Dövize TCMB müdahalesi

3.03.2017 12:43:350
Paylaş Tweet Paylaş
Dövize TCMB müdahalesi
Yılın hemen başında dolar kuru 3,90’ı aşınca ekonomi yönetimi politik açıklamaların işe yaramak bir yana, ters tepki yaptığını anladı. TCMB, ocak ayının ikinci haftasında piyasaya verdiği kısa vadeli kredinin ortalama maliyetini yüzde 8,3’ten yüzde 9,1’e kadar çıkardı. Efektif olarak yüzde 0,8 “örtük” faiz artışı yaparak dolar kurunun 3,80 civarına geri gelmesini sağladı. Bu deneyimden hareketle TCMB’nin 24 Aralık’ta mantıklı bir faiz artışı yapması iki açıdan önem kazanıyor: 1) TCMB’nin kredibilitesin artması hem enflasyon hem de döviz kuru istikrarı açısından olumludur. 2) 27 Aralık’ta Fitch, Türkiye için kredi notu kararını açıklayacak. TCMB’nin bağımsız ve şeffaf karar vermesi notu indirmeme yönünde etki yapacaktır. Fitch buna rağmen not indirirse TCMB dövizdeki olası yeni bir dalgalanmaya karşı önceden bir tedbir almış olacak.

TICARET SAVAŞLARI BAŞLAR MI?
ABD’nin yeni başkanı Trump, yemin töreni konuşmasında, en çok ABD’nin ekonomik çıkarları üzerinde durdu. Trump’ın ABD’nin küresel rolünü ihmal ederek ABD ekonomisine odaklanması muhtemel görünüyor. Rekabetçi bir işadamı olan Trump’ın küresel ölçekte ticaret savaşları başlatması önemli bir risktir. Trump’ın ilk açıklamaları “güçlü dolar” istemediği yönünde oldu. Ancak doların yönü konusunda FED’in, Beyaz Saray’da kimin olduğundan bağımsız olarak, yapacağı faiz artışları daha önemli. FED’in iki veya üç kez faiz artırması beklenen 2017’de doların değer kaybetmesi senaryosunu güçlü görmüyoruz. ABD ile ticareti sınırlı olan Türkiye’nin Trump’ın ekonomik politikalarından etkilenmesi dolaylı ve sınırlı olur.

ÖZEL EMEKLILIK FONLARI NEYE YATIRIM YAPIYOR
Çalışan maaşlarından zorunlu kesintiyle düzenli büyüyen İşsizlik Fonu 2016 sonunda 100 milyar TL’yi geçti. Kamu eliyle yönetilen İşsizlik Fonu kamunun borçlanma faizini düşük tutmada önemli bir birikim. Özel birikimlerden oluşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ise 2016 yılında 6,6 milyon katılımcı ve 62 milyar TL fon birikimine ulaştı. 2017 başında devreye giren Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ile özel emeklilik birikimleri birkaç yılda 100 milyar TL’ye ulaşacak. Bu özel birikimin adresi ise fonlar vasıtasıyla sermaye piyasaları ve yani reel ekonomi olmalı. İşte bu noktada BES fonlarının varlık dağılımına göz atalım: Uzun vadeli bu fonların hisse senedi oranının sadece yüzde 12 kalması hem katılımcı hem de ülke ekonomisi açısından basiretli bir oran değildir. Dünya örneklerinde hisse senedi oranı yüzde 40-50’ye kadar çıkabiliyor. Fon dağılımında yüzde 45 yer tutan devlet tahvili ise katılımcılar açısından potansiyel getiri kaybına neden oluyor. Devlet tahvili faizleri enflasyonun sadece yüzde 1-2 üzerinde getiri sağlarken, yaklaşık yüzde 2-5 ek faiz veren özel sektör tahvilleri ile yüzde 3-7 civarında yıllık reel getiri sağlamak mümkün. Özel emeklilik fonlarının daha bilinçli yönetilmesi ile hisse senedi ve özel sektör tahvillerine yatırım artacak; böylece hem getiriler yükselecek, hem de bu piyasalar derinleşerek daha istikrarlı hale gelecektir. 2017’den başlayarak OKS ve BES fonlarının daha rekabetçi bir şekilde yönetilmesi uygulaması, hem katılımcı hem de makro ekonomik açıdan bir kazan kazan potansiyeli sunmaktadır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz