Hedef dünya markası olmak

Yücel’in kısa sürede eğitim sektöründe Türkiye’de yakaladığı ivme oldukça çarpıcı...

1.03.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hedef dünya markası olmak
Enver yücel, eğitimle özdeşleşmiş bir isim. Uğur Dershaneleriyle başlayan eğitim serüveni, şu an Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Üniversitesi’yle devam ediyor. Yücel’in kısa sürede eğitim sektöründe Türkiye’de yakaladığı ivme oldukça çarpıcı... Ancak onu, “Nasıl Başardım” sayfalarına taşımamızın nedeni bu değil. Yücel, eğitimde dünya markası yaratmak vizyonuyla hareket edip bugün Washington, Silikon Vadisi, Berlin, Bakü, Toronto ve Hong Kong’da bulunan üniversite kampüsleri, dershane ve dil okullarıyla dikkat çekiyor. Tüm bu yayılma hareketi ise Yücel’in deyimiyle “Öğrencileri, sadece Türkiye’deki kampüse hapsetmemek” uğruna yapılmış durumda...  Eğitim sektörünün fikir önderlerinden biri olarak da görülen Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurulları Başkanı Enver Yücel’le yurtdışı açılımını nasıl gerçekleştirdiğini ve bu alanda nasıl başarı elde ettiğini konuştuk:

Öncü kuvvet
Ben riski seviyorum. Ancak akıllı, mantıklı ve kontrollü risk almayı da tercih ederim. Bu nedenle Amerika pazarına ilk girmeye karar verdiğimde dershaneciliğin riski daha az olduğu için bu alanda başlamayı tercih ettim. Yurtdışı serüvenimize de ilk ABD ile başladık. Washington DC’de ülkenin en iyi dershanelerinden biri olan Kaplan’ı gezdim. Bu alanda Amerika’dan bile çok daha iyi konumda olduğumuzu gördüm. İlk olarak Kaplan’daki müdürü transfer ederek işe başladım. Rekabet edeceğim alanla ilgili iyi bir bilgi birikimim olması için bu gerekliydi.

Başarı ne zaman geldi?
2 yıl gibi bir sürede dershane kendini döndürmeye başladı. Sonra Amerika’da dil okullarının çok önemli olduğunu fark ettim. Fulbright sertifikası bu alanda önemli bir isimdi. Bu bir senatörün adıdır. Fulbright’ın eşiyle tanıştım ve isim hakkını satın almak istediğimi söyledim. 2 yıl konuştuk. Sonuçta isim hakkını aldım ve Washington DC’de Fulbright Collage’ı açtım. Amerika’da kurallar belli.    Bu kuralları anladığınız zaman da hayatınız kolaylaşıyor. Şu anda Amerika’da çok başarılı ve güçlüyüz, Bizde neden olmasın? 1998 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’ni kurduk. Bu tarihten sonra üniversiteye daha fazla yoğunlaştım. ABD üniversitelerini her yıl 1 ay gezerim. Burada bulunan 4 bine yakın üniversite içinden en iyilerini gezmişimdir. Bugün bu sayede Harvard, Stanford gibi önemli üniversitelerle Bahçeşehir Üniversite-si’nin çok iyi ilişkileri var, Türkiye’de üniversiteyi açtıktan sonra yüksek öğretim modeli ne olmalı diye kafa yormaya başladım. Dünyada 4’üncü nesil üniversite kavramını geliştirmeye karar verdim. Bu modelde öğrenciler, üniversite kampüslerinde hapis kalmıyor, dünyayı dolaşıyor. Üniversite modellerini daha da iyi anlayabilmek için NYU eğitim fakültesinin yönetim kuruluna girdim. New York Üniversitesi’nin dünyanın çeşitli yerlerinde merkezleri, birimleri, kampüsleri mevcut. Bizim neden olmasın diye düşündük.

Berlin’de okuyabiliyorlar
Washington’dan sonra Berlin’de Bahçeşehir Üniversitesi’nin bir kam-püsünü açtık. Burada hem Alman öğrenciler hem de Türkiye’den gelen bizim öğrencilerimiz ders alabiliyor. Berlin’i AB içindeki önemi nedeniyle seçtik. Ayrıca Berlin’de Türk nüfusu oldukça fazla. Şu anda Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri belirli branşlarda gerekirse bir dönemlerini Berlin’de okuyabiliyor. Geçen yıl Silikon Vadisi’nde de bir merkez açtık. Malum burası teknoloji ve inovasyonun merkezi. Buraya da öğrencilerimizi göndermeye başladık. Silikon Vadi’sinde dünyanın en güçlü teknoloji üniversitelerinden biri olarak Stanford Üniversitesi’nin de kampüsü var. Onlarla da anlaşma yaptık. Bizim merkezimizde öğrencilerimiz Stanford’ın hocalarından ders alabiliyor. Oradaki start-up’larla da çalışabiliyorlar. Teknoloji şirketlerini ziyaret edip, kurs görebiliyorlar.~

Daha da büyümek istiyoruz
Bizim üniversitemizin dili İngilizce. Öğrencilerimize yabancı dil eğitimini Washington’daki dil okulunda alma imkanı da sunduk. Bu modelde dünya çapında açtığımız dil okulu, üniversite ve dershanelerimizle önemli bir sinerji oluşturduğumuzu söyleyebilirim. Yeni dönemde uluslararası finansın merkezi olarak görülen Asya ve Uzakdoğu’nun önemli bir bölge olacağını öngörüyoruz. Bana göre Türkiye’nin yönü orta vadede Asya ve Çin olmalı. Bu nedenle Hong Kong’da da bir merkez açtık. Bu yaz önemli sayıda uluslararası ticaret ve finans okuyan öğrencimiz Hong-Kong’a gitme şansı elde edecek. Bakü’de de yine böyle bir merkezi hizmete sunduk, aynı şekilde Toronto’ya da bir merkez açtık. Dünyanın çeşitli yerlerinde kimi küçük kimi büyük ölçekli kampüslerimiz oldu. Bunların hepsini de 2-3 yıl içinde gerçekleştirdik. Daha da büyüyeceğimizi düşünüyorum.

Uluslararası üniversite
Mart sonu itibarıyla da Roma’da bir kampüs açacağız. Roma dendiğinde akla sanat, sinema, tasarım, yemek geliyor. Bunlarla ilgili de öğrencilerimize fırsatlar sunacağız. Biz öğrencimizi Türkiye’deki kampüsümüzde tutmak istemiyoruz. Onların dünyayı gezmesi bizim için önemli. Artık uluslararası bir üniversite olduk. 78 ülkeden 1.200’e yakın yabancı öğrencimiz var. Bu öğrenciler dilerlerse Türkiye’de dilerlerse yurtdışındaki merkezlerimizde okuyabiliyor. Aslında bugün 4’üncü nesil üniversite kavramı, bilgi ve network ağının sağlanmış ve yönetiliyor olmasıyla ilgili. Onun için hep Türkiye’ye diyorum artık kampüsten çıkalım. Kampüsleri başka amaçlarla kullanalım.

Ülke ülke dolaştım
Eğitim artık çok önemli ve büyük bir sektör. Biz bunun bilincindeyiz. On yıldır bir ihracatçı gibi, bir ürün pazarlıyormuş gibi elimize çantayı aldık ülke ülke dolaşıyoruz. Bütün fuarları geziyoruz. 1.200’e yakın öğrencinin ekonomik getirisini bir düşünün. Bir öğrencinin ülkemize bıraktığı döviz, yıllık yaklaşık 40 bin dolar. Demek ki Türkiye’ye biz sadece bir yılda 48 milyon dolar katkı sağlamış durumdayız. Buna da eğitim ihracatı diyebiliriz. Yabancı öğrenci oranımız yüzde 8, önümüzdeki dönemde bunu yüzde 15’e çıkarmak istiyoruz.~

En büyük sermaye network
Beni başarılı kılan etkenleri şeffaflık, dürüstlük, işini çok sevme, iyi yapma ve paylaşım olarak özetleyebilirim. Zaten bunlar bir araya geldiği zaman başarı da kendiliğinden geliyor. İstek doğrultusunda gerekli kanallarla iletişim halinde olmak çok önemli.

HAYAL ETMEMİŞTİM
Bugünlere geleceğimi açıkçası hayal etmemiştim. Ben Giresun’un köyünde doğmuş, ilkokulu ve ortaokulu orada okumuş birisiyim. Bu sektöre de tesadüf eseri girdim. Çok başarılı bir öğrenci de değildim. Ancak yaptığım işi başarmaktan başka da çarem yoktu. Bir de kendime güvenim her zaman vardı. Küçükken de hep sınıf başkanı ben olurdum, istediğimi almasını bilirdim. Şimdiki işimde de artık her şeyi daha net görebiliyorum. Bundan sonra dünya bizden bir öngörü bekliyor, biz değil...

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz