SORU: Ben lise son sınıfta, 19 yaşında bir gencim. Tek istediğim bir girişimci olmak. Acaba sadece bilgisayar bilimleri ve teknolojileri eğitimine mi odaklanmalıyım, yoksa başka alanlarda da beceriler mi geliştirmeliyim? Bulgaristan’da mı kalmalıyım, yoksa yurtdışında daha iyi fırsatlar peşinde mi koşmalıyım? Boyan Kushlev-Bulgaristan CEVAP: Hangi yöne gidileceğine karar vermek belirli bir noktaya kadar herkesin zorlandığı bir konudur. Ancak bir girişimci olmanın en eğlenceli yönlerinden biri de başınızda size hangi yöne sapmanız veya ne yapmanız gerektiğini söyleyen bir patron olmamasıdır, her şey size kalmıştır! Boyan, şu anda öyle görünüyor ki senin tüm yaşamın muhtemelen üniversite eğitimin hakkında vereceğin karara bağlı ve burada bir tercih yaptıktan sonra asla geriye dönemezsin. Gerçek hayatta ise durum hiç de böyle değildir. Çünkü sadece belirli bir sektörde çalışmaya başladığın veya üniversitede belirli bir fakülteden mezun oldun diye illa da hayatının sonuna kadar orada sıkışıp kalman gerekmez. Benim durumumda, üniversiteye gitmemeye karar vermiştim ve yaşam deneyimlerime birer yükseköğretim kaynağı gözüyle bakmıştım. Bununla birlikte yazılım geliştirmeyi öğrenmenin gerçekten çok iyi bir fikir olduğuna inanıyorum. Çünkü programcılık aslında inovasyonun edebiyatıdır. Sen şayet bir yazılım şirketi kurmak istiyorsan, o zaman üniversitede bilgisayar bilimleri eğitimi almak kulağa iyi bir fikirmiş gibi geliyor. Orada kazanacağın beceriler seni şu anda hayal bile edemeyeceğin yerlere getirebilir. Ancak bu dersleri aynı zamanda çevrimiçinden veya yarı zamanlı olarak da alabilirsin. Hiç bu seçeneği gözden geçirdin mi? Bu aynı zamanda senin Bulgaristan’da mı kalmak yoksa yurtdışına mı gitmekle ilgili soruna da cevap olabilir. Ben insanları ama özellikle de genç müteşebbisleri daima seyahat etmeye cesaretlendiririm. Seyahat etmek ufukları genişletir, sizi yeni kültürlerle yüzleştirerek farklı sorunlara daha iyi iş yaklaşımlarıyla bakmanızı sağlar. Böylece dünyanın bir yerindeki başarılı bir iş modelinin, dünyanın başka bir yerinde neden işe yaramayacağını öğrenebilir veya hatta kendi iş fikirlerinizi daha da ileriye taşıyabilecek farklı insanlarla bile tanışabilirsiniz. Ancak tomurcuklanma aşamasındaki bütün girişimcilerin yapmakta zorlandıkları en önemli şey, kabuğundan çıkıp yeni bir şirket kurmaktır. Şu anda bir Meksika restoranı, bir dondurmacı dükkanı açmayı veya bir yazılım şirketi kurmayı düşünüyor olabilirsin, ancak kendini tek bir fikre adayıncaya ve sahip olduğun her şeyi ona feda edinceye kadar bir şirket kurmanın aslında ne kadar eğlenceli bir iş olduğunu veya girişimciliğin aslında ne kadar da iyi bir tercih olduğunu asla öğrenemeyeceksin. Eğer şirket kurma hakkındaki fikirlerinden hiçbiri sana her şeyi göze alarak yola çıkma konusunda yeterince ilham vermiyorsa o zaman kendine “Acaba beni en fazla neler hüsrana uğratıyor” diye sor. Hemen değişmesini veya daha iyi yapılır hale gelmesini istediğin her şeyin listesini çıkar. Eğer bu listedekiler senin canını sıkıyor ise o zaman büyük bir ihtimalle başkaları da onların değiştiklerini görmek istiyordur ve işte bu müthiş bir fikri ateşleyen ilk kıvılcım olabilir. Kendi kararlarını sırf başkalarını taklit etmek için değil ama kendi tutkularının peşinde koşmak için verdiğinden emin olmalısın. Bill Gates örneğin başkalarının kaale bile almadıkları bir dönemde Microsoft’u kurmuştu. Çünkü kişisel bilgisayarlara canı gönülden inanıyordu. Richard Reeds ise Innocent Smoothise adlı şirketi kurmuştu, çünkü daha sağlıklı yaşam tarzlarını desteklemek istiyordu. Başkalarının daha önce kurduğu ve başarılı olan şirketlere asla dönüp bakmamışlardı bile. Yapmaktan çok hoşlandıkları ve dünyada pozitif bir fark yaratacağını düşündükleri işleri yapmışlardı. Başarılı tüm girişimcilerde işte bu özellik vardır. Bu senin şirketinin zor dönemlerde de ayakta kalmasına yardımcı olacak bir husustur. Çok sayıda başarılı girişimci ayrıca risk alabilme yeteneğine de sahiptir. Virgin’de o kadar çok risk aldık ki inanın hiçbirini hatırlamıyorum. Her ne kadar bazılarının almaya değer ve bazılarının ise hiç değmeyeceği apaçık ortada olsa da sizin öncelikle kendi içgüdülerinize güvenmeyi öğrenmeniz gerekir. Aslında bu noktada arkadaşlarınız ve aileniz devreye girer. Onlardan tavsiyelerde bulunmalarını isteyin ve eminim hep birlikte doğru çözümlerle ortaya çıkarsınız. İnovasyon yapma arzunuz, yeni yaklaşımları deneme cesaretiniz ve bir endüstriyi dönüştürme tutkunuz olduğu müddetçe başarılı bir girişimcide olması gereken tüm özelliklere sahipsiniz demektir.
~ PARLAK FİKİRLER NEREDE SORU: Bir öğrenci olarak girişimcilik testlerinden hep yüksek notlar aldığım için kendi işimi kurmaya karar verdim. Ancak işe nereden başlayacağımı bilemiyorum. Acaba nasıl esinlenebileceğim ve ortaya nasıl orijinal bir fikirle çıkabileceğim konularında deneyimlerinize dayanarak birkaç ipucu verebilir misiniz? Matthew Howman CEVAP: Virgin’deki en muazzam başarılarımız, nadiren yeni ürünler veya hizmetler icat etmekten kaynaklandı. Genellikle mevcut endüstrilere sızarak oradaki mallara veya ürünlere yeni bir yaşam öpücüğü kondurmak suretiyle başarı elde ettik. Ne Virgin Atlantic’i kurduğumuzda ticari havacılığı yeniden keşfettik ne de Virgin Trains ile demir yollarında ya da Virgin Money ile bankacılıkta herhangi bir icat yarattık. Her bir vakada mevcut tedarikçilerin sundukları baştan savma hizmetleri kritik bir bakış açısıyla değerlendirerek sistematik bir şekilde çıtayı yükseltmeye koyulduk ve bu yaklaşım da çok işe yaradı. Matthew, illa da kendine ait “orjinal” bir fikirle ortaya çıkmak zorunda değilsin. Mark Twain’in bir zamanlar yazdığı gibi “Bütün fikirler ikinci eldir. Bilerek veya bilmeyerek milyonlarca dış kaynaktan üretilmişlerdir.” Gel sana ne demek istediğimi açıklayayım: Benim ilgimi daima en iyi malzemelerini sadece diğer insanların günlük yaşamları hakkındaki aptalca alışkanlıklarını ve şaşkınlıklarını dinleyerek ve bu sorunların bizzat kendilerini tecrübe ederek çıkaran TV dizisi “Seinfeld”in parlak yaratıcısı Larry David gibi usta komedi yazarları çekti. Bu gibi yazarlar, ilham perisinin kendilerine uğraması için kendilerini bir odaya hapsedip bekleyemez. Aynısı girişimciler için de geçerlidir. İnsanlarla iç içe olmalısın. Onları dinlemeli, izlemeli ve etrafındaki her şeyle dirsek teması kurmalısın. Yeni bir fikir, ancak iyi görünmeyen, doğru dürüst çalışmayan, güzel kokmayan ya da sadece yeterince lezzetli olmayan bir şeylerle karşılaştığın zaman ortaya çıkar. Gerçekten de bozuculuk yapılması gereken bir ürün veya hizmeti bulmak için aslında duyularının beşini de birden kullanman gerekir. Onu orijinalinden daha iyi yapabilecek bir yöntemle ortaya çıkarsan işte o zaman doğru yoldasın demektir. Ticari havacılık gibi hakkında kesinlikle hiçbir şey bilmediğim bir endüstriye girmeye esinlenmem, aslında sadece mutsuz bir havayolu yolcusu olmamdan kaynaklandı. Yıllar önce Virgin Records’un işleri için Atlantik üzerinden sık sık uçmak zorunda kaldığım günlerde, diğer (adı saklı) İngiliz havayolu şirketleriyle uçardım ve burada “ekonomi” sınıfı biletler bile muazzam derecede pahalıydı ve sundukları hizmetler de korkunç kötüydü. İşte bu seyahatlerimin birinde kafamın üstünde bir ampul yandı. Alışkanlığım nedeniyle hemen bu uçuşlar hakkında çok sayıda not almaya başladım. Virgin’deki ekibimizin kesinlikle bundan çok daha iyi bir iş çıkarabileceğini düşünüyordum. Peki ya biz uçaklarda verilen bu berbat servisi müthiş bir servise dönüştürebilirsek ne olurdu? Ya biz insanları gerçek gıdalarla beslersek ve onlara uçak içi nezih eğlenceler sunarsak ne olurdu? Daha önce de yazdığım gibi aldığım notları bir eylem planına dönüştürmemizin ardından 1984’te Virgin Atlantic’i kurduğumuzda, hakkında en fazla konuşulan inovasyonumuz kesinlikle şundan ibaretti: Kendinden hoşnut, mutlu ve yolcularımızla ilgilenmekten zevk alan kabin görevlilerini işe almamızdı! Bunun için bir dahi olmaya gerek yoktu, ama sonuçta bu bir oyun değiştirici hamleydi. Aynı şey Virgin Records mağazalarımız için de söylenebilir. Evet, o dönemde müziği milyonlarca yerden satın alabilirdiniz. Ancak oralarda bulamayacağınız tek şey esprili, bilgili satış elemanlarının tavsiyeleriyle yaratılan eşsiz ve müthiş eğlenceli bir atmosferdi. Bu düşünce tarzı Virgin Atlantic ile Virgin Records’da işe yaradı ve insan odaklı hizmet sunumuna dair aynı formül Virgin’in trenleri, bankaları, telekomları, otelleri, sağlık kulüpleri ve daha bir dizi iş alanı için o günden beri farklılaştırıcı bir faktör olmayı sürdürüyor. Dijitale odaklanmış dünyamızda bile insanların belki de hiç olmadığı kadar halen bir fark yaratabileceklerini sakın unutmayın. Matthew, sana her gün uğradığın satıcıları çok daha objektif bir bakış açısıyla gözden geçirmekle işe başlamanı tavsiye ederim. Onların herhangi bir başarısızlıklarını kendine daha iyisini yapmak için bir fırsat olarak görebilirsin. Arkadaşlarının, “Buralarda iyi bir XYZ bulmak imkansız” türünden sızlanışlarını büyük bir dikkatle dinle ve oralardaki boşlukları nasıl doldurabileceğini düşün. İlham gelme anının nerelerde yaşanabileceğini asla bilemezsin. Ancak seni temin ederim ki orası aslında buralarda bir yer. Sadece duyularının onları algılamasına izin ver yeter.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?