“Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.” Türk Atasözü
2015’in ilk ayında Euro’nun sert düşüşü devam etti. Avrupa Merkez Bankası, marttan itibaren her ay 60 milyar Euro para basacak. Arzı sürekli artan ve değeri düşen Euro’dan kaçış ABD dolarının, altının ve Avrupa’daki diğer güvenilir para birimi İsviçre Frangı’nın değerini artırıyor. İsviçre Frangı’na talep o kadar arttı ki İsviçre Merkez Bankası 1,20’de tutmaya söz verdiği Euro/Frank paritesini tutmaktan vazgeçti. Döviz piyasalarında büyük bir şok yaratan bu kararla Frank, Euro’ya karşı yüzde 20 değer kazandı ve Frank/Euro kuru 1,0’in altına geriledi. Son altı yılda 4 trilyon dolar basan ABD Merkez Bankası FED artık para basmayacak. Buna mukabil bu yıl Avrupa ve Japonya merkez bankaları toplamda 1,5 trilyon dolar daha basacak. ABD’nin faizleri artırma beklentisi ise Aralık 2015’e ertelendi. Yani düşük küresel faiz ortamının 2015’te devam etmesi muhtemel ve Türkiye gibi dış kaynağa muhtaç ülkeler ucuz sermayeden yararlanmaya devam edecek.
DÜŞEN EURO KURUNUN TÜRKİYE’YE ETKİSİ Euro bölgesindeki parasal genişlemenin Türkiye açısından bir olumsuz, iki olumlu etkisi var:
1) Türkiye’nin ihracatı açısından 1,13’ün altına düşen Euro/dolar paritesi olumsuz. İhracatımızın yüzde 45’i Euro bazında olduğu için Euro düştükçe dolar bazında ihracat gelirimiz azalıyor.
2) Avrupa’da basılan fazla Euro’ların bir kısmı faiz geliri elde etmek için Türkiye gibi reel faizin hala pozitif olduğu ülkelere girecek. Sonuçta bizde de faizler düşecek. Bono şimdiden yüzde 7’ye geldi. TCMB de haftalık politika faizini yarım puan indirimle yüzde 7,75’e indirdi. Bu indirimler yakında mevduat ve kredi faizlerine yansıyıp Türkiye’nin büyümesini olumlu etkileyecek. 3) Euro’dan kaçıp Türkiye’ye giren döviz akışı başta Euro/TL kuru olmak üzere döviz kurlarını bir miktar aşağı çeker. Ancak dolar/TL kurunda düşüş sınırlı kalabilir; çünkü TCMB de faizleri düşürüyor. Kurların istikrarı enflasyonun yüzde 5’e kadar düşmesine yardım edecek.
PİYASALAR YÜKSELDİKÇE GETİRİ BEKLENTİSİ AZALIR Türkiye piyasaları 2015’e olumlu girdi. Petroldeki düşüşün hem enflasyon hem cari açığa olumlu etkisinin devamının geleceğini ifade etmiştik. TCMB’nin faiz indirimlerine başlaması ilk somut adımdı. Önümüzdeki aylarda enflasyon düştükçe devamı gelecek. Bu noktada TCMB üzerine siyasi baskıyı yanlış buluyoruz. Avrupa ile ABD’nin para politikalarının ciddi şekilde ayrıştığı bu hassas dönemde TCMB’nin sadece ekonomik verilere odaklanması gerekir. Fiyat istikrarını sağlamaya bu kadar yaklaşmışken siyasi baskı ‘kaş yapayım derken göz çıkarmak’ olur. Faizler düştükçe ekonomi kademeli canlanacak; borsaya para girecek. 90.000’i deviren borsa endeksi yoğun giriş ile daha yüksek seviyelere de çıkabilir. Geçen yıl olumsuz rapor yazan bazı yatırım kuruluşları yakın zamanda borsa endeksi hedeflerini (kolay bir rakam diye olsa gerek!) 100.000’e çıkardı. Bu noktada yatırımcılara tam bir yıl önce bugünleri hatırlatmak isteriz. Ocak 2014’te yurtiçi siyasi krizle toz duman; dışarıda ise ABD’de FED faizleri artırınca her şey çok kötü olacak psikolojisi hakimdi. İleriyi tahmin etmeye çalışanlar can havliyle sermaye piyasalarından kaçıp dövize ve mevduata sığınıyordu. Sonuçta 2014 Türk sermaye piyasaları için oldukça kazançlı bir yıl oldu. Borsa ortalama yüzde 26 kazandırırken doğru hisse fonlarına yatırım yapanlar yüzde 40’a kadar kazandılar. Nasıl ki o ortamda geleceği “determinist” bir tavırla tahmin etmenin beyhude olduğunu savunduysak bugün de aynı şeyi tekrarlayacağız: 2015 iyi başladı diye bu şekilde gideceğini varsaymayın. Piyasalar yükseldikçe kâr realizasyonu yapın. Borsaya bireysel olarak girmek yerine TEFAS aracılığı ile bankanızdan iyi yönetilen fonlara yatırım yapın. Fonları kıyaslamak için ise Takasbank’ın kurduğu fon süpermarketi portalını (www.fonturkey.com.tr) kullanabilirsiniz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?