Faiz ve enflasyon nasıl düşer?

“Elden gelen öğün olmaz; o da vaktinde bulunmaz.” Türk Atasözü

16.11.2014 20:04:510
Paylaş Tweet Paylaş
Faiz ve enflasyon nasıl düşer?


Türkiye’de faiz-enflasyon ilişkisine çıplak gözle bakılınca sanki faizler artıp daha sonra enflasyona yansıyor gibi bir algı oluşabilir. Örneğin 2011 ve 2013 gibi yabancı sermaye girişinin azaldığı dönemlerde piyasada günlük oluşan döviz kurları ve faizler hızla yükselir. Aylık açıklanan enflasyon ise takip eden aylarda yükselmektedir.

Yani enflasyonun düşmeyişinin nedeni yüksek faizler değil, cari açık nedeniyle birkaç yılda bir ani yükseliş gösteren döviz kurları ve yüzde 5 enflasyon hedefine tam inanç oluşmamasıdır.

Döviz kurlarında yaşanan yüzde 25’lik artış yıllık enflasyona 2009, 2011 ve 2013 yıllarında yüzde 3 ek katkı yapmıştır. Yıllık zam gören mal ve hizmetlerde yıllık zamların yüzde 5’ten ziyade yüzde 10 civarında yoğunlaştığını çeşitli anekdotlarla gözlemliyoruz.

Son 12 yılda Türkiye’de, güçlü mali istikrar ve düşük küresel faizlerin yardımıyla enflasyon ve faizler birlikte geriledi. Son birkaç yılda ise enflasyon yüzde 7-8’de takılınca faizler de yüzde 9-10’larda takıldı. Bir sonraki aşama enflasyonu yüzde 4-5’e, faizleri yüzde 5,5-6’ya indirmek olmalı.

Bunun için sadece para politikası ve bütçe disiplini yeterli olmuyor. Türkiye’nin yüksek cari açığının neden olduğu döviz kuru dalgalanmalarını azaltması gerekiyor. Bunun için ise Türkiye uluslararası alanda rekabetçi ürün ve şirketler yaratabilmelidir.

Bu konuda en güzel örnek Samsung, Hyundai ve Kia gibi dünya şirketleri çıkaran Güney Kore’dir. Güney Kore’nin cari fazlası 90 milyar dolar, enflasyonu yüzde 2, faizleri ise yüzde 3 seviyesindedir.

TCMB'YE BASKI NOTU DÜŞÜREBİLİR
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Fitch ve Moody’s politik riskin devam ettiği gerekçesiyle Türkiye’nin kredi notuna dair negatif yorumlar yaptı. Öyle gözüküyor ki Fitch, 3 Ekim’de kredi notunun görünümünü durağandan negatife indirip Moody’s ile aynı noktaya gelecek.

Çünkü Moody’s 5 Aralık’ta Türkiye’nin kredi notunu kırıp yatırım yapılamaz seviyeye indirirse Fitch’in yatırım notu tek ve büyük ölçüde etkisiz kalacak. Bu yüzden bu iki kurumdan birinin kararı diğerini etkileyecek. Daha önemli olan Moody’s’in aralıktaki kararı ise esas olarak bir ekonomik bir de siyasi kritere göre şekillenecek:

1) Ekonomik Kriter-Cari açığın seyri Irak ve Suriye ihracat pazarlarındaki kayıp cari açıktaki düzelmeyi haziran ayından itibaren sekteye uğratmaya başladı. Buna mukabil Rusya’ya gıda ve hayvancılık ürünleri satışının başlaması ve petrol dahil emtia fiyatlarında gerileme Türkiye’nin lehine gelişiyor. Dengenin ne yöne gittiğini eylül-kasım ayları arasında gözlemleyecek olan Moody’s aralıkta kararını olgunlaştıracak.

2) Siyasi Kriter-TCMB bağımsızlığı Kredi kuruluşlarının bahsettiği siyasi risk seçimler ve sonuçları olarak algılandı. Oysa siyasi risk ile daha geniş anlamda hukukun üstünlüğü, kurumların bağımsız ve sağlıklı işleyişi kastediliyor. En bariz gösterge olarak TCMB para politikası ve hükümetin buna tavrı önümüzdeki aylarda mercek altında olacak. Ali Babacan’ın kabinede kalması konusu işte bu açıdan sembolik bir değer kazanmış durumda.

Sn. Ali Babacan’ın “elden gelen öğün” diye tanımladığı cari açık bu yıl 50 milyar dolar (milli gelirin yüzde 6’sı) civarında olacak. Doğru yönde gitmekle birlikte bu cari açık oranı çok yüksek ve dış koşullara göre elden gelen öğün her vakit gelmeyebilir. Türkiye cari açığı yüzde 3-4’ler civarına indirdiğinde faiz ve enflasyon birlikte düşecektir. Hangisinin önce düştüğünün bir önemi var mı?

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz