Son yıllarda odaklandığım konulardan birini önde gelen patron ve CEO’ların şirketi ve şirket stratejilerini nasıl yönettikleri oluşturuyor. Onlarca konuya liderlik ederken, zaman yönetimi ve etkinlik gerçekten günümüzde çok kritik bir konu… Böyle baktığımızda her liderin izlediği yol, başka liderler için ilham verici bir yöntem olabilir. Geçenlerde Twitter ve Square’ın CEO’su Jack Dorsey’in Techonomy adlı konferanstaki konuşmasını izlerken, böyle bir stratejiye rastladım. “Disiplinli olmak ve bunu hayata geçirmek bir lider için hayatidir” diyen Dorsey, iş akışını yönetmek için “her güne bir konuyu” adamış. Dorsey, haftasını şöyle planlıyor:
Pazartesi günleri Twitter ve Square’de yönetim ve şirketi yönetme konusuna odaklanıyorum.
Salı günleri ürün günüdür. Mevcut ve yeni ürünler konusunda çalışırım.
Çarşamba günlerinde pazarlama, iletişim ve büyüme konusuna odaklanırım. Bütün toplantılarımı bugün gerçekleştiririm.
Perşembe günleri ise geliştiriciler (developers) ve iş ortaklığı (partnership) konularıyla ilgilenirim.
Cuma benim için şirkete adadığım bir gündür. Şirket kültürü ve insan alımı üzerinde kafa yorar, o konuda çalışırım.”
Ben bu iş bölümünü beğendim. Şirket yönetiminde bazı konulara “odaklanmak” gerekiyor. Türkiye’nin önde gelen ailelerinin genç bireylerini buluşturduğum NextGenClub’a ilgi artıyor. Biliyorsunuz bu oluşumda, Türkiye’nin büyük gruplarının yanı sıra Anadolu’nun aile şirketlerinin bireylerini bir araya getiriyorum. Yakında yeni projeleri sizlerle paylaşacağım. Bu konudaki en yeni haberim ise www.nextgenclub.net adlı site olacak. Yayına başladı. Sizlerin görüş ve önerilerini bekliyorum. Ayrıca eğer aile şirketi bireyiyseniz lütfen bana yazın. Aile şirketi bireyleri bu kulübe mutlaka katılın Bir işe saatler ya da günler ayırıp odaklanmaya inanıyorum. Haftanın büyük bölümünü “odaklanma” ile geçiren Jack Dorsey, hafta sonları ne yapıyor? Cumartesi günlerini “dağa tırmanmaya” ayırıyormuş. Pazar günleri ise biraz işe hazırlıkla geçiyormuş. Yapılan işlerin yansımaları, gelen geri bildirimler, strateji üzerine düşünme ve yeni haftanın ajandasını gözden geçirme, pazar gününün odak konuları arasında yer alıyormuş. Bu planını paylaşan Dorsey, son olarak şunları ekliyor: “Odaklanmamı bozan konular, kişiler oluyor. Hızla onları yoluna koyup, odaklanmama dönüyorum. Haftayı ana konulara bölmek şirket içindeki ritim için de çok iyi sonuçlar veriyor. Her zaman nerede olduğumuzu, nereye gittiğimizi birlikte görebiliyoruz.”
Sadece isim değiştirerek yatırımcıyı yanıltan şirketler
MIS International adlı şirket yeni kurulmuştu ve henüz doğru dürüst bir iş yapmadığı için de kârı yoktu. 1999 yılının ocak ayında hisseleri 50 sentin biraz altında işlem görüyordu. Şirket ani kararla adını Cosmoz.com olarak değiştirmeye karar verdi. Amacı patlama halindeki dijital ekonomi rüzgarından yararlanmaktı. Piyasa bu hareketi ödüllendirdi ve hızlıca hisse değeri önce 5 dolara çıktı, ardından 2 dolarda yoluna devam etti. Şirket sadece isim değişikliğiyle 4 katı değere ulaşmıştı. 2001 yılında ise dijital ekonomideki “balon patladı” ve çok sayıda şirket battı ya da değerini çok kaybetti. Sadece “com” ve “net” diye yoluna devam eden şirketler geride yüzlerce yatırımcı bırakıp yok oldular. Bunlardan bazıları ise “dijital ekonomi balonu” döneminde sadece isimlerini değiştiren, “com”, “net” gibi ibareleri isimlerinin sonuna ekleyen şirketlerdi. Purdue Üniversitesi’nden 3 finans profesörü bu “acayip” olayı ortaya koyan bir araştırma yaptı. Bu tanıma uyan tam 95 şirket vardı ve “balon” sırasında isimlerine “net”, “com” eklememek dışında hiçbir şey yapmamışlardı. Bu değişiklik, şirketlerin piyasa değerine ilk 5 günde ortalama yüzde 74 artış getirmişti. Araştırmanın liderlerinden Michael J. Cooper, “Şirketin faaliyetinde ya da kârında hiçbir değişiklik olmadan, sadece isim değişikliğiyle ortaya çıkan bu davranış, tam anlamıyla yatırımcıların kontrolsüz para kazanma hırsından kaynaklanıyor” diye değerlendiriyor. Yatırımcıların “sağduyularını” kaybettiği, kısa vadeli kazanca “gözü kapalı” yöneldiği dönemler tarihte hep oldu. Örneğin, 1920’lerde adını Seaboard Airlines diye değiştiren şirket, “Airlines” kelimesi nedeniyle bir anda borsada anormal değer kazandı. Oysa, şirket demiryolu sektöründe faaliyet gösteriyordu. Kimse bunu umursamammış ve sadece kazanca yönelmişti. Şimdi benzer kısa vadeli “yatırım çılgınlığı” kripto paralarda yaşanıyor. Bitcoin’deki yükselişten sonra yeni kripto paralar çıkıyor ve kimse sorgulamadan paralarını alt para birimlerine yatırıyor. Bazı durumlarda, yazarların dikkat çektiği gibi, “sağduyuyu” kaybederek… Oysa, tarih, çoğu zaman ders alabilenler için iyi bir kaynaktır.
Teknolojik gelişmeler katedral yapmak gibidir
Walter Isaacson, Steve Jobs’un hayatı dahil olmak üzere çok sayıda biyografinin yazarıdır. Bunların yanı sıra “Innovators” (Yenilikçiler/Keşfedenler) adıyla bir kitap yazdı. Bilgisayardan web’e kadar çok sayıda yeniliğin buluşunu anlatan kitapta benim ilgimi çeken konulardan biri de “teknolojik gelişmelerin” bir süreç olduğuydu. “Bilgisayarı kim buldu” ya da “İnternetin yaratıcısı kimdir” diye sorduğumuzda ortaya hemen birkaç isim atılabiliyor. Hatta önce bir kişinin adı öne çıkabiliyor. Ancak, Isaacson ve onun görüşlerini paylaştığı teknoloji liderleri, aksini savunuyor: “Teknolojik gelişmeler, onlarca gelişmenin, onlarca teknoloji liderinin uğraşılarının bir sonucudur.” Isaacson, bu konuda araştırmalar yapan iki yazarın, Katie Hafner ve Matthew Lyon’un şu kapsayıcı tanımlamasına yer veriyor: “Teknolojik gelişmeler süreci bir Katedral inşaatına benzer. Yüzyıllar boyunca süren bir inşaattır. Bu yıllar boyunca hep yeni insanlar gelir ve eski binanın üzerine yeni bir tuğla ekler. Hepsi de ‘Ben yeni bir katedral yaptım’ diye övünebilir. Bir sonraki ay başka bir blok eklenir. Bir tarihçi ortaya çıkar ve ‘Bu katedrali kim inşa etti’ diye sorar. Peter bazı taşlar ekledi, Paul küçük birkaç şey yaptı. Eğer dikkatli olmazsanız, yaptığınız şeyi abartır ve her şeyi kendinizin gerçekleştirdiğini sanırsınız. Gerçek olan şudur: Her yeni katkı, bir önceki gelişimi izler ve onun üzerine yapılır. Teknolojik gelişmede her şey bir başka birinin yaptığıyla ilgilidir.” Yazarlar konuyu iyi ortaya koymuş. Sadece bilgisayar, internet ve web değil. Aynı zamanda Facebook mesela… Öncesinde AOL’un ve başka şirketlerin girişimleri vardı. Youtube ve Twitter aynı şekilde… Kimin bulduğuna değil, nasıl bir süreçten geçtiğine bakmak lazım. Bunu yeni teknolojik buluşlar peşinde olanlar için de paylaşıyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?