Petroldeki düşüşün piyasalara etkisi

15.03.2016 12:57:400
Paylaş Tweet Paylaş
Petroldeki düşüşün piyasalara etkisi
Petroldeki sert düşüş ocak ayında da devam ediyor. Petrol ihraç eden Rusya ve Ortadoğu ülkeleri için olumsuz olan bu durum, petrol ithal eden Türkiye, Hindistan ve Avrupa ülkeleri için olumludur. Fakat petrolle birlikte ayrım yapmadan tüm dünya borsalarının düştüğünü görüyoruz. Bu durumu sermaye çıkışlarına bağlıyoruz. Petrol zengini ülkeler daha önce rezerv olarak aldıkları finansal varlıkları satıyor. Bu yoğun satışlar da tüm dünya borsaları için riskten kaçış dalgası yaratmış durumda. Nitekim güvenli liman olarak ABD tahvillerine yöneliş nedeniyle 10 yıllık ABD tahvil faizi yüzde 2’nin altına geriledi. Bu durum FED’in faiz artışlarını daha da geciktirmesi sonucu yaratabilir.
EKONOMIYE NASIL YANSIYOR?
Ekonomik açıdan Türkiye düşen petrol ve emtia fiyatlarından en fazla yararlanan ülkelerin başında geliyor. Cari açık 2016’da muhtemelen 30 milyar dolar düzeyinin altına gerileyecek. Düşen cari açık, kur ve faizlere istikrar, ekonomiye de canlanma getirecek. Ancak bunun için dünya piyasalarında artan dalgalanmanın durulması gerekiyor. Bu açıdan petrol fiyatının bir noktada istikrar kazanması önem kazanıyor. Küresel oynaklık nedeniyle TCMB faiz politikasında sadeleştirmeye gidemedi. Faiz koridorunun üstü olan yüzde 10,75 kurda aşırı yükselişi şimdilik önlüyor. Faiz indirimi için enflasyonun düşüşe geçeceği ikinci çeyrek daha olası gözüküyor.
BES’TE GETIRILER TARTIŞILIYOR
Olumsuz geçen 2015 yılında doğal olarak emeklilik fon getirileri de yetersiz kaldı. Bireysel emeklilik sisteminde biriken rakam 5 milyar TL’lik devlet katkısı dahil 48 milyar TL’ye yaklaşıyor. Katılımcı sayısı 6 milyonu geçmiş durumda. Şu an yüzde 25 oranında olan devlet katkısının bütçede önemli rakamlara ulaşması nedeniyle Hazine ve Maliye’nin sisteme dikkati artmaya başladı. Mevduat faizinin ve döviz kurlarının yükseldiği dönemlerde sistemin getirisi daha fazla sorgulanıyor. Getiri konusu oldukça teknik bir konu. Sadece bir yıllık verilere bakılarak bir yargıya varmak yanlış olur. Bütün BES fonlarının son 10 yıllık ortalama getirisi yüzde 10 iken bu rakam son beş yılda yüzde 6’ya geriledi. Emeklilik sisteminin amacı kişinin satın alma gücünü geleceğe taşımak olduğu için bu getirileri son 5 ve 10 yılın ortalama TÜFE enflasyonu olan yüzde 8,2 ile düzeltirsek yıllık ortalama reel getiri son 10 yılda yüzde 1,5 iken son 5 yılda aksi yüzde 2’ye geriliyor. Piyasalar açısından son 5 yılı bir önceki 5 yıldan ayıran en önemli özellik döviz kurlarının enflasyondan fazla artması oldu. BES fonlarında döviz bazlı yatırımlar yüzde 10’dan az olduğu için bu dönemde getiriler zayıf kaldı. Sistemde getirileri artırmak için düzenleyici kuruluşlar olan Hazine ve SPK, sektörü de kapsayan bir çalıştay düzenledi. Fon komitesi olarak ortaya koyduğumuz bazı düşünceleri, katılımcıların işine yarayacak şekilde paylaşmak istiyoruz: 
* Doğru fon seçimi uzun vadede getirinizi belirler. Ancak 10 kişiden sadece 1’i fon se��imiyle ilgilidir. Yüzde 90’lık büyük kesim standart planlara yönlendirilmelidir.
* Fon seçiminde ısrar edenler, piyasalarda maceraya girmeden dengeli bir dağılım yapmalıdır. Ortama bir katılımcı (35-45 yaş arası maaşlı profesyonel) için üçte bir oranında faiz, döviz ve hisse fonu dengeli olur. Borsa düştükçe faiz ve döviz fonundan hisse senedine kaydırın. Borsa için herkesin çok iyimser olduğu dönemlerde ise tersini yapın.
* Tek tek fonların getirisinden ziyade portföy (plan) getirinizi takip edin. Altı ay veya yılda bir emeklilik şirketinizden basit ve anlaşılır bir plan getiri raporunuzu talep edin. Aylık ödemeler yaptığınız için toplam birikim rakamı üzerinden getirinizi anlayamazsınız. 3-5- 10 yıllık uzun dönemler için ortalama yıllık getirinizi hesaplayın.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz