Boğaziçi Üniversitesi Vakfı ve İstanbul Erkek Lisesi Vakfı’nın yönetim kurullarında da yer alıyor.  
 
1967 yılında mühendis olarak Koç Holding’de çalışma hayatına başlayan Tunç Uluğ da, Tuğrul emekliği olduğunu anlamayanlardan. Geçtiğimiz aylarda vefat eden rahmetli Necati Arıkan’ın yerine Koçyönder’in başkanlığına getirilen Uluğ, bu görevinin dışında değişik vakıf ve derneklerde de çalışıyor. Örneğin, bir Saint Joseph mezunu olan Uluğ, bugün Küçük Prens İlköğretim Okulları’nın da bağlı olduğu Saint Joseph Vakfı’nın da kurucusu ve yönetim kurulu başkanı.  
 
1997 yılında emekli olan Uluğ, vakıf ve derneklerdeki görevlerine başlamadan önce de çeşitli şirketlerin yönetim kurullarında da görev almış. “İnsanın çalışma azmi ve hobileri varsa insan durmuyor, mutlaka bir şeyler yapıyor. Ben de bilgimi yeni nesillerle ve orta ve küçük ölçekli firmalarla paylaşıyorum” diyen Tunç Uluğ, emeklilikten sonra temposunun daha da arttığını söylüyor ve devam ediyor: “Evdekiler eski çalışma tempoma alışık oldukları için bugün de pek ses çıkarmıyorlar.”    
 
Metin Çağlar ABD’de yeni girişimler peşinde  
 
Metin Çağlar’ı Vestel’den tanıyoruz. Zorlu Grubu’nun atılımda büyük payı olan Çağlar, aslında Sınai Kalkınma Bankası’ndan emekli. ABD’de eğitim görüp Türkiye’ye döndükten sonra, 1975 yılında Sınai Kalkınma Bankası’nda çalışmaya başlayan Çağlar, 1995 yılında emekli olmuş. “Emekli olduktan hemen sonra Zorlu’nun teklifiyle Vestel’de çalışmaya başladım” diyen Çağlar, bunun biraz da Sınai Kalkınma Bankası’nda çalışırken, Vestel’in satın alınmasında Zorlu adına müzakereleri kendisinin yürütmüş olmasından kaynaklandığını söylüyor.  
 
2001 yılında Vestel’deki görevinden de ayrılan Çağlar, bugün yurtdışında 3 ayrı proje üzerinde çalışıyor. “Ayda ortalama 1 hafta bu projeler için yurtdışında oluyorum” diyen Çağlar, ABD’de de bazı yeni girişimleri olduğunu da ekliyor. Bir de iş yaşamındaki anılarını anlatan bir kitap yazıyor ve bu çalışmasını 2004 yazında tamamlamayı planlıyor.  
 
Bugün artık daha rahat bir ortamda çalıştığını söyleyen Metin Çağlar, “Karadenizli olduğum için oturamıyorum. Çok kitap okuyorum. Büyük bir kütüphanem var. Ama kitap okumakla da vakit geçmiyor. Bilgi birikimini paylaşmaya devam etmek istiyorum” diye konuşuyor. Sivil toplum kuruluşları, vakıf ya da dernekler gibi kuruluşlarda pek fazla yer alamadığını söyleyen Çağlar, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:  
“Belli alanlarda odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Aynı anda birden fazla şeyle uğraşmanın çok da verimli sonuçlar vermediğini düşünüyorum. Bu nedenle sivil toplum kuruluşları, çeşitli dernek ya da vakıflarda çok istememe rağmen görev alamadım. Galatasaraylıyım. Vakıfın üyesiyim ama orada bile aktif bir şeyler yapmayı düşünmüyorum”.  
 
Düzenli olarak spor yapan Çağlar, emekli olmanın kendisi için en büyük avantajının sigarayı bırakmak olduğunu söylüyor. Çağlar, “Günde 3 paket sigara içiyordum işten ayrıldıktan sonra iki ay içerisinde sigarayı bıraktım. Bu bir irade meselesiydi ve ben o iradeyi göstermeyi başardım” diye konuşuyor.  
 
“Hayat 3 perdeden oluşur”  
 
Gökçe Bayındır, çalışma hayatına 1967’de bir piyasa araştırma şirketinde başlamış. Koç Grubu’na girişi ise 1971’de Tofaş Oto’a katılmasıyla gerçekleşmiş. 29 yıl yine Tofaş Oto’da çalıştıktan sonra geçtiğimiz yıl emekli olan Gökçe Bayındır, emekliliğinde hobileri ev arkadaşlarıyla dolu sakin bir yaşamı seçenlerden. “Ben hayatın 3 perdesi olduğuna inanıyorum” diyen Bayındır, emekliliğe nasıl baktığını şöyle anlatıyor:  
“İlk perde gençlik, çocukluk, neşe, biraz başkalarına yaşlanma. Bu perde kapanıyor, ikinci perde başlıyor. Burada orta yaş, yani sorumluluklar dönemi başlıyor. Aldıklarını arkadaşlarınıza, ailenize, patronunuza, işinize veriyorsunuz. Ardından üçüncü perde geliyor. Bu perde de sorumluluklarından arınma, huzur dönemi. Bu dönemi artık ne kimseden bir şey alarak ne de başkalarına bir şey vererek geçiriyorsunuz. Çalışırken insan sorumluluklarından dolayı ailesini, arkadaşlarını ihmal ediyor. Üçüncü perde gelince ancak buna vaktiniz oluyor. Ben de emekli olduktan sonra bu huzur ve sükun perdesine geçtim. Plan, program, başkalarına tabi olma işini bıraktım. Rahatım, keyfimi yapıyorum”.  
 
Gökçe Bayındır, herhangi bir şeye derinine saplanmadan her tür konuda bir şeyler yapmaya çalıştığını söylüyor. Sıkı bir antika meraklısı olduğu bilinen Gökçe Bayındır, emekli olduktan sonra bu merakı için bir antikacı dükkanı açmış. Bayındır, “Çok ciddi bir antika merakım var. Eskiden de vardı ama aldıklarım evde çok fazla yer tutunca karım artık istemedi. Ben de kendime küçük bir dükkan açtım. Bugün kızımla birlikte burayı işletiyorum” diye konuşuyor.    
 
Gökçe Bayındır’ın emekliliğinde tek bir stresi var o da tavlada galip gelebilmek. “Üsküdar, Kadıköy ve Horhor’da dolaşırım sık sık. Oralarda esnafla tavla da oynuyorum. Çok seviyorum tavla oynamayı. Genelde herkesi yeniyorum ama bir tek Tahsin Karan’ı yenemiyorum. Bir tek stres yaratan o var. Koç Holding’den alışkanlığımız var defter tutarız. Ben de şimdi tavlada oynadığım tüm oyunları yazıyorum. Eskiden pazar payı, satış rakamlarını tutardım şimdi kazandığım kaybettiğim oyunların istatistiğini tutuyorum” diye konuşuyor. Artık programlı bir yaşam istemediğini söyleyen Bayındır, sabah kalkınca ne isterse onu yapıyor. Gökçe Bayındır’ın emekliler için bir de önerisi var:  
 
“Emekli olduktan sonra eve alışmak zor oldu. Çalışırken evi bilmiyordum. Sabah kalkıyorum tam gazete okuyacağım sen kalk mutfağa geç burası temizlenecek diyorlar. Mutfağa geçiyorum camcı gelecek sen salona geç diyorlar. Ben de çareyi sabah geç kalkmakta buldum. Şimdi artık ben uyanıncaya kadar evdeki işler bitmiş oluyor. Emeklilere geceleri geç yatıp sabah geç kalkmalarını tavsiye ediyorum”.  
 
Sezgin Bayraktar  
 
Eczacıbaşı’nın 1 numaralı profesyoneli olarak anılan Sezgin bayraktar, gruba 1972 yılında Finansman Müdürü olarak katıldı. Sırasıyla Eczacıbaşı Yatırım Holding Genel Müdürlüğü, Eczacıbaşı Holding Genel Müdürlüğü, Yapı Grubu Başkanlığı görevlerini üstlendi. 1982-93 yılları arasında Eczacıbaşı Topluluğu İcra Kurulu Üyesi olan Bayraktar, Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve topluluk şirketlerinin yönetim kurullarında görev yaptı. Emekli olmadan önce Genel Koordinatörlük görevini yürüten Bayraktar, emekli olduktan sonra bu görevden ayrıldı. Bugün hala Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve topluluk koordinasyon kurulu başkan yardımcılığı görevlerini yürütüyor.  
 
İbrahim Betil  
 
Finans sektöründe uzun yıllar çok önemli pozisyonlarda görev yapan İbrahim Betil, bankacılık mesleğinde çeşitli bankalarda genel müdür, yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak görev yaptı. Türkiye ve yurtdışındaki bankaların kuruculuğunu üstlendi. Emekli olduktan sonra 1995 yılında Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nı kurdu. Bankacılık sektöründeki anılarını anlattığı “Hafiften Bankacılık” adlı kitabı yazdı. Betil bugün Toplum Gönüllüleri Vakfı Başkanı olarak görev yapıyor.  
 
Cengiz Solakoğlu  
 
Cengiz Solakoğlu, Koç Grubu'na 1967'de Beko Ticaret'te satış mümessili olarak girdi. 2002 yılında Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanlığı görevini üstlendi. 2003 yılı sonunda 60 yaş uygulaması ile emekli oldu. Şu anda Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Başkanı olarak görev yapan Solakoğlu, 2001 yılında yönetim kurulu üyesi olduğu Türk Musikisi Vakfı gibi çeşitli vakıf ve derneklerin de yönetimlerinde bulunuyor.  
 
Hasan Güleşçi  
 
Sabancı Grubu’nu  ilk CEO’su olan Hasan Güleşçi, emekli olduktan sonra boş durmadı. Zeynel Abidin Erdem'in yönetim kurulu başkanı olduğu Erdem Holding'de görev yaptı. Bu görevinden ayrıldıktan sonra yine çalışma hayatına ara vermedi ve Maya Grubu’na geçti. Halen Maya Grubu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Güleşçi, emeklilik döneminde temposunu düşürmemesine rağmen hobilerine artık daha çok vakit ayırıyor. Örneğin, çocukluğundan beri meraklı olduğu bahçe düzenlemesiyle ilgileniyor. Toprakla uğraşmanın insanı dinç tuttuğunu söyleyen Güleşçi, her sabah işe gitmeden önce 20 dakika bahçesiyle ilgileniyor. Bahçe düzenlemesi, çiçek ve bitkiler üzerine çok sayıda yerli yabancı kitaptan oluşan geniş bir kütüphanesi bulunan Güleşçi, aynı zamanda pul ve silah koleksiyonculuğu yapıyor.  
 
Hazım Kantarcı  
 
Hazım Kantarcı, Sabancı Holding'in efsane yöneticilerinden biri. 32 yıl Sabancı Holding’de görev yaptı. Son olarak Holding'in CEO'luğu görevini sürdürürken 2003 yılında kendi isteğiyle emekli oldu. Ancak köşesine çekilmedi. Hazım Kantarcı, bir yandan ailesine ve hobilerine vakit ayırırken, diğer yandan da kendine yeni bir iş edindi. Nisan ayı içinde Kemer Holding’in CEO’su olarak görev yapmaya başladı.  
 
Akın Öngör  
 
Bankacılık sektörünün duayenlerinden Akın Öngör de boş durmayan emeklilerden. 1987 yılında çalışmaya başladığı Garanti Bankası’nda genel müdürlükten 2000 yılında emekli oldu. Emekliliğinden sonra bankanın yönetim kurulunda 3 yıl görev yaptı. Geçtiğimiz yıl buradaki görevinden de ayrılan Öngör, deneyimlerini paylaşmak üzere Bodrum’da “Liderlik Enstitüsü” adlı bir eğitim merkezi projesi üzerinde çalışıyor. Projesinde McKinsey’den tanıdığımız David Mean’in de desteğini alan Öngör, bugün tüm enerjisini buraya veriyor.  
 
Aydın Çubukçu  
 
Aydın Çubukçu, 1970'te Aygaz Bilgi İşlem Yöneticisi olarak Koç Grubu'na katıldı. 2002-2003 yılları arasında Fiat Grubu Başkanlığı'nı yürüttü. 2003 yılı sonunda emekli oldu. Yüksek Makine Mühendisi olan Çubukçu bugün çeşitli vakıf ve derneklerdeki üyeliklerinin yanı sıra hobileri olan fotoğrafçılık ve saatlere vakit ayırıyor. Koç’tan emekli olan yöneticilerin üye oldukları Koçyönder’e üye olmak için hazırlanan Çubukçu, iş hayatına KOBİ’lere danışmanlık yaparak devam etmeyi planlıyor.  
 
Mehmet Ali Berkman  
 
Çalışma hayatına 1972'de Koç Burroughs'ta Bilgisayar Programcısı olarak başlayan Mehmet Ali Berkman, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkan Vekili, Arçelik Genel Müdürü gibi çeşitli görevlerde bulunduktan sonra son olarak 2002'de Stratejik Planlama ve İnsan Kaynakları Başkanı oldu. Koç Grubu’ndan 2003 yılında 60 yaş nedeniyle emekli olan Berkman, bugün çeşitli vakıf ve derneklerin yönetimlerinde görev yapıyor. Kayak, golf ve yelken gibi hobileriyle ilgileniyor. Berkman bunların dışında profesyonel çalışma hayatına da devam etmek istiyor ve bu konuda girişimlerde bulunuyor.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz