Koalisyon görüşmelerinde tek geçerli alternatif olarak AKP-CHP koalisyonu kalırken, seçimin tekrarlanması beklentisi artmaya başladı. Subjektif olarak AKP-CHP koalisyonuna yüzde 40-50 ihtimal verirken, erken seçime gidilmesine yüzde 50-60 ihtimal veriyorum. Piyasada danıştığımız kişiler ise erken seçime daha yüksek ihtimal veriyorlar. Koalisyon senaryosuna CHP açısından baktığımızda, iktidara ortak olarak gerek yeni Anayasa’nın yazılmasında gerekse son yıllarda sorunların arttığı dışişleri, adalet ve milli eğitim gibi önemli alanların restorasyonunda CHP’nin doğrudan rol almasının, muhalefet partisi olarak kalmasından daha yararlı olacağını düşünüyoruz. Koalisyon kurulursa Türkiye piyasaları kısa vadede hızlı bir yükseliş yaşayacaktır, fakat yeniden seçime gidileceği anlaşılınca piyasalarda dalgalı ve gevşek seyir devam edecektir. Bu açıdan bakıldığında ağustos ayı, piyasanın her iki yöne ayrışabileceği bir dönem olabilir. TL SON 10 YILIN EN UCUZ SEVİYESİNDE
Türkiye’de döviz kuru denilince genelde dolar kuru anlaşılıyor. Fakat MB TL’nin değerini, dış ticaret yaptığımız 45 ülkenin para birimlerine göre ve enflasyondan arındırarak ölçüyor. Reel Efektif Döviz Kuru (REDK) denilen bu endeksin başlangıç değeri, 2003’te 100 alınmıştır ve 2010’a kadar TL reel olarak değer kazanırken (kurlar düşük seyrederken), 2010- 2015 arasında dalgalı olarak değer kaybetme (kurlar yükselirken) eğilimdedir. TCMB, 2013 yılında bu endeksin 110-120 arasında olmasını uygun gördüğünü ifade etmişti. Fakat Mayıs 2013’te, FED’in para politikasındaki kademeli sıkılaştırma niyetini açıklamasıyla diğer gelişmekte olan para birimleri gibi TL de reel olarak değer kaybetmeye başladı. Haziran 2015 itibarıyla REDK, 100’ün altına geriledi. Bir diğer ifadeyle Nisan 2013’ten bu yana TL reel olarak yüzde 15 değer kaybetmiş oldu. Grafiğe bakınca REDK’nın 100’ün altında çok fazla kalmadığını görüyoruz. Bu gözlemden hareketle TL’nin bu seviyelerde yeterince ucuz olduğunu (kurların yeterince yüksek olduğunu) söylemek mümkün. Erken seçim durumunda, döviz kurları belki bir miktar yükselecek ama bu muhtemelen sınırlı kalacak ve geçici olacaktır. Koalisyon kurulması durumunda ise döviz kurlarında yüzde 10’u aşan bir gerileme bekliyoruz. Piyasalardaki riskler: 1) Hükümetin uzun süre kurulamamasından dolayı Moody’s not indirimi, 2) FED faiz artışının tüm dünya piyasalarında yeni bir satış dalgası yaratması, 3) Suriye ve Irak’taki jeopolitik karışıklığın Güneydoğu Anadolu’ya da sıçramaya başlaması. Piyasalardaki fırsatlar: 1) Değerlemelerin (hisse senedi ve TL reel kur değeri) oldukça cazip olması, 2) İran yaptırımlarının kalması nedeniyle Türkiye’nin ihracat ve turizm gelirlerinin artması, 3) Düşen petrol-enerji ve gıda fiyatlarının enflasyonu olumlu etkileyecek olması. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu 16 Mayıs 2013’te yatırım yapılabilir seviyeye (Baa3) çıkardı, ancak 11 Nisan 2014’te notun görünümünü negatife indirdi. Açıklamak gerekirse, Moody’s ihtimal olarak notu düşürme eğiliminde olduğunu ifade ediyor. Uzunca bir süre (6-12 ay) hükümet kurulamazsa ve aynı zamanda FED faiz artırımları da sermaye çıkışlarına neden olursa notun indirilme ihtimali, piyasalarda yaklaşan tehlike olarak görülür ve piyasayı negatif etkilemeye başlar. Ancak ağustos başında gerçekleştirdiğimiz incelemede, notun hemen indirilmesi ihtimalinin düşük olduğunu eklemek isteriz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?