Yeni hükümetin açıklanmasıyla yaklaşık iki
yıldır devam eden siyasi belirsizliğin sona
erdiğini düşünüyoruz. Ekonomi yönetimi
açısından en önemli değişiklik Sn. Ali
Babacan’ın yerine Sn. Mehmet Şimşek’in
gelmesi oldu. Bu resim para, maliye ve ekonomi
politikalarında istikrar ve büyümeyi dengeleyen
bir yaklaşımın hâkim olacağına işaret ediyor. Artık
piyasalar ekonomik icraata bakarak hareket edecek.
Ali Babacan liderliğinde makroekonomik
reformları başarıyla tamamlayan Türkiye, Mehmet
Şimşek liderliğinde mikro ekonomik reformlara
odaklanacak. 2016-2018 arası üç yılı kapsayan Orta
Vadeli Program’da yer alan hedefleri hatırlamakta
yarar var: “Makroekonomik istikrar korunarak cari
açık ve enflasyonun kademeli olarak düşürüldüğü
bir ortamda, yapısal reformlar yoluyla büyüme
artırılıp daha kapsayıcı hale getirilecek.”
11 Ekim’de yayınlanan bu raporu, yeni hükümet
bir miktar revize edebilir. Seçim vaatleri nedeniyle
2016 bütçe açığı (15,4 milyar TL, bu milli gelirin
yüzde 0,7’sine denk) ve enflasyon (yüzde 6,5)
hedefleri bir miktar yükselebilir. Ancak bu hedefler
zaten çok iddialı olduğu için olası revizyonları piyasa
tolere edebilir. Piyasaların asıl bakacağı konu ise
Türkiye ekonomisinin verimlilik ve rekabetçiliğini
artırmaya yönelik 25 yapısal reform planının
uygulaması olacak. Hükümetin 2016’da yapısal
reformlara ağırlık vererek ekonomiyi ve piyasaları
canlandırmasını bekliyoruz.
TASARRUF NEDEN ÖNEMLİ?
Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’na (ING
Bank-Sabancı Üniversitesi) göre tasarruf edenler
yüzde 46 oranında banka mevduatını, yüzde 36 oranında ise altın, döviz ve yastık altı araçları seçiyor. Bireysel emekliliği tercih edenler yüzde 16, yatırım fonlarını seçenler ise yüzde 12’de kalmış. Gayrimenkulü tercih ettiğini söyleyenler ise yüzde 10. Gayrimenkulün tasarruf aracı olarak tercih edilmesinin çok önemli bir nedeni var: Hem somut bir yatırım aracı hem başını sokacak bir ev. Sağlıklı verilerin eksik olduğu bu konuda, duayen ekonomi yazarı Güngör Uras’ın Dünya Gazetesi köşesinden önemli birkaç veri aktarmak istiyorum: Son bir yılda Türk halkı yeni konuta yaklaşık 100 milyar TL, ikinci el konuta ise 80 milyar TL ödedi. Toplam 180 milyar TL konuta giden bu miktar, milli gelirin yaklaşık yüzde 10’una karşılık geliyor.
GERÇEK ORAN NE?
Türkiye’de tasarruf oranı yüzde 15, yani ülke olarak 2015’te kazandığımızın yaklaşık 290 milyar TL’sini harcamayıp tasarruf etmiş ve yatırımların finansmanına yönlendirmişiz. Ancak bu rakama girmeyen hem yastık altı tasarruflar var hem konuta giden paranın önemli bir kısmı tasarruf amaçlı. Sonuç olarak, Türkiye’nin gerçek tasarruf oranı görünen yüzde 15’ten daha yüksek ama yastık altında tutulan veya konuta giden tasarruflar yatırım finansmanında kullanılamıyor. Önümüzdeki dönemde güven ve bilgi eksikliğinden dolayı yastık altına veya gayrimenkule giden tasarrufların finansal ürünlere çekilmesi, cari açığı daraltarak Türkiye’de faizlerin ve enflasyonun düşmesine yardımcı olabilir. Bu şekilde finans ve sermaye piyasaları derinleşerek daha güvenli bir yatırım alanı haline gelecektir. Doğru işleyen finans ve sermaye piyasaları, tasarrufları üretken yatırımlara aktararak Türkiye ekonomisinin evrensel ölçekte rekabetçilik kazanmasına devlet politikaları kadar yardımcı olabilir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?