Makas değil zihniyet değişimi gerek

12.02.2018 15:14:000
Paylaş Tweet Paylaş
Makas değil zihniyet değişimi gerek

 “ABD ve AB ile ilişkiler tamir edilemeyecek ölçüde bozuldu; ne yapalım, biz de o zaman Çin ve Rusya ile daha da güçlendirilmiş ortaklığa doğru makas değiştiririz” diye düşünenler olabilir.

FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimi konularındaki duyarsızlık, Norveç’teki NATO tatbikatında yaşanan son skandal, pehlivan tefrikasına dönmekte olan ve epey can yakacak olan Zarrab davası mevcut hükümeti yalnızlaştırıyor. AB’nin cezalandırıcı önlemleri ve benzeri gelişmeler de Türkiye’yi ilişkilerde yalnızlığa doğru itiyor, öfkeyi artırıyor, alternatif arayışlarını yeniden gündeme getiriyor.

ÇİN’İN TÜRKİYE’YE BAKIŞI

Bana kalırsa dünyanın yeni ekonomik süper gücü olma yolundaki Çin’e Batı’ya karşı dengeleyici bir güç anlamında fazla yaslanmayın. Onun kendi hesapları, ihtirasları var ve bize sadece o perspektiften bakacaklardır.

Pekin’den bakıldığında Türkiye bölgesel konumu ve ağırlığıyla iş yapılacak, ortaklıklara girilecek bir “Batı Asya” ülkesi. Ancak İran Pekin için bu bölgede daha önemli bir ülke. Ve Ankara‘nın Batı ile ilişkiler müktesebatı Çin için ayrı bir değer taşıyor.

Zamanında Sincan-Uygur Özerk yönetim bölgesindeki soydaşlarımızla ilgili olarak Çin’e karşı ağızdan çıkan ağır laflar, Çin vatandaşı Uygurlara ülkeden kaçmaları için “yasadışı” olarak verildiği belirtilen çok sayıda pasaport vakası Pekin’deki liderlerin hafızasından çıkmıyor. Vatandaşlarımıza sınırda vize güçlüğü çıkartılmasının nedenlerinden birisi de bu.

Elbette iş yapılıyor, karşılıklı ziyaret değişimleri sürüyor ama Türkiye’ye ne yazık ki pek güven duyulmuyor. Sürekli zikzak çizdiği, istikrarlı olmadığı kanaati yaygın. Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olarak alınmamız yolunda Moskova ve Astana’nın bastırmasına Pekin hiç sıcak bakmadı, bakmıyor.

RUSYA İLE İLİŞKİLERDE SON DURUM

Aynı şekilde Putin’in de Ankara’ya güven duymadığı sır sayılmaz. Askeri Rus uçağının düşürülmesi olayından sonra sarf ettiği - pek yenilir yutulur olmayan - öfkeli sözlerini de unutmayalım.  Çok sayıda zirve ve ziyaret yapılması ilişkilerin sağlam temellere oturduğunun kanıtı değil.

Batı ve Ortadoğu politikalarında Rus satranç masasında Türkiye’ye özel bir rol biçildiğini, Türk Akım, Mersin Akkuyu, Suriye projelerinde, NATO yaklaşımında önem taşıdığını ama  ilişkinin kırılganlığını hala koruduğunu da bir köşeye yazın.

Yani, “Batı ile bozuştuk Doğu’ya döneriz” söylemi belki Soğuk Savaş döneminde geçerli olabilirdi. Menfaatlerin içiçe geçtiği, küresel bağlantıların vazgeçilmez hale geldiği bugün için böyle bir meydan okuma içi boşalmış, gerçek dünyada karşılığı olmayan bir seçenek.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

Sonuçta, Türkiye gibi önemli bir bölgesel gücün, küresel ilişkilerinde “Herkes bize düşman” zihniyetine prim vermeden, milli menfaatlerini kıskançlıkla koruyarak ilerlemesi en anlamlı seçim. Mevcut global konjontürde Türkiye’nin hem Batı hem Avrasya, hem Ortadoğu ve Afrika hem de Çin ve Asya-Pasifik bölgeleri ile karşılıklı menfaatlere hizmet edecek eşit ve dengeli bir çok boyutlu bir ilişkiler manzumesi yürütmesi gerektiği çok açık.

Stratejik ve soğukkanlı akılla, iyi tanımlanmış ve gerçekçi milli menfaatler doğrultusunda hareket edilmesi gerekiyor. Bunun hayata geçirilebilmesi için de ehil kadrolar, dünya dinamiklerinin iyi okunması ve güvenilir liderlik şart.

Makas değiştirmek günümüzde Türkiye için geçerli bir çözüm değil.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz