Piyasalarda yükseliş sürer mi?

“Yatırımda üç veya dört önemli değişkenin dışındaki konular gürültüden ibarettir.” Martin Whitman

28.07.2014 23:12:210
Paylaş Tweet Paylaş
Piyasalarda yükseliş sürer mi?
Yerel seçim öncesi piyasalarda başlayan yükseliş trendi, nisan ayında devam ediyor. İlk bakışta bu seçim kampanyasının yarattığı siyasi gerginliğin geride kalmasına bağlanabilir. Ancak piyasalardaki yükselişi destekleyen iki sağlam ekonomik neden var:

1) Cari açıkta düzelme sürecinin başlaması,

2) FED’in faiz artışına gitmekte acele etmeyeceğini net ifade etmesi.

Geçen yıl döviz kurlarında yaşanan yükselişi takiben bu yıl ocak ayında TCMB faiz artırdı. Ardından şubat ayında kredi kartı taksitlerine sınırlama geldi. İç talebi kısan ve ihracatı özendiren bu gelişmeler, şubat ayı itibariyle cari açığı daraltmaya başladı. Aslında bu düzelme ocakta başlamıştı ama taksit sınırlamasını aşmak için iç talep ocak ayına çekildiğinden net bir işaret gelmemişti.

Türkiye cari açıkta düzelme sürecinin daha çok başında ama doğru yönde gidişat piyasalara ümit veriyor. Benzer bir süreci, 2011’i takiben 2012’de yaşadığımızı hatırlatmak isteriz.

Diğer yandan nisan ayında gelişmekte olan ülkelere portföy girişleri ciddi miktarda arttı. FED’in yeni başkanı Yellen’in faiz artışı beklentilerini 2015 sonuna erteleyen açıklamaları, yatırımcıları değer kaybeden gelişmekte olan ülke piyasalarına yönlendirdi.

Seçimlerin geride kalmasıyla birlikte Türkiye de bu sermaye akışından payını alıyor. Döviz kuru ve faizlerde kademeli gerileme ve borsada banka hisseleri liderliğinde hızlı bir yükseliş yaşandı.

Bu iki trendin yılın kalan kısmına hakim olması muhtemel gözüküyor. Ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimi ciddi bir siyasi çalkantıya neden olmadığı takdirde piyasalar, 2013’teki kayıplarını bu yıl telafi edebilir. Bu senaryo yılın başında ihtimal dışı görülürken borsaların çok önemli bir özelliğinden bahsetmiştik.

Birkaç yıllık döngüleri takip eden borsalar sert düşüşleri takiben yükselme; aşırı yükselişlerin ardından ise düşme eğiliminde olur. Kayıp yılı olan 2013’ü takiben 2014’ün kazanç yılı olması daha muhtemeldir. Çünkü hem hisse hem de tahviller bu yılın başında oldukça ucuz seviyelere düşmüştü.

KREDİ NOTU DÜŞER Mİ?
Mart ayı içinde Moody’s Türkiye’nin yatırım yapılabilir notunu teyit ederken görünümü negatife düşürerek olası bir not indiriminin işaretini verdi. Cari açık düzelmeye devam ederse not indirimi belki de olmayacak.

Çünkü Türkiye’nin sağlam bütçe performansı, ekonomisi için bir güvence. Ancak büyük çaplı altyapı projelerine finansman bulabilmek için Hazine garantisinin devreye girmesi, bu disiplinden ilk büyük taviz olacak.

Hazine garantisi ile yurtdışından alınacak büyük miktarlı krediler, hem ilgili projeleri (havaalanı, köprü, tünel) hem de cari açığı finanse edeceği için kısa vadeli piyasa etkisi pozitif olabilir. Bu sayede 2014 milli gelir büyümesi hedeflenen yüzde 4’e yaklaşacak. Ancak kamunun “bilanço dışı” borcunun artması, ülke kredi notu açısından negatif algılanacak.

Sonuç olarak bu gerekçeyle orta vadede Türkiye’nin yatırım yapılabilir notunu kaybetme ihtimali artmıştır. Ancak bu tahmini bir veya sıfır şeklinde yapmıyoruz. Bütçenin gidişatı kritik olacak: Bütçe açığı (milli gelire oranla) yüzde 3’ü aşarsa not büyük ihtimalle düşer.

Buna mukabil, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası toplumsal mutabakatla yeni bir anayasa yapılıp sosyo-ekonomik üretkenliği artıracak reformlar (eğitim ve hukuk başta olmak üzere) yapılabilirse kredi notumuzun düşmesi bir yana yeniden artması gündeme gelebilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz